Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 31 Oca 2024 20:24:36
Tolstoy ona hediye edilen bisikleti kar beyazı sakalıyla 67 yaşında sürmeyi öğrendi. 67 yaşında bisikleti öğrenmesinden esinlenerek “Tolstoy’un bisikleti” denilen bir kavram oluşmuş, “hiçbir şey için geç değil” anlamına gelen. Bir şeyler için geç kaldığını düşündüğünde Tolstoy’un bisikletini aklına getir.

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 02 Şub 2024 07:18:33
 Akşam vakti gece veya gündüzden bağımsız bir vakittir. Akşam geceye dahil değildir. Gecenin önünde gündüzden geceye geçiş vaktidir ve yaklaşık hanefi mezhebi esaslarına göre 1,5 saattir. Gece yatsı vakti ile başlar ve imsak vakti girene kadar devam eder.

Çevrimdışı Aynürrıza33

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 460
  • 1.824
  • 460
  • 1.824
# 02 Şub 2024 09:12:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Akşam vakti gece veya gündüzden bağımsız bir vakittir. Akşam geceye dahil değildir. Gecenin önünde gündüzden geceye geçiş vaktidir ve yaklaşık hanefi mezhebi esaslarına göre 1,5 saattir. Gece yatsı vakti ile başlar ve imsak vakti girene kadar devam eder.
Ve Hanefi mezhebine göre güneş batarken ve doğmaya başlayıp tam yukselene kadar namaz kılınmaz. 

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 03 Şub 2024 15:29:34
Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi salâten tekûnu leke ridâ ve lehü cezâ ve lihaqqıhi edâ.
Bu salavatı her gün 33 kere okuyan nereye gömülürse gömülsün ruhu medineye sevk ediliyor.
Bu salavat peygamberimizi rüyada görmeye ve şefaatine de vesile oluyor.

Çevrimdışı ilhami_60

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.344
  • 35.760
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.344
  • 35.760
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2024 16:42:26
Horoz her sabah adeti üzere ötüyormuş.

Bundan rahatsız olan sahibi bir gün horoza demiş ki; "hergün ötmenden rahatsız oluyorum, bir daha ötersen keserim seni "
Horoz üzülmüş fakat, canından olmamak için ötmeyi bırakmış ve şöyle düşünmüş" bir ben ötmesem nolcak, bir sürü horoz kardeşim var"

Bir süre sonra sahibi yine gelmiş ve demiş ki ;
" Eğer tavuk gibi gıdaklamazsan seni keserim"
Üzülmüş hem de çok, fakat başka çaresi olmadığını düşündüğü için gıdaklamaya başlamış. Yani canını kurtarmış!

Aradan biraz zaman daha geçmiş ve bu kez sahibi demiş ki; "Hiç bir işe yaramıyorsun, eğer tavuk gibi yumurtlamazsan seni keserim"

Horoz hüngür hüngür ağlamaya başlamış ve demiş ki "KEŞKE ÖTERKEN ÖLSEYDİM"

Problemlere yaklaşımda korku,
Karar verirken korku,
Doğru bir konuda adım atarken korku...

Korku tavizdir...

Cesaret, özünü korumaktır,
Cesaret, kendin kalmaktır...

Çevrimdışı Gülengözler

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 756
  • 3.366
  • 756
  • 3.366
# 03 Şub 2024 18:03:25
Türkiye'de bir boşanma davasında taraflardan biri her gün duş almadığı, kıyafetlerini 5 günde bir degistirdigi, dişlerini fircalamadigi vs. Sebeplerle kusurlu bulunmuş ( duş almadığı ve kıyafetlerini değiştirmedigi de iş arkadaslarinin şahitligi ile ispatlanmiş ) ve 500000 tazminat davasını kaybetmiş.  ( İnsan kendine bakmalı, iş arkadaşları bile kendisinden taraf olmamış ne kadar bakımsızsa , üzücü mü yoksa çalışan bir insanın bu kadar bakımsız olması ayıp mı diyeyim bilemedim. )

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 03 Şub 2024 21:20:04
İLK EV ÖDEVİ NE ZAMAN VERİLMİŞ?
1905 yılında oldukça disiplinli bir öğretmen olan Roberto Nevilis ilk ev ödevi kavramını ortaya atmıştır. Venedik'te yaşayan Roberto Nevilis öğrencilerinin performanslarını beğenmiyordu. Okulun çocuklar açısından verimli olmadığına kanaat getirmeye başlamıştı. Bu sebeple fiziksel şiddet içermeyen bir şekilde öğrencilerine ceza vermek istemişti.

