Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Bir ney  ,iki çay   ve bir de  gün batımı ...
Gün batımının o kısa anında düşe merdiven kursak
Gün batar .
Ve ardından yine yeknesak  ve yine yeniden ...
 

Dünü omuzlayıp  denize atamazsın
Senin olmayanı  ona satamazsın.
Sorgusuz yürekle her gece yatamazsın..
Güne sor, aynaya sor, ne eder çektiklerin;
Gönül tarlasında büyümüyorsa ektiklerin..
Dağda yabanmış,şehirde körpe
Kimine ilaçmış kimine sirke.

Seç tarafını hemen şimdi,
Sabrın kadar insan ;
Kahrın kadar şeytan...
Kalıp da savaşmak
Kaçıp da uzaklaşmak
İki testi biri ağu, biri bal..
İçinden çıkılmaz bir hal..
Namerdin avlusunda volta atmak mı..
Yoksa koşmak mı özgürce,
Erdemin kıyılarını..
Şimdi seç tarafını hemen şimdi,
Vakit hüzne bulanmış bir ikindi...

Uyumsuzluk aslında
bakmak değildi farklı pencereden hayata
İki çift göz...
Aynı odanın aynı penceresinden de baksa aynı hayata
Görecekleri yüreklerinde olandan başkası olmayacaktı oysa.

Çünkü
Gözler kalbin aynasıdır...

Şiir dostlarının yüreklerine sağlık.Elimden geldiğince okumaya çalışıyorum.

Seç tarafını hemen şimdi,
Sabrın kadar insan ;
Kahrın kadar şeytan...
Kalıp da savaşmak
Kaçıp da uzaklaşmak
İki testi biri ağu, biri bal..
İçinden çıkılmaz bir hal..
Namerdin avlusunda volta atmak mı..
Yoksa koşmak mı özgürce,
Erdemin kıyılarını..
Şimdi seç tarafını hemen şimdi,
Vakit hüzne bulanmış bir ikindi...

+++++
Yüreğine sağlık cnmm kardeşim.
Özlemiştik şiirlerini.

Uyumsuzluk aslında
bakmak değildi farklı pencereden hayata
İki çift göz...
Aynı odanın aynı penceresinden de baksa aynı hayata
Görecekleri yüreklerinde olandan başkası olmayacaktı oysa.

Çünkü
Gözler kalbin aynasıdır...

Şiir dostlarının yüreklerine sağlık.Elimden geldiğince okumaya çalışıyorum.

Sizin de yüreğinize sağlık saygıdeğer hocam .

zaman yaralarımızı sarmıyor sevgili
kabuk bağladı bahar düşlerimize
nicedir aşklar canın yongası
adı serçelerle anılan
yaralı kurşunlar gibiyiz..

 Kurgulanmış Susku mektuplarınız mı
dursun muallakta bir köşede   
kuytuda bir söz kalbimin ucuna gelir   
şiirler vurursa sol yanımız 
dökülsün içimiz kuşların gidişiyle   
sesi kısık şarkılar gibiyiz de
 bulduğumda seni kaybettim
büsbütün kelimelerimi  yüreğimde
cümle kelimemi lal ettim   
bütün şiirlerim kış kıyamet 
kağıdın ateşinde  erittim 

Kayıplar çoğaldıkça
Ufka derin derin dalarken
Duygular mesafeli
Bahaneler ruhumuzun doruklarında
Sessizliğin nabzını sensizlige doğru kırarken
Zaman sığ sularda
Gözlerde bozguna
Yürekte vurguna düşer...

........................
Anlatsam,döksem içimi yüreğine,
Dolar,taşar dökersin beni yerlere,
Yağmur olsam,yağsam üstüne,
Kaçarsın kuytu köşelere.
Sen de bir insanoğlu değil misin?

Unuttuğum mısraları gözyaşına versem!
Tutar benliğine sunarsın,
Bir derman istesem ,
Bin yara da sen açarsın,
Sen de bir  insanoğlu değil misin?
............................. ..

Düğüm üzerine düğüm sözlerde,
Bir çözersin,ikinci de kesilirsin,
Acı sözlerime,candan gelen deyip,
Şeker - bal eyleyemezsin,
Sen de bir insanoğlu değil misin

Dokuz Boğumlu Yalnızlık

bilseydim sebebini iç çekişlerimin
dokuz boğumlu yalnızlığın yakasından tutar
kıydığı günlerin hesabını sorardım
başımı yaslar gecenin omzuna
yıldız yıldız yanardım

bilseydim sebebini dalıp gitmelerimin
demir attığını uzaklara
ıssız bir limanda kıyıya çekerek yelkenlimi
yakamozlardan taç yapardım saçlarıma
ufuk çizgisine düğümler gözlerimi
içten içe kanardım

bilseydim kalabalıklar içinde boğulmalarımın
tenimde günah çıkartacağını
şiirlere yüklediğim itirafların
suçlanacağı her seferinde
dolunaya saklar kırılmışlıklarımı
benliğimi sınardım

bilseydim gidip gelmelerimin
 boşa çıkacağını
sual içinde hep sual kalacağımı
sığınır sahibine gecenin
kendimi kınardım

bilseydim mevsimlerin renk cümbüşünden
yalnızca sarıya çalacağımı
bahar kokulu düşlerimden
vurulup bir gün yorulacağımı
‘’kanadı kırık kuş’’ misali
dalına konardım

 bilseydim ellerimden kayıp gideceğini zamanın
gözlerimi karartır,
 inmezdim sırtından bulutların
ve
hayalin kıyısına bağdaş kurar
salınırdım eteklerinde masalların
böylece unutulurdum belki
 bir yürek ötesinde

Sündüs ARSLAN  AKÇA

sevda nedir diye sorarlarsa sana...

gözbebeklerine;
önce emeklemeyi,
sonra yürümeyi,
sonra da gülmeyi,
öğretmektir dersin...
ve gözbebeklerinle gülümsersin...

Sevip sevmediğimiz belli değil
İçimizdeki kalıntılar/alıntılar muğlak
Vazgeçtiklerimiz ”hiç"
Vazgeçemediklerimiz "hep” oluyorsa
Sevgi önce not sonra ders vermesindendi
Yüreğine mukayyet olmazsan
Hüznün teyakkuzunda
Ayrılığın taarruzuna maruz kalırsın....

ay yaslı-
yor başını gün/eş/e...

Sorma bana çocukluğumu
Sorma işte...
Dönersem geri
Gidemem ileri.
Kalbimin en hassas
En yorgun yeri.

çok bulutlu şiirler 
aşkın son deminde beklemek
fiili eyleme dönüştüremediğimiz için
bu çekimsiz halleri hayatın
baş eğmiş lal kelimeler  
sol yanımız

nereye uçar söylenmeyen sözler
hani darası ağır  gülün kıvrımları
her kuyunun  kaybedilmiş yusufları
çoğul cümleler kurulmalı baş köşesine
çağın cümle susuşlarına sar beni
ayaz vurmuş mislince künhüne varmalı yürekevimiz

bir türkünün nakaratı kadar 
kavuşmaya meyilli kalbim narın harından
 çağır beni

sevmek baharın kalbinde çınlayan bir kelimeydi
zaman yine tenha
ben ona dedimdi
seneler kıyılarımıza vuracak
artık unutmak kokuyor tüm vahaları aşkın.