Elif Şafak Ustam ve Ben romanı incelemesi - 3
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
“İyi birine benzettiysen dert değil” dedi yabancı. “Gel, otur, güneş varken tadını çıkarmalı.”
Bana başından geçen serüvenleri anlattı.
Konuşmaktan yorulduğunda neyle iştigal ettiğimi sordu.
Mimar olduğumu ve kiminle çalıştığımı duyunca, “Madem öyle muhakkak Agra'ya gitmelisin” dedi.
“Adaşın Şah Cihan, karısının hatırasına bir saray dikiyor.”
Omuz silktim ama meraklanmıştım. “Ne olmuş ki karısına?” diye sordum.
“Doğum yaparken ölmüş” dedi. Oralı olmadım.
“Ben o tarafa gitmiyorum, yolumun üstü değil” dedim.
Yüzüme baktı. “O ZAMAN ROTANI YENİDEN ÇİZ. YOL DEĞİL, YOLCU DEĞİŞİR” dedi.
Hindistan'a vasıl olduğumda sene 1632'ydi; niyetim şu herkesin dilinden düşmeyen inşaatın nasıl bir şey olduğunu görmekti, o kadar.
Şu hayatta rotasını yeniden çizmeye cesaret edebilen kaç kişi vardır?
İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur (mu? / olmalı mıdır? )
Hedefe giden
en kestirme yol, en iyi yoldur söylemi ne kadar doğrudur?
Hedefe doğru yol alırken alternatif yollardan gitmenin KAZANÇLI olması mümkün değil midir?