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 04 Şub 2024 17:18:22
Müslüman olmak kolay değil ve sokaktaki adamın da işi değil.Sokaktaki adamın  işi değil derken düşünmeyen...Bu paldır küldür bir takım işlerle olmaz o.Tefekkür ister,soyutlama gücü ister ve dünyayı hakikaten tanımak ister Eğitimle çok yakın ilişkisi olduğu kanısındayım.
Alev Alatlı

Çevrimdışı züleyha11

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.837
  • 19.081
  • Matematik Öğretmeni
  • 1.837
  • 19.081
  • Matematik Öğretmeni
# 04 Şub 2024 17:41:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Türkiye'de bir boşanma davasında taraflardan biri her gün duş almadığı, kıyafetlerini 5 günde bir degistirdigi, dişlerini fircalamadigi vs. Sebeplerle kusurlu bulunmuş ( duş almadığı ve kıyafetlerini değiştirmedigi de iş arkadaslarinin şahitligi ile ispatlanmiş ) ve 500000 tazminat davasını kaybetmiş.  ( İnsan kendine bakmalı, iş arkadaşları bile kendisinden taraf olmamış ne kadar bakımsızsa , üzücü mü yoksa çalışan bir insanın bu kadar bakımsız olması ayıp mı diyeyim bilemedim. )
Hocam okudum da şunu düşündüm tabi ki kişisel hijyen çok önemli. Her gün duş almanın cilt ve saç için olumsuz etkileri olduğu yönünde görüş bildiren doktorlar var. Bu konuda bilimsel çalışmalar nelerdir bilmiyorum. Benim gözlemim her gün değil gün aşırı olmasının daha olumlu olacağı yönünde. Buna iklim şartları vb.faktörleri de ekleyebiliriz. İnsanlar maalesef iyi iken her şey hoş. Ne zaman yollar ayrıldı, her türlü suçlama ve aşağılamayı yapabilirler. Boşanma davalarında tazminat artımı için çeşitli oyunlar döndüğünü duyduk. Allah muhafaza etsin. Lafı uzattım bu konuda çok beğendiğim bir hikaye var. Aşağıdaki mesaja yazayım.

Çevrimdışı züleyha11

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.837
  • 19.081
  • Matematik Öğretmeni
  • 1.837
  • 19.081
  • Matematik Öğretmeni
# 04 Şub 2024 17:43:33
Birine sormuşlar "Eşin nasıldır." Cevaben "Namusum hakkında konuşmam." demiş. Aynı kişiye, eşinden ayrıldıktan sonra yine aynı soruyu sormuşlar. "Başkasının namusu hakkında konuşmam." demiş.

Çevrimdışı Gülengözler

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 756
  • 3.366
  • 756
  • 3.366
# 04 Şub 2024 18:57:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Birine sormuşlar "Eşin nasıldır." Cevaben "Namusum hakkında konuşmam." demiş. Aynı kişiye, eşinden ayrıldıktan sonra yine aynı soruyu sormuşlar. "Başkasının namusu hakkında konuşmam." demiş.
Sizinle aynı fikirdeyim taraflar ne olursa olsun boşanma durumunda sağa sola birbirleri hakkında hiç bir yorumda bulunmamalı konusanlarida cok karaktersiz buluyorum bence taraflar tam tersi boşanma durumunda bile birbirlerini ölmeli hep güzel anmalı yüceltmeli karakterli olmak bunu gerektirir ama çalışan bir insanın evli bir insanın bakımına hijyenine de önem vermesi gerektiğini düşünüyorum hocam ve çevrenin dikkatini çekecek kadar aynı kıyafetlerle banyo yapmadan dolaşmasını çok anlayamıyorum özellikle ülkemizdeki bayanları ( lütfen kızmayın istisnalar kaideyi bozmaz, herkes tabi ki aynı değildir) bu konularda dikkatsiz buluyorum evlenince tamam diyorlar herhalde aldım evlendim bitti artık kendime bakmama gerek yok sonra görüyoruz o kadınlardan cok cok cirkin hatta yaşli kalitesiz kadınlarla adamlar kadınlari aldatıyor soruncada utanmadan sağda solda kadının bakımsız olduğunu kıyafetleri lekeli gezdiğini pis oldugunu vs. böyle anlatiyorlar birakın bir iki kisiyi tum Turkiyeye gündem oluyorlar, kendi kusurlarını hiç görmüyorlar. Her iki taraf içinde konuşuyorum konuşmasına fırsat verecek hiç bir boşluk bırakılmamalı cok bakımlı oluncada ondan şikayet ediliyor onu da duydum insanoğlu işte ağzı her yöne döner.

