Her Öğretmen Bir Yüreğe Dokunsa...

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 31 Oca 2015 23:44:36
Çocuklara sorumluluk vermek,
Küçük başarılarını gözlerinin içine bakarak kutlamak.
...

Çevrimdışı BERRAY

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 719
  • 3.009
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 719
  • 3.009
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2015 00:37:27
         Sınıfımda her dönemde kaynaştırma öğrencisi oldu raporlu ,raporsuz...Böyle öğrencilerimizle belli bir  yol kat ettiğim zaman ,  severek yaptığım mesleğin en güzel duygularını  içimde kat kat fazlasıyla hissediyorum.
        2 sene önce sabah 9 ,akşam 17 , Temmuz ayında , yaklaşık 40 gün süren Özel Eğitim Kursuna katıldım. Açıkçası , Özel eğitime geçmek amacıyla değil , sınıfımda olan ,olacak  kaynaştırma öğrencilerine daha faydalı olmak için. Deneyimli ,donanımlı  eğitimcilerin bilgilerini bizlerle paylaştığı hizmet içi eğitim kursu , çok şey kattı bana. Filmler , özel eğitimde çalışan öğretmen arkadaşlarımızın çalışmalarının  videoları ,sınıf içinde tarafımızdan yapılan drama çalışmaları ...Sözel bölüm kısa , seçilen görsel sunumlar çok etki bıraktı bizlerde .... Böyle seminerler , kurslar bilgilerin yenilenmesi , dikkat etmemiz gereken hususların hatırlanması yönünden  çok faydalı diye düşünüyorum.
             Yaklaşık 2 senedir sınıfımda ,kaynaştırma ama özel durumu olan bir öğrencim var .Yol kat ettim mi? Geldiği günden ,şu zamana bakarsam :Evet…Olduğumdan daha fazla sabırlı , bıkmadan usanmadan tekrar etmeyi , duygusallığımı saklayarak –sevildiğini hissettirmeyi öğrendim...Bu öğrencimle olan gelişmeleri daha sonra paylaşacağım.

Çevrimdışı C_70

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.106
  • 37.327
  • 4.106
  • 37.327
# 01 Şub 2015 00:51:43
      Her öğretmen bir yüreğe dokunsa ne kadar güzel olur,
    bir çocuğun hayatı değişir belki...



  Güzel bir konuya değinmişsiniz sayın öğretmenim. Bende bir önceki çalıştığım okulumda uygulamış olduğumuz bir çalışmayı anlatmak istiyorum.
   Okulumuz şehrin yeni kurulan ve yeni yeni büyüyen bir mahallesinde ve aileler okulla biraz uzaklar. Okulumuzda haliyle okuma-yazmada sıkıntısı olan veya kaynaştırma öğrencileri mevcut. Öğretmenler kurulu toplantısında bu gibi öğrenciler için ne  yapabiliriz diye konuşup kararlaştırdık.Dersine branş öğretmeni giren öğretmenlere birer öğrenci verildi ve yıl boyu boş olduğu vakitte sınıflarından öğrenciker alınarak çalışmalar yapıldı. Bir öğrenci aynı zamanda iki öğretmene verildiği de oldu ve okulumuzda okuma-yazma sorunu olan öğrencileri özverili bir çalışma ile okumaya yazmaya geçirildi. Tabi bu uygulama o okulda kaldığım sürece uygulandı. Çok güzel bir uygulamaydı ve severek yerine getirdik. Sonuçta her şey öğrencilerimiz için.  

Çevrimdışı ahmetce

  • B Grubu
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2015 07:36:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Öğretmenlik yaptığınızda çalışmalarınıza hayrandım ama makamı tercih ettiğinizdeki değişiminiz beni üzdü.

Yüreklere koltuktan değil koltuğunun altına alarak dokunabilirsiniz. Öğrencilerimi koltuğumun altında sevmeye ve yüreklendirmeye devam ediyorum.
Rabbim doğru yoldan ayırmasın.

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 01 Şub 2015 10:26:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öðretmenlik yaptýðýnýzda çalýþmalarýnýza hayrandým ama makamý tercih ettiðinizdeki deðiþiminiz beni üzdü.

