Anlamlı Yazılar

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 26 Ara 2019 20:16:09
Hz.Mevlananın dediği gibi.

...Aşk da tıpkı elif gibidir, isminde gizlidir, ama okunmaz. O olmadan da besmele sese gelmez. O her şeyin içindedir, ama hiç bir şeyde görünmez.

Elif olmak zordur
Çünkü elif olmak
Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
Dik ve önde
Belki acıyla
Ama vazgeçmeden durmanın
Dünya ne kadar dönerse dönsün

Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
Kaç silah varsa elife çevrilir
Elif hep olduğu yerdedir
Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir

Zordur elif olmak
Elif olmak hep vurulmaktır
Elif olmak yalnızca elif olmaktır
Ne B, ne T, ne S
Elif,Yalnızca elif..

Elif demeden hiçbir şey denilemez
Ben elif dedim
Artık her şeyi söyleyebilirim

İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür. Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir. O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır.

Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları.
Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır.
İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun.

Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini.
İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında.
Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında?

Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür.
Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar.
Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur.

Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat...


Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 30 Ara 2019 19:29:27
* Ne olursa olsun seni seviyorum. Çocuklarınızın onları koşulsuz sevdiğinizi bilmelerini sağlayın. Onları sevmeniz için her zaman iyi, başarılı ya da akıllı olmaları gerekmediğini vurgulayın. Onların başarı ve başarısızlıklarını sevin.

* Sana saygı duyuyorum. Çocuklar da saygıyı hak ederler! Çocuklarınıza saygı gösterdiğinizde, onlara başka insanların değer ve sınırlarına saygı duymayı da öğretirsiniz.

* Kararını destekliyorum. Onlara zarar verecek birşey olmadığı sürece kararlarını destekleyin. Hayal ve hedefleri ebeveynleri tarafından desteklenmediği için ömür boyu gücenme ve pişmanlık duygularıyla yaşayan pek çok yetişkin vardır.

* Seni dinliyorum. Hüküm vermeden ve eleştirmeden dinleyin. Kendinizi referans göstermeden dinleyin. Yalnızca dinlemek niyetiyle dinleyin. Söylediklerini anlamanız, birşeye bağlamanız ya da beğenmeniz gerekmez. Yalnızca dinleyin.

* Günüme renk katıyorsun! Çocuğunuzun, yaşamınıza ne kadar çok neşe kattığını bilmesini sağlayın. Onlara bir lütuf olduklarını gösterin.

* Benim çocuğum olduğun için çok şanslıyım. Onlara, hayran olduğunuz eşsiz niteliklerden bahsedin. Beceri ve yeteneklerini sizinle paylaşmalarını teşvik edin.

* Biraz daha anlatsana. Zararsız sorular sorun. Konuşmalarından keyif aldığınızı hissettirin. Dikkatinizi verdiğinizi göstermek için, tonlama ve vücut dilinden yararlanın. Söylediklerine karşı ilgili olun; ama sözlerini kesmeyin.

* Anlamak istiyorum. Çocuğunuzun içinde bulunduğu durumu anlamadıysanız, bunu ona söyleyin. Sizinle paylaşmasını isteyin; ama zorlamayın. Kendi isteğiyle size gelmesini sağlayın.

* Teşekkür ederim. Onların sorumluluğunda bile olsa minik şeylerden dolayı minnet duyduğunuzu gösterin. Siz sormadan birşey yaptıklarında teşekkür edin.

* Sana yardım edeyim. Çocuğunuzun yardıma ihtiyacı varsa, yanında olun. Sevgi ve ruhunuzla orada bulunun.

Çevrimdışı Edeb_46

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.342
  • 1.486
  • 1.342
  • 1.486
# 30 Ara 2019 20:13:35
"Heves kadar kolay kırılan başka ne vardı ki şu dünyada?"