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 04 Şub 2024 20:04:42
Allah Resûlü (sav) insanların en güzeli, yakışıklısı idi. Yüzü güneş gibi parlardı. (Tirmizi-8393) 0, beden bakımına önem verirdi. Vücûdu, elbisesi her zaman temiz olurdu.

Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm, insanların saç ve sakal bakımına dikkat etmelerini isterdi. Bir gün mescidde iken, saçı başı dağınık bir adam geldi. Eliyle ona tıraş olmasını işâret etti. O da gidip tıraş oldu ve geldi. Bunun üzerine; “Birinizin şeytânı andıracak şekilde saçı darmadağınık gelmesinden, bu hâli daha iyi değil mi?” (Muvattâ-5854, K.S.2124) Yine saçı başı dağınık birini görünce şöyle buyurmuştur: “Bu adam, saçlarını düzeltip tertibe sokacak bir şey bulamadı mı?” (Ebu Davud, K.S.-2162)

Tarağı, misvakı dâimâ berâberinde olurdu.

Sakalını tararken aynaya bakardı. (Taberâni-5924)

Yolculuk yaparken de yanına, bakım için yağ, tarak, ayna, misvak, makas ve sürmedanlık alırdı. (Taberâni-5925)

Çevrimdışı Sufiii

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 580
  • 2.649
  • 580
  • 2.649
# 04 Şub 2024 20:07:01
 Tarak kullanmaya bakın,Tarak gamı,vebayı,ve fakirliği giderir,gözleri kuvvetlendirir.(Hz.Ali r.a.).

Çevrimdışı Aynürrıza33

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 460
  • 1.824
  • 460
  • 1.824
# 05 Şub 2024 18:58:32
Fakih Ebû’l-Leys der ki: Hz. Musa (a.s.) zamanında, yaptığı her tövbeyi çok geçmeden bozan bir adam vardı. Böylece yirmi yıl geçti. Bir gün Yüce Allah (c.c.), o kişi hakkında Hz. Musa’ya (a.s.), “Falan kuluma söyle ki, ona gazap ettim.” diye vahyetti. Hz. Musa da (a.s.), kendisine bildirileni adama ulaştırdı. Adam üzüldü, çöle çıktı ve şöyle seslendi:

“Allah’ım! senin rahmetin mi tükendi, yoksa benim günahım, sana zarar mı verdi?

Af hazinelerin mi bitti, yoksa kullarına karşı cimri mi oldun? Hangi günah senin affından daha büyük olabilir ki!

Kerem senin sıfatın, düşüklük ve acizlik ise benim sıfatımdır.

Benim sıfatım senin sıfatından daha mı baskın çıkıyor
yoksa!

Kullarını sen rahmetinden uzak tutarsan, onlar kime yalvarsınlar! Allah’ım! eğer üzerimdeki rahmetin sona ermiş ve beni mutlaka azaba çarptıracaksan, o zaman bütün kullarının azabını bana yükle, ben nefsimi onlara feda ettim.”

Adamın bu yakarışı üzerine Yüce Allah (c.c.) Hz. Musa’ya (a.s.) şöyle vahyetti.
Ya Musa! O kuluma de ki: Kudretimin, bağışlayıcılığımın ve merhametimin kemali ile beni tanıdığına göre, günahları bütün yeryüzünü doldursa bile seni bağışlıyorum.”

Nitekim Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurur:
“Allah (c.c.) katında en sevimli ses, tövbekâr bir günahkârın; ‘Ya Rabbi’ diyen sesidir. Yüce Allah (c.c.), bu sese şöyle cevap verir: ‘Buyur ya kulum! Ne istiyorsan söyle, sen benim katımda meleklerimden biri gibisin. Ben senin hem sağında hem solunda hem de üstündeyim, içinden geçen duygularından sana daha yakınım! Ey meleklerim, şahit olun, bu kulumu affettim!”
|Kalbin Sırları, İmam Gazalî

( Tövbe etmek için yarından daha güzel bir gün bulunamaz .)