Yüreklere koltuktan deðil koltuðunun altýna alarak dokunabilirsiniz. Öðrencilerimi koltuðumun altýnda sevmeye ve yüreklendirmeye devam ediyorum.
Rabbim doðru yoldan ayýrmasýn.
Hocam  yaklaşımınız  çok ilginç. Ne diyelim Allah hepimize gönlümüze göre versin. Çalışma yapmak için sıfatların önemi yok.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.113
  • 3.869
  • 16.113
# 01 Şub 2015 11:47:25
5. sınıfa giden ama okumaya bir türlü geçemeyen bir arkadaşımın oğluna kaç zamandır eğitim veriyorum. Epey bir yol kat ettik. Benim için de önemli bir tecrübe oluyor.

Çocuk biraz geç kavrıyor ve bir miktarda konuşma problemi yaşıyor o kadar. Hafızası iyi sayılır görselle desteklenen kelime ve cümleleri unutmuyor. Çocukta gözlemlediğim şeyler ise başlıca; okumaya karşı geliştirdiği olumsuz düşünceler, öz güvensizlik, kaçınma, utanma ve öğrenilmiş çaresizlik. Çünkü ailesi başta olmak üzere okuyamaz dendikçe çocukta okuyamam düşüncesi pekişiyor.

Öncelikler bu duyguyu aşması için yardımcı oldum  basit kelimelerle cümleler yaptırdım ona ben yapabiliyorum duygunu kazansın diye. Babasının yanında okuttum başta utandı çekindi, ama okudukça güveni gelmeye başladı. Onun için büyük adımlardı bunlar, ilk önce tereddütle yaptı tabii. Şimdi gayet iyi cümleler yazabiliyor. Eğer okumaya geçirebilirsem çok mutlu olacağım.

Öğrencimde gözlemlediğim en önemli problem okumaya karşı geliştirdiği olumsuz duygular, yetersizlik ve yapamam ön yargısı. Buna ailesi, okulu ve çevresi  neden olmuş. Hep bu ön yargıyla bugüne kadar gelmiş. Öncelikle bu ön yargıları kırmakla işe başladım, yapabileceğine inandırdım, gerisi gelecektir inşallah.

Not: Henüz yolun başındayız. Bana tavsiyesi olan, tecrübesini paylaşmak, katkıda bulunmak isteyenlere şimdiden teşekkür ediyorum.

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2015 11:51:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
5. sınıfa giden ama okumaya bir türlü geçemeyen bir arkadaşımın oğluna kaç zamandır eğitim veriyorum. Epey bir yol kat ettik. Benim için de önemli bir tecrübe oluyor.

Çocuk biraz geç kavrıyor ve bir miktarda konuşma problemi yaşıyor o kadar. Hafızası iyi sayılır görselle desteklenen kelime ve cümleleri unutmuyor. Çocukta gözlemlediğim şeyler ise başlıca; okumaya karşı geliştirdiği olumsuz düşünceler, öz güvensizlik, kaçınma, utanma ve öğrenilmiş çaresizlik. Çünkü ailesi başta olmak üzere okuyamaz dendikçe çocukta okuyamam düşüncesi pekişiyor.

Öncelikler bu duyguyu aşması için yardımcı oldum  basit kelimelerle cümleler yaptırdım ona ben yapabiliyorum duygunu kazansın diye. Babasının yanında okuttum başta utandı çekindi, ama okudukça güveni gelmeye başladı. Onun için büyük adımlardı bunlar, ilk önce tereddütle yaptı tabii. Şimdi gayet iyi cümleler yazabiliyor. Eğer okumaya geçirebilirsem çok mutlu olacağım.

Öğrencimde gözlemlediğim en önemli problem okumaya karşı geliştirdiği olumsuz duygular, yetersizlik ve yapamam ön yargısı. Buna ailesi, okulu ve çevresi  neden olmuş. Hep bu ön yargıyla bugüne kadar gelmiş. Öncelikle bu ön yargıları kırmakla işe başladım, yapabileceğine inandırdım, gerisi gelecektir inşallah.

Not: Henüz yolun başındayız. Bana tavsiyesi olan, tecrübesini paylaşmak, katkıda bulunmak isteyenlere şimdiden teşekkür ediyorum.

