konuk35 hocam benim sınıf 28 kişi 27 si okuyor ,25 i söyleneni eksiksiz yazıyor.
okuyamayan öğrencime 1 verceğim ama diğerlerini seviyelerine göre nasıl 2-3-4-5 verceğim tam karar veremeyiorum.
Öğretmenim uzunca bir yazımı buraya aktarıyorum, fikir vermesi açısından umarım faydası olur. Notlarınızı olumlu etkileyerek,öğrencilerimizin lehine olması dileğiyle, kolay gelsin şimdiden, iyi çalışmalar öğretmenim
KARNE DOLDURURKEN
Yazısı düzgün, okuyor, ödevlerini yapıyor, sınıfta aktif, davranışları yapıcı, dört dörtlük; notu: 98-100’den 5 (taktir edilecek öğrenci )
Yazısı düzgün, vasat okuyor, ödevlerini bazen yapmıyor, çoğunlukla sınıfta pasif, hadi oğlum, hadi kızım tarzında, beş dörtlük öğrenci; notu: 4 (70-84 arası) (biraz daha istekli olmalısın, kendin için)
Yazısı idare eder türden, okuması vasat, ödevlerini bazen yapıyor, sınıfta tam pasif, hadi oğlum, hadi kızım zorlaması ile istemeye istemeye bir şeyler yapıyor, tam yazacakken ya kalem, ya da silgisi yoktur, bir cümleyi 2 saatte yazmamak için direnir; notu: 55-69’dan 3 olur anca. (tipik oyalanan öğrenci tipi, isterse çok şey başarır, istemesi için 3 ideal)
Yazısı vasat, okuması vasat, ödevlerini yapmıyor, çoğunlukla sınıfta pasif, hadi oğlum, hadi kızım tarzında, isteksiz, sürekli oyalanıyor, araç-gereçlerini sıklıkla getirmeyi unutuyor, sorumluluk bilincinden çok uzak, arkadaşlarıyla geçimsiz, inatçı, notu: zorlama ile 2 (45-54 arası) (kendisini toparlaması ve çeki düzen vermesi için)
Okuma yok, yazma hasbelkader zorlarsanız zahmet edip yazar, bu arada siz başka derse geçeli saatler olmuştur , çalışmaya isteksiz, hep mızmız, sınıfta derslerde pasif, söz dinleme, olumlu tutum geliştirme sıfır, ne dediğiniz umurunda bile değil, fakat izinsiz ve kuralsız her işte en önde; notu: 1 (5-44 arası) (şok yaşayıp kendisine gelmesi, ailesine de biraz sorumluluk hatırlatmak için)
Bu arada ekleyeyim Türkçesi 5 olan bir çocuğumuzun Matematik ve Hayat Bilgisi dersleri de otomatik olarak 5 (beş)tir benim için. Çok ender olur, Türkçe ve H.Bilgisi 5 iken Matematik 4 v.s olması. Ayrıca 3 (üç) ana ders ne olursa olsun; müzik, resim, beden eğitimi dersleri (85-98 arası notlarla her öğrenci de ufak tefek farklılıklar haklı olarak olsa da) nihayetinde ortalaması 5 olur benim değerlendirme anlayışımda.
NEDEN 1 (BİR)?
Bu KARNE Sadece bir KAĞIT mı?
