Anlamlı Yazılar

Çevrimdışı RAMSES1

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 983
  • 5.111
  • Okul Müdürü
  • 983
  • 5.111
  • Okul Müdürü
# 05 Haz 2020 00:24:45
Edebiyatın sembolik dünyası ideolojilerin söylemsel dünyasına indirgenemez; edebi eser, felsefi ya da politik doktrinler gibi soyut kavramsal sistem değil, kişilerin ve şeylerin somut hayali evreni’dir.
Kafka üzerine notlarımdan...

Çevrimdışı fikret6363

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.630
  • 13.046
  • 3.630
  • 13.046
# 05 Haz 2020 07:04:52
"Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim."   Sabahattin Ali

Çevrimdışı fikret6363

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.630
  • 13.046
  • 3.630
  • 13.046
# 05 Haz 2020 07:07:35
Psikologlar buna ‘hedonik adaptasyon’ diyor. Aslında ‘hedonik çark’ diyenler de var. Çarkta dönen hamster gibi arıyoruz mutluluğu. Müthiş çaba harcıyoruz, mutluluk getireceğini sandığımız şeyler için ama hep aynı yerdeyiz. Hiçbir yere varmıyoruz.
İki psikoloji uzmanı Philip Brickman ve Donald Campbell, insanın yanlış yollardaki bu nafile mutluluk arayışını şu şekilde özetliyor: Dış dünyada mutluluk ve haz arayışına çıktığımız her zaman aslında hamster çarkına girmiş oluyoruz. Sahip olduğumuz bir şeyin, örneğin para ya da makam, daha fazlasını elde ettiğimiz zaman, önce kendimizi mutlu hissediyoruz. Ancak çok kısa süre sonra, elde ettiğimize alışmaya başlıyoruz.
Önceden ‘talih’ olarak gördüğümüz şimdiki seviyemiz yeniden ‘yetersiz’ gelmeye başlıyor. Ve, tattığımız mutluluk hissini sürdürebilmek veya yeniden kazanabilmek için yeniden bu kez daha fazlasının peşine düşüyoruz. Alıştığımız için, artık mutluluk için çok daha fazla şeye ihtiyaç duyar hale geliyoruz.”
Cemal Tunçdemir, Piyangonun gerçek talihlisi kim?

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 05 Haz 2020 16:30:43
Annem ilkokul mezunuydu. Ama, çok iyi bir doktordu.
- Başım ağrıyor yav…
- Saçın ıslak ıslak çıktın ondan.
- Başım dönüyor…
- E bi şey yemiyorsun, açlıktan
Eczacıydı aynı zamanda…
- Gözüm morardı.
- Gel, patates basayım.
- Kepeklerim çoğaldı.
- Otur, zeytinyağı süreyim.
- Arpacık çıktı galiba.
- Yum, sarımsak değdireyim.
Hemşireydi…
- Öfff, terledim be.
- Dur, sırtına havlu sokayım.
Röntgen mütehassısıydı…
- Öhh-höööaa!
- İçme şu zıkkımı.
Bebekken, anestezi uzmanıydı…
- Dandini dandini dastaaana.
Ürologdu…
- Çişin niye sarı bakiiim?
Fizyoterapistti…
- Dizim ağrıyor.
- Benim de belim ağrıyor, geçer.
Diyetisyendi…
- Mis gibi türlü yaptım, sakın sokakta burger filan yiyip gelme, kola da içme!
Cildiyeciydi…
- Sırtımda sivilce çıktı.
- Çikolata yeme.
Laboranttı…
- Burnum akıyor.
- Ben şimdi sana bi ada çayı kaynatayım, rezene, bal, limon,
tarçınla zencefili de ılık ılık iç, uyu, uyan, sabaha bi şeyin kalmaz.
Psikiyatrdı…
- Nen var oğlum?
- Bi şeyim yok.
- Var var, canın sıkkın.
- Yav bırak, iyiyim.
- Yok yok, bilirim ben.
- Anne delirtme insanı!
- Bak gördün mü?
- Neyi gördüm mü?
- Sinirlerin bozuk senin.
Genetikçiydi…
- Babana çektin sen, o da sinirli, bütün kötü huylarını ondan almışın zaten.

Hastasıydım…
Hastaydım ona.
İyi bakın onlara..

