Ben rozet aldım taç aldım hiç de bile ayrımcılık olmadı aksine hepsi dahada gayretli oldu bende okuyacağım bende kazanacağım diye söylenmeye başladılar eğer ayrımcılık olacaksa Yüce rabbim bu işi yapmazdı neden cennet cehennem var her şeyin bir karşılığı var iyilik yaparsan cennete kötülük yaparsan cehenneme diyen rabbim bu dünyanın kuralını koymuş
peki o pedogoglar düşünüyormu kpss teog ygs gibi sınavların çocukta kaybetme korkusu kaybedince üzüleceğini bilmiyormu bırakın şu pedogog işini kendi işimizi kendimiz yapalım biz hiç doktorların işine karışıyormuyuz yada karıştığımızda doktorun vereceği cevabı ya da siz hiç bir doktorun size gelip bu ameliyatı nasıl yapacağım dediğini doktor doktordan öğretmen öğretmenden yardım ister
Bu yaklaşım her öğrenci için genel geçer bir doğru değildir öğretmenim ,fikrinize saygı duyuyorum benim de fikrim budur.Kırmızı kurdele ,elma kızartma,broş takma bana göre ayrımcılıktır.ÇÜnkü 5 parmağında 5'i bir değildir.Belkide sınıfınızda o yıl boyunca hiç okuma yazmaya geçemeyecek öğrenciniz olacaktır.Biri göğsünde taktığı o gurur abidesiyle gezerken diğerinin eve her gittiğinde annesinin yine bugünde alamadın mı nidalarını dinlemesini istemiyorum
.iyi çalışmalar dilerim.
Üç Kırmızı Kurdele
Hiç sevmezdi, her teneffüs kara tahtanın önüne geçip kırmızı kurdelesi olan arkadaşının söylediğini yazmayı.
Bütün teneffüslerde ve bazı zamanlarda, sınıfta kırmızı kurdele takılmayan çocuklar, kırmızı kurdele alabilmek için her teneffüs kırmızı kurdelesi olan çocukların yanına giderler. Kara tahtada yazma-okuma çalışması yaptırması için sırasını beklerlerdi. Kırmızı kurdelesi olan öğrenciler, kırmızı kurdelesi olmayan öğrencileri esir alır, öğretmenin emri ve gözetiminde onlara tahtada fişleri veya kendi oluşturduğu cümleleri yazdırırlar. Öğretmen de yazılanları kontrol eder, doğru yazanlar kırmızı kurdele takmayı hak ederlerdi. Öğretmen kırmızı kurdele hak edenleri sınıfın önüne çıkarır arkadaşları önünde sınıf dolabında ve gömlek jelatini içinde özenle saklanmış olan kırmızı kurdelelerden bir tanesini alır küçük çengelli iğne ile öğrencilerin siyah önlüğünde okul armasının hemen altındaki yere iliştirir, alkışlatır yerlerine oturmalarını söylerdi. Yazamayanlara ise nasihat, sözlü azar, birazda kulak çekme ile yerlerine yollardı. Bu kurdele takma töreni hemen hemen her gün yapılır. Daha öğrenciler evlerine varmadan da o gün kimin kurdele taktığı ulaşır. Öğrenciler evlerine ulaşınca da anneleri; Sizin sınıftan kimler kırmızı kurdele aldı söyle bakalım. Ben zaten kimlerin kurdele aldığını biliyorum der. Çocuk başı önde utana sıkıla kırmızı kurdele takılanların isimlerini söylerdi. Annesi ya sen ne zaman alacaksın? Ardından da bir sürü nasihat ve acıtan sözcükler duyardı.
Üç kişinin dışında sınıfta hemen herkesin kırmızı kurdelesi olmuştu. O gün öğretmen yan duvardaki kara tahtanın önüne kırmızı kurdeleyi ilk alan üç öğrenciyi kaldırdı. Sınıftaki herkes merakla ne olacak diye bakmaya başlamışlardı ki hemen ardından kırmızı kurdelesi olmayan üç kafadarı onların yanına kaldırdı. Öğretmen, kırmızı kurdeleyi ilk alan üç öğrenciye, bugünden itibaren okuldan çıkıncaya kadar bu üç arkadaşınıza yazma ve okuma çalışması yaptırmanızı istiyorum ne zaman sizin söylediklerinizi yazacaklar ve okuyacaklar o zaman yerlerine oturacaklar, anlaşıldı mı? dedi. 6 öğrenciden, kırmızı kurdelesi olan üç öğrenci başları dik gözleri parıldayarak yüksek ve şımarık bir sesle anlaşıldı, öğretmenim, diğer üç öğrenci başları aşağıda gözler yere bakar durumda duyulur duyulmaz bir sesle anlaşıldı öğretmenim dediler. O gün söyleme görevi yapan çocuklar yoruldukça yerlerini başka kırmızı kurdelesi olan çocuklar aldı. O gün ve diğer günler, kırmızı kurdele aldıkları güne kadar kırmızı kurdelesi olmayan çocuklar için tam bir işkenceye dönüşmüştü. Onlar için okul kara tahta, beyaz tebeşir, el yapımı silgiden ibaret olmaya başlamıştı. Artık ne oyun ne de başka şey okula üstü başı temiz geliyorlar, okuldan çıkarken tahtaya söylenenleri yazıp, silmekten üstleri başları toz içinde okuldan eve gidiyorlardı. Evde de işittikleri azarda çabasıydı.
Her yeni görev alan kırmızı kurdeleli öğrenci onların yazdıklarından ve yazdıklarını okumaları sırasında bir hata bulup, onların kırmızı kurdeleye ulaşmalarını engelliyorlardı. Bu süre içinde gözden kaçan bir şeyler vardı.
Üçünün de ğ-h, r-y, d-t, s-z, m-n, c-ç, seslerini karıştırmalarıydı. Ne zaman arkadaşlarından biri öğretmenim onlar aslında doğru okuyorlar ve yazıyorlar dedi ortalık buz gibi oldu şimdi öğretmen onu da haşlayacak diye akıllarından geçirirlerken öğretmene fırsat bırakmadan harfleri söylerken karıştırdıklarını söyledi. Öğretmen o güne kadar onlarla hiç konuşmamıştı, dinlememişti ki nereden bilsin o harfleri söyleyemediklerini.
Okulların kapanmasına 4 hafta kala kırmızı kurdeleye kavuşa bildiler. Nedense onlara diğer öğrenciler gibi tören yapılmadı. Onların kırmızı kurdeleleri yine Öğretmen tarafından sınıf dolabında ve gömlek jelâtini içinde özenle saklanmış olan kırmızı kurdelelerden üç tanesini aldı. Küçük çengelli iğne ile öğrencilerin siyah önlüğünde okul armasının hemen altındaki yere iliştirileceğini, alkışlanacaklarını ve sonra da yerlerine oturmaları söyleneceklerini düşünürken, Öğretmen elindeki üç tane kırmızı kurdeleyi, onlara vermesi için kırmızı kurdelesi olan öğrenciye verdi. O öğrenci de kırmızı kurdeleleri onlara verdi. Kutlama yapılmamıştı. Olsun varsın, kırmızı kurdelelerine kavuşmuşlardı ya kutlama yapılmasa da olur. O koskoca sınıftan öğretmene açıklamada bulunan bir tek İbrahim yerinden kalktı. Onların yanlarına geldi. Tek tek sarıldı ve kurdelelerini takmalarına yardımcı oldu.
Daha onlar evlerine varmadan haber ulaşmıştı. Sokak başlarında annelerini gördüler, ilk defa annelerinin yüzlerinde farklı bir gülümseme ile onları bekliyorlardı. Anneleri, onların saçlarını ilk defa farklı okşadılar.