- Louis Ferdinand Celine

Çevrimdışı Gökyüzüherkesin

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 19
  • 28
  • 19
  • 28
# 30 Ara 2019 21:42:15
Hayatta öyle seçimler yap ki kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin. Che Guevara

Çevrimdışı Gökyüzüherkesin

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 19
  • 28
  • 19
  • 28
# 30 Ara 2019 22:32:48
İşini seven, çalışmasından keyif alan insanları gözlemlemeyi seviyorum. Garson, boyacı, memur, pazarlamacı, işletmeci, doktor, ev hanımı ya da çöpçü... Mesleği ne olursa olsun, işinin hakkını veren, onu severek ve keyifle yapan o denli az insan var ki... Nerede ve hangi konumda isterseniz bulunun, bu insanlar hemen gözünüze çarpabilir.

Diyelim ki bir lokantaya giriyorsunuz. Daha içeri adımınızı attığınız anda sizi karşılayan, yemeklerini büyük bir beğeniyle tanıtan, damak zevkinize göre öneriler sunan bir garson, hemen ilginizi çekmesi bir yana, o günü olumlu geçirmenize yardımcı olacaktır. Ya da... Başında onu izleyen, denetleyen biri olmamasına karşın, sokakları ıslık çalarak, şarkı söyleyerek, her yanı özenle süpüren çöpçünün davranışı, sizin yaşama bakışınıza da farklı bir anlam katmaz mı?

Çöpçü deyince, Martin Luther King’in şu sözlerini anımsadım:

Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ’Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin.”

Mesleğimizi ister severek, ister zorunluluktan yapıyor olalım, kuşku yok ki öncelikli amacımız, çalışmamızın karşılığı elde edeceğimiz para ile belirli bir düzeyde yaşantımızı sürdürmektir. Hepimizin bildiği gibi gelirler her zaman sınırlı, istekler ise sonsuzdur. Daha iyisini ve daha güzelini elde etmek için sürekli çalışıyoruz; ama bu çalışma maddesel olarak bizim için yeterli olsa da, tinsel yanımızı ne kadar doyuruyor? Yaptığımız işi ne kadar seviyoruz? İşimizde yeterince başarılı mıyız? Asıl bunları sorgulamamız gerekiyor. Kendi iç dünyamızda bunu dengeleyemediğimiz sürece, mutsuzluk hiç yakamızı bırakmayacak, bu tutku, bilinç dışı da olsa çalışmalarımıza yansıyacaktır.

Bir psikoloji profesörü, üstünde çalıştığı konuyu kanıtlamak için bir deney yapmış:

Bir adamı, baltanın ters tarafı ile bir kütüğe sürekli vurması için kiralamış. Adama normalde kazandığının iki katı ödeneceği söylenmiş. Adam bu işte yalnızca yarım gün dayanabilmiş. İşi bırakmış ve gitme nedeni olarak da, “çalışırken tahta parçalarının uçuştuğunu görmem gerek” demiş.

Demek ki bir işin bedeli olarak yalnızca para yeterli değilmiş!

Bir oduncu
için havada uçuşan tahta parçaları, bir fırıncı için taze ekmek kokusu, bir sanayici için sürekli çalışan makinelerin sesi, bir yazar için klavyeden çıkan tuş sesi ile birlikte ekrana akan sözcükler, onlar için yaşamdan keyif almanın araçları olabiliyor. Market çalıştıran bir arkadaşımın sözlerini anımsadım: “Benim için en güzel müzik, yazarkasanın tıkırtıları!”

Kuşku yok ki hem ruhsal sağlığımız hem de başarılı olabilmemiz için doğru işleri yapmamız önemlidir; ama daha da önemlisi konu ne olursa olsun işleri doğru yapmamızdır!

Martin Luther King’in deyişiyle...

Çöpçü bile olsak, bize dünyanın en iyi çöpçüsü desinler!
 -alıntıdır-

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 03 Oca 2020 22:24:54
Kendine iyi bak bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman.
O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...

"Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim.
Olamayacagim. Istesem de istemesem de.
Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum
ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum.
Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.

Kendine iyi bak.
Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak.
Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme.
Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik.
Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim.
Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim.
Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten
mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.

"Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi
oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi
oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere
gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben.
Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum.
Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum."

"Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla
söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay
kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her
seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak
gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar Ta ki son
elveda mezar sessizligine bürününceye kadar"

Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez Kendine Iyi Bak derler ve giderler.
Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler.
Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.

"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir
zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni
seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve
giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en
büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.

Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip
gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari
için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin
ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin Ayriligin
kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden
umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar
geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.

Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü
insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin
bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim
ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni
istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç
unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok
kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine
iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü
o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.

"Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana,
sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin Sen gözümdeki
isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk
katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu
aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin.
Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.

Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske
ben de affedebilsem Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü
aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz
mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden
kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla
olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek
dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani
hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en
kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi?
Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?

Peki o zaman...
Senin istedigin gibi olsun...
Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak.

"Kendine iyi bak" derler, kursunu kafana sıkıp giderler...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 04 Oca 2020 23:13:20
Ve mevsim geçer, 
gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar, 
canından saydığın yar bile bir gün el olur,
aklın şaşar. 
Dostun düşmana dönüşür,
düşman kalkar dost olur, 
öyle garip bir dünya...
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.
"Düşmem" dersin düşersin,
"Şaşmam" dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya, 
"Öldüm" der durur,
yine de yaşarsın...

Çevrimdışı PINARCIK

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.796
  • 30.403
  • 5.796
  • 30.403
# 05 Oca 2020 16:46:54
Anne, benim kızın!

Can sızın, cansızın, cılızın, büyümeyenin, tahtını yapıp da bahtına el süremediğin.

Büyüdüm bak, kocaman kadın oldum. Kendi yuvamı kuralı çok uzun yıllar geçti. Alıştım mı diye sorarsan bana, sabahları erken kalkmaya alıştım mesela. Çocukları okula göndermeye, çamaşırları ters çevirip makinaya atmaya, pilav yapmaya..Biliyor musun bu yıl salatalık turşumu bile kendim kurdum. Güzel oldu mu dersen, ne bileyim be anne. İtiraf etmek gerekirse seninkiler kadar güzel olmadı, sirkeyi biraz fazla kaçırdım sanırım. Beni bilirsin, elimin ayarı olmadı hiç, yüreğim gibi..

Bazen mutfağa çekilip bi kahve yapıyorum kendime. Yüzümde hüzün, şuramda, ta derinlerde bi yerde iflah olmaz bir yalnızlık. Boğazımı sıkıyor içimdeki balıkçı yaka hissi. Keşke diyorum bu kadar uzak oturmasaydım sana.

Yüreğim anne! Yüreğim öyle sıkışıyor ki bazen, ne yalan söyleyeyim çok korkuyorum ölmekten. Çocuklar anne, çocuklarım. Ne yapar bensiz. O kadar küçükler ki daha. Ben bile bu yaşta hala muhtaçken sevgine ve sana. Onlar nasıl başa çıkar diyorum hayatla.

Biliyorum anne, biliyorum. Ölüm bile eskiyor zamanla. Evler eskiyor, anılar eskiyor. Ve unutuluyor verdiğin emekler. Bırakıyor herkes bir gün bedenini toprağa... Ne olur anne, kendine iyi bak. İlaçlarını ihmal etme, doğru beslen, yürüyüşe çık, bitki çayı iç falan.

Ne kadar uzak olursan ol, güneş olmadan da uzanır bana gölgen. Yeter ki diyorum yeter ki, nefesin çekilmesin ensemden...

İnan Durak Taş

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 05 Oca 2020 20:25:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Anne, benim kızın!

Can sızın, cansızın, cılızın, büyümeyenin, tahtını yapıp da bahtına el süremediğin.

Büyüdüm bak, kocaman kadın oldum. Kendi yuvamı kuralı çok uzun yıllar geçti. Alıştım mı diye sorarsan bana, sabahları erken kalkmaya alıştım mesela. Çocukları okula göndermeye, çamaşırları ters çevirip makinaya atmaya, pilav yapmaya..Biliyor musun bu yıl salatalık turşumu bile kendim kurdum. Güzel oldu mu dersen, ne bileyim be anne. İtiraf etmek gerekirse seninkiler kadar güzel olmadı, sirkeyi biraz fazla kaçırdım sanırım. Beni bilirsin, elimin ayarı olmadı hiç, yüreğim gibi..

Bazen mutfağa çekilip bi kahve yapıyorum kendime. Yüzümde hüzün, şuramda, ta derinlerde bi yerde iflah olmaz bir yalnızlık. Boğazımı sıkıyor içimdeki balıkçı yaka hissi. Keşke diyorum bu kadar uzak oturmasaydım sana.

Yüreğim anne! Yüreğim öyle sıkışıyor ki bazen, ne yalan söyleyeyim çok korkuyorum ölmekten. Çocuklar anne, çocuklarım. Ne yapar bensiz. O kadar küçükler ki daha. Ben bile bu yaşta hala muhtaçken sevgine ve sana. Onlar nasıl başa çıkar diyorum hayatla.

Biliyorum anne, biliyorum. Ölüm bile eskiyor zamanla. Evler eskiyor, anılar eskiyor. Ve unutuluyor verdiğin emekler. Bırakıyor herkes bir gün bedenini toprağa... Ne olur anne, kendine iyi bak. İlaçlarını ihmal etme, doğru beslen, yürüyüşe çık, bitki çayı iç falan.

Ne kadar uzak olursan ol, güneş olmadan da uzanır bana gölgen. Yeter ki diyorum yeter ki, nefesin çekilmesin ensemden...

İnan Durak Taş

👌👍

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 07 Oca 2020 19:42:50
SANKİ ALIŞVERİŞ İÇİN YAŞIYORUZ 

Bittabi, herkes gider Mersin'e, biz... Şu anda ülkede tam bir AVM patlaması yaşanıyor. Buluşmalar, sosyalleşmeler, hafta sonu aile gezmeleri, her tür eğlence hep alışveriş ve merkezleri etrafında dolanıyor. İndirim dükkânlarının kapısındaki kuyruk ve izdihamlar da cabası. Geçen gün haberlerde, yastıkların 1 TL'ye satıldığı bir indirim dükkânında birbirini ezen kalabalığın arasından bir ev kadını, bağırarak kameralara anlatıyor: "Ben altı tane kapabildim, iki oğlum var, onlar da ikişer tane aldı, keşke 10 tane daha taşıyabilseydik! Muhtemelen dört kişi olan bu ailenin 20 adet yastıkla ne yapacağı ise meçhul! Türkler artık mümkün olduğu kadar çok malı, mümkün olduğu kadar çabuk alıp, evlerine götürmek için yaşıyor! Alışverişe niyeti olmayan bile vitrin bakıp hayal kuruyor. Konsere gidip keman çalmayı, müzeye gidip ressam olmayı hayal eden pek az. Hayat amaçlarımız genelde "Bazı ürünleri edinmek," üzerine kurulu. 70'li yıllarda bir siyah beyaz televizyon, bir adet buzdolabı, merdaneli çamaşır makinesi ve salonda üzeri tığ işi örtülü sabit hat telefonu olan her aile kendini son derece zengin ve konforlu hissederdi. Sonra işler yavaş yavaş değişti. Artık cep telefonu bu yılın modeli olmayan vatandaşın devlete isyan edesi var. Almaya doyup 'hayatı sadeleştirme' aşamasına ne zaman geliriz, o meçhul...

Gülse Birsel

Çevrimdışı Unexpected

  • B Grubu
  • 1.927
  • 2.544
  • 1.927
  • 2.544
# 07 Oca 2020 19:48:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
SANKİ ALIŞVERİŞ İÇİN YAŞIYORUZ

Bittabi, herkes gider Mersin'e, biz... Şu anda ülkede tam bir AVM patlaması yaşanıyor. Buluşmalar, sosyalleşmeler, hafta sonu aile gezmeleri, her tür eğlence hep alışveriş ve merkezleri etrafında dolanıyor. İndirim dükkânlarının kapısındaki kuyruk ve izdihamlar da cabası. Geçen gün haberlerde, yastıkların 1 TL'ye satıldığı bir indirim dükkânında birbirini ezen kalabalığın arasından bir ev kadını, bağırarak kameralara anlatıyor: "Ben altı tane kapabildim, iki oğlum var, onlar da ikişer tane aldı, keşke 10 tane daha taşıyabilseydik! Muhtemelen dört kişi olan bu ailenin 20 adet yastıkla ne yapacağı ise meçhul! Türkler artık mümkün olduğu kadar çok malı, mümkün olduğu kadar çabuk alıp, evlerine götürmek için yaşıyor! Alışverişe niyeti olmayan bile vitrin bakıp hayal kuruyor. Konsere gidip keman çalmayı, müzeye gidip ressam olmayı hayal eden pek az. Hayat amaçlarımız genelde "Bazı ürünleri edinmek," üzerine kurulu. 70'li yıllarda bir siyah beyaz televizyon, bir adet buzdolabı, merdaneli çamaşır makinesi ve salonda üzeri tığ işi örtülü sabit hat telefonu olan her aile kendini son derece zengin ve konforlu hissederdi. Sonra işler yavaş yavaş değişti. Artık cep telefonu bu yılın modeli olmayan vatandaşın devlete isyan edesi var. Almaya doyup 'hayatı sadeleştirme' aşamasına ne zaman geliriz, o meçhul...

Gülse Birsel
Ben 5 senedir sadeleştirdim hocam. Minimalist yaşıyorum. Sadece akilli telefonum kaldı.
Ve cok mutluyum. Daha fazla sadelestirmeye cabaliyorum. Ve daha kaliteli bir hayata.
Bakalim...Hergün yeni şeyler ögrenip, yeni kararlar alip planlar yapiyorum.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.803
  • 227.396
  • 28.803
  • 227.396
# 07 Oca 2020 19:53:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ben 5 senedir sadeleştirdim hocam. Minimalist yaşıyorum. Sadece akilli telefonum kaldı.
Ve cok mutluyum. Daha fazla sadelestirmeye cabaliyorum. Ve daha kaliteli bir hayata.
Bakalim...Hergün yeni şeyler ögrenip, yeni kararlar alip planlar yapiyorum.

👍👏👌

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.555
  • 42.732
  • 5.555
  • 42.732
# 09 Oca 2020 00:20:35
Bazen hayatımıza giren insanlar, bazen yaptığımız hatalar, bazen de uğradığımız başarısızlıklar özgüvenimizi yerle bir eder. Ama hiç bir durum benliğimizden ve kişiliğimizden bir şeyler eksiltmez. Kendiniz olun ve başaracağınıza inanın. Çünkü çok değerlisiniz

Çevrimdışı tunahan111

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 40
  • 575
  • 40
  • 575
# 09 Oca 2020 01:44:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bazen hayatımıza giren insanlar, bazen yaptığımız hatalar, bazen de uğradığımız başarısızlıklar özgüvenimizi yerle bir eder. Ama hiç bir durum benliğimizden ve kişiliğimizden bir şeyler eksiltmez. Kendiniz olun ve başaracağınıza inanın. Çünkü çok değerlisiniz
Kişisel gelişim adına önemli bir tespit.
Bu arada iyi geceler herkese :)

Çevrimdışı PINARCIK

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.796
  • 30.403
  • 5.796
  • 30.403
# 09 Oca 2020 08:36:17
Onlarca düşünce, onlarca varsayım, onlarca his...

Bitmek bilmeyen o boğucu ses.

Hiç tahmin etmediğim bir anda alıp içine çekiyor beni. Bu kimi zaman yetersizlik hissi oluyor, kimi zaman yalnızlık... Öyle derin, öyle inandırıcı ki 'Tamam' diyor insan. 'Tamam. Ben buyum. Bu kadarım. Daha fazlası olmaz benden. Böyle gelmiş böyle giderim. Durmam gereken nokta bu. Varmam gereken yer bu. Olduğumla yetinmeyi bilmeliyim. Susmalıyım. Kabullenmeliyim...'
Olmuyor...

Ne kadar inandırıcı gelse de, o sese  ne kadar kulak versem de bir yerde küçücük bir 'olacak' hissi alıp götürüyor beni hayallere. 'Ya olursa?' sorusu o boğucu hisle tek başına savaşabiliyor. Kazanmak için ise tek bir şeye ihtiyaç duyuyor: Kendime...

O ses sustuğu an yeni bir şarkı keşfediyorum. Ansızın radyoda çalan bir şarkı gibi. Bittiğinde adını hatırlamayacağım ama o hissi bir ömür sarıp sarmalayacağım bir his gibi.

Peki, sen susturuyor musun o boğucu sesi?

Sahi senin şarkın hangisi?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK