Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.699
  • 73.136
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.699
  • 73.136
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Şub 2016 23:55:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İlişkilerinizde hassas ve alıngan mısınız? Neden mi? Muhtemeldir ki öteden beri çok kırıldınız. Kırıla kırıla cam gibi inceldiniz ve artık küçük bir ilgisizlik, sorumsuzluk veya eleştiri altında eziliyorsunuz. Bu durum, dolan bardağın son bir damlada taşması gibidir. Peki içinizde birikmiş o gerilimleri nasıl atabilirsiniz? Yani içinizdeki gerilim kaynaklarını nasıl imha edersiniz? -birilerini affederek mi? -kendinizi affederek mi? -geçmişinizin hesabını artık defterden silip zamanı sıfırdan başlatmaya karar vererek mi? -öz değerinizi ve güveninizi yükseltici telkinler yaparak mı? –“şu andan itibaren kimsenin beğenmesine muhtaç değilim. Ben kendi saygınlığımı kabul ettim ve her türlü kötü davranışı önemsiz sayıyorum.” diyerek ve bu düşünceyi şuur altınıza kabul ettirmek için tekrarlayarak mı? Derdini doğru teşhis edemeden doğru dermanı tercih edemez insan. #muhammedbozdağ
++++
Öncelikle kendini affederek.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 21 Şub 2016 14:20:23
NAMAZ KİLARKEN YAPTİGİMİZ HAREKETLERİN HİKMETİNİ BİLİYORMUSUNUZ?
DOKTORLAR HAYRETLER İÇERİSİNDE KALIYOR!
Veremli bir hasta çocuğu doktora götürüyorlar. Tahlilden sonra veremin dördüncü devresi görülüyor. Babasına
"Amca bunu köyüne götür döşeğinde rahatça ölsün" diyorlar. Köye dönüyorlar. Köyün yaşlılarından biri bu
çocuğa diyor ki: "Oğlum kabirde ilk sual namazdır. Namazını kıl ve kazalarını da boş zamanlarında kıl" diyor.
Ve çocuk namazlarını ve kazalarını nafileleri kılıyor. Akciğerdeki zarlarda barınan mikrop vücut hareketleriyle ölür.
Çocuk kazaları da kılmaya başlayınca "Anne bana pirzola yap köfte yap" diyor iştahı açılıyor iki ay geçiyor ve
kendisinin iyileştiğini hissediyor.
Gene istanbul'a gidip aynı doktora muayene oluyor. Doktorlar şaşırıyor bakıyorlar ki verem mikrobu ortadan
kalkmış! Yerinde beyaz kireç şeklinde bir leke var. Çocuğa nasıl tedavi olduğunu hayretle soruyorlar. Nasıl oluyor
bu işler? Namazdaki hareketler akciğerdeki mikrobun faaliyetini önlüyor. Namaz kılan insan vereme yakalanmaz.
Diyelim ki mikrop vücuda girdi. Karaciğere sinyal gidiyor. "Bende verem mikrobu var. Daha özel hücre imal et"
diyor. Ve karaciğer normal hücrelerin 6 misli hücre imal ediyor. Bu hücre mikrobu yutuyor ama hazmedemiyor.
Ne olacak? Diğer hücreler onun etrafında kalsiyumla hava boşluğunu örüyorlar. Hava boşluğu kalkıyor. Verem
mikrobu o hücrenin içinde havasız kalıyor ve ölüyor ve film çekilince o mikrop beyaz kireç şeklinde görünüyor.
Tıbbi açıklaması budur.
SubhanAllah yüce Allah'u Teala neye kadir nerde şifa olduğunu biz bilmiyoruz nerlerde arıyoruz halbuki şifa nerdeymiş

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 21 Şub 2016 18:54:33
İKİNCİ BİR ÇOCUK DÜNYAYA GELDİĞİNDE

