Geçtiğimiz günlerde bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybeden Kültür Bakan Yardımcımız Prof. Dr. A. Haluk Dursun'un gençlere altın değerinde 20 öğüdü.
GENÇLERDE NE YOK!
Ne kadar olumsuz bir başlık, ne kadar rahatsız edici bir tabir değil mi? Daha baştan gençleri tahkir ediyor, küçümsüyor, aşağılıyor. Al sana yeni bir polemik konusu. Memleketin bunca derdi varken adamın zoruna bak!
“Hiç olmazsa başlığı değiştirip gençlerde ne olmalı falan gibi daha olumlu baksa ya.” diyeceksiniz. Peki, o zaman başlığı değiştirelim:
“GENÇLERDE NE OLMALI?”
Mutlaka bunu da fark ettiniz; artık eskisi gibi zamane kızları, Bakanlık uzmanları gibi spekülatif, tartışmaya açık, siyasi malzeme olacak tabirler de kullanmıyorum. Doğrudan “Gençler” diyorum.
Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın
Sevgili Gençler,
Gözümüzün Bebeği, Geleceğimiz Gençler,
Ne olur:
Birincisi: Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın. Merak etmeye kendinizi alıştırın. Öğrenmenin başı merak etmektir.
Üzerinize vazife olmayan şeyleri de merak edin. Başta, tabiatı merak edin. Mesela, barajlardaki su seviyesini, buğday rekoltesini, fındık taban fiyatlarını, bu sene gelen turist sayısını, en çok hangi filmin izlendiğini, en fazla hangi kitabın sattığını, hangi müzenin gezildiğini, arkeolojik kazılarda neler bulunduğunu, nerenin nesinin meşhur olduğunu merak edin.
İkincisi: Bir merakınız olsun. Güzel sanatlarla ilgili bir merakınız olsun. Şiir yazamasanız bile ezberleyin.
Koleksiyoner bir ruha sahip olun. Ayrıca gezmeye, görmeye, öğrenmeye meraklı olun.
Üç: Soru sorma alışkanlığı edinin. Doğru adama, doğru soruyu sorun! Bizim millet “Bilmiyorum” demez...
Takipçi olun; konularınızı, işlerinizi takip edin
Dört: Öğrenmeye doymayın. İşi, konuyu sadece ehlinden dinleyin, uzman görüşüne önem verin. Kesin karar vermeden önce şüphe edin.
Beş: Takipçi olun. Konularınızı, işlerinizi takip edin; kendi haline bırakmayın. Hele, kendi işinizi başkasına hiç bırakmayın.
Eloğlu, elâlemin eşeğini ıslık çalarak ararmış.
Kurda “Niçin ensen kalın?” demişler, “Kendi işimi kendim görürüm.” demiş.
Altı: İşlerinizi önem sırasına göre sıralamayı bilin. En önemsiz işine en önemli iş gibi bakarak nice hayati gündemini atlayan insan gördüm. Başarılı insanlar, en önemli işi öne alan, önce onu bitirenler oldu hep. Çok iş yapar gibi gözüküp, devamlı bir faaliyet içinde olduğu görüntüsü verip hiç bir şey üretmeyen insanlardan olmayın.
Aman avare kasnak gibi boşa dönmeyin. Boşa koşturmayın, sonuç alıcı işler yapın. Üzerinize çok yük yükleyip de çok yıpranmayın, zorda kalıp kayış da attırmayın.
Yedi: Danışın. Önce aklınıza; sonra gönlünüze; en sonunda da sizi hesapsız, kitapsız, menfaatsiz, gönülden seven büyüklerinize danışın. Sizden daha tecrübesiz, dünya görmemiş, bir iş bitirmemiş, bir başarı göstermemiş insanlara danışmayın. Ama mutlaka şuna da dikkat edin ki danışacağınız kişinin soracağınız işle ilgili doğrudan bir menfaati olmasın. Size göre değil, kendi çıkarına göre tavsiyede bulunmasın.