Çevrimdışı BAYRAM ALİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.647
  • 14.169
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.647
  • 14.169
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2024 19:15:23
*MİRÂC*

Hicretten bir yıl önce, *Receb ayının 27'sinde* Cuma gecesi vuku bulan bu mucizeye *Mirac* denir. Resulullah "aleyhisselâm", miraca, ruh ve bedeni ile uyanık bir halde çıktı. Mirac gecesinde O'na nice ilahi hakikatler gösterildi ve *beş vakit namaz bu gecede farz kılındı.* Mirâc'dan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. Mirâc gecesi, akşam namazı 3 rekât, öteki namazlar 2 rekât farz oldu. Medine-i Münevvere'de ikinci emirle sabah ve akşamdan başkası 4 rekâte çıkarıldı. Hicretin 4. yılında bunlar, misafir için, yine 2'ye indirildi. Ezân okumak da hicretten önce Mekke'de, Mirâc Gecesi başladı. Hicretin 1. senesinde, namaz vakitlerini bildirmek için emrolundu. Ayrıca Bekara suresinin son iki ayet-i kerimesi ihsan edildi. Mirac; Kur'an-ı kerimde, *İsra ve Necm suresi* ile bazı hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.
 
İslâm âlimleri buyurdu ki: "Mirâc ruh ve ceset ile birlikte oldu. Âyet-i kerîme ile sabit olduğundan, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur."
 
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", *Mirâc'da Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Ruh âlemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı gördü.* Hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı nimetlere kavuşup bir anda, Kudüs'e ve oradan da Mekke-i Mükerreme'ye geldi.
 
*Mirac gecesini* ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmeli. Bu konudaki iki hadis-i şerif meali:
 
*(Bu gece iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.)* [İ.Gazali]
*(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.)* [İ.Gazali]
 
*Bu mübârek gecede,* diğer mübârek geceler gibi, kazâ namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm ve ilmihâl okumalı, tevbe ve duâ etmeli, âlimleri ziyaret etmeli, fakirleri sevindirmeli, dünya ve ahiret saadeti için, bütün Müslümanlara duâ etmelidir.
........
 
Peygamber Efendimize; *"Rabbini sena eyle!"* buyrulduğunda, O hemen; *"Ettehiyyatü lillahi vessalevatü vettayyibat"* (yani, bütün lisanlar ile olan medhler, övgüler ve senalar, beden ile olan hizmetler ve taatler, mal ile olan iyilikler ve ihsanlar Allahü teâlâ için olsun) dedi.
Önce Allahü teâlâ, Habibine gözsüz, kulaksız, vasıtasız, mekansız olarak; *"Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh...* (Ey Resulüm! Selamım, bereketim ve rahmetim senin üzerine olsun)" buyurarak, selam verdi.
Peygamber efendimiz; *"Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin...* (Ya Rabbi! Bize ve salih kullarına da selam olsun)" diye cevap verdiler.
Bunu işiten melekler, hep bir ağızdan; *"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulüh...* (Gözümle görmüş gibi bilir ve inanırım ki, Allahü teâlâdan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam O'nun kulu ve resulüdür)" dediler.

Allahü teâlâ buyurdu ki: *"Ey Habibim! Benim misafirimsin. İste benden ne istersen!.."* Resulullah efendimiz; *"Ümmetimi isterim ya Rabbi"* dedi.
Hak teâlâ, bu suali yedi yüz defa tekrarladı. Resulullah efendimiz hepsinde; *"Ümmetimi isterim"* diye cevap verdi.
Allahü teâlâ; *"Hep ümmetini istersin"* buyurunca, O; *"Ey Rabbim! Dileyen benim, veren sensin. Cümle ümmetimi bana bağışla"* diye taleb etti.
Cenab-ı Hak; *"Eğer ümmetinin hepsini şimdi sana bağışlarsam, benim rahmetim ve senin izzetin zahir olmaz. Bir kısmını şimdi sana bağışladım. İki kısmını tehir ettim. Kıyamet günü sen dileyesin, ben bağışlıyayım. Ta ki, benim rahmetim ve senin izzetin* (şerefin) *belli olsun"* buyurdu.
 
Sevgili Peygamberimiz "aleyhissalâtü vesselâm" bir hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
 
*"O gece* (Mirac gecesi), *Allahü teâlâdan cümle ümmetimin hesabını bana ısmarlamasını istedim.* Hak teâlâ buyurdu ki:
*"Ya Muhammed! Bundan muradın odur ki, hiç kimse, ümmetinin kabahatlerine muttali olmasın. Benim muradım odur ki, sen şefkatli peygambersin, yabancılara olduğu gibi, senden dahi kabahatleri ve çirkin işleri örtülü olsun.*
*Ya Muhammed! Sen onların yol göstericisisin. Ben onların rabbiyim. Sen onları yeni gördün. Ben evvelden ebede onlara nazar ettim ve nazar ederim.*
*Ya Muhammed! Eğer senin ümmetin ile söyleşmeği sevmeseydim, kıyamet günü onları hesaba çekmezdim. Büyük ve küçük hiç bir günahlarını sormazdım."*
........
*Resulullahın* "aleyhisselâm" *sualleri :*
 
Peygamber Efendimiz Miracda Cenab-ı Hakka sorduğu sualleri ve aldığı cevapları bir hadis-i şeriflerinde şöyle anlatır:
 
*Dedim ki:* "Ya Rabbi! Cebrail'e altı yüz bin kanat verdin. Buna karşı bana olan ihsanın nedir?"
*Hak teâlâ buyurdu ki:* "Senin bir kılın bana Cebrail'in altı yüz bin kanadından sevgilidir. Senin bir kılın sebebiyle, binlerce asi günahkarı kıyamet günü azad ederim. Ya Habibim! Cebrail kanadını açsa, doğu ile batı arasını doldurur. Sen şefaat etsen, doğu ile batı arası asi dolu olsa, hepsini sana bağışlarım."
 
*Dedim ki:* "Pederim Âdem'e (aleyhisselam) karşı melekleri secde ettirdin. Buna karşı, bana olan ikramın nedir?"
*Hak teâlâ buyurdu ki:* "Meleklerin, Âdem'in önünde secde etmeleri, senin nurunun, onun alnında olması sebebiyledir. Ya Habibim! Sana ondan üstün şey verdim. İsmini ismime yakın eyledim ve Arş-ı ala üstüne yazdım. O zaman Âdem yaratılmamış idi, namı ve nişanı yok idi. Senin ismini gökler kapısında, hicablar üzerinde, Cennetler kapısında, köşkler ve ağaçlarda, Cennet'in her yerinde yazdım. Cennet'te, üzerinde *"La ilahe illallah Muhammedün resulullah"* yazılmış olmayan hiçbir şey yok idi. Bu mertebe, Âdem'e verilen mertebeden daha üstündür."
 
*Dedim ki:* "Ya Rabbi! Nuh'a (aleyhisselam) gemi verdin. Buna karşı bana ne ihsan eyledin?"
*Buyurdu ki:* "Sana Burak verdim ki, bir gecede yerden Arş'a eriştirdim. Cennet ve Cehennem'i gördün. Ümmetine de mescidler verdim ki, kıyamet günü gemilere biner gibi ümmetin o mescidlere binip, Sırat'ı göz açıp yumacak kadar zamanda geçip Cehennem'den halas olurlar."
 
*Dedim ki:* "Ya Rabbi! İsrail oğullarına kudret helvası ile bıldırcına benzer kuş eti indirdin."
*Hak teâlâ buyurdu ki:* "Sana ve ümmetine, dünya ve ahıret nimetini ihsan ettim. Ya Habibim! Sana bir sure verdim ki, ona benzer bir sure Tevrat'ta ve İncil'de yoktur. O sure *Fatiha* 'dır. Her kim o sureyi okusa, vücudu Cehennem'e haram olur. O okuyan kimsenin ana ve babasının azabını hafifletirim.
Ya Habibim! Ben, senden ekrem (kıymetli, üstün, şerefli) kimse yaratmadım.
Ya Habibim! Her kim benim birliğimi kabul ederse ve bana ortak koşmaz ise Cennet onlarındır. Böyle olan ümmetine Cehennem'i haram ettim. Ümmetine karşı rahmetim, gadabımı aşmıştır.
Ya Habibim! Benim katımda cümle halktan ekremsin, şereflisin. Kıyamet günü sana o kadar ikramlar yaparım ki, cümle alem hayret eder.
Ey Habibim! Sen Cennet'e girmeyince, diğer enbiya giremez. Senin ümmetin girmeyince, gayri ümmet giremez.
Ya Habibim! İster misin ki, senin ve ümmetin için neler hazırladım göresin?"
"İsterim ya Rabbi!" dedim.
İsrafil'e hitab edip; *"Ey İsrafil! Kulum ve eminim ve resulüm Cebrail'e de ki, Habibimi Cennet'e iletip, Habibim ve ümmeti için Cennet'te neler hazırladım ise göstersin. Ta ki, mübarek hatırı endişeden halas ola"* buyurdu."

*Huzur Pınarı*
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK