Orta direk ailelerin muhteşem bir ülkeye hüküm sürdüğü yıllar. Henüz teknolojiyle tanışmamış dost canlısı sıcacık insanlar. Mahalle kültürü ve komşuluğun can havliyle yaşandığı yıllar. Zaman kavramının dolu dolu yaşandığı ve insanların birbirinden sıkılmadığı zamanlar.
Soba kokusu ayaz kesen havadan kaçıp geldiğim odada hissettiğim. Sobanın üstünde ille de güğümler ve çaydanlık, tısss tısss taşıp da o ahenkli sese aldırmadığım muhteşem köy evimiz.
Çok kardeşli olmanın dayanılmaz güzelliği. Akşamları oynanan hımbıl, kızma birader, dama ve isim şehir bitki.. oyunları.
Sabah, sobanın üstünde kızaran tereyağlı yufka ekmeğinin kokusuyla uyanmak....
Ahhhh diyende yüreciğim kütüler demiş şair......
Hayat budur işte... şimdilerde çok özlüyorum o anları...