Birinci çocuğa …….
*Kardeşini seviyor musun? Demeyin…elbetteki seviyor ama şimdi değil daha zamanı var
*Sen artık ablasın/abisin demeyin ( bırakalım o rolü kendi üstlensin……….)
“Sen artık büyüksün demeyin”( onlar asla büyümezlerrrr)
* Oyuncakları, kitapları ona özeldir, paylaşmak istemiyorsa zorlama yapılmamalıdır…..(PAYLAŞMAK İSTER MİSİN diye sorulmalıdır. )
*Kardeşin bakımı ile ilgili sorumluluk alması sağlanabilir. Eğer istiyorsa , istemiyorsa düşün yakasından
*kardeşini mutlaka ve mutlaka mıncıklayacaktır seviyormuş gibi yapıp ,aşırı tepki vermeyin kendi içine kapanmasından daha iyidir böyle tepkiler vermesi….
*Kardeşler arasında asla bir kıyaslama yapılmamalıdır(bak kardeşin nasıl güzel uyuyor hadi sende uyu,onlar asla uyumazlar çünkü her şeyden haberdar olmak isterler zorlamayın bi yerde sızıp kalacaktır. )
*Bebekler sevilirken ister istemez sevimli kelimeler kullanıp kendimizden geçebiliyoruz, bunu sizin ve diğer gelen misafirlerin yapmamasına, aşırı sevgi gösterilerinin olmamasına özen göstermelisiniz.
Heyyyy misafirler güzel insanlar : Birinci çocuğa lütfen şunları kullanmayın…….
Sen daha güzelsin..
Sen daha akıllısın..
O boklu zaten..
Seni daha çok seviyoruz demeyin lütfennnn iki kardeşi düşman etmeyin……..
İKİNCİ ÇOCUK GELDİĞİNDE BİRİNCİ ÇOCUK ASLA EVDEN UZAKLAŞTIRILMAMALIDIR…..
Bu durum gelen kardeşe alışmasını zorlaştıracak ve tek olmanın keyfini yeniden ve yeniden yaşamak isteyecektir….
Her şeye şahit olması evde daha çok vakit geçirmesi değişen hayatına uyumunu kolaylaştıracaktır.
YENİ, SLOGANIMIZ HER ŞEY NORMAL, ZAMAN SADECE ZAMAN
Çocuk Psikolojisi

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 22 Şub 2016 09:19:36
KALEM SURESİ FAZİLETLERİ:
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Her kim Kalem Suresini okursa, Allah’u Teala, ahlaklarını güzel yaptığı kişilerin sevabını ona verir."(1)
Rivayet Edildi ki:
Zalimin zülmünü, FESAT edenlerin fesadını önlemek ve kötülüklerinden korunmak için okunur.
ŞER'den korunmak ve her MURAD'a nail olmak için 10 defa okunmalıdır.
ZİHİN açıklığı için ilk 5 ayeti okunur.
Vücutta oluşan YARA ve çıbanlara karşı aşağıdaki ayetler 7 kere okunmalıdır.
Kalem suresinin 16-19. ayetleri 1 kere okunmalı, 20. ayeti de 7 kere tekrarlanmalıdır.
Alimler NAZAR değmelerine karşı Kalem suresinin 51-52. ayetlerini okumuşlar ve okunmasını tavsiye etmişlerdir.Nazar değen kimseye 7 kere okunursa, Allah’u Teala’nın izniyle şifaya kavuşur.
Eğer hastanın durumu kötü ise, 10, 40 veya 100 defa okunup hastaya üflenir veya suya okunarak içirilir ve hastanın vücuduna sürülürse, hasta şifa bulur.
HASETÇİLERİN kıskançlıklarından korunmak ve aç gözlü insanların kötü bakışlarından zarar görmemek için bir kağıt üzerine BESMELE yazdıktan sonra Kalem suresinin 51-52. ayetlerini 25 defa yazıp üzerinde taşımalıdır.
Dipnot ve Kaynaklar:
Kâdı Beyzâvî, Beyzâvi Tefsir (Envârut-Tenzîl ve Esrârut-Te’vil), 2/519

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2016 23:56:13
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan
“Ya Hafız” (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce
dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa’ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
– O gördükleriniz, Osmanlının Sigorta Şirketinin levhalarıdır.

