Tipik Özellikleri Nelerdir?
YGB ( Yaygın Gelişimsel Bozukluk ) tanısı almış olan bireyler özellikleri açısından oldukça heterojen bir gruptur. İletişim becerileri, sosyal etkileşim ve ilgilerindeki sınırlılıklar hepsinin ortak özellikleri olmasına karşın, gözlenen özelliklerin derecesi ve bilişsel özellikleri bireyden bireye değişebilir. Örneğin bazı bireylerde sınırlı da olsa iletişim becerileri olduğu gözlenirken, bazıları çevreyle iletişim kurma çabasına girmezler. Diğer taraftan bazı çocuklar diğerleriyle göz kontağı kurabilirken, diğerlerinde hemen hemen hiç göz kontağı olmadığı gözlenir. Bu nedenle otizmli çocukların aşağıda açıklanan temel özellikleri, her çocuğun kendine özgü özellikleri olabileceği göz önüne alınarak okunmalıdır.
İletişim becerileri, hiç konuşmamaktan etkili iletişim kuramamaya kadar farklılık göstermektedir. Bazı çocuklarda konuşmada belirgin derecede gerilik görülebilir. YGB tanısı almış olan çocukların en az üçte biri hiç konuşmamakta (% 35-40) ve %30-50 si dili işlevsel olarak kullanamamaktadır. Diğer taraftan grubun yaklaşık % 50 si farklı düzeylerde sözel iletişim becerilerine sahip olmaktadırlar. YGB tanısı almış olan çocukların birkaç sözcükle de olsa iletişim kurmaya başladıkları ancak grubun yaklaşık olarak %25-30 unun 15.-24. aylarda var olan sözcüklerini ve el sallama, işaret etme gibi sözel olmayan iletişim davranışlarını kaybettikleri gözlenmektedir.
Otizmli çocuklarda konuşma genellikle akranlarına göre gecikmiştir, bazı çocuklarda hiç konuşmama olarak tanımlanan mutizm görülmektedir. Bunların yanı sıra yaygın olarak gözlenen iletişim ve konuşma özellikleri vardır. Ekolali bu özelliklerden birisidir ve çocuğun duyduğu sesleri, sözcükleri ve cümleleri yineleyici bir şekilde ve iletişim amacı olmaksızın anında ya da daha sonra tekrar etmesi olarak tanımlanır. Bazı çocuklar diğerlerinin sözcüklerini orijinal konuşmacının ses tonu ve temposu ile tekrar ederken, diğerleri de televizyonda duydukları reklamları, filmlerde duydukları ifadeleri olduğu gibi tekrar edebilirler. Ekolali, genellikle otizme özgü gibi düşünülse de engelli olmayan ve zihinsel engelli olan çocuklarda da dilin öğrenildiği dönemlerde ortaya çıkan bir özelliktir. Çocuk büyüdükçe bu özellik kaybolur ve başkalarının söylediği cümlelerle ilişki kurmak yerine çocuk daha yaratıcı cümlelerle iletişim kurar. Otizmli çocukların ise bu dönemde kaldıkları ve yaratıcı cümleler kurma aşamasına geçemedikleri, dilin ezberlenmiş cümle setlerinden oluştuğu ve var olan dil becerilerinin yeni durum ve ortamlara uyarlanamadığı düşünülmektedir. Ekolalik ifadelerin daha önce düşünüldüğü gibi dilin anlamsız bir kullanılış şekli olmadığı, çoğunun iletişim amaçlı kullanıldığı da savunulmaktadır. Ancak ekolalik ifadelerin anlamını çözebilmek her zaman mümkün olamamakta; grubun yaklaşık % 75 i açık ve net anlaşılabilir ekolalik ifadeler kullanırken, geriye kalan % 25 inin ifadeleri daha az anlaşılabilmektedir.
İletişim becerilerine ilişkin diğer özellikler, konuşma becerileri olan çocuklarda şahıs zamirlerini kullanmadaki güçlük, alışılmadık ses tonu ile sözcüklerin mecaz anlamlarını, deyimleri, soyut sözcükleri ve dile dayalı şakaları anlamadaki güçlükler olarak sıralanabilir. Konuşma becerileri olan otizmli çocuklar birinci tekil şahıs ifadesi olan "ben" sözcüğü yerine üçüncü tekil şahıs ifadelerini kullanmakta, isteklerini "Ayşe su ister" şeklinde ifade etmektedirler. Deyimleri ya da sözcüklerin mecazi anlamlarını anlayamamakta, örneğin "büyük ikramiye ona vurdu", "hastalandı ve yatağa çakıldı kaldı" ya da "ağlamaktan gözlerim çıktı." gibi ifadeler üst düzey dil becerileri olan otistik çocukları bile şaşırtmaktadır. Ayrıca anlamını iyi bildiği bir sözcüğün farklı anlamları olduğu ve iletişim sırasında bu farklı anlamların sık sık kullanıldığı durumlarda, otizmli çocuk konuşulanları anlamada güçlük çekmektedir.
Dil kullanımında gözlenen belirgin farklılıklara / özelliklere karşın yapılan araştırmalarda problemin dilin yapısal boyutunda değil, iletişim boyutunda olduğu belirtilmektedir. Konuşma ve dil becerileri olan YGB li bireylerin, diğerleri ile karşılıklı konuşma başlatma ve konuşmayı sürdürme konusunda ciddi güçlükleri bulunmaktadır Yukarıda açıklanan güçlüklerin yanı sıra karşısındaki kişiye bakma, yüz ifadelerini kullanma, iletişimde sıra alma, işaretler ya da mimikler kullanarak karşısındakinin dikkatini bir olay, kişi ya da nesne üzerine çekme gibi sözel olmayan iletişim becerilerinde de farklı düzeylerde yetersizlik gözlenebilmektedir. Otizmli çocukların farklı düzeylerde sözel olmayan iletişim becerileri olmasına karşın, bu becerilerin iletişimdeki sosyal işlevlerini anlamada güçlük çektikleri, bu nedenle sözel olmayan iletişim becerilerindeki yetersizlerin niteliksel olduğu kabul edilmektedir. Birçok anne baba çocuklarının, ulaşamayacakları bir şey istedikleri zaman kendilerinin ellerinden tutarak o şeye doğru götürdüklerini söylerler. Ancak bu davranışın iletişim amaçlı olmadığı, bir amaca ulaşmak için yetişkinin bir araç olarak kullanılması olduğu kabul edilmektedir. YGB bireylerin iletişim özelliklerine ilişkin bu farklılıkları özet olarak şöyle sıralanabilir: Konuşma gecikmiştir ya da hiç yoktur, işaretler, mimikler gibi alternatif iletişim becerilerini kullanmada başarısızdırlar, anında ya da gecikmiş ekolali vardır, şahıs zamirlerini ters kullanırlar, soyut ifadeler, mecazları anlamada güçlük yaşarlar, sözel olmayan iletişim yetersizdir.
Sosyal etkileşim: Sosyal yetersizlikler, YGB altında yer alan beş bozukluk için de tanı ölçütüdür. YGB tanısı olan çocukların anneleri çocuklarının çok küçük yaşlardan başlayarak kendileri ile göz kontağı kurmaktan kaçındıklarını, insanlardan çok nesnelerle ilgilendiklerini ifade etmektedirler. Bu çocuklar bebeklik ve küçük çocukluk döneminde akranlarına göre daha az gülümsemekte, daha az ses çıkarmaktadırlar. Diğerlerinin seslerine ilgi göstermemekte, anne babalarının seslerine tepki vermemektedirler. Kendi isimlerine tepki vermemeleri YGB tanısı için güvenilir bir gösterge olarak kabul edilmektedir.
