YAŞLILIK
Ben artık yaşlı bir insanım,
Çocukluk, gençlik bitmez sandım.
Gençken "Yaşlılığa çok var." derdim,
Yaşlanınca zamana akıl sır erdiremedim.
Şimdi sık sık titriyor ellerim,
Yakını da uzağı da seçemiyor gözlerim.
Alçak sesleri duymuyor kulaklarım,
Yaşlı bedenimi taşıyamıyor ayaklarım.
Günlerimin çoğu yalnız geçiyor,
Gözlerim hep yolda, birilerini bekliyor.
Keşke her gün gelse evlatlarım,
Çünkü her an gözümde tütüyor yavrularım.
Yaşlılık nasıl bir şey, biliyor musunuz?
Yasaklamış doktor yağı, şekeri bir de tuz.
Düşerim diye hep korkuyorsun,
"Kırarsam bir yerimi, kim bakar?" diyorsun.
Sürekli korku, sıkıntı ve kaygı,
Mutlu olurum, görürsem sizden saygı.
Şikayetçi olmamalıyım yaşlılıktan,
Alıştım artık böyle yaşamaya çoktan.
İsterdim ki yaşlılığı öğrenin,
Gençliğinizin kıymetini iyi bilin.
Ben ölüm korkusunu çoktan aştım,
Acı çekmeden ölmek en büyük aşkım.
Siz de yaşlanacaksınız bilin bunu,
Sakın unutmayın yaşlılıktır gençliğinizin sonu.
Ben de bitmez gençlik demiştim hatırladınız mı onu?
Hatırlamıyorum artık çocukken oynadığım en iyi oyunu.
Ara sıra tutun ellerimizden titremesin,
Anlattığımız anılar sıkılmadan dinlenilsin.
Mümkünse arada bir evimizi temizleyin,
Ölüme çok yakınken şu ihtiyarı mutlu edin.
Kış günlerinde sobamızı bir yakın,
Soğuk olan bu günlerde ölüm bize çok yakın.
Gücüm kalmamış kıyamıyorum odunları, Kıyarsanız odunları, unutmayın çalı çırpıları.
Eskisi gibi yiyip içemiyor insan,
Çaya ekmek doğrayıp yiyorum, buna inan.
Keşke bazen olsa bir tas sıcak çorba,
Hasret kaldım köfteye bir de kebaba.
Ne olur, ne olur unutmayın bizi,
Umutla, sevgiyle doldurun kalbimizi.
Bizim için ilgi, en büyük ihtiyaç,
Sen de olacaksın ilgiye bir gün muhtaç.
Mayıs 2014