-- Yılmaz Özdil

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.795
  • 227.350
  • 28.795
  • 227.350
# 06 Haz 2020 07:48:45
ANNEME DUA

Yüce Rabbim, Artık genç değilim ve arkadaşlarımın anneleri tek tek ölmeye başladı. Arkadaşlarım annelerinin değerini anladıklarında, bunu onlara söyleyemeyecek kadar geç kaldıklarını dile getiriyorlar.
   Benim hala hayatta olan kusursuz bir annem var. Onun değerini her geçen gün daha iyi anlıyorum. Annem değil, ben değişiyorum. Yaşım ilerledikçe, onun ne kadar olağanüstü bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum. Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık, oysa duygularımı kaleme almak ne kolay.
   Bir evlat kendisine yaşam veren annesine nasıl teşekkür edebilir? Bir çocuk büyütürken gösterdiği sevgiye, sabra ve onca çabaya? Bebekken arkasından koştuğu, asabi bir ergeni anladığı, her şeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini hoş gördüğü için şükranlarını nasıl dile getirebilir? Kızının annesinin ne kadar akıllı bir insan olduğunu anladığı günü sabırla beklediği için nasıl minnet duyabilir? Anne olmuş bir evlat hala kendisine annelik yapan bir insana nasıl teşekkür edebilir? Her zaman öğüt vermeye hazır olduğu halde, istendiğinde, ya da gerektiğinde sessiz kalmayı başardığı için...
   Binlerce kez söyleyebileceği durumlarla karşılaşmasına karşın, "Ben sana dememiş miydim?" demediği için.. Kendisi olduğu için.. Sevgi dolu, düşünceli, sabırlı ve bağışlamayı bilen kendisi olduğu için, nasıl teşekkür edebilir? Allahım, Senden onu hakkettiğince korumanı istemekten başka bir şey gelmiyor elimden.. ...ve onun bana örnek olmasında, bana yardımcı olmana şükretmekten başka.
   Kendi çocuklarımın gözünde, annemin benim gözümde olduğu kadar iyi bir anne olabilmek için sana dua ediyorum Allahım.

-ALINTI--

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.691
  • 3.402
  • 69.691
# 07 Haz 2020 01:03:02
Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Haktan hakikatten yana bakın siz.

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.085
  • 23.775
  • 5.085
  • 23.775
# 07 Haz 2020 12:10:08
Bazı şeyler göründüğü gibi değildir...

"BABAN" DEMİŞTİ ADAM

İyi hissetmiyordu
Hoş değildi durumu
Ne olursa olsunla
Kırmıştı gururunu
Onun en son arzusu
Görmekti torununu
Beş yıl önce görmüştü onu
Tavan arasından indirdi
Tahtadan bavulunu

Aldığı hediyeyle doldu bavulu
Gidip giydirecekti öpecekti onu
Ümitle başladı
Meşakkatli yolculuğu
Ovdu durdu dizini
Sonu gelmez yol boyu
Çileye razı oldu
Bekliyordu torunu

Gün batımı ulaşmıştı adrese
Heyecandan olmalı
Elleri titriyordu

Usulca bastı kapı ziline
Torunu çıkıverdi, kapının eşiğine
Çocuk bağırdı,
Dilenci geldi anne
Oysa sevgiyle bakmıştı
Torunun gözlerine

Oğlum o senin deden dedi annesi
Anlamamıştı çocuk
Kim bilir kimin nesi
Kollarını açmıştı
Oysa dedesi

Buyur etti gelini
Hoş geldin dedi
Öptü elini

Koşarak uzaklaştı oradan çocuk
Adam açtı bavulu elinde gocuk

Ağustosta bu ne dedi gelini
Adam usulca çekti
Havadaki elini
Elinde gocuk ile yaklaştı torununa
Giydirmeden takıverdi
Torununun koluna

İlgilenmedi çocuk
Hediyeyi attı kolundan
Oyuncak oynuyordu
Ayrılmadı oyundan
Atma oğlum dedi hediyesi dedenin
Dede olsun dedi
Kışın giydirin

Ter içinde kalmıştı ayakta yorgun adam
Gelin sediri gösterdi
Oraya otur babam
Oğlunu sordu yavaşça
Haylaz oğlum nerede
Biraz geç gelir dedi gelin
Sanırım meyhanede

Hoşuna gitmemişti
Evdeki durum
Sen niye geldin dedi
Yerdeki torun
Senin karnın da açtır değil mi
Dedi gelin
Aç isen köfteciye
Bir telefon edelim

Zahmet etme kızım dedi adam
Ben bir şeyler getirdim
Sen bir çay koy kızım
Peynir ekmek yiyelim

Yalvar yakar kucakladı torunu
Hasretle öpüp kokladı onu
Çocuk iki eliyle sıkıyordu burnunu
Sen ter kokuyorsun dedi kaçtı elinden
Adamcağız kıpkırmızı oldu
Utanmıştı gelinden
Öylece oturdu
Sedire ses etmeden