Çocukların çoğunda sosyal etkileşim genel olarak herhangi bir öğretim olmaksızın doğal olarak gelişmekte; örneğin görsel dikkatini diğerleriyle birlikte ilgilenilen bir şey üzerinde toplamak olarak tanımlanan ortak dikkat 6-18 aylar arasında gelişmektedir. Çocuklar bu dönemde diğerlerinin işaret ve bakışlarını izleyebilirler, kendi bakış ve işaretlerini, çevrelerindeki diğerleriyle aynı nesneler üzerinde odaklayabilirler. Çocuk ilgilendiği bir nesneye bakar, sonra bu nesneyi diğerlerine gösterir daha sonra yetişkinin gösterdiği nesneye bakıp bakmadığını izler. YGB'li çocuklarda diğerlerinin bakışlarını izlememesi, ilgilendiği nesneleri diğerlerine göstermemesi yaygın olarak görülen bir özelliktir ve bu özelliğin dil gelişimini de olumsuz yönde etkilediği kabul edilmektedir.
YGB li çocuklar diğerleri ile sosyal etkileşim kurma konusunda ilgisiz görünebilirler, diğerlerinin farkında değilmiş gibi davranırlar ve sosyal kurallara uymayabilirler. Ancak bazı çocuklar yalnız olmayı, yalnız etkinlikleri tercih ederken, bazıları sosyal etkileşim kurma çabası içinde olabilirler. Ancak etkileşim başlatma, etkileşimi sürdürme ve sonlandırma konularında ciddi güçlükler yaşamaları nedeniyle akranlarından çok, kendilerinden küçük çocuklarla ya da yetişkinlerle etkileşim kurmayı tercih ettikleri gözlenmektedir.
Başarılı sosyal etkileşim için diğerlerinin duygularını, düşüncelerini ve inançlarını anlayabilmek, diğerlerinin düşünce ve duygularının kendimizin düşüncelerinden farklı olabileceğinin farkında olmak çok önemlidir. Zihin kuramı olarak tanımlanan bu özellikler bireyin, diğerlerinin duygu, düşünce, eğilim ve isteklerini anlama becerisi olarak kabul edilmektedir. Küçük çocuklar, üç-dört yaş civarında, çevrelerindeki diğer kişilerin duygu düşünce, istek ve eğilimlerinin, kendi duygu, istek ve düşüncelerinden farklı olduğunu anlayabilmekte, diğerlerinin sosyal davranışlarını yordayabilmekte ve sosyal davranışlara ilişkin beklenti geliştirebilmektedirler. Bunun sonucu olarak kendi davranışlarını diğerlerinin davranışlarına göre değiştirebilmekte ve uyarlayabilmektedir. Otizmli çocuklar ise diğerlerinin duygu ve düşüncelerini, yüz ifadelerini, vücut dillerini, davranışları ile, diğerlerinin bakış açısını anlayamamaktadırlar. Bazı araştırmacılar tarafından, sosyal körlük ya da zihin körlüğü olarak ta isimlendirilen bu sınırlılık otizmli çocukların en temel yetersizliği olarak kabul edilmektedir. Otizmli çocuğun hem kendi davranışlarını hem de diğerlerinin davranışlarını anlayabilmesi gecikmiştir ve yetersizdir. Araştırmalar dil öğrenme ile zihin kuramı arasında ilişki olduğunu, zihin kuramını kazanmış olan çocukların daha üst düzeyde sözel dil becerilerine ve daha esnek iletişim becerilerine sahip olduğunu açıklamaktadırlar.
YGB tanısının önemli bir ölçütü, çocukların oyun davranışlarının akranlarından farklı olmasıdır. Özellikle hayali oyunların gelişmemesi ya da yetersizliği temel belirtilerden birisi kabul edilmektedir. Genellikle yineleyici, tekrarlardan oluşan oyunlar gözlenmektedir. Bir nesne ya da oyuncağı sallama, döndürme gibi yineleyici bir şekilde kullanma, oyuncağın sadece bir parçası ile ilgilenme (oyuncak kamyonun sadece tekerleklerini döndürme ) tipik oyun davranışları kabul edilebilir. Sembolik oyun genellikle çok sınırlıdır, diğerlerinin yardımı olmaksızın hayali oyunlar gözlenmez. Genellikle yalnız oynarlar ve bu oyunlarda yineleyici / tekrarlayıcı oyunlar baskındır.