Öğrencinizde "farklı öğrenme" sorunu olabilir. Sosyal ilişkileri nasıl?

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2015 11:58:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çocuklara sorumluluk vermek,
Küçük başarılarını gözlerinin içine bakarak kutlamak.
...

Hergün yaptığımız bir rutin bu zaten.
Sıkıntı şu ki, kaynaştırma öğrencileri gereğinden fazla ilgi talep edince geriye kalan 30 çocuğa haksızlık olabiliyor. Bir öğretmen her öğrencisine eşit mesafe sağlamalı.
Diğerlerine de yazık.
İlk mesajımda yazdığım gibi bireysel çalışılması gereken öğrenciler sınıf ortamına sokulunca verim elde etmek zor.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.113
  • 3.869
  • 16.113
# 01 Şub 2015 12:02:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğrencinizde "farklı öğrenme" sorunu olabilir. Sosyal ilişkileri nasıl?

Olabilir hocam, sosyal ilişkileri normal sayılır. Gözlemlediğim problem başkasının yanında okuma yaptırırken kendini kasıyor, rahat davranamıyor, utanıyor sıkılıyor. Buna neden olan sosyal çevre zaten, çocuk bunu aştığı zaman utanma sorununu aşacaktır. Belki problemin kaynağı buradadır. Bazen ufak bir iyileşme, birçok iyileşmeyi de beraberinde getirir.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.113
  • 3.869
  • 16.113
# 01 Şub 2015 12:12:16
Farklı Öğrenme Biçemlerine Sahip Öğrenciler Nasıl Öğrenirler?
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2015 12:27:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Öğrenme güçlüğü..

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 01 Şub 2015 18:45:00
Okumaya karşı olumsuzlukları kaldırmak için öncelikle tüm sınıfla bir anlaşma yapmak gerek.
Durumu ve belki de sebepleri kısaca çocuklara anlatmak. Hepbirlikte ilgili öğrencinin başaracağına inandırmak başlangıç olabilir.
Yavaş yavaş adım alınarak zaman zaman öğrenilen cümleleri tüm sınıfı susturup herkese dinletmek ivme kazandırır.

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 01 Şub 2015 22:25:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Farklı Öğrenme Biçemlerine Sahip Öğrenciler Nasıl Öğrenirler?
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İlgili bölümde başka videolarda mevcut. Teşekkürler sayın hocam.

Çevrimdışı İSTANBULLL

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.076
  • 17.642
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.076
  • 17.642
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2015 11:17:51
Her öğretmen bir yüreğe dokunsa...
Ayrılmamalı bu dokunuşlar, özel eğitime ihtiyaç duyanlar, sağlıklı bireyler diye. Okuduğum son kitaplardan birinde Halid'e öğretmen,"Her çocuk, bence zevkle okumaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir." demişti. Bu cümleden sonra, düşünmüş, sorgulamıştım öğretmenliğimi: Mesleğini seven bir öğretmen olarak, okudun mu sende öğrencilerini, dokunabildin mi yüreklerine? Oysa yüreğine hiç dokunulmadan geçen bir ilkokul yılım vardı ve hiç muhabbet beslemediğim bir öğretmenim. Belki daha çok bu yüzden, her bir öğrencimde izler bırakmaya çalışmışlığım...

Sınıfımda bedensel engelli bir öğrencim var. Yürüyemiyor, altı bezleniyor. Zihinsel olarak arkadaşlarından biraz daha geriden geliyor ama geliyor. Ayırmıyorum onu diğerlerinden öyle hissettiriyorum kendisine. Yeni bir konuya geçtiğimizde çıkmıyorum teneffüslere, anlatıyorum bir çok kere. Çok iyi notlar verdim karnesine, hayır gayretiyle o hak etti bu notları. Hatalarım elbette var, ama öğrendim de özür dilemeyi.

Yetişkin birer fert olduklarında unutmayacaklar bu dokunuşları biliyorum, tekrar karşıma çıktıklarında keşkeler dememek tüm çabam. Ve benim kalbime dokunmalarını beklemek...

