MUCİZE
Bir mucize olsa, şu damlacık suya karışıp yok olmasa mesela, tek başına sadece damla olarak kalabilse, tek başına mutlu bir damlacık olarak kalabilse, yok olmasa suyun içinde…
Bir mucize olsa ve kapı çalsa tam da şimdi, bir dost çıkıp geliverse,aklıma düştün dese dost, çıkıp geldim öylece işte dese…
Bir mucize olsa ve kayan bir yıldızı görmezden gelsem, şimdi olduğumdan başka bir yerde ve daha mutlu olamazdım desem, başka birisinin dileği ol bu sefer desem, telaşla dilek yetiştirmeye çalışmasam…
Bir mucize olsa ve radyoda o çok sevdiğim şarkı dile gelse, ‘seni bırakıp gidemem’ dese , her şeyi her şeyi bırakıp sadece şarkı olsam bende o sesle…
Bir mucize olsa, uyansam kalabalık bir pazar kahvaltısı sabahına, babam otursa başköşede, gazetesini bırakıp günaydın dese aydınlık yüzüyle, masada kimsenin boşluğu olmasa…
Bir mucize olsa, küçük bir özürle, sıcak bir sarılışla bitse bütün kızgınlığım, gerçekten yanlış anlamış olsam olanları, içimde öfke olmadan devam etsem yoluma…
Bir mucize olsa ve kelimeler uçar gibi dökülse kalemimden, ketumluğum, yavanlığım gidiverse, içimde ne varsa kağıda boşalsa, gösterebilsem içimde kopan fırtınanın büyüklüğünü…
Bir mucize olsa ve tüm telaşım, içimde sürekli benimle kavga eden ses, kendimi sevmeme, kendim olmama engel olan ne varsa bitse, içim birazcık sessizleşse, birazcık dinlenebilse, yada dışardan birisi içimi görebilse ve usulca okşayıp saçımı geçecek dese…
Bir mucize olsa ve yılgınlığımdan sıyırıp yeniden ayağa kaldırsa beni, bana benzeyen, tekrar düşebilirsin, ama bu sefer yalnız olmayacaksın dese, ve ben hiç yalnız hissetmesem kendimi…
Bir mucize olsa ve kelimelerim yalnızlığı, kırgınlığı, uzaklığı, gitmeyi, umutsuzluğu değilde kalmayı anlatsa, kaldığım yerdeki mutluluğu anlatsa, gamlı hazan mevsimini değilde taze bahar çiceklerini anlatsa…
Bir mucize olsa gelse ve hiç gitmese…