Kitapseverler Buraya

Bugün Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Sahnenin Dışındakiler isimli eserine başlayacağım inşallah.
Yazarın dili ağır gelir bazı okuyuculara göre. Daha evvel Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli eserleri okuduğumdan, yazarın kullandığı dile aşinayım. Seviyorum yazarın kendine has cümleleri ile kurduğu değişik dünyalarda gezinmeyi.
Bakalım, ''Sahnenin Dışındakiler'' , beni sahnenin içine alabilecek mi?     

Bugün Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Sahnenin Dışındakiler isimli eserine başlayacağım inşallah.
Yazarın dili ağır gelir bazı okuyuculara göre. Daha evvel Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli eserleri okuduğumdan, yazarın kullandığı dile aşinayım. Seviyorum yazarın kendine has cümleleri ile kurduğu değişik dünyalarda gezinmeyi.
Bakalım, ''Sahnenin Dışındakiler'' , beni sahnenin içine alabilecek mi?     

Keyifli okumalar Emel Öğretmenim.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın aynı eserlerini okumuşuz sizinle; ''Sahnenin Dışındakiler'' de okuma listemde. Kitapla ilgili izlenimlerinizi paylaşırsanız memnun oluruz.

Kaan Murat Yanık'ın ''Butimar'' isimli kitabını okuyorum ben de. Farklı bir üslûbu var yazarın. Kitabı yarıladım ama sevdim mi sevmedim mi bilemedim.

“Tahammülsüzlüğün, şikâyetin başladığı yerde muallimlik davası biter. Muallim, daima muvaffakiyetsizliğinin, zaaflarının sebebini arayarak kendini düzeltmeye çalışmalıdır. Gandi, talebelerinde hata görürse, bunun sebebinin nefsindeki kifayetsizlik olduğunu kabul ederek oruç tutuyordu. Muallim, kaderinin karşısına çıkardığı engellerle mücadele ederken sonuna kadar nefsinden fedakârlık yapmayı göze alabilen cesur insandır.”
...
Sizi size medh edip de mest edenler değil, acı söyleyenler sizin dostunuzdur. Onlar sizden hiçbir şey beklemiyorlar. Dilenci ve meddah över. Sizi seven size ağlamasını bilir...
Nurettin Topçu Türkiye’nin Maarif Davası

En son Huzursuzluk kitabını okudum Livaneli'nin. Su gibi aktı gitti hikaye. Beni de içine alarak tabi. Çok etkilendim hala düşündükçe doluyor gözlerim.
Sonrasında hemen Livaneli'nin Yaşar Kemal i anlattığı kitabına başladım. Şu an son sayfalarındayım. Anılardan oluştuğu için ister istemez akıp gidiyor kitap. Yaşar Kemal'i de ayrı bir sevdiğimden hiç sıkılmadan bitecek görünüyor

Kitap dolusu bir oda ne demek değil ki?
Yağmurlu günlerin nemli duygular biriktirdiği günlerinde pencere kenarında denizaşırı ülkelere kalkıp gitmek demek.
Gidemediğimiz kıta, şehir ve memleketlerin mahalle aralarında farklı yüzler, kişilikler, olay ve kurguları izlemek demek.
Biraz Raskolnikov, biraz Kürk Mantolu Madonna, biraz Selehaddin Eyyubi demek.
Macera dolu bir hikayeye kendimizi kaptırıp çayımızı soğutmak demek. Ocağa konulan yemeğin dibine tutması, düş gezgini yüreğimizin bulutlardan bulutlara gezmesi, kimselerin sizi anlamadığı efkar vakitlerinde en güzel sığınak demek.
Yüzünü iki kapak arasına gizleyip
her şeylerden saklanmak demek..
Mehmet Deveci Sevdiğine Yenilmek (145.syf)

insanlar olmasa kitaplar güzel aslında

Kitap dolusu bir oda ne demek değil ki?
Yağmurlu günlerin nemli duygular biriktirdiği günlerinde pencere kenarında denizaşırı ülkelere kalkıp gitmek demek.
Gidemediğimiz kıta, şehir ve memleketlerin mahalle aralarında farklı yüzler, kişilikler, olay ve kurguları izlemek demek.
Biraz Raskolnikov, biraz Kürk Mantolu Madonna, biraz Selehaddin Eyyubi demek.
Macera dolu bir hikayeye kendimizi kaptırıp çayımızı soğutmak demek. Ocağa konulan yemeğin dibine tutması, düş gezgini yüreğimizin bulutlardan bulutlara gezmesi, kimselerin sizi anlamadığı efkar vakitlerinde en güzel sığınak demek.
Yüzünü iki kapak arasına gizleyip
her şeylerden saklanmak demek..
Mehmet Deveci Sevdiğine Yenilmek (145.syf)

Dün, bi'elimde kaşık, yanmasın diye şehriyeleri karıştırırken diğer elimde de kitabımı okumaya çalışmamın tek açıklaması bu galiba.

insanlar olmasa kitaplar güzel aslında

Öğretmenim, insanlar olmasa kitapların ne anlamı olurdu ki?

