Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Derin şiirlere nefes
Maskelerin koruduğu yalnızlık mimikleri
Canlı dersin canlılığını yitiren
Gibi zamane ayinesinde heyecansız
Virüsün virdi durur kapıda

Güzelliğin yalnızlığına ayaküstü rüyalar   görebilmeyi dilemem
Kapıdan eli boş dönmeye elvermez içim
Kötünün iyisini ortaya koymaz şiirim
böyle siren sesine eşlik ettiği olur
Şehrengiz kalabalıklara karışır bazen
Çıkmış sorular diyarından gizine az rastlanan  bir soru gibi oturur zihnime hayat

Genetiğiyle oyalanan ey
Çalışmadığın yerden mi geldi şiir

İçinde Çayırbaşı olmayan bir şiir yaz diyorlar
Kökümden koparma beni
Kepir'i yakma
Acılöz'ü yıkma
Ben de başka şiir yazayım

Kökümden koparma beni
Kurutma
Ağıllar'ı unuttur bana
Havşi Loze olmasın dünyada
Ben de başka şiir yazayım..

Hamza'nın Ağılı'ndan batmasın güneş
Borgale' den doğmasın
Söke'nin taşlı tarlalarında erimesin umudum
Ben de başka şiir yazayım..

İni Loze'de nani gavri yemedin
Bilemezsin Ağustos sıcağını
Bilemezsin Havşi Loze'de gurbet nedir
Sen gurbeti unutturan bir türkü söyle
Ben de başka şiir yazayım...

Bir çıkar uğruna değmez kardeşim,
O hakkını yediğin kişi bir yetim.
O alacağın hak belki de herkesin
Vereceksin bunun hesabını bir gün bilesin,

Urfa'daki köyümün adıydı KESMETAŞ
On dördüncü yılımda da yine  DİŞTAŞ
Yazın ayrılırken akacak gözlerden YAŞ
Ah bir de beni üzmesen BEŞİKTAŞ

Nerden nereye diyeceksin yine
Yar oyalı türküler süsler ıssızlığı..
İçinde hasreti misafir etmiş
Kişiler anlar  yalnızlığı..
Vefasızlık  bir döngü
Çöreklenmiş her yere..
Ucu görünmez deryda
Alır götürür ele...

Bulutların göz yaşı olduğu bir devirden geçerken
İnsanın ne kadar kendinden uzak ve  çaresiz olduğu gördüm
Şiirsel söylemleri bıraktım
Gerçekler ise uzağım
Yola dair yerinde saymalar içindeyim
Gezgini yolla buluşamaması
Kanadı olmayan kelebeğin halidir !

Karanlıkta kalınca can dostun
Ona vereceğin bir mumun olsun
Mumun can dostuna umut olsun
Çünkü bugün varsın yarın yoksun.

Bahar gelir köye hey hey
Dumanlar tüterken bacalardan.
Bu bahar vedalarla dolar
Vedalarla boşalır..
Yaylasında elik elik dolaşan sığırlar
Issız kurak  vadilerde toplaşır.
Bu bahar veda
Yayladan göç vakti gelende
Boyunlarındaki çanlar  son kez şenlendirir.
Oba yollarında nineler,dedeler
"Bir daha nasip olur mu acep?
Seneye kim öle kim kala...
Diyerek ağır ağır toplanır
Ağır ağır  helâlleşirler..
Evleriyle bahçeleriyle, pınarlarıyla
Bir türkü tuttururlar,
Ağıtlar  yakarlar içlerini serinletsin diye
Öyle kaptırırlar ki 
Yol biter dolu gözler anlayana kadar
Öyle ya vedadır mevsimin adı
Birileri göçecek elbet
Kimi obadan,kimi sıladan..
Kurumuş gazellerin hışırtısı neler anlatır
Boşalmış  bağlar bahçeler
Meyvesiz kalmanın mahzunlığu ile
Kara kışı beklerler.
Et tırnaktan
Can  bedenden ayrılır
Bunca çileden sonra
Birileri giyecektir karla birlikte
Kardan kefen..
Birileri  de giyecektir
Yeşiller üstünde çiçekli gelinlik..
Heyy sonbahar giz gibi güz
Siz de yolcular gibi
Gurbete düzüldünüz...
Öyle garip öyle mahzun
Son yolculuğa süzüldünüz...

