Zifiri Hasret
İlkokul 3. Sınıfta öğretmenimiz öğretmişti okurken anlamadığımız yerlerin altını çizmesini.Senden sonra tüm satırlarımın altı çizili kaldı yaşama dair izi bucağı belli olmayan çizikler misali.Gerisin geri gidiyor tüm zaman sonra usulca yağıyor karlar güvendiğim dağlara.Alıştım bunlara bırakıveriyorum dağla yağan karı baş başa.Ne dağ suçlu ne de kar.Siretsiz olmuş suretler kalpsiz tüm sevmeler.Sıkışmış öykülere; dipsiz kuyulara Yusufla Züleyhalar.Susuz kalmış çöllerde Mecnunlar Leylalar.Delemez olmuş yağan karların ağırlığından Ferhat varamaz olmuş Şirinine. Ne siret suçlu ne de suret.Tek suçlu gerisin geriye giden zaman olmuş herkes sütten çıkma ak kaşık misali.Oysa en güzel yerinde uyandırılmış hayat denilen rüyanın…
Ne kal demeye hakkım ne git demeye cesaretim oldu nasıl mutluysan öyle olsun.Yar da olsan yaramda olsan.Kapat gözlerini sor gönlüne gönlüme ister başında ol ister ortasında ister sonunda bu ömrün yeter mutlu ol yeter ki bir dirhem daha gül yeter ki tek ol…
Ben hasretine de alıştım tüm tensel vuslatlara inat.Düşünmekte güzel özlemekte beklemekte en zifirilerde.Bilmediğin yerlerde yine karlar yağıyor sular donuyor bazen de elektirik gidiyor.Ama hasretim ne ne gidiyor ne bitiyor ne de donuyor.Sicim sicim ilmek ilmek hep senli hep hüzünlü tüm sevmelerim. Yeni insanlarla da tanıştım bilmediğin yerlerde. Gülsüm teyze Veli dayı oğlu gelini ve turuncu kafalı Beytullah biz Havuç diyoruz turuncu kafaya.Onlarla geçer oldu tüm zamanım. Elektirik gitmese hafta da bir Emir ile Feriha. Ve birde umut mavidir derdik ya seninle en güzel en parlak yıldızı ararken gök yüzünde…Bilmediğin yerde tek renk beyaz gittiğinden beri yıldızın.
Mutlusun biliyorum her şeye eyvallah! Dünya derdi değil mi ? Dünyada kalacak.Bunları biliyorum ya bende mutluyum.Sus tamam devam et deme… Sev bekleme özleme demem sana sen de deme ne olur sevme hasretlenme bekleme diye. Ben de böyle mutluyum bari bu sefer çok görme…
Son gecesine vardı kış.Az sonra son seheri olacak kışın evrilecek erecek vuslat baharına.Düşen cemreler,yeşeren filizler yarım kalan düşler gözden süzülen yürek yaşları misali.Ya hasretim gönlümün baharı bitmeyen hazanları ?
Ben hüzünleri yüklendim ey koca denizim.Yük olmasın hiçbir hüzün heybetine durma sen çoş kavuşsun hasret tüm zerrelerine.Bitmesin dualarım…bitmesin bu mektup…bitmesin bu hasret…Sen öyle mutlu ben böyle…
Arada en sevdiğin şarkıyı dinliyorum ya da ben mırıldanıyorum ömür boyu sürecek diye diye.Olur da bir gün düşersem bende aklına geceye sor beni.Kaybolan yıldızlara inat tek başına duran yıldızına
HASRETine sor…Zifiriye inat hüzne vurgun orda saklısın suretin unutup siretine aktığımdan beri.Ayın ondördünde bak aya azıcık Kimya azıcık Şems en güzeli seninle dolu bir hasret.Yıllardır göremediğim cemalin güldükçe ben daha çok mutlu olacağım hissedeceğim en azından.Durmadan dua edeceğim her seherde her zifiride.İstemezdin hani üzülmemi o zaman hüznü bırak tebessüm et doya doya.Güller kıskansın seni.
Anımsıyor musun bilmem. Sen anlatmıştın ayla güneşin hikayesini sus da dinle diye diye.Sormuşlar aya seni en çok ne mutlu eder ? diye.Bakmıştın yüzüme sır sır giz giz sen anlatmaklı ben meraklı.Sonra devam etmiştin.Cevap vermiş ay hüzün hüzün bakarak.Tutulsun güneş perde arkasından çıkmasın görmesin onu hiç kimse demiş bitmeyen özlemiyle. Sen de göremesin o zaman demişler aya! Olsun demiş.Ben O’nu kendi gözümden bile kıskanırım hasreti yeter bana.Varsın yaban gözler görmesin tek diyebilmiş hıçkıra hıçkıra hüzün hüzün susarak.
Ben de seni sakladım güldeki gül-iz gibi gecenin en güzeline en zifirisine
HASRETim diye diye.Yıllardır sanki okuyormuşsun gibi yazıyorum sana tüm satırları.Uzun zaman oldu sen gideli.Bilmem kaçıncı şubat uğursuz şubat.Seni alıp götüren beni biçare koyup sürüm sürüm süründüren şubat.Gördün mü bak yine tutamadım sözümü yine gelemedim kavuşamadım sana. Kızma ne olur bu şubatta olmadı.Vardır Allah’ın bildiği.Hasretine yalan dünyada doyayım vuslatıma Yaradan vekil…
Gülümse bir gün elbet geleceğim bir şarkısın sen diye diye dizlerinin dibine kim bilir uğursuz bir şubatta.Sahi duyuyor musun bunları her duamdan sonra okuyorum sana satır satır zerre yalan eklemeden acıda olsa. Herkes geldi her şey geldi ya sen ? Kader dediler sabret dediler.Sabrım sonsuz artık Rabbim tek sırdaşım sana dair. Yeter ki sonunda sen ol vuslatın. Bak yarın mart giriyormuş takvim öyle yazıyor.Tabi martla beraber yalancı baharda… Dua dua dilimdesin ister kış ister bahar.İster hazan…
Kimse anlamadı beni senden sonra.anlamasında zaten.Hiç bir şey eskisi gibi hiç olmadı belki de hiç olmayacak.Sen öğrettin hep derdin ya ‘’doğru söylemek yalan söylemekten daha kolay,neden yalan söyler kaç yüzlü bu insanlar’’… Şimdi gelip de bir görsen sevgi diyorlar aşk diyorlar önüne gelenle 3-5 gün düşüp kalkmaya. Bir gün yarı çıplak bedenlere ertesi gün dudaklarına giydiriyorlar susup da diyemediğimiz özlemleri canım diye diye.Böyle miydik seninle biz ? El ele tutamadık hiç incinir diye.Dokunamadık bir saç teline,kıyamadık gözlerinin içine bakmaya…İki iken bir olmuştuk yarısı sen yarısı ben atan uzakta olsa tek yürekte çarpan çok sevdiğin Nevbaharlarda…
İsyanım yok artık daha çok duamdasın.Rabbim hem vekil hem yardımcım olsun.Direnmeliyim,özlemeliyim hasretlenmeliyim dua etmeliyim. Kızma ne olur mutsuz değilim, sensiz değilim aksine sicim sicim hasretliyim ilmek ilmek tüm bedenimde.Kızma ne olur bu şubatta gelemedim sana. Bak öğrettiğin duada düşmüyor dilimden ‘’Rabbim benden razı olmadan canımı alma,benim sevdiklerimi sende sev,beni ve tüm inananları bağışla’’.Dedim ya sen öyle mutlu ben böyle.Varsın gülsün eller kimin umurunda.Ne üzüntü olacak bu sefer ne de en ufak bir nefret bitmeyecek bu dua,bitmeyecek bu mektup,dinmeyecek bu hüzün bitmeyecek bu hasret sen güldükçe sen çağladıkça
HÜZÜN DENİZİM…HASRETİM… Senden sonra yıldızım olmadı hiç taki son güze kadar.Ona da
‘’hasret’’ adı koydum.sen kadar uzak sen kadar imkansız sen kadar vuslatsız.Aynı gök kubbenin altında… Aynı duamın Amininde…
Kızma olur mu? Yalnızlığımı bir onunla paylaşıyorum.O anlatıyor ben dinliyorum,ben anlatıyorum o dinliyor ta ki O uyuyup kalana ben o uyudu diye sevinene dek .Ara sıra onla da bozuşuyoruz etten püften yok sebepten en çokta benim yüzümden…Çok karışıyorum bazen farkında olmadan.O’nun gülüşü de hep güzel yarım kalan ömrüm o gülüşe bedel tıpkı yarısı sendeki yüreğim gibi. Bir sürü ismi de var.Gece başka,gündüz başka,okulda başka evde başka,köyde başka kentte başka…Bazen küçüğüm oluyor bazen büyüğüm…Ne yapayım uğraşması çok güzel.Kimseler bilmiyor hatta belki O bile. Bu sefer çok sevmek yok.Kimi çok seversem almadı mı yanına Yaradan ? En azından çok sevmemiş gibi yapar kendimi kandırırım.
O’na da yazıyorum arada tabi okuyorsa.Her seherde dualarımda artık.Söz verdim ne olursa olsun gitse de dönmese de bir gün duaya devam.O’da bana söz verdi ne olursa olsun mutlu olup hep gülümseyecek...Biliyor musun O’da hüzünlü.Az çok anlıyor beni keçi olsa da arada.Öyle güzel gülüşü var ki…
Sen gibi bana çok şeyler öğretti zifiride gördüğüm güzden beri.Bazen bildiklerimi unutuyorum ya da bilmezden geliyorum o anlatsın susmasın yeter ki diye.Islık çalmayı yeni öğrenen çocuk gibi,düşe kalka yürümeyi öğrenen bebek gibi her halimle mutluyum. Bazen bilmediğim yemekleri,kimi zaman donan suyu çözdürmeyi,müskülü ne bileyim sabretmenin,şükrün önemini öğrettiği gibi…. Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun hayallere hüzünlerle hasretlerle ısınmayı öğrendiğim gibi. Bunlar
zahir olanlar ya ta yüreğimin dibindeki O’na dair vuslatsız gayblar ? İşte böyle daha fazla anlatmaya kalksam yetmeyecek sayfalar mum yine tükendi.Seherde evrildi şafağa…Vakit sabah dua zamanı…
Dualarım,hüznüm,özlemim ve hasretim hep seninle…İyi bakasın kendine.En güzele en özgeye emanetsin…
HASRETİM…HÜZÜN DENİZİM… Şimdi gül açsın gonca gonca en sevdiğin güller en mahrem sırlarda…
Şimdi gül tükensin gönlünün hicranları hazanları…
Şimdi gül hüzünlensin tüm hasretlerim sana benzesin ve seni daha çok özleyeyim diye…
Ve Gülümse şimdi senin hasretin vuslatım olsun,benim hüznüm cennetin olsun…
Yazıcının Notu:
Zahir: Gözden saklanmayan
Çkml (uşss)