Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk : %86 el yazısının kaldırılmasını istiyor
Tarih: 2015-12-24 10:30:42
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncukun, 24.12.2015 tarihinde yaptığı basın açıklamasıdır.
Şu anda eğitim camiasında en çok tartışılan konulardan birisi, bitişik eğik yazı uygulamasıdır. Bilindiği gibi ülkemizde daha önceleri okuma-yazma, cümle yöntemi ile dik temel harflerle öğretiliyordu, daha sonra bu yöntem terkedildi ve okuma-yazma, ses temelli ve bitişik eğik yazıyla öğretilmeye başlandı.Bitişik eğik yazı ise getirildiği yıldan bu yana hep tartışılan bir yöntem oldu. Eleştiriler o kadar yüksek perdeden dile geldi ki; Milli Eğitim Bakanlığı en sonunda konuyla ilgili bir anket çalışması yapmaya karar verdi. Öğretmenlerimiz bu anket çalışmasında konuyla ilgili görüşlerini dile getirdi; Bakanlığın ise bitişik eğik yazının devam edip, etmeyeceğine bu anket sonuçlarına göre karar vermesi bekleniyor. Son günlerde tartışılan konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da bir açıklama yaparak, bitişik eğik yazı uygulamasından yana tavır koydu, öğretmenlerin yeniden hizmet içi eğitime alınması gerektiğini belirtti. Durum böyle olunca Bu uygulama madem devam edecek, o halde neden anket yapılıyor? sorusu akıllara geldi.
Türk Eğitim-Sen kamuoyunda bu kadar çok tartışılan bu konuya kayıtsız kalmadı. Zira bitişik eğik yazı uygulaması ile ilgili sendikamıza yoğun şikâyet gelmektedir. Bu nedenle sendika olarak twitter üzerinden bir anket çalışması hazırlayarak, kamuoyu araştırması yaptık. Buna göre anketimize katılanların yüzde 86sı bitişik eğik yazı uygulamasının kaldırılmasından yana görüş bildirmiştir. Sadece yüzde 14ü bu yazının devam etmesinden yanadır. Bitişik eğik yazı uygulamasının kaldırılması halinde güzel yazı dersi konulmalı mıdır? sorusuna ise ankete katılanların yüzde 79u evet, yüzde 21i hayır cevabı vermiştir.
Görüldüğü üzere öğretmenlerin büyük bir bölümü öğrencilerin bitişik eğik yazı ile yazmasına karşı çıkıyor ancak güzel yazı dersinin olması gerektiğini belirtiyor. Peki ama neden? Konuyla ilgili yine sosyal medya aracılığıyla öğretmenlerimizin görüşlerini aldık. Öğretmenlerin görüşlerinden bazıları şöyle:
Bitişik eğik yazı yazmak ve bu yazıyı güzel yazmak bir hattatlık ve yetenek gerektirir. Nasıl iyi resim yapmayı, güzel şarkı söylemeyi, beden hareketlerini yapmayı herkese zorlamamamız gerekiyorsa, bitişik eğik yazıyı da zorlamamalıyız. Bitişik eğik yazıyı bütün öğrencilere yazdırmak, sevdirerek yazdırmak, güzel yazdırmak hiç mümkün değildir.
Bitişik el yazısı kullanmak, öğretmeye çalışmak, yazmaları için zorlamak küçücük çocuklara zulümdür. İlkokula başlama yaşının küçültülmesi bu zulmü katlamıştır. Küçük parmaklara ve yazıyı yazmak için eğilip bükülen küçük bedenlere eziyettir. Mutlaka 1. ve 2. sınıflarda kaldırılmalı, 3.sınıftan itibaren ayrı bir ders olarak verilmelidir.
Ortaokulda matematik öğretmeniyim. Özellikle 5.sınıftaki çocuklara Tahtaya yazar mısınız dediğimde El yazısıyla mı, düz yazıyla mı? diye soruyorlar. El yazısı ile dediğimde sınıfta bir uğultu oluşuyor; peşinden İstediğiniz yazıyla dediğim de o kadar seviniyorlar ki.
