Hadi Felsefe Yapalım

din-bilim diye baştan yapılan bir ayrım yanlıştır zaten
ilim ayrı din ayrı mı ki
dinde ilim yoktur demek tam kilise mantığıdır
dini doğru anlamak için doğru öğrenmek gerekir

Din konusu hassas olduğundan ve de zaten kişinin vicdani sorumluluğu olduğundan, tartışmada yanlış anlaşılmaya açık bir konu olduğundan bence tartışılmamalı.. Başka bir konu bulalım..
Mesela, "Estetik izafi midir? Belirli sınırları var mıdır?"
  Bana göre estetik izafidir.. Toplumun değerlerine, kişinin kültürüne ve daha bir çok etkene göre değişebilir bir olgudur..
 Ortaçağda kilolu insan estetik olarak hoş görülürken, günümüzde sıfır beden estetik açıdan revaştadır .. Estetiği sadece insanda fiziki yapı olarak değil , varlıklardan davranışlara kadar ele almak gerekir.. Başlatması benden devamı sizden olsun

Mesela, "Estetik izafi midir? Belirli sınırları var mıdır?"
Bana göre estetik izafidir.. Toplumun değerlerine, kişinin kültürüne ve daha bir çok etkene göre değişebilir bir olgudur..
Ortaçağda kilolu insan estetik olarak hoş görülürken, günümüzde sıfır beden estetik açıdan revaştadır ..
Estetiği sadece insanda fiziki yapı olarak değil , varlıklardan davranışlara kadar ele almak gerekir..
Başlatması benden devamı sizden olsun

Hayırlı günler dilerim.

Güzel bir tartışma konusu belirlemişsiniz teşekkür ederim.
Açıklamalarınıza istinaden bir soru sormak istiyorum.

İzafi olan bir şeyin sınırları olmaz mı?
Veya
İzafi olan şeylerinde sınırları olması gerekmez mi?

Konuyu davranış yönünden ele alacak olursak;
İlköğretim okullarında öğretmen sınıfa girdiğinde öğrencilerin ayağa kalkması güzel bir davranış olarak değerlendiriliyor.
Ama yetişkinlerin oturduğu bir topluluğa, bir öğretmenin girmesi durumunda oturanların ayağa kalkması davranışı pek hoş karşılanmaz sanıyorum.

Bu tür bir durumda hangi davranışın güzel olduğunu nasıl belirleyeceğiz?

Bir toplulukta hangi davranışın güzel olduğu neye göre belirlenir?

İzafi demek göreceliktir..
Görecelik kişiden kişiye toplumdan topluma göre değişir..
Davranışlardaki izafilik ise toplum tarafından belirlenir.. Toplumun belirlediği davranışa aykırı davranış sergileyen kişi hoş görülmez hatta dışlanabilir.. Bir davranışın estetik olup olmadığı ahlaki değerlerle de ölçülür.. Ahlaki ve toplumsal diğer ögeler geçmişten günümüze gelmiş olan bir topluluğun geliştirdiği davranışlardır.. Bu değerlere zamanla kurallar getirilmiştir.. Bu kurala uymayanlar davranış olarak estetik bulunmazlar, yani hoş karşılanmazlar..

öğrencilerin öğretmene saygı için ayağa kalkmaları öğretmenliğin kutsalllığından mı yoksa öğretmenin bilgisinden mi kaynaklanmaktadır ? halk öğretmene saygısını ayağa kalkarak mı yoksa ona hürmet etmede başka şekiller mi kullanmalıdır? peki saygının kaynağı nedir ?neye göre saygı duyulur gelenek ve göreneklere göre mi töreye göre mi ? peki bu gelenek,görenek ve töre kaynağını nerden almaktadır? değer yargıları kaynağını neye borçludur veya nereden almaktadır?
tüm bu soruların cevabında kaynağı nedir nerededir soruna ne cevap verilebilir ve bu cevabı hangi kaynağa göre veriyorsunuz ? bunların cevabının hepsinde bir kaynak,çıkış yeri problemi vardır?

Hayırlı günler dilerim.