Çevrimdışı öğretmen 54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2015 11:33:56
Yağmur Öğretmen, buğulu gözlerle öğrencilerini izliyordu. Bir yağmurlu günde başlamıştı onun masalımsı sevdası. Şimdi sevgi, yağmur yağmur yağıyordu salona. Derken, üzerlerinde Anadolu’nun yöresel kıyafetleri, ellerinde mumlar, rengarenk kızlarımız yürüdüler sahneye… Sıra sıra… Kimi siyah, kimi beyaz, kimi sarışın… Çayda çıra oynamaya başladılar. İki sevimli kızımızın kolları arasında, tüllerin arkasına gizlenmiş güzel yüzüyle gelin kızımız göründü…Gelin kızı gören koro bir türkü tutturdu:
“Kınayı getir ane
Parmağın batır ane”
Eller kınalanıyor, çiğ köfte yoğruluyor, sazlar çalıyor, tazecik hanendeler söylüyordu:
“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Annesinin bir tanesini hor görmesinler.”
Öğrencileri Anadolu’nun yüreğine dokunsa da arka sıralarda oturan Yağmur Öğretmene de bu türkü ziyadesiyle dokunmuştu. Hor görüldüğü günler düşüvermişti aklına.
Hiç de kolay yürünmemişti bu günlere… Fakir bir ailenin çocuğu idi. Talebeliğini çok zor şartlarda tamamlayabilmiş, hem evin bütçesine katkı da bulunmak, hem düğününü yapabilmek için şehir şehir dolaşmış, gündüzleri okula gitmiş, geceleri bir işte çalışmıştı. Evlendiklerinin ertesi günü eşiyle birlikte geride bir yığın düğün borcu bırakarak düşmüşlerdi gurbetin yollarına. İki bavula bütün dünyalıklarını sığdırmışlardı. Her bir ışık süvarisi atını bir başka yöne sürerken, onların nasibine Gagavuzlar diyarı düşmüştü.
Yeni doğan yavrusuna bir litre süt alabilmek için saatlerce soğukta kuyrukta beklediği, sıra kendisine geldiğinde süt bittiği için bebeğine süt götüremediği günler… Hanımının verdiği yağ, tuz, çay gibi birkaç ana siparişi bile bulamadığı yokluk yılları… Fedakar eşinin, “Bir Türkçe sevdasıdır tutturdun, çok yoruluyorsun, bizleri gözün görmüyor” dediği günler geldi aklına. Gurbet diyarlarında, canı gibi sevdiği eşi, iki çocuğu ile birlikte bırakıp gitmişti kendisini. Hastaydı… Bir gün bütün bütün ayrılmıştı aralarından. İki yavrusuyla, süvarisini kaybetmiş düşünceli bir küheylan gibi ıslanmıştı hasret yağmurlarında.
Velhasıl bir gül için binlerce dikene su vermişti bağban. Dikenli yollarda yürümüştü yarınları.
Sahnede güllerini görünce, gurbetteki o ilk günlerin acı tatlı hatıraları gelip oturuverdi yanı başına. Yetmişine dayanmış Gagavuz aksakalının kapısına dayandıklarında, “Şimdiye kadar neredeydiniz, çok geç kaldınız” sözleri nasılda harlandırmıştı yüreğindeki ateşi.
“Biz kendimizde miydik sanki, dizlerimizde buralara gelecek derman mı vardı? Bir yağmur gözlü; ‘Gidin! Acele edin, sizleri bekleyenler var’ demeseydi daha yıllarca gelemezdik. Belki de hiç gelmezdik.”
“Toprak kurudu, dal kurudu oğul, çok geç kaldınız” Sonra elleriyle sakalını sıvazlamıştı da, nice sonra kendine gelerek; “Kızım vitrindeki fincanları indir. Misafirlerimiz çok uzaktan, ta Türkiye’den gelmişler.” demişti. Yemekler yenilmiş, çaylar içilmişti.
Yağmur Öğretmen; “Modern bir okul açmak istiyoruz. Bu okulda çocuklar önce sevgiyi öğrenecekler, sonra dünya ile yarışacaklar.” dediğinde, yetmişlik Tanas Ağa; “Kalk! O zaman niye duruyoruz!” demişti. Sıcak ve bunaltıcı bir günde birlikte şehir valisine gitmişlerdi.
