Öğretmene Verilen Değer:(

Bireysel düşüncem ; Beni birilerinin sevmesini ya da değer vermesini istemiyorum .Sadece yaptığımız mesleğe saygı gösterilmesini istiyorum.

İyi çalışmalar dilerim

Kesinlikle doğru cümle bu öğretmenim.Verdiğimiz emeğe saygı olmalı.Peki biz bu saygıyı ne zaman,nasıl ve neden kaybettik acaba????Eskiler anlatırlar.Bizim köyde öğretmen vardı.Şöyle yapardık,böyle davranırdık diye.Ne oldu da biz nerede ise istenmeyen durumuna düştük?

bu meslek peygamber mesleğidir kim ne derse desin kutsaldır.lakin şöyle bir durum var mesleği kötüye kullanan meslektaşlarımızda var malesef bunları haberlerden takip ediyoruz.birilerinin yanlışları herkese yapıştırılı genelleniyor.ben köy okulu öğretmeniyim ve bununla gurur duyuyorum.eşimden ailemden ayrıyım ama köy okulu öğretmenleri hakkında kendi meslektaşlarımın bile öyle düşünceleri varki.çünü böyle sözleri hakeden rahat vicdansız insanlarda var.inşallah değerimizin bilindiği günler göreceğiz arkadaşlar.sınavadayalı sistemlerin olduğubir ülkedeyiz herkes sözleirnin yanlışlığını anlayacaktır:)

Hocam bende 5 yıl dağ köylerinde çalıştım ve 2006'dan beri doğuda küçük bir ilde merkezdeyim şuan,çektiğimiz çileleri bir Allah bilir bir biz!!!Esasında problem; son zamanlarda birilerine %170 zam yapılırken ses sedanın çıkmaması,sayın vekillerin kendilerine %60 zam yaparken bütçede problem olmaması,son 3 ayda elektriğe %20,doğal gaza %36,5 zam yapılabiliyorken,afaki olmaması! hatta el altında askerlere 350 tl ek ödeme yapılabilmesi! müsteşarlara,genel müdürlere bir kalemde 700tl-900tl arası artışların yapılabilmesi,eşit işe eşit ücret tantanalarıyla en az alan lise mezunu memurlara 170 tl zam yapılabilmesi.......
 
ancak gel gelelim yıllardır unutulan söze geldiğinde yüce bir meslek ifade eden öğretmenlik mesleğinin tarihinin en itibarsız döneminin yaşattrılması!!hem manen,hem maddeten!!!
 4 yıllık fakülte mezunu olupta kamuda öğretmenden daha düşük ücretle çalışlan bir kimse bulunmamaktadır,hatta yukarıda bahsettiğim ek ödeme ile lise mezunu 13/1 gardian 1718 tl(bekar) alıyorken(yeğenim),fakülte bitirmiş öğretmen 1560 tl ücret almaktadır!!!işte resim bu ve haklı olarak yukarıda saydıklarım tepkileride ve yoğun eleştirileri beraberinde getiriyor, haklı olarak!..

 Bana göre de eğitim değersizleştirilmek isteniyor öğretmenlerin pek kimsenin umrunda olmadığını düşünmeye başladım ,üzülerek...

Ben sınıfta hiç uyumadım.

Başlık öğretmene verilen değer ancak son zamanlarda gündemi meşgul eden bir konu ile ilgili şunu söylemek istiyorum(Dilerseniz siliniz.)
  Aldığımız maaş ve çalışma saatlerimiz ağızlarda ya.Öğrencilerimize verdiğimiz sevgi ve şefkatin bedeli var mıdır acaba?
  Hangimiz bir öğrencisi yaralanınca kayıtsız kalır?
  Hangimiz öğrencisinin maddi olanaksızlıkları karşısında duyarsız kalır?
  Hangimiz o minicik yüreklerin gözyaşlarını silmez?
  Kaç tane memur sabırla karşısındakine defalarca anlatması gerekeni anlatır?
 Hangi memur karşısındakinin eksiklerini tamamlar?Mesela ben eksik evrakımı tamamlayan,eksik imzası olan evrakta yardımcı olan ya da 10 kuruş bile eksik olan parada yardımcı olan birini görmedim.
 Burnundaki sümükten,başındaki bite kadar ilgili olduğumuz için mi acaba bunlar?
  Sanırım bu kadar kendimizi verdiğimiz ve FEDAKAR olduğumuz içindir değersizliğimiz.