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
# 24 Şub 2016 00:20:03
Somatra Adası’nın en büyük kilisesinin çanı, eski bir Türk topundan yapılmıştır. Üzerinde II. Selim’in tuğrası vardır. Bu top, Somatra Müslümanlarına yardım için gönderilen Türk topçuları tarafından orada dökülmüş ve üzerine de bu ada Müslümanlarının Türkiye’ye tabiiyet alameti olarak bu padişahın tuğrası konmuştur.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 24 Şub 2016 15:29:23
ÇOCUĞUNUZ İÇİN.
Kardeşler arası kıskançlık ve rekabet anne babaların en çok çözüm aradıkları sorunlardır. Kardeşler arası sağlıklı bir denge kurabilmeniz için şu 7 noktaya dikkat etmeniz çok önemlidir.
1. Çocuklarınızı karşılaştırmayın.
2. Taraf tutmayın.
3. Sakin olun.
4. Mutlaka kavgalarında araya mizahi şeyler ekleyin.
5. Lakap ve isimler takmayın.
6. Vurmak veya itmekten kaçının.
7. İkisinin beraber yalnız kalmasına izin verin. Çözümü beraber bulabilmeleri konusunda rehber olun.

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Şub 2016 16:22:51
     Donuyorum, Eriyorum Ama Gene de Yaşıyorum!
     Bazı hayvanlar kış gelmeden ılıman yerlere göç eder, bazıları kış aylarında kendilerini toprağın derinliklerine gömer ya da kış uykusuna yatar. Kuzey Amerika’nın Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerinde yaşayan ağaç kurbağaları (Rana sylvatica) ise kışı bambaşka geçiriyor. İlginç bir şekilde kış mevsimi süresince birkaç defa donma-erime döngüsü içerisine girip çıkıyorlar. Kış aylarının en dondurucu zamanlarında toprak yüzeyine yakın olan yaprakların altında, çevrelerindeki her şeyle birlikte donan kurbağalar, hava ılımaya başlayınca eriyerek yaşamsal faaliyetlerine geri dönüyor. Yapılan araştırmalar neticesinde dondurucu soğukla karşılaşan kurbağaların vücutlarındaki suyun büyük bir kısmının donduğu, yaklaşık dört hafta kadar donmuş vaziyette kaskatı kalan kurbağaların sıcaklığın yükselmesiyle birlikte buzlarının çözülmeye, kalplerinin de tekrar atmaya başladığı tespit edilmiş. Tekrar yaşama dönen kurbağalar nerdeyse 1 gün içinde hareketleniyor ve hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Kurbağaların bu şekilde donup çözülmesinin arkasındaki mekanizmayı araştıran bilim insanlarına göre, ağaç kurbağalarının kanlarında “doğal antifiriz” sistemi var. Yani havadaki buz kristalleri kurbağa ile temas edince önce kurbağanın derisi donuyor ve vücudu sert ve gevrek bir hal alıyor; neredeyse yere düşseler kırılacak halde oluyorlar. Daha sonra kanlarında bulunan özel bir protein (nucleating proteins) kandaki suyun donmasını sağlıyor. Oluşan buzlar kurbağaların hücrelerindeki suyun yaklaşık % 70’ini emiyor. Bu sırada kurbağanın karaciğeri çok miktarda glikoz (bir çeşit şeker) salgılamaya başlıyor. Salgılanan glikoz, boşalan hücreleri doldurarak onlara destek oluyor. Oluşan şekerli sıvı hücrelerden daha fazla su çekilmesine engel oluyor, çünkü suyun tamamının boşalması kurbağaların sonu demek. Aslında hücrelerin içi hiçbir zaman donmuyor, sadece hücrelerin dışındaki su donuyor. Suyunu kaybeden hücreler büzülüyor ve içleri yoğun kıvamlı, şekerli sıvı ile doluyor, bu da dokuların donma noktasını düşürüyor. Donan