Vali Bey pek de sıcak karşılamamıştı onları.
“Bizim açacağımız okul, uluslararası geçerliliği olacak seviyede eğitim verecek. Sıradan bir okul değil yani. Mezunları dünyanın dört bir yanında okuyabilecek. Kendi dilleri yanında Türkçe ve İngilizce de öğrenecekler.” Bu sözleri duyunca valinin yüz hatları gerilmiş, adeta kan beynine sıçramıştı. Elini Yağmur Öğretmene doğru uzatarak:
“Sen iyi niyetli bir insana benziyorsun. Sanki burada okul mu yok. Hem eğitim konusunda sizlere ihtiyacımız olduğunu da hiç sanmıyorum.” demişti. Nasıl da horlanmıştı o gün… Yetim bir çocuk gibi burulmuştu dudakları. Öyle yaralanmış… Öyle çaresiz kalmış… Öyle yıkılmıştı…
Tanas Ağa iki de bir eliyle sakallarını sıvazlayıp durmuştu sıkıntısından.
Kapı kendilerine gösterilmişti. İlk yaz sıcaklarından ziyade maruz kaldıkları durum dokunmuştu yüreklerine. Yağmur yağmur dolmuştu gözleri… Yağmur Öğretmen’in başının önüne eğildiği görülmüşse de, gönlünün incinmiş bir gül gibi Yaradan’a yükseldiği görülememişti. Sessizliğe esir düşmüştü dakikalar…
Valinin; “Aylardır bir damla yağmur yağmadı bu topraklara. Ekinler ziyan oldu. Toprak çatladı. Çeşmeler dindi. Bağlar bahçeler kurudu. Halk bütün bunları benden biliyor. Onlara laf anlatamazken bir de siz çıktınız başıma.” sözleri bir bomba gibi düşmüştü sessizliğin ortasına.
Bir fırsat daha geçti elime diye düşünmüş ve son bir cesaretle; “ İyi ya sen bize okul açmaya izin verirsen, Allah da size yağmur gönderir.” deyivermişti.
“Yağmur! Ne olur yağ, yağ ki yüreklerde kin ve nefret yıkansın, yağ ki, yangın yeri yüreğim ıslansın.” diye nasıl da dualar etmişti yaralı yüreği ile. Vali’nin: “Ben Allah’a inanmıyorum ki ondan yağmur isteyeyim” sözü, yükseklere indirme yapan bir şimşek gibi düşmüştü orta yere… Vali, öfkesinden bir sigara yakmış ve cama doğru yürümüştü. Dışarısı berraktı… Gökyüzünde bulut bile yoktu… Yağmur Öğretmen: “Allah’ım! Bir yağmur esintisi, bir yağmur sesi…”deyip inliyordu. Ne oldu ise o anda olmuştu. Birden o berrak hava bozmuş ve ortalık kararıvermişti. Aman Allah’ım! O da ne? Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Günlerden beri bir damla yağmur yüzü görmeyen şehir ıslanıyordu. Yer gök uğulduyordu. Vali gördükleri karşısında şaşırıp, camı açınca içeriye yağmur kokusu, toprak kokusu doluvermişti.
Nasıl da yağmıştı yağmur? Hem de bardaktan boşanırcasına… Toprak ıslanmış, toprak yumuşamış, yürekler yumuşamıştı… O gün, tıpkı bu gece gibi duygulanmıştı.
Şimdi salonda güzellikler karşısında buğulanan gözler, o gün de bulutların siyah dudaklarından döktüklerinden duygulanmıştı. Nasıl da dağlara çıkıp kurda kuşa haykırmak istemişti sevincini. Yağmur değil de sanki gökten mutluluk yağmıştı. Tıpkı bu gece olduğu gibi…
“Allah’a ısmarladık, ben gidiyorum” deyip, kapıya doğru yürüdüğünde:
Vali; “Dur hele birlikte gidiyoruz” demişti de şaşkınlıkla;
“Nereye?” diye sormuştu.
Vali aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi sükûnetle cevaplamıştı onu:
“İyi de siz okul istemiyor muydunuz?
 
Harun Tokak

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK