Eskişehir
-I-
Kıyısına tutunduğum, bir deryasın içimde
Uzaktan seyre doyamadığım bir resim gözlerimde
Eskiyen ömrümün şahidi oldun,yaşadım senle
Çocukluğumu yitirip gençliğimi yaşadım sende
Işıltılı uzayan sokaklarda akşam kalabalıkları
Belki yalnızdım,kalmadım kalabalıklar içinde,
Şahin tepesinden bakardım gözlerinin içine,
Yürüdüğüm sokaklarda eskimeyen çehreler
Eskimeyen hikayeler var eski bir şehirde
Akcamide sabah ezanında eski medrese önünde
Kurşunluda tarih dokunurdu gözlerime
Bademlikten uzaklaşıp varınca zirveye
Güneşin doğuşunu seyretmek ne zevkti öyle
Şehir uyuyor,hayat uyuyordu,uyuyamamıstım
Kaçıncı uykusuzlukla hayata uyandığım gündü
Şehrin ortasından akan Porsuğun kenarındaydım
Uzayıp giden suyun her iki yakasında
Kalabalık insan sohbetleri,hiç duymazdım
Yitirdiğim bir ezgi vardı bu şehirde,duyamazdım
Yeni bir sevdaya eski bir yürek yetmezdi,biliyorum
Eskiyen bir şehir var yüreğimde,bekliyorum
Yeni bir düşe adadım adımlarımı,gidiyorum
Eskimedi içimde eski şehir,sevdiğim şehir
Hüzünden kopsam da içimde kalır bu yıkık şehir
Her şehrin her insanda bir hikayesi içinde bıraktığı bir anlamı var.
Yıllar önce bir ay misafir olarak kaldığım adeta bir Türkiye mozaiği olan bu şehirden aklıma ilk gelenler Reşadiye camii avlusundaki çay bahçesi, Porsuk, hamam yolu ve bademlik.
İnsanın yaşadığı şehre şiirler yazması ne güzel.