Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.189
  • 230.086
  • 29.189
  • 230.086
# 10 Kas 2014 17:20:08
Seni Saklayacağım
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.
Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.

Özdemir Asaf

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 Kas 2014 13:11:09
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar..

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar. . .
 
Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Kas 2014 16:09:43
Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç,
küçük mutluluklar diliyorum; küçücük..
Bir çocuk saflığında gülüşler,
Islanmış çimenlerin kokusu,
Çimenlerdeki çıplak ayaklar,
Bahçedeki gül ağacı,mis kokulu çiçekler,
Gıcırdayan salıncak,
Çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar,
Ruhumuza dokunan şarkılar,
Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi,
Maskelerden arınmış yüzler,
Sımsıcak kahkahalar,
Çatılmayan kaşlar,
Gün doğumları,
Hepsi bu.........!

Farid Farjad

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.189
  • 230.086
  • 29.189
  • 230.086
# 11 Kas 2014 18:06:07
Dilime sen verdin gül ezgisini,
Bir gönül üzdümse sebebi sensin.
Seninle aşmışım dur çizgisini,
Töreyi bozdumsa sebebi sensin …

(B.Karakoç)

Çevrimdışı emineeylul.35

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 593
  • 4.553
  • 593
  • 4.553
# 12 Kas 2014 13:04:35
Hadi Git

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...
 
Cemal Safi
 

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 12 Kas 2014 15:29:15
Şarkılarında Rüzgârgülü



açık bırakmasan kapıları

ben uzayıp gitmesem

su istemese çiçekler

ama sen su versen

açık bırakmasam kapıları

ben hiç değişmesem



bir gün güneş alsa odam, ışıkları söndürsem

bir rüzgâr gülü bulsam şarkılarında

serin yollarını yitirmesem

açık bırakmasan kapıları

duymasa başkaları, duymasa şehir

benim olmayan bu çığlığı



keşke korkmasan, giden belki ben değilim

işte yazıyorum

ben şimdiyim, buradayım

işte yazıyorum, yazıyla kutsanırmış zaman

hem sen beni ne kadar bilirsin

ne kadar bilirsin çocukları

şimdi burada olan ve

değişmeyen hiçbir zaman

artık bu hayatı ne denli uzatsam,

el versem

yalnızlığına

bütün korkular sana beni yazar

giden belki ben değildim, ama artık gittim

o kapılarıda yalnız ben kapatacağım

ben hiç değişmedim, şimdi sen sus

sen sus aralığında akşamın

ben yalnız

ben bir hikâye zamanında ağlayacağım.




Oktay Taftalı

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 12 Kas 2014 16:16:50
   
       z.g.


ERGENEKON

Biz Türk Han'ın beş oğluyuz,
Gök Tanrı'nın öz kuluyuz,
Beş bin yıllık bir orduyuz,
Turan yurdu durağımız!


Ak ordumuz sola gitti,
Üç hakanlık tesis etti,
"Medi", "Sümer Akad",
"Hitti" Bu üç şanlı oymağımız!


Birincisi Azerbaycan,
İkincisi Geldanistan,
Üçüncüsü Arz-ı Kenan,
Fışkırdı üç kaynağımız!


Gök ordumuz sağa vardı,
Çin’i baştan başa sardı,
Hiyong-nular bu Hanlardı,
Set olmadı tutağımız!


Kara ordu gitti, İskit,
Ülkesinde yaptı bir çit.
"Atilla ol, Şalon’a git",
Sözü oldu adağımız!


Kızıl ordu dağlar aştı,
Efganlarla çok savaştı,
Bir alayı Hind’e taştı,
Sind oldu bir ırmağımız.


Sarı ordu tekin durdu,
Şehir yaptı, çiftlik kurdu,
Uygurların bu iç yurdu,
Kaldı ana toprağımız!


Yüce Tanrı Oğuz Han’ı,
Göndererek Türk hakanı,
Birleştirdi beş Turan’ı,
Doğdu güneş sancağımız!


Oğuz Han’dan sonra Hanlar
Kazandılar yüce şanlar,
Bilinmek için bu boş anlar,
Şahnamedir sorağımız,


Yıllar geçti bir an geldi,
Türk Tahtına İlhan geldi,
Sağdan, soldan düşman geldi,
Kurulmuştu tuzağımız.


Verilmedi bir dem soluk,
Kanlar aktı oluk oluk,
Öldü bütün çoluk çocuk,
Han, Bey, Çeri, Uşağımız.