kurbağalar bu şekilde haftalarca kalabiliyor; kalp atışı yok, beyin aktivitesi yok, yani hiçbir yaşamsal faaliyet yok. Sonra hava ısınmaya ve buzlar erimeye başlayınca kurbağanın vücudu da içten dışa doğru çözünmeye başlıyor. Su yavaş yavaş hücrelere geri dönüyor ve kalbin yeniden atmaya başlamasıyla birlikte kan dolaşımı ve sonrasında nefes alıp verme başlıyor. Araştırmacılar bu müthiş biyolojik olayın organ nakli araştırmalarına ışık tutabileceğini düşünüyor. Günümüz koşullarında doktorlar, bağışlanmış bir organı, organ bekleyen hastanın vücuduna sadece birkaç saat içerisinde nakletmek durumundalar. Çünkü çok fazla beklenirse organ zarar görüyor ve işlevini kaybediyor. İnsanlara dondurulmuş organı nakletmek mümkün değil, çünkü hücreler su kaybından dolayı ölüyor. Günümüzde bazı canlı dokular, örneğin embriyo ve sperm hücreleri özel tekniklerle donmuş halde uzun süre korunabiliyor. Fakat bu işlem 50 yıl öncesine kadar bilinmiyordu. Bu yüzden bilimin gelecekte birçok önemli soruna çözüm getireceği konusunda umutlu olup sabırla beklemekten başka çaremiz yok gibi...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Şub 2016 23:25:25
✺ Tembellik ve hareketsiz bir yaşam, sigaradan daha çok ölüme neden olmaktadır.
✺ Sabah uyandığınızda kirpiklerinizde çapak oluşmuşsa, bu gece rüyanızda ağladığınızı gösterir.
✺ Gözler daima burnu görür, ancak beyin bu görüntüyü yok sayar. Burun sadece dikkat edildiğinde gözükür.
✺ Gemiler kendileriyle yarışan yunusları görünce hız keserler. Çünkü yunuslar kaybederse intihar ederler.
✺ Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 24 Şub 2016 23:26:24
ŞEYH EDEBALİ'NİN OĞLUNA NASİHATİ...
●Besmelesiz yemek yeme.
●Sırrın var ise sakın kimseye söyleme.
●Cünüp iken yemek yeme.
●Elbisenin söküğünü üstünde dikme.
●İyi adını kötüye çıkaracak davranışlarda bulunma.
●Kötüyle arkadaş olma, pişman olursun.
●Daima ileri hedefin olsun, geriye takılıp kalma.
●Harama tevessül etme.
●Kimsenin payına/hakkına göz dikme.
●Bir şey koymadığın yere el uzatma.
●İki kişi konuşurken dinleme.
●Ekmek ve tuz hakkını gözet.
●Na-mahreme bakıp ihanet etme.
●Davetsiz bir yere gitme.
●Gidersen emin olduğun yere, namuslu kimseye git.
●Sır sakla.
●Her mecliste duyduğun şeyleri/sözleri aklında tut.
●Evden eve söz taşıma.
●Kötülemekten, fenalıktan uzak ol.
●Ahlaklı ol.
●Herkesle iyi geçin.
●İnat ve kötü sözlü olma.
●Senden büyüklerin önünden gitme.
●İhtiyarlara hürmet et.
●Daima temiz ol.
●Haram ve yasak edilen şeylere yaklaşma.
●Beş vakit namaza devam edip iyi hâl ile tanınarak, ilim ve faziletle meşgul ol.
●Her zaman geniş kalpli ve hoş meşrep ol.
●Beraber olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme.Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.
●Rıza lokmasıyla yetin.
●Elindeki imkânları israf etme.
●Kanaatkâr ol,çünkü kanaat tükenmez bir hazinedir.

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.477
  • Müdür Yardımcısı
# 24 Şub 2016 23:29:58
- Sultan Orhan zamanında Bizans’ta taht kavgaları oluyordu. Kantakuzinus’un yardımına giden Türkler, Bizans’ta büyük bir itibar kazanmışlardı. Saraya serbestçe girip çıkabiliyor, Bizanslılara hakim sıfatını takınıyorlardı.