Estetik evrenseldir.
Örnek : Niagara Şelalesi, Taç Mahal, Süleymaniye, Angelina Jolie
(Evrensel olanların estetik olup olmadığı sorgulanamaz.)

Sanatçının yaptığı estetiktir.
Örnek: Çok güzel hareketler bunlar
(Sanatçının yaptığının estetik olup olmadığı sorgulanamaz.)

Liderin yaptığı her şey estetiktir.
Örnek: Atatürk'ün yaptığı herşey estetiktir.
(Liderin yaptığının estetik olup olmadığı sorgulanamaz.)

Estetikte mantık aranmaz.
Bunun neresi estetik şeklinde bir soru sorulamaz.
(Mantık estetik olup olmadığı sorgulayamaz.)

Estetikte bütünlük olması zorunlu değildir.
Bir şey bir yerde estetik olup başka bir yerde estetik olmayabilir.
Örnek: Mezarlıkta başın örtülmesi estetiktir. Canlıların olduğu yerlerde baş örtülmesi estetik değildir.
(Estetiğin bütünlük içerip içermediği sorgulanamaz.)

Estetik fıtrata uygun olandır, değişmez.
Yaratıcı, yarattıklarının neleri estetik bulacağını bilir, özelliklerini ve sınırlarını bildirir.

Estetik...

Varılmak istenen nokta vahim olduğundan bu forumdan çekiliyorum.. Tartışmaya dahi kapatılan sorgulanamaz olarak nitelendirilen yerde neyin nesini tartışalım, işlerine gelen konuları mı?? Çok saçma buluyorum bunu.. Çav

düşünüyorum öyleyse varım
öğretmenim öyleyse .........?........

gerçeklerden kaçmak devekuşu misali dış dünyayı yok saymak demektir tartışmaktan korkanlar kendi bilgilerinden kopmak istemeyen,belli bilgilerin esiri olmuşlardır.
kaynak ve çıkış noktası sorunu asla bitmeyecektir
 

Kısırdöngü tartışmalarına HAYIR.. Kendi kısırdöngünüzde belli amaçlarla sohbetinizle mutluluklar dilerim. SAYGILAR

o nokta neyse bilsek de uğraşmasak
nı kadar sığ bir düşünce tarzı,karşıdakini küçümseyen ve yok sayan bir düşünme tarzıyla zaten bir yere varılamaz ...

SAYGILAR fazla mı geldi acaba Valla ya, saymamak gerekmiş demek, e bunu da öğrendik..

istemeyene zorla yazdırmıyoruz yazmak serbest ama varılacak nokta varılmak istenen nokta gibi varsayımlar olasılıklar ile bir tartışma zaten bitirilmiş oluyor

Hayırlı günler dilerim.

Havaların sıcak olması ve oruç tutuyor olmam anlama melekemi etkiliyor sanıyorum.

1) senizkarasah forumdaşımın "Varılmak istenen nokta vahim" ifadesi ile ne demek istediğini anlayamadım.
Anlayan arkadaşlardan biri açıklayabilirse memnun olurum.

2) Önceki mesajımda parantez içinde yer alan cümlelerde "sorgulanamaz" kelimesi kinaye amaçlı kullanılmıştır.
Toplumumuzda bu sorgulamaların yapılmadığı yönündeki GÖZLEMİMİ anlatmak için kullanılmıştır.

3) Felsefe, kısırdöngülerden çıkış yolları göstermek değil midir?

4) Bildiğim kadarıyla foruma yazılan her mesajın bir amacı, varılmak istenen bir hedef noktası vardır. (ya da olmalıdır.)
Toplum olarak niyet okumak hatasını sürekli yapıyoruz.
Niyet okumak yerine, yazılan hususlarla ilgili kendi düşüncelerimizi açıklamamız daha doğru bir davranış olur inancındayım.

5) canhan forumdaşımın asla bitmeyeceğini belirttiği "kaynak ve çıkış noktası sorunu" gerçekten var mıdır?
Yoksa biz kaynağı görmezden mi geliyoruz

Anlamak istemeyenleri saymazsak, anlayan anladı