Tam bir hayal kırıklığı o anki yaşadığı
Yorgunluktan uyuyakaldı kafa yandan aşağı
Gelini baba dedi elinde çay bardağı
Peynir korsun deyip
Bıraktı boş tabağı

Gel beraber yiyelim dedi adam
Gelin dedi ki
Biz tokuz sen ye babam
Yakasına peçete koydu
Dökülmesin diyerek
Düşen peynir kırıntısını
Almıştı eğilerek

Yiyemedi adamcağız
Lokma boğazda kaldı
Yorgunluktan öylece
Hemen uykuya daldı

Vakit çok geç olmuştu
Gürültüye uyandı
Gördüğü gerçek değil
Belki de bir rüyaydı
Tartışma yaşıyordu
Oğlu ile gelini
Her yeri ağrıyordu
Zor doğrulttu belini

Oğlum bu ne haldir
Bunca zaman neredesin
Oğluysa cevap verdi
Baba sen niye geldin
Kısık bir ses tonuyla
Torunumu özledim

Öylece çekildiler
Kendi odalarına
Çaresiz adamcağız
Uyku haramdı ona
Zorla ulaştı adam
Gecenin sabahına

Daha gün ağarmadan
Çıktı evlat evinden
Bilet alıp bekledi
İlk yolcu treninden
Genzine akıyordu gözlerindeki yaş
İçi kan ağlıyordu ağır geldi ona baş
Eve zar zor ulaştı
Yorgun ve yaşlı beden
Mutlu olması için
Kalmadı hiç bir neden

Güzel bir uyku için, girmişti yatağına
Kafası takılmıştı oğlunun batağına
Sanki son uyku gibi
Gözden akmıştı yaşı
Uykuya dalar dalmaz
Yastıktan düştü başı
Günler sonra bulundu
Çürümüştü naaşı

Eşi dostu toplanıp, kaldırdılar naaşını
İmam tarih çızdırıp, dikti mezar taşını
Ertesi gün koşarak geldi vefasız oğlu
Evi barkı satarak, gitti akşama doğru

Evi alan kişiler
Bir not buldu dolaptan
İki dörtlük yazmıştı
Ölmeden önce adam

BAK OĞUL

"Bak oğul bu ders bana, imanı kazandırdı
Öyle huzur verdi ki, sonumu hızlandırdı
Babamı hatırladım, o da yapayalnızdı
Son anda yaradanım, bu şiiri yazdırdı

Bana miras kalmıştı bir beddua babadan
Babam nadim olmuştur, bu ettiği hatadan
Ben hayır diliyorum, uzağım bedduadan
Deden beni bekliyor, geçmek için sırattan"...
İmza atıp altına
"Baban" demişti adam...

Bülent ARKAN

Çevrimdışı myphile51

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.034
  • 4.016
  • 1.034
  • 4.016
# 07 Haz 2020 16:10:35
Kimseye bir şey demeyecektim
Bir kesik açılmış bir kütükte
Kelebekler fışkırmış gibi bir şey oldu, konuştum
Ey kelimem, sevgilim, beni savun.

Fatma Şengil Süzer

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.555
  • 42.725
  • 5.555
  • 42.725
# 07 Haz 2020 23:28:34
Uzun yıllar önce Çin’de LiLi adlı bir kız evlenip, aynı evde kocası ve kaynanasıyla birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa süre sonra kayınvalidesiyle geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin kişiliği tamamen farklıdır, bu da onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin tepkisine yol açar.Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından, ev, kendisi ve annesiyle karısı arasında kalan eşi için cehennem haline gelmiştir.Artık bir şey yapmak gerektiğine inanan genç kız doğruca babasının eski arkadaşı olan aktara koşar ve derdini anlatır.
Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı terkip hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptıgı yemeklere koymasını söyler.
Zehir az az verilecek, böylece onu, gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kıza kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını, her zamankinden daha büyük bir ilgi göstermesini söyler.
Sevinç içinde eve dönen LiLi yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekleri yapar ve kaynanasının tabağına azar azar zehiri damlatır. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır.
Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmiştir ve gelinine kendi kızı gibi davranmaya başlar. Evde artık barış rüzgarları esiyordur.
Genç kız kendisini ağır bir yük altında hisseder. Yaptıklarından pişman vaziyette aktarın yolunu tutar ve yaşlı adama, şimdiye kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvarır. Kayınvalidesinin artık ölmesini istememektedir. Yaşlı adam karşısında gözyaşlarını tutamadan konuşup duran Li Li’ ye bakar ve kahkahalarla gülmeye başlar.
Ardından der ki:
“Sevgili Li Li! Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni daha da güçlendirdin, hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça o da sevgiye yöneldi.Böylece siz gerçek ana kız oldunuz!”