''Körleşme'' kitabının kahramanı Prof. Kien'i getirdi aklıma bu sözünüz. Kendini herkese, her şeye kapatıp kitaplardan kurduğu dünyaya hapseden Kien.
İnsanlardan kitaplara kaçtığımız, kitaplardaki dünyayı gerçeğe tercih ettiğimiz doğrudur ama kitapların da yerini tutamayacağı şeyler var...

Öğretmenim, insanlar olmasa kitapların ne anlamı olurdu ki?

''Körleşme'' kitabının kahramanı Prof. Kien'i getirdi aklıma bu sözünüz. Kendini herkese, her şeye kapatıp kitaplardan kurduğu dünyaya hapseden Kien.
İnsanlardan kitaplara kaçtığımız, kitaplardaki dünyayı gerçeğe tercih ettiğimiz doğrudur ama kitapların da yerini tutamayacağı şeyler var...

aslında benim söylemek istediğim "insanlar olmasa her kitabı doğru kabul edebilirdik" ti her kitap insanla yalanlanır, her insan bir kitabın sağlamasıdır, her zaman kitap yalan çıkar

Dün, bi'elimde kaşık, yanmasın diye şehriyeleri karıştırırken diğer elimde de kitabımı okumaya çalışmamın tek açıklaması bu galiba.

aynı sahneyi ben de yaşamıştım :)bazen öyle kitaplarım oluyor ki bitirinceye kadar bırakamıyorum elimden,tıpkı bir film izler gibi araya reklam girmesin istiyorum

Okuma Hızınızı Test Etmek İster Misiniz?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ben ettim, durum fena. Hızlı okumak bazen anlamanın önüne geçebiliyormuş.

Kendime not: Yavaş oku, sindirerek, anlayarak, keyfine vararak.

Okuma Hızınızı Test Etmek İster Misiniz?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ben ettim, durum fena. Hızlı okumak bazen anlamanın önüne geçebiliyormuş.

Kendime not: Yavaş oku, sindirerek, anlayarak, keyfine vararak.

Çok meraklıyımdır böyle değerlendirmelere. Okuma hızı sarı alanda kalırken(247)  anlama oranı %80 lerde olması sanırım sevindirici bu kendi adıma 😂 Bunu daha ilerilere taşımam lazım kendimi kamçılamak adına iyi oldu bu, teşekkürler öğretmenim ☺

Çok meraklıyımdır böyle değerlendirmelere. Okuma hızı sarı alanda kalırken(247)  anlama oranı %80 lerde olması sanırım sevindirici bu kendi adıma 😂 Bunu daha ilerilere taşımam lazım kendimi kamçılamak adına iyi oldu bu, teşekkürler öğretmenim ☺

Estağfurullah öğretmenim, tebrik ederim güzel sonucunuz için.

Okuma Hızınızı Test Etmek İster Misiniz?

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ben ettim, durum fena. Hızlı okumak bazen anlamanın önüne geçebiliyormuş.

Kendime not: Yavaş oku, sindirerek, anlayarak, keyfine vararak.

Hızlı okumamla övünüyordum ,övünmeyeyim:)
 Okuma hızım düşmüş, anlamada da ilgimi çeken yerleri anladığımı anladım:)...Çocukların anlamaları neden düşük onu da anladım:)

son on yıldır bir furya var eskiden insanları konuşmalarından ne kadar kitap okuduklarını ya da ne kadar entellektüel birikimi olduklarını anlardın. Mesela yeni yetme ergen, ünide iyi bölüm okumuş, 30 bulmadan evi arabası olan tipler vardır, ortama girince ya aracınının anahtarını masaya koyar ya zırt pırt araba yıkatır, saçına müthiş özen gösterir. Bunların hayatı metayla anlam kazanmaktadır, işleri ve bunlar dışında çok fazla konuşamazsın, konuşmaya kalkınca bir süre sonra ağzının üstüne kürekle vurmak gelir insanın içinden. Bu kadar okumuş adam, bu kadar kazanıyor bin bir türlü insan görüyor hiç mi hayata dair bir şey öğrenmemiş dersin. Mesele eşeklik baki kalır meselesi değildir. Mesele burada sürekli metalarla anlam bulan hayatlardır. Artık sanki kitaplarda öyle sanki, insanlar aşk romanları vs. okuduklarında ya da misal orhan pamuk gibi vasatları okuduklarında bir derinlik kazandıklarını sanıyorlar; artık anahtar yerine varsa yanında kitap konuyor masaya, instangrama kitap atılıyor, bir kitabı sırf okumuş olmak kendini üstün hissetmeni sağlıyor, sayfa sayısı ile anlaşılıyor, çok olsun daha çok olsun ki sadece kafanda hayal ettiğin o salaş odan kitaplarla dolsun okumasan dahi sana karpostalvari bir imaj versin yeter, kitap sağlamsa öyle ulu orta bin tane uyarıcının olduğu yerde anlaşılıyorsa o kitap sadece magazindir. kitap neydi; susuzluk hiç bir şeydi imaj her şey miydi, on yüz bin milyon baloncuk muydu kitap?