Bana göre de eğitim değersizleştirilmek isteniyor öğretmenlerin pek kimsenin umrunda olmadığını düşünmeye başladım ,üzülerek...

Yeniden başlangıçlar için bitişler şart sanırım öğretmenim!Şuanki politikalrı izleyenler durumu oraya taşıyor!Bakacağız önümüzde daha nasıl günler var olacak??Ama bizi yakın planda çok iyi şeylerin karşılamayacağı kesin görünüyor,inşallah yanılıyorumdur...
    Elbet öğretmene yapılan bu nhaksızlıklar görülecek,anlaşılacak ve bunları yapanlar yeri zamanı geldiğinde dersini alacaktır!..Belkide içimizdeki bir kısmın akıllanması için bunlar şarttı!...

Kendimizi memurlarla kıyaslamayalım artık..
Bizim bi sıfatımız var ÖĞRETMEN...
Ve kimseye kendimizi ispatlamak zorunda değiliz vicdanımız hariç...
Aristo bile böyle dümmmmdüz bi mantık kuramazdı herhalde...

"Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır."

    Her zaman ki gibi Atatürk ne güzel ve  doğru söylemiş..

terziyi beklerken ayaküstü sohbette  tanımadığım,öğretmen olduğumu bilmeyen bir bayanın komşusunun,çocuğunun öğretmenine kızıp,okula gidip öğretmeniyle nasıl da kavga ettiğini ballandıra ballandıra,keyifle anlatışını dinledim,izledim.bitiminde gerekli konuşmayı yaptım.
küçük resimleri birleştirdiğimizde mesleğimizin saygınlığının bittiğini görebiliriz.bunun da yetkili ağızlar dediğimiz "büyüklerimiz" tarafından bilinçli yapıldığı da çok açıktır.

Bir Öğretmenimizin Gönderdiği Duygu Yüklü ve Anlamlı Yazısı ;
 
