Belam bin Baura?
Hz. Musa ve Hz. Yuşa (aleyhisselam) zamanlarında yaşayan, İsm-i Azam duasını bilip, her duası kabul olurken, dünyaya meylettiği için doğru yoldan ayrılan kimse.[1] Hz. Musa (a.s) zamanında yaşamış ve sonradan irtidat etmiş olan ilim adamı.[2]
Neden helak oldu bilirmisiniz ?
İbretli Hikaye - Bel'am Bin Baura...
Bel'am bin Baura çok büyük bir alim ve çok büyük bir Veli idi. Sahrada vaaz ettiği zaman,her yönde ve her yüz adıma bir adam dikilerek onun sesi duyurulur, on binlerce insan dinlerdi. Allah cc onun duasını hiç reddetmedi, kendisini bile kendi duası ile helâk etti. Dünya onu bile aldattı ve imansız olarak göçtü.
Musa(as) orduları ile bir memleketten geçecek idi. O memleketin kıralı bunu istemiyordu. Kral ve adamları Bel'am bin Baura'ya, Musa(as)'ın ordusunun oradan geçmesini engellemesi için dua etmesini istediler ve bunun için de kendisine çok büyük hediyeler gönderdiler.
Bel'am bin Baura: "O Allah'ın peygamberidir, dinimiz onun dini ile aynıdır. O'nun yanındakiler de melekler ve mü'minlerdir. Şayet ben onların aleyhinde dua edersem dünyam da, ahiretim de helâk olur" diyerek, önce reddetti. Ama kral ve adamları işin peşini bırakmıyorlardı. Bel'am'e herşeyi vaad ettiler. Ama yine de kabul etmiyordu. Sonra o memleketin güzelliği ile dillere destan olmuş bir kadını vardı, onu da Bel'am'in peşine taktılar. Artık herşey Bel'am'in emrinde olacaktı; para, mal, mülk, kralın en yakın adamı olmak, dünyanın en güzel kadını ile evlenmek... bütün bunlara karşı yapması gereken ise sadece Allah'ın Peygamberi ve ordusu aleyhine lanet okumak, yani Allah'a isyan etmek.. Şeytan Bel'am'ın aklını çeldi, "önce lanet okursun, sonra da tevbe edersin, olur-biter" diye vesvese verdi.
Nihayet kadınlı erkekli gurup toplanıp, Bel'am'ın her zaman dua ettiği tepeye doğru hareket ettiler. Bel'am'in meşhur merkebi tepeye yaklaşınca birden yere yattı. Bel'am merkebi döverek kaldırdı, fakat merkep gerisin geri döndü. Dağa doğru çevrilen merkep yere yatıyor, kalkınca da geriye dönüyordu. Allah cc nin izni ile merkep konuşmaya başladı "Yazıklar olsun sana ey Bel'am; şu önümde beni durduran melekleri görmüyormusun? Durmadan beni dövüyorsun. Ben, Allah'ın Peygamberi ve mü'minler aleyhine dua etmek için seni nasıl sırtımda taşırım" dedi. Bu mucize uyarıya da kulak asmayınca, Allah cc kendisinin yolunu açtı ve dağa vardılar.
Bel'am Musa(as) ve mü'minler için dua etmeye; kendisine ve o memleket halkına ise lânet okumaya başlamıştı.
Etrafındakiler: "Ey Bel'am, sen yanlış dua ediyorsun, Musa ve ordusuna yapacağın lâneti bize yapıyorsun, duanı düzelt..." diye uyarıyorlardı, ama..
Bel'am: "Vallahi dilime sahip olamıyorum, bütün söylediklerimi Allah söyletiyor." Dedikten sonra dili uzamaya başladı, hem de ta beline kadar...
Bel'am: "Artık korktuğum başıma geldi, dünyam da ahiretim de mahvoldu. Artık duam da kabul olmaz, olsa bile zaten istediğimi söyleyemiyorum. Ama olanlar oldu zaten, bundan sonra Musa ve ordusuna hile ve tuzak kurmaktan başka bir çaremiz de kalmadı. Şimdi söyleyeceklerimi uygulamaya koyacaksınız; En güzel kızlarınızı ve kadınlarınızı getiriniz, onları soyunuz ve güzel kokularla cazip hale getiriniz. Ellerine çiçekler vererek Musanın ordusunun konakladığı yere gönderiniz. Kendilerine sıkı sıkıya tembih ediniz, sakın olaki onlara zina teklif eden askerleri reddetmesinler. Şayet bir kişi bu kadınlardan biri ile zina yapacak olursa, onların hepsi helak olacak.. durmayın elinizi çabuk tutun..."
Bel'am'in dediğini yaptılar ve kadınlarını süsleyip askerlerin arasına saldılar. Askerlerin ileri gelenlerinden çok kuvvetli birisi vardı, kızlardan birisini kucaklayıp doğru Musa(as)'ın bulunduğu yere vardı ve:"Zannederim, şimdi sen bana bu güzel kadının haram olduğunu söyleyeceksin"
Musa(as): "Evet, o sana haramdır, sakın ona yaklaşma"
Asker: "Vallahi bu konuda seni asla dinlemeyeceğim, bana engel olmaya kalkanları da öldüreceğim" dedi ve kadını çadırına götürdü. Hiç kimse çadıra girmeye cesaret edemiyordu. Allah cc, o andan itibaren taun hastalığını gönderdi oraya.. Asker kırılmaya başlamıştı. Askerin içinde çok güçlü ve Musa(as)nın da yakını olan başka birisi vardı, bu asi askerin hakkından ancak o gelebilirdi. Hemen onu buldular ve dosdoğru çadıra varıp, zina halindeki çiftin ikisini bir mızrağını sapladı, onları havaya kaldırarak "Rabbim, sana isyan edenleri böyle cezalandırırım" deyince taun hastalığının sebep olduğu ölüm durdu. Tefsirlerde bir saatin içinde yetmiş bin civarında askerin taundan öldüğü belirtilmektedir.
Bu olay Kur'an'da şöyle anlatılmaktadır:
"Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku."
"Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler."
"Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!"
"Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır."
"Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır." (Araf: 175-179)
Hikaye çok dehşetli. Görüyoruz ki hiç kimsenin akıbeti belli değil, birbirimize, bütün müslümanlara bol bol hayırlı bir son için dua edelim. Bu vesileyle beni de unutmayın. Allah hepinizden razı olsun.