Bilişsel Özellikler: YGB tanısı almış olan bireylerin yaklaşık olarak % 25-33 ünün normal ve daha üst düzeyde zekaya sahip oldukları geriye kalan grubun yaklaşık % 50 sinin ise yaşam boyu yetişkine bağımlı kalacak düzeyde düşük zihinsel becerilere sahip oldukları bilinmektedir. Ancak otistik çocukların zekalarını ölçmek amacıyla kullanılan zeka testlerinin sonuçları çok dikkatli yorumlanması gerektiği unutulmamalıdır. Bu çocuklarda daha önce açıklanan sosyal ve iletişim becerilerindeki sınırlılıklar zeka testlerindeki sorulara doğru tepki vermelerini, diğer bir deyişle zihinsel performanslarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bunun yanı sıra, otizmli çocuklar zeka testlerinin farklı alanlarında farklı performans gösterebilmekte; sözel ve soyut becerileri değerlendiren bölümlerden düşük, eşleştirme, blok desenleme, nesneleri birleştirme ve örüntü oluşturma gibi görsel-uzaysal becerilerde yüksek puan alabilmektedirler.
Bazı YGB olan çocukların zihinsel performansları ortalama ya da ortalamanın üzerinde olmasına karşın, taklit becerileri, sözcük dağarcığı, bilgilerin işitsel olarak işlenmesi ve üst düzey bilişsel işlevlerde güçlükleri bulunmaktadır. Bu beceriler çocukların öğrenmeleri üzerinde çok etkili olması nedeniyle, otizmli çocuklarla çalışan profesyoneller bu güçlüklerin farkında olmalı, eğitim programları ve öğretim süreci bu beceriler üzerinde odaklanmalıdır. Örneğin taklit becerisi, çocukların sosyal, bilişsel becerileri ve öğrenmeleri için çok önemli bir beceridir ve özellikle sembolik düşünmede çok önemli bir rol oynamaktadır. Küçük çocuklar annelerinin ve çevrelerindeki diğer kişilerin hareketlerini hem de sözlerini taklit ederler. Akranları ile bir arada oldukları zaman ise birbirlerinin davranışlarını taklit ederek bilgi ve deneyim kazanırlar. Otizmli çocuklar da dahil olmak üzere YGB olan çocuklarda taklit becerileri zayıftır, bu nedenle yeni becerileri diğerlerini gözlemleyerek öğrenmeleri zor olabilir. Birçok otizmli çocuk eğitim ile taklit becerilerini öğrenseler de, taklit becerilerinin kalitesine ilişkin sınırlılıklar yaşam boyu devam eder.
Bilişsel özellikleri araştıran bir grup çalışmada, otistik çocukların aldıkları bilgiyi işleme süreçleri incelenmiştir. Bilgi işleme, alınan bilgilerin analiz edilmesi, düzenlenmesi, biriktirilmesi ve hatırlanmasından oluşan bir sistem içinde gerçekleştirilir. Yeni bilgiler, biriktirilmiş olan eski / ilişkili bilgilerle birleştirilerek yeniden şekillenir ve tanımlanır. Otizmli çocuklarda bu süreç farklı ve karmaşıktır; alınan bilginin genellikle bir boyutuna dikkat edilmekte; bu nedenle bilgiyi anlama sınırlanmaktadır. Düşünme sürecinde esneklik olmaması, dikkatin bir noktadan diğerine transfer edilememesi sıklıkla gözlenen özelliklerdir. Örneğin önündeki çalışma kağıdına bakan bir öğrenci, dikkatini çalışma kağıdından öğretmenin söylediklerine yönlendirememekte, öğretmenin neler söylediğine dikkat edememektedir. Benzer şekilde giyinme becerileri olan otizmli bir çocuk, dışarı çıkması için giyinmesi gerektiğinde nasıl giyineceğini, neler giyeceğini planlayamamaktadır. Herhangi bir problemle karşılaştığı zaman, bir çözüm yolu bulmakta, bu yol dışındaki diğer yolları aramamakta, yeni çözüm yolları denememektedir.