20 yıllık öğretmenim. 20 yıllıkta bir anneyim aynı zamanda… Öyle küçük yaştaydım ki bu iki kutsal görev bana verildiğinde, …Biri kul biri Allah tarafından bahşedilmiş iki göreve başlayalı tam 20 yıl geçmiş…
son günlerde çıkan haberler beni öyle bir sarstı ki resmen depresyona girdim……Eskileri deşeler oldum karga misali… yaptıklarımı, yapmakta olduklarımı ve yapacaklarımı sorgular oldum velhasıl…ve her yanım acıyor şimdi ((ruhum acıyor ben bunu nasıl anlatsam bilemiyorum şuan.)
 ….
 Henüz 21 yaşımdaydım hem anne hem öğretmen olduğum zaman…allah yukarda şahidimdir hiç ayırım etmeden davrandım bu iki güzelliğe de.
 …
 ilk görev yerimdeydim ve daha 40 günlük bir bebeğe sahip bir anneydim. Müfettiş gelecek okula, her ne halde olsanız da okulda olmanız gerekiyor diye okul müdüründen direktif gelmişti.
Memleketimden, ailemden ve tanıdıklarımdan uzakta bir yerdeydim. Eşim askere gitmişti. ..
 Bir bebeğim, bir mesleğim birde ben kalmıştım mersinin silifke ilçesindeki ticaret lisesinde…ne tanıdığım bir kul ne de bir eşim dostum vardı.
 Öğretmendim ya ne olursa olsun verilen emre uymak zorundaydım. Çünkü 40 günlük bebeğimden daha öncelikli olması gereken bir görevim vardı benim o daha kutsaldı, o daha önemli ve narindi incitilmeye asla gelemezdi…(mesleğimi incittiklerine ağlıyorum şuan)
 …
 yüreğimi yoldaş ettim, başımı göğe kaldırdım ve yavrumu kucağıma aldım evimden çıktım..
 Yürüdüm silifke’nin tüm sokaklarını ama peşimden atlı geliyormuş gibi koşarcasına. Sonunda 4 katlı bir apartmanın önünde durdum ve girdim içeri . Kapı önünde ayakkabı sayısı çok olduğunu gördüğüm dairenin çaldım kapısını (ayakkabı çoksa orada yaşayan çoktur, biri bakmazsa diğeri bakar dedim yavruma)
 kapıyı açan kadına uzattım kırk günlük bebeğimi, önce allaha sonra sana emanet diyerek! Ve kızımı verdim kucağına o hiç tanımadığım kadının…sonra arkama bile bakmadan koştum okuluma. Çünkü ben öğretmendim!
 …
 o gün sabah saat 08 .00 di..müfettiş, idareciler ve öğrenciler içinde geçen zamanı bir bana birde allaha sormalı insan!
 ….
 Yaratan güzeldir çünkü insanı yaratmıştır. Ol ki insan kendinin farkında olsun.
…….
 3 gün önce gece saat 3 e kadar gözlerim görmeyene kadar öğrencilerim için yaptığım avrupa birliği projesindeki o güzel anları, yaşanmışlıkları başarıları anlatıpta birilerine nasıl örnek olurum düşüncesiyle ve sonuçları nasıl anlatırım endişesiyle uğraşırken, afiş, broşür ve raporla mücadele ederken gayri ihtiyari baktım haberlere……bakmaz olasıca gözlerim, başbakanımızın öğretmenlerle ilgili açıklamalarına takıldı…… mesleğimi maddiyata ve 15 saatlik bir zaman dilimine sığdırmış olmasına inanamadım…15 saatin dışında yaptıklarımızı hiç hesaba katmamış, aldırış bile etmeden sadece bu açıdan bakmasına inanamadım…incindim. Öyle incindi ki mesleğim belki de o yüzden girdim bu depresyona
 (öğretmenim ben ya, narinim; çünkü geleceğin yazgısını yazan kalemim ben, incitmeyin beni ne olur… )