Not, elbette bir ölçü değildir tam olarak ancak, düşüncelerime ve gözlemlerime göre gerçek anlamda bir ilgi, sevgi, sorumluluk ile karşılanmış çocuğun sınıfta başarısız olması mümkün değil gibime geliyor. Değerli velilerimizin ille de okuma-yazma konusunda başarılı olması gerekmiyor, çünkü işin bu kısmı biz öğretmenlerin görevi. Çocukla ilgilenmek babında (okuma-yazma bilmemek bile)hiçbir şey bahane değildir. Çünkü eğitim sadece okuma-yazmadan sabit değil. Sorumluluk, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, her türlü canlı-cansız varlığa karşı koruma sevgisi, çevreye duyarlılık, okula, öğretmene, bilgiye, eğitime olumlu bakış oluşturma biraz da ailede başlar ve çocuk da bunun devamını, ölçüsünü zamanla okulda geliştirir. Temelinde hiçbir şey yoksa, bu; o çocuğun adeta kaderi olur. Bu bakımdan bu notlar; çocuğun cesaretini kırmayacak kadar iyi düzenlenmeli, ancak abartılarak, durumunu kanıksamasına, isteksiz ve vasat bir performansı benimseyip, alışkanlık haline de getirmesine yardım edecek türden bir değerlendirme de olmamalı kanımca.
Bu anlamda karnenin (adı üstünde, yapılanın karşılığının net görüntüsü) eğitici, düşündürücü ve yeniden yaklaşım getirici ve geliştirmeye sevk edici yönü, rolü göz ardı edilmemeli bence. Eğitim sistemimizin yapılanması, hedef değerler beklentisi buysa, karnenin de benim nazarımda hazırlanıp, verilmesi bu kriterler baz alınarak oluyor.
Belki bazı arkadaşlarımızı ve velilerimizi kızdıracak ama, yine de söyleyeceğim. Karne her ne kadar çocuklarımızın gösterdikleri performans karşılığı ise de bir bakıma ailenin de çocuğuna olan ilgisi, sevgisi, sorumluluğu ve ona verdiği temel, öz değerin (bilinçli ya da bilinçsiz) bir anlamda karşılığı oluyor.
Öyle ya; okula gelen her çocuk değerlidir ve hazır bulunuşluk düzeyine bağlı olarak ya bir adım önde, ya ortada, ya da en sonda oluyor. Oysa sınıfta verilen eğitim; her çocuk için aynı, kullanılan malzeme aynı, fakat sonuç farklı.
Bu sonuca gelene kadar, o karnenin kaç aşamadan geçtiğine veliler nerden bilsin demekle beraber; (çocuk doğar-doğmaz ki; anne, baba tutumu, çevre faktörü, ilginin, sevginin, maddi ve manevi tüm verilenlerin ne ölçüde ve tutarlılıkta olduğu, hayata sevgi ya da nefretle yaklaşmak, yardımlaşma, paylaşma, iyimserlik, kötümserlik, arkadaşlarına karşı olumlu olma, hayatı, kendisini çevresini fark etme ve sevme, hoşgörü geliştirme, okula-eğitime olumlu bakma… v.s bir ton şeylerin) birçok faktörün toplamı olduğunu da zaman zaman hatırlatmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü eğitim süreklilik arz eden bir faaliyet, olgu; bugün için anlaşılamayanı, bir sonraki kuşak öğrencilerimiz için değiştirebiliriz.
Aileler bilinçlendikçe eğitimle birlikte bireyin de yaşam kalitesi sürekli değişiyor. Bu anlamda çocuğa verdiğimiz o karne aslında hepimizin, annenin, babanın, öğretmenin ve belki de en son olacak ki; çocuğundur. Bizler ne kadar başarılı olmuşsak, anne, baba, öğretmen ve tüm eğitim girdilerimizle; çocuk da o kadar başarılı olacaktır. Bu karnede bence herkes payına düşeni adilce almalı; başarıyı da barısızlığı da birlikte üstlenmeli ve gereğini de yapmalı. Çünkü eğitim her zaman için olmalı, yaşam boyu öğrenme, kendimizi geliştirme adına çok güzel örnekler de mevcut. Yeter ki almasını, istemesini bilelim.
Son söz olarak; 4x4 (dört dörtlük; deriz ya hep) bir karnede hepimizin başarısı vardır, tebrik etmek lazım. E! Haliyle düşük notlu bir karnenin de sorumluluğunu almak gibi bir zorunluluğumuz da olmalı değil mi, çocuklarımız için..