Mevsim hazan diyorsun ey yar
Oysa mevsim hüzün
Bulutlar üşüyor  rüzgar üşüyor kalpler üşüyor ...

            BİR DERS SAATİMİZ

Birkaç öğrenci tartışıyor sınıf ortasında,
Pek çoğu ise oturuyor sıralarında.
Büyük çoğunluk derse hazırlık yapıyor,
Öğretmen sınıfa girmeye hazırlanıyor.


Sınıfa girince öğretmen,
Buyurun oturun çocuklar derken.
Henüz derse geçmeden,
Bir çanta yere düşerken.


Derken yavaş yavaş ders başlıyor,
Öğretmen nerede kalmıştık, diyor.
Ders öğrencilerle beraber işleniyor,
Önemli cümleler  anında çiziliyor.


Öğretmen en önemli bilgiyi söylerken,
Bir öğrenci su için izin isterken.
Sinirlenen öğretmen, git çocuğum derken,
Diğer öğrencilerin dikkati dağılırken.


Tam da sınıfın dikkatini toplayan öğretmen,
Su içmeden gelen öğrenci kapıyı çalarken.
Bir kez daha sinirlenen öğretmen,
Sonunda bitirir anlatacağını vakit geçirmeden.


Öğrenciler : “Bum” oynayalım, derse,
Kısa bir mola verilir derse.
Öğretmen öğrencilerini kırmaz genelde,
Eğer planında geride değilse.


Bum oyunu çabuk bitirilir,
Derse devam edilir.
Zil çalmış ama bitmemişse konu,
Sınıfça beklenir cümlenin sonu.


Zilin çalmasına birkaç dakika kalmışsa,
Dersin etkinliği de  tamamlanmışsa,
Ya yine bir oyun oynanır,
Ya da ritmik sayma yapılır.


Bu yaşananlar herhangi bir ders saatimizdi,
Yaşadıklarımız bizi mutlu ederdi.
Derslerde her türlü duyguyu yaşardık,
Sınıftan da beraber çıkardık.
                                               
                                           Mayıs 2012
                                         Enver ÇOCUK

Dil susar, göz kapanır
Konuşmaktan,görmekten aciz..
Dün üstüne dünya abanır
Kesilir neşeye  haciz..
Sığınmak en Güzele güzelce,
Ağlama düşünce,
Bırak feryadı
Düşünme ahı..
Yok eski tadı, bilinmez yeni adı
Bir çeken bilir
Bir çektiren.
Her gecenin ortasında
Alır götürür uzaklara
Kapkara ,
Ya da niyetin çağırdığı
Allı  pullu bir tren...

her eylül anafikrini suskun teyelleyen
bir mektup kalbimize yollanan

yaprağın yeşile elvedası kadar
yatkınız hazana

sonra yaşarım diye rafa kaldırılmış
günleri pencere önünde bekletenler

bodur günlere kalan dünyada
gölge boyu uzayacak mı özleyenler

günübirlik koşuşturmayı gün
tüten bacalarda mı uğurlayacak insan

dal savrulan yaprağımız hazana teslim
 Üzülme Allah bizimle..

her eylül anafikrini suskun teyelleyen
bir mektup kalbimize yollanan

yaprağın yeşile elvedası kadar
yatkınız hazana

sonra yaşarım diye rafa kaldırılmış
günleri pencere önünde bekletenler

bodur günlere kalan dünyada
gölge boyu uzayacak mı özleyenler

günübirlik koşuşturmayı gün
tüten bacalarda mı uğurlayacak insan

dal savrulan yaprağımız hazana teslim
 Üzülme Allah bizimle..

Kalemden öte yüreğinize sağlık saygıdeğer hocam .
Selam olsun size ve devridaim dönen bahara getirdiklerine ve götürdüklerine

Kalemden öte yüreğinize sağlık saygıdeğer hocam .
Selam olsun size ve devridaim dönen bahara getirdiklerine ve götürdüklerine

Teşekkür ederim hocam, okuyup anlam yükleyen yüreğiniz dert görmesin

A ğlar hemen bir derdimizi duyunca
N e yapacağımızı bilemeyiz o olmayınca
N adiren kızar bize bir yaramazlık yapınca
E ksik olmaz gölgesi ömrümüz boyunca.