BAŞBAKANIN VE BAKANIN HER AÇIKLAMASI ÖĞRETMENE TOKAT
 HÜKÜMET AVİZE DÜKKÂNINA GİRMİŞ FİL GİBİ!
 Hükümet avize dükkânına girmiş fil gibi. Her hareketi toplumun bir kesimini eziyor. Maliye bakanın her açıklaması memura küfür. Milli eğitim bakanın her açıklaması öğretmene tokat. İçişleri bakanının her açıklaması ülkemizde yaşanan kirli savaşta ölenlerin anısına saygısızlık. Başbakanın öğretmenler ile ilgili son açıklaması ise öğretmenin saygınlığına fatihaydı. Ey hükümet titre ve kendine gel. Devletin tüm işlerini şamar oğlanına çevirdiğin bu üç milyon memur ile yürütüyorsunuz. Memurlar bu ülkenin sosyal yardıma muhtaç kesimi değil, üreten ve ürettiğinin karşılığını isteyen kesimdir. Her memur zammında halkla memurlar karşı karşıya getirilmeye çalışılır. Ezber cümle bir anda hortlatılır; “Eğer memura zam verirsek bu daha fazla vergi demektir, bu vergi de halkın cebinden çıkacak, olmayanı veremeyiz!” sanki memurlar bu halkın işini değil de Yunanistan halkının işini yapıyor!
 Hükümet bir yandan ihracat rekorlara kıran, dünya sıralamasında on altıncı büyük ekonomisi olan, istikrarlı bir şekilde büyüyen, lider ülke profili sunarken, diğer yandan söz çalışanın alın terini vermeye gelince Yunanistan sendromuyla çıkıyor karşımıza. On sente muhtaç Türkiye’nin başbakanıyla, on altıncı büyük ekonomiye sahip Türkiye’nin başbakanı aynı telden çalıyor; “bütçe imkanlarımız kısıtlı, olmayanı veremeyiz”.
Öğretmenler sayın başbakanın en sevdiği kesimmiş! Gölge etme başka ihsan istemeyiz. Sevdiğiniz için mi şuan öğretmenler en düşük memur maaşı alıyor. Sevdiğiniz için mi nerde öğretmen düşmanı varsa bulup Milli Eğitim Bakanı yapıyorsunuz? Bir kere öğretmenleri diğer memurlarla kıyaslamak bir cehaletin tezahürü değilse, gözden çıkartmaktan başka bir şey değildir. Evrakla uğraşmakla, kırk tane çocukla uğraşmak aynı şey nasıl olabilir? Bu iki insanın manevi yükü ve yaşadığı stres aynı olabilir mi? Sınıftaki çocukları otur deyince oturan, kalk deyince kalkan kendi grubunuz gibi sanıyorsunuz? Hiç tapu kadastro memurları için eli öpülesi diyen bir başbakan, bir bakan duydunuz mu? Ama eli öpülesi öğretmenlerimiz sözünü siz dahil tüm başbakanlardan ve bakanlardan işittik. Evinizin tapusunu düzenleyen memura yıllar sonra gidip elini öpme gereği hiç duydunuz mu? Ama öğretmeninizin elini öptünüz. Bu farkı yaratan değeri nasıl ve hangi vicdanla bir anda silip atabiliyorsunuz? Öğretmenin haricinde kaç memur eve iş götürür? Öğretmen okuldan çıkar akşam alır eline yazılı okur ya da yarın anlatacağı derse hazırlık yapar. Öğretmenin iki ay tatili varmış? İstatistiklerine bak bakalım kaç öğretmen o tatillerde yurt dışına çıkıp tatil yapabiliyor? Bırakın yurt dışını kaç öğretmen memleketine çoluğunu çocuğunu toplayıp ziyaret için gidebiliyor? O tatillerde öğretmenler ek iş yapıp senin oluşturduğun sefalet durumunu aşmaya çalışıyor.
İktidarın öğretmenlere karşı tavrı net olarak bellidir. Toplu sözleşme sürecide bunu perçinlemiştir. Şuan okullarda yetmiş iki bin öğretmeni ücret karşılığı asgari ücrete çalıştırıyor. Üç yüz bin öğretmen de dışarıda sıra bekliyor. Altı yüz bin de fakültelerde var. Hükümet bunu kullanıyor. Yarattığı işsiz öğretmenler üzerinden, çalışan öğretmenleri vuruyor.

 Öğretmenlere verilen değer eğitime verilen değer kadardır. Birilerine rant yaratmak için milyarlarca dolar tutacak akıllı tahta ve tablete gelince para var, eğitimin olmazsa olmazı öğretmene gelince paraya yok, siz inanıyor musunuz bu yalanlarınıza ki bizden inanmamızı bekliyorsunuz?

 Sayın Başbakan akıllı tahtalarınız, tabletleriniz öğretmenlerin yerini asla tutamaz! O materyalleriniz öğretmenler olmadan bir hiçtir. Öncelikle yatırımı öğretmenlere yapınız. Eğitimin kalitesi, öğretmenin kalitesiyle eş değer gider bunu da unutmayınız.
  
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN
YÖNETİM KURULU
 

Allah' a Havale Ettik

alicam46 öğretmenim hislerime tercuman oldunuz.....

madem bu kadar kolay bir meslek ve havadan maas alıyoruz....buyursunlar onlarda öğretmenlik yapsınlar.....

alicam46 hocam ağzınıza sağlık...

yorumsuz