Bugün rehberlik için müfettişlerimiz geldi. Çizgi çalışmalarından ziyade sesin hissettirilmesi aşamasının önemli olduğunu söyledi. Çizgilerde zorlanmaları zaten bana göre de çok normal. Ne güzel her yerleri karalayan çocuklar iki satır arasına sıkışmaya alışamıyorlar
Öğrenilenleri asabileceğimiz bir fiş panosu görmeyi beklediğini belirtti.
Atatürkçülük köşesindeki resimlerin piyasadan alınan hazır resimlerle oluşturulmasındansa; belirli gün ve haftalara uygun olmasını önerdi. İlköğretim haftasında Atatürk'ün elinde tebeşir olan fotoğrafı ve özlü sözler ile donatılmış bir pano olabilir dedi. Tabi ki sürekli güncel tutulacak.
Bir de zaman şeridinden bahsetti. Birinci sınıfların günleri takip etmeleri açısından mevsim şeridi değil de bir haftanın şeridi gibi bir materyal hazırlamamı önerdi. Haftaiçi okula geldiğimiz günleri işaretleyince haftasonlarının tatil olduğunu anlayacak ve bu sayede gün kavramı ile işe başlayacaklar dedi. Sonra ay ve yıl olarak büyüyecek.
Ben 1-2-3 olduğum için çok uzun sürdü teftiş.
Bir de bugün veli toplantımız vardı. Sınıfta söylediğiniz ve aslında gayet normal sandığınız her şey farklı algılanabiliyomuş. Bilmiyorum şehirde de böyle mi oluyor ama köylerde buna sık sık rastlıyorum ve duyuyorum. Yetişkinlerin söyledikleri şeylerde mecazlı anlatımlar varsa çocuklar bunu çok değişik bir şekilde veliye iletebiliyorlar. ( aynı magazin programlarındaki ünlülerin düştüğü durumlardaki gibi ) " Allah Allah, ben böyle mi demişim? " diye düşündürüyor insanı. İyi ki karşımda yine de ılımlı bir veli vardı. Yanlış anlaşılmayı çözebildik.
Hepinize kolay gelsin..