Sınırlı ilgi ve etkinlikler: YGB'li bireylerin ortak özelliklerinden birisi de sınırlı ilgilerinin olması ve sınırlı sayıda ve özellikte etkinliklerle uğraşmalarıdır. Tipik bir özellik olarak YGB li çocukların oyuncak bir araba ile oynama biçimlerini göstermek mümkündür. Çocuklar arabayı yerde sürmek ya da araba ile bir şeyler taşımak yerine arabayı ters çevirebilir ve tekerleklerini döndürerek dakikalarca izleyebilirler. Ya da takmalı oyuncakların parçalarını defalarca söküp tekrar takabilirler. Dünyadaki tüm ülkelerin başkentlerini listeleyebilir ve bayraklarını çizebilir. Çevresindeki kokularla ilgilenebilir ve insanları isimleri ile değil kokuları ile adlandırabilir. Bu özelliğin YGB'li kişilerin insanlardan daha çok nesnelerle ve bütünden çok ayrıntılarla uğraşmaları ile ilgili olduğu düşünülmektedir.
YGB'li çocukların çoğunun davranışları da oldukça sınırlı olabilir. Örneğin bazı nesneleri hep aynı biçimde dizebilir, uğraştığı bir etkinliği (örneğin oyuncak arabalarını sıralar halinde dizmeyi) bırakmak istemediği için diğer etkinliklerle ya da olaylarla ilgilenmeyebilir. Belli davranışları çok uzun süre defalarca sergileyebilir, konuşma ve dil becerileri olan çocuklar ilgilendikleri konu hakkında (örneğin hayvanlar, taşıt araçları ya da reklamlar, vb.) saatlerce konuşabilir, engellendikleri zaman öfkelenebilir ve istenmeyen davranışlar sergileyebilirler. Benzer şekilde etraflarındaki etraflarındaki hiçbir şeyin değişmemesi için çaba gösterir, her gün aynı yollardan okula gitmek, her gün aynı giyecekleri giymek ya da aynı yiyecekler yemek isteyebilir.
Diğer özellikler: Otizmli çocuklar ve gençler öğrendikleri yeni bilgiyi bir başka ortam ve duruma transfer etme ve bu bilgiyi kullanmada güçlük çekerler. Bu durum yeni bilgi öğrenme ve yeni bilgilerde ustalaşmalarını olumsuz yönde etkiler. Öğrenilen becerinin / bilginin ilgili ve önemli özelliklerini anlayamamaları ve esnek düşünememeleri nedeniyle çocuk elini evdeki lavaboda yıkamayı öğrendiği halde okuldaki ya da bir lokantadaki lavaboda ellerini nasıl yıkayacağını bilemeyebilir. Benzer şekilde genç bir çocuk gerektiği durumlarda öğretmeninden yardım isteyebildiği halde, okulda ya da bir alışveriş merkezinde ihtiyacı olmasına karşın kimseden yardım istemeyebilir.
YGB'li çocuklarda sıklıkla gözlenen bir diğer özellik farklı gelişim alanlarında eşit olmayan performans göstermeleridir. Örneğin, küçük bir çocuk 250 parçalık bir bul-yap oyuncağını hiç yardımsız ve çok kısa sürede yapabilirken, iki nesne arasından büyük olanı gösteremeyebilir. Benzer şekilde, oldukça zengin sözcük dağarcığı olan otizmli bir genç, diğerleriyle bir iki dakikalık bir konuşmayı bile yürütemeyebilir. Beşinci sınıf düzeyinde okuma becerileri olan bir çocuk, okuduklarını anlamayabilir, metne ilişkin hiçbir soruyu yanıtlayamayabilir. Bazı çocuklarda çok sıra dışı beceriler olduğu da gözlenir. Örneğin üst düzey resim yapmak, bir enstrümanı üst düzeyde çalabilmek, herkesin doğum gününün haftanın hangi gününe rastladığını bilmek ya da dünyadaki tüm ülkelerin başkentlerini bilmek ve bayraklarını çizmek gibi sıra dışı beceriler çocuğun çevresindeki kişileri oldukça şaşırtabilir.