El yazısı insana kişilik kazandırır. El yazısının öğretilmesi gerekir. Bu öğretim şu anki sistemle olmaz. Bu sistem dayatmadır. 6 yaşındaki çocuğu kargacık burgacık yazılarla buluşturmak, yazıyı zorlaştırıp çirkinleştiriyor ve yazma isteğini de engelliyor. Bitişik yazıyı zamana yaymak ve eğik bitişik yazıya kademeli olarak geçmek gerekir ki, ilk adım olarak birinci sınıftaki zorunluluk kaldırılmalıdır. İlkokul 2., 3., ve 4. sınıfa yayılacak bitişik yazı çalışmaları ders ve hikaye kitapları ile desteklenerek devam etmeli. Ortaokul ve lise ile beraber çalışma devam etmelidir. Birinci sınıfta çocuğu bıktırıp, 5. sınıfta bıraktırarak düz yazıya geçiren bu sistemden vaz geçilmeli.
Bitişik eğik yazı kaldırılmalı. Çocuklar düz yazı yazanlara göre daha yavaş yazıyor. Yazılar okunmaz halde.
Dik yazıdan sonra eğik yazı çalışmaları sonrası çocuklar bir bocalama yaşamıyorlardı ama eğik yazıdan sonra 4. veya 5. sınıflarda dik temel yazıya gecen çocukların hemen hemen tamamının yazısı düzensiz ve bozuktur. Bundan dolayı bakanlığın bu kati tutumuna rağmen birçok sınıf öğretmeni eğik yazıdan erken dönüş yapmaktadır.
Küçük el kas sistemi tam gelişmemiş bir çocuğa, elini kaldırmadan bir kelimeyi yazdırmak, çocuğun harfleri bitişik yazı karakterlerine uygun yapmamasına, dolayısıyla kendi yazısını bile okuyamayan bir nesle götürmektedir. Bu nedenle bitişik yazı ikinci sınıftan itibaren "güzel konuşma ve yazma" adında bir derste verilmelidir. Zorunluluktan çıkarılmalı ama öğretilerek isteyenin kullanması sağlanmalıdır.
Ortaokulda öğretmenler öğrencilerin bitişik eğik yazısını iyi okuyamadıkları için sınavlarda cevapları okumakta hep zorlanmaktadırlar. Günümüz teknolojisinde daha ilkokul 1. sınıfa öğrenciler başlamadan bilgisayar klavyesinde, cep telefonlarında kısacası hayatın her alanında dik temel yazının sembolü olan harfler kullanılıyor. Yine yazı, konuşulanların işaretlerle ifadesinden başka bir şey değildir. Hayatın her alanında ise dik temel yazı kullanılmaktadır.
Kaldırılmalı diye düşünüyorum. İngilizce öğretmeniyim. Bu yazının tek artısı öğrencilerin ellerini kaldırmadan yazı yazabilmeleri. Özellikle İngilizcede x, w ve q harflerinde kaos yaşıyoruz. Aynı zamanda ortaokula geldiklerinde el yazısı yazmak istemiyorlar ve dik temel yazı yazma da problem yaşanıyor. Bir kelimeyi yazarken büyük ve küçük harfleri kullanmaktalar. Bu da yazım hatalarını önemli derecede artırıyor.
Anket yaptırıp yine bildiklerini okuyacaklarını açıklamaları tam bir komedi. El yazısı konusundaki başarısızlıklarında öğretmenleri suçlamalarına kesinlikle müsaade edilmemeli. El yazısına karşı olan öğretmenler de var, karşı olmayanlar da var. Şu bir gerçek ki, el yazısının yanında dik temel yazı ile yazılan kitaplar olduğu müddetçe bu yazıyı çocuklara öğretmek çok zor.
Görüldüğü üzere öğretmenlerimizden büyük kısmı bitişik eğik yazının zorunlu olmasına karşı çıkmakta, yeniden dik temel yazıya geçilmesini; ancak bitişik eğik yazının öğretildiği güzel yazı derslerinin mutlaka olması gerektiğini ifade etmektedir.
Bakalım Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı anketten çıkacak sonuçlar da sendikamızın sosyal medya üzerinden yaptığı anketin sonuçları ile benzerlik gösterecek mi? Her ne olursa olsun, Bakanlığın öğretmenlerin görüşlerini alarak hareket etmesi gerekmektedir. Şayet Bakanlık kendi bildiğini okuyacaksa, o halde ne anket yapılmasının, ne de öğretmenlerin görüşlerini alınmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu iş çocuk oyuncağı değildir. Milli Eğitim Bakanlığının anket sonuçları doğrultusunda hareket etmesi hem eğitim-öğretim hayatımızın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, hem de öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz açısından son derece olumlu olacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.