Verdiğiniz sözü yerine getirin
Sekiz: Zamanlama konusunda dikkatli olun. Planlı-programlı, zamanlı çalışmak kadar iyi zamanlama yapmak da çok önemlidir. Bir işe erken başlamak, sabah erken kalkmak, yola erken çıkmak mutlaka önemlidir; ama çok daha mühim olanı, neticeye ulaşmaktır. Erken kalkıp oyalanmak, erken başlayıp eğlenmek, ağırkanlı hareket etmek, sizi hep başarısızlığa götürür.
Dokuz: Dikkatli olun. Öncelikle ağzınızdan çıkan söze, lafa dikkat edin. Laf olsun diye düşünmeden konuşmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
On: Hafızanıza güvenmeyin. Devamlı not alın; kayıt tutun, arşiv yapın.
On bir: Randevulara vaktinde gidin. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Bizim milletin bahane üretme kabiliyeti sınırsızdır. O yeteneğinizi fazla zorlamayın.
En büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir
On iki: Bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın. Yine bizim millete Allah, yorum yapma kabiliyeti vermiştir. Hâlbuki en büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir. Öğrenme, bilmediğini bildiğin anda ve yerde başlar.
On üç: İleri görüşlü olun. Yapacağınız projenin, başlayacağınız bir işin birkaç hamle sonrasını da düşünün, hesaplayın. Alternatifli çalışın. İşin sonunu düşünmeden, yeterli analiz yapmadan ortaya atılmayın; yola çıkmayın. Sonra yolda kalmasanız bile yaya kalırsınız! Gerçi yine bizim millet “Kervan yolda düzülür.” demiş; besmele çekip yola koyulmuş. Ama siz kervanı önceden düzün.
En önemlisi, “Çala çala bir havaya dönecek.” demeyin. Akıntıya kürek çekmeyin.
On dört: Gözlem ruhuna sahip olun. Bakan kör olmayın, can kulağıyla dinleyin, can gözüyle bakın.
Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın
On beş: Çözüm odaklı olun. Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın; nasıl olabileceğini düşünecek, arayıp bulabilecek bir kafa yapınız olsun.
İşin olumsuz yanlarına takılıp kalmayın. İntikam hırsıyla yanmayın. Hep ileriye, geleceğe bakın. Küçük şeylerden de zevk alın. Acı bir kahve, demli bir çay, güzel bir pasta, bir parça çikolata, bir külah dondurma sizi mutlu etmeye yetsin.
On altı: İnsan kıymeti bilin. Büyüklerinizin bir gün yanınızda olamayacağını, sevdiklerinize uzak düşebileceğinizi, onlardan ayrılabileceğinizi düşünerek elinizdekilerin kıymetini bilin.
Fakirlere, gariplere, muhtaçlara el uzatın.
Veren el, alan elden hayırlıdır.
Ne verirsen elinle, o da gider seninle.
İyi ve kötü günde sevdiklerinizin yanında olun. Gidemeseniz bile mutlaka telefonla arayın; mesajla, maille oyalanmayın.
Allah’a şükrü, insanlara teşekkürü unutmayın
On yedi: Günlük politikalar, kısır siyasal çekişmeler sizi esir almasın.
Başkalarının yapamadıklarını konuşmak yerine kiminle ne yapabileceğinizi araştırın.
On sekiz: Eleştiri ve tenkide açık olun. En önemlisi de, bir büyüğünüz sizi yetersiz görebilir, eleştirebilir; hatta zaman zaman size sinirlenip kızabilir. Ama bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Tam tersine o, sizi sevdiği, ilgilenmeye değer bulduğu için tepki gösteriyordur.
On dokuz: Şükrü ihmal etmeyin. Allah’a şükredin, insanlara teşekkür edin. Kalbinizi temiz tutun. Ameller niyetlere göredir. Aklınız, kalbiniz ve zevkiniz selim olsun.
Yirmi: En son olarak da öğrenmeye ve öğretmeye doymayın...
Aman ne olacaksanız olun sakın; "sıradan ve sürüden" olmayın!...
Prof. Dr. A. Haluk Dursun