- Osmanlı şehzadeleri babaları ile beraber harbe giderlerse ihtiyat kuvvetlerini kumanda ederlerdi.


- Osmanlılarda, yeniçerilere silah yapan ve tedarik eden ve bunları nakil vasıtasıyla orduya yetiştiren askeri sınıfa “cebeci” denirdi.


- Eski İstanbul sandal ve kayıklarının cidden nefis biçimli birçok nevileri vardı. Hele “Hanım İğnesi” denen ince uzun kayıkları birer sanat bediası idi.


- Osmanlıların kemal devrinde şehzadeler sancaklara gönderilerek oraların başında yetiştirilir ve divana da riyaset ettirilirdi. Eğer şehzadeler pek gençse bu divana onların mürebbileri olan lalaları vekaleten riyaset ederdi.


- Kanuni, Cerbe zaferinden dönen Piyale Paşa kumandasındaki donanmanın muhteşem alayını Yalı Köşkünden seyrederken, yanındaki Avusturya sefirine şöyle demişti: “İnsan bütün bu muzafferiyetlerin Allah’ın inayetiyle kazanıldığını düşünmeli de asla gurura kapılmamalı.”

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 25 Şub 2016 22:05:40
"Bekârlık sultanlıktır.", "Babana bile güvenme.", "Çok biliyorsan kendine sakla.", "Düşene bir tekme de sen vur.", "Dünyada mekân, ahirette iman lazım.", "Dayak cennetten çıkmadır.", "Eşek cennetini boyladı.", "Fala inanma, falsız da kalma.", "Gözümle görmediğime inanmam.", "Hayatımı garantiye aldım.", "Herkesin nabzına göre şerbet ver.", "Hızlı yaşa, genç öl; cesedin yakışıklı olsun.", "İki bayram arasında nikâh kıyılmaz..", "Sezar`ın hakkını Sezar`a, Allah`ın hakkını Allah`a ver." gibi çok yaygın olarak kullanılan atasözü veya deyim zannedilen- uydurma sözlerin bizim kültür ve edebiyatımızda yeri yoktur.
Ahmet SEZGİN

Çevrimdışı sufkta

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.009
  • 37.050
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 10.009
  • 37.050
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 26 Şub 2016 22:41:57
Çok şükür Rabbimize

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.144
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Şub 2016 11:08:24

   bugüne kadar yazılmış en sıkıcı kitap 800 sayfadan oluşmakta ve pi sayısından bahsetmekteymiş...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.885
  • 227.952
  • 28.885
  • 227.952
# 28 Şub 2016 20:09:07
ÇOCUĞUMUZA KULLANMAMAMIZ GEREKEN KELİMELER:
"AĞLAMA"
"ÜZÜLME"
"BEBEK OLMA!"
"HADİ CANIIIIM, KORKACAK BİRŞEY YOK Kİ BUNDA!"
Ama çocuklar üzülür. Özellikle his ya da düşüncelerini kelimelere dökemiyorlarsa, bunu ağlayarak ifade ederler. Ve korkarlar da. Evet, onları olumsuzdan korumaya çalışmak hepimizin içinden geliyor. Ama korkma, ağlama, üzülme demek çocuğu daha iyi hissettirmiyor. Ve duygularının kıymetli olmadığı mesajını veriyor: "Üzgün ya da korkmuş olmak uygun değildir" gibi.
Çocuklarınızın hislerini reddetmek yerine, duyguyu tam da ön plana çıkarın: "Ahmet'in artık arkadaşın olmak istemediğini söylemesi seni çok üzmüş olmalı."
"Evet, karanlık seni korkutuyor olmalı. Hadi bir mum yakalım ve karanlıkla oyun oynayalım. Söz veriyorum, karanlık kaybolacak ve sen de ona daha yakın hissedeceksin."
Gerçek hislerinin adını koyarsanız, ona bunları ifade etme imkanını tanımış olursunuz, yani empati gösterirsiniz. Devamlı böyle yaptığınızda, artık daha az ağlar ve daha çok duygularını ifade eder hale gelecektir:)
Akbatı'dan Sevgilerimizle,

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK