Jet stream
kırılmış yolları
uzun zamanlar, birbirine uluyor genizdeki kan kokusuyla
sahiller boyunca gezinen bir ölüm, doğuruyor iyot kokan ıssız çocuğunu
ne gidenler, ne de kalanlar susacak
cızırtısız bir an yok mazide...
hep, sabaha doğru öldürüldü bir şey bilmeden unutulan çocuklar
koynundaki serinlik uzayıp gidiyor, kırık yolların "bir zamanlar" kazınan feryadına
taze acılar ve portakal kokulu savaşlar kazanıyorum, uzadıkça bakışların
bileklerindeki düğümü kestim iskenderin hırsıyla
özgürce aksın şimdi ruhun, koyaklardan karanlık sulara
ölümün karşısında, tüm resmi düğmelerim ilikli
atlar terliyor yorgun koşulan şartlara
ne maziyi eğdik, ne de kafayı eğecek ulaklar
vardıkça uzaklaşan seraplara
Gulf Stream
nitelikli kelimeler birikiyor,
uzun süredir kestirmediğim sakallarımda
nicelik varoşluğu yakınsıyor
ne kadar azsak; o kadar güvensiz ve disleksi umutlarımız
ne kadar az anlaşılıyorsak, o kadar yoruluyor gevezelikler
cesedimizin içi boşaltılmış ve tüm spazmlar ruhumuzda dönerken
mumyalanıyor asla unutulmayacak ağrılarla
herkese göre kusursuz sayılacak mabede gömülmeden önce.
taze tutulan çürükleri kutsuyor parmaklarımızdan sızan zehir