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.085
  • 23.775
  • 5.085
  • 23.775
# 08 Haz 2020 01:55:56
"Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı."

Oğuz Atay

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.795
  • 227.350
  • 28.795
  • 227.350
# 08 Haz 2020 09:56:34
Öğretmen... 

Öğretmen, öğretmek fiilinin; sabır, sevgi, hoşgörü, şefkat, 

olgunluk, çalışkanlık ve beceri ile donanmış halidir… 

Zordur! Hiç kalem tutmasını bilmeyen parmaklara kalemi sevdirmek… 

Bembeyaz kış mevsimine, neden "kara kış!..." dendiğini anlatmak…

Ay dedenin her sabah nereye kaybolduğunu; 

akşamları geri dönüp geleceğini kabul ettirmek…

İki kere ikinin dört ettiğini ezberletmek zordur zor!...

Ama öylesine büyük yüreklidir ki öğretmen; öylesine sabırlıdır

Ve öylesine derindir ki hoşgörü dağarcığı… 

Kimi zaman; karlarla kaplı köy yollarında can vermektir; 

öğrencilerine kavuşma umuduyla soğuktan donarak… 

Kimi zaman terör kurşununa hedef olmaktır; kalleşçe sıkılmış bir terör kurşununa; acımasızca…

Kimi zaman bahçıvandır öğretmen; minik körpe fidanları ulu çınarlar gibi yetiştirir…

Kimi zaman bir heykeltıraştır; şekillendirir elindeki mevcut mermeri…

Kimi zaman bir madencidir; karanlık ocaklardan bulur çıkarır

aydınlığa ve çağdaşlığa, eline aldığı cevheri…

Kimi zaman bir annedir; saçlarını örer minik öğrencilerin. 

Ayakkabısını bağlar minik delikanlının…

Kimi zaman bir babadır; bir lokma simidini paylaşır teneffüslerde çocuklarla… 

Öğretmek fiilinin, insan halidir öğretmenlik…

"alıntı"dır

Çevrimdışı myphile51

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.034
  • 4.016
  • 1.034
  • 4.016
# 08 Haz 2020 12:56:15
Bana da anlat Ey İbrahim (a.s.)
O ateş nasıl kül değil de gül oldu..
Bana da anlat Somuncu Baba ateşsiz nasıl pişti somunlar..
O öyle bir Mevladır ki ateşi gül eyler, doysun diye kulları taşı toprağı fırın eyler.
İsteyin vereyim der.
Yeterki huzuruna gelsin kulu dikenini gül eder günahını sevaba çevirip ömrünü cennet eder..

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.219
  • 53.877
  • 4.219
  • 53.877
# 09 Haz 2020 10:38:08
Yoruldum.
İnsanlardan,
İnsanların tuhaf bakışlarından,
Gereksiz sorularından,
Her şeyi ben bilirim edalarından,
Herkesin birbirinin acısını küçümseyen tavrından,
Yapmacık, boş muhabbetlerden yoruldum.
Bağıramamaktan yoruldum.
Kurallarınızdan,
Sığ bakış açılarınızdan yoruldum.
Birileri kırılmasın diye dile gelen cümleleri dişimi sıkarak, yutmaktan yoruldum.
‘’Bak benim de’’ ile başlayan dert kıyaslarınızdan
Yarışınızdan,
Bencilliğinizden yoruldum.
Unutursunlardan,
Alışırsınlardan,
En çok geçerlerden yoruldum.

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.243
  • 6.602
  • 1.243
  • 6.602
# 09 Haz 2020 14:49:16
İnsanlar arasında iyilikten başka hiçbir üstünlük kabul etmem. Karakterin olmadığı yerde, ne büyük sanatçı, ne de büyük mücadele adamı vardır.
Orada var olan, zamanın yok ettiği, içleri boş yaratıklardır.
Bütün mesele, büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır...

Beethoven

Çevrimdışı myphile51

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.034
  • 4.016
  • 1.034
  • 4.016
# 09 Haz 2020 16:05:20
🌹 Japonya'da Yaşanmış Gerçek Bir Olay 🌹

Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce.

Muhtemelen bu çivi 1-2 yıl önce, duvar yapılırken çakılmıştı. Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan o kadar zaman boyunca yaşamayı başarmış ? Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan uzun süre yaşamak çok zor olmalı.

Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını farkedemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, bir kaç yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmektedir...

KALBİNİZDEKI SEVGİYİ ASLA ÖLDÜRMEYİN, SİZİ SEVENLERİ ASLA TERKETMEYİN !

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK