Öyle Bir Sır'sın Bende Ki
öyle bir sırsın bende ki...
ne dîl söylesin,
ne kalbim anlatsın...
bir Bezm-i Elestten kalma o gözler ki;
her bakışın bir âyet:
«yaksın sevilen... hep yaksın...»
bir nişânın var Belde-i Arâfta diye,
kaç geceler dolu dizgin bir uçurumda aklım.
ismin gizli her harf-i Kâfta diye,
dert oldu gönlüme;
ağladım hep ağladım...
kaç geceler... savruldum bilir misin,
Kaf Dağıyla o gözlerinin arasında...
kaç geceler sana bir sırlı ankâ,
olmadım çalışmaya bir kalemin arkasında.
kaç geceler... hem üşüdüm hem yandım bilir misin
yine hep gelmeyişinin, yine hep gelmeyişinin... arkasından.
ve yaktım gemileri hep kaç gece Tarık gibi,,,
gözlerinle gözlerimin,
kendimle ankânın arasında.
kaç geceler, kaç geceler; ufaldıkça ufaldı şu gönlüm...
dudaklarımı yakan onca suyun,
bir de alamadığım onca nefesin arasında...
kaç geceler, kaç geceler, yandı, uf oldu şu gönlüm...
giremedim kendimle ellerime yazdığın arasına.
öyle bir sırsın bende ki...
unuttun, unuttun bende sanki her zerreni.
gözlerinle gözlerim arasında.
gözlerinle üşüyen kalbim arasında.
gözlerinden sadece bir nefes kadar...
ve senden bir nefes kadar uzak
bendeki kutlu tahtın arasında.
unuttun, unuttun bende sanki her zerreni...
unuttun, unuttun bende sanki her zerreni...
bugün ben-i âdemde kâys olan bir Kâysın,
dün Mevlânâ ile Şemsin arasında...
yeni açmış bir gül-ü fem goncânın,
sabah çiği düşmüş yapraklarının arasına...
gazeller düşmüş vâdîlerinde Arâfın...
ellerinle saçıma ördüğün dokunuşlar arasında...
birbirinden hiç kopmaz bu bakışlar arasında...
ok atmaya yüz tutmuş bu kaşlar arasında...
ucunda asılacağım kemend-i zülüfler arasında...
yandım, yandım sen yandıkça içinde her zerremin;
bir rindâne gazel, bir Esrâr Dede...
bir bu simsiyah bakışlar arasında.
...
her leylimde kamer, sen, gündüzümde bir şems...
Mevlânâda bir, bende bir, bende bir Şems...
...
öyle bir sırsın bende ki...