Yalnız Nököz ile Kıyan
İki kızı alıp yayan,
Bir sarp dağa attılar can
Bunlar oldu kaçağımız.


Dağdan dağa hep gizlice,
Yürüdüler beş-on gece,
Bir tan vaktı gayet ince,
Bir iz oldu uğrağımız!


Bu iz yolu çok uzattı,
Sonra Alageyik çattı,
Bir dik yardan bizi attı,
Kanadı her bucağımız!


Bir de baktık yeşil bir bağ
Her tarafi bir yüce dağ,
Geniş, fakat sıkı bir ağ,
Dedik ne hoş bu ağımız!


Alageyik çayır yerdi
Yavrusunu emzirirdi,
Bizi gördü meme verdi,
Oldu Ana Kucağımız!


Dörtyüz sene burda kaldık,
Geyik arttı, biz çoğaldık,
Çıkamadık İşe daldık,
Pek şenlendi konağımız!


Elma,erik çoktu yedik,
Demir bulduk, ör işledik,
"Bir gizli yol bulsak" dedik,
Dağ delerdi bıçağımız!


Kurt’tan hali iken bu yurt,
Bir gün peyda oldu bir kurt,
Bir geyiğe attı avurt,
Gördü çoban yamağımız!


Kurt bir delik buldu,gitti,
Bir demirci takip etti,
Ocak yaktı taş eritti,
Açıldı yol kapağımız!


Büyük sevinç, büyük müjde,
Bayram yaptık kentte,köyde,
Torun, oğul, baba, dede,
Büyüğümüz, ufağımız!


Demircye Bozkurt dendi
Han tanıldı,taç giyildi,
Yoldan önce kendi indi,
Sağ elinde bayrağımız!


Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dörtyüzsene durdun hadi,
Çık ey, yüzbin mızrağımız!


Oldu sana Kaf bu eşik,
Tarih kaldı delik,deşik,
Artık yeter bu taş beşik,
Oldu körpe yatağımız!


Uzaklarda hoş ülkeler,
Issız yurtlar seni bekler,
İşte Kıpçak, işte Kaşgar,
Ta karşıda Gökdağ’ımız!


Tarhandağı gözler seni;
Tanrı orada sözler seni,
Dört asırdır özler seni,
Tukin dağda otağımız!


Turan, eski toprak bize;
Hind, bir altın konak bize;
Çin köşkleri kışlak bize,
Tuna boyu yaylağımız!


Yunus gibi çıktık Hut’tan!
Büyük yurda küçük yurttan,
Geyik girdik, doğduk kurttan.
Kılıç oldu orağımız!


Sartlık gitti, Uygurlandık.
Soyumuzla gururlandık.
Şamanlardan uğurlandık.
Pirler oldu yardağımız!


İlk yayıldık: Beşbalık’a!
Karakurum, Elmalık’a
Çin başladı zorbalığa,
Ezdi onu tokmağımız!


Sağa sola gitti ordu;
Hind’e, Rum’a bir baş vurdu.
Altın yuta düzen kurdu.
Yine eski yasağımız!


Alplerimiz girdi harbe,
Düşmanlara attı darbe;
Şimal, cenup, şarka, garbe,
Akın etti kısrağımız!


Türk ayağı hangi yurda,
Basmışsa baş eğdi kurda!
“Gökhan orda, Akhan burada! ”
Dedik gitti ayağımız!


Tümen, Çin’e akın etti.
Efrasiyab, Rum’a gitti.
Tomris adı göğe yetti.
Hüsrev oldu tutsağımız!


Teleleri, Aktürkman’ı
Toplamıştı Soğd’un Hanı,
Çapul etti Eşkân(i) , yân’ı
Sevinç adlı soğdağımız!


İlhan Mokan, Bilge Kağan,
Gaznevi’den Mahmut Sultan,
Selçuklulardan Alparslan Han,
Birer şanlı koçağımız!


Askerliği gördü atsız.
Harzem Şah’ı oldu atsız.
Bugün hakan, dün bir adsız:
Böyle kayar kızağımız!


Tonguz, Çin’e hakan oldu.
Hıtay Türk’ü üryan oldu.
İlk düşünen Gür Han oldu,
“Birleşmeli ocağımız”!


Cengiz bunu tasarladı.
Dört bucağa ılgarladı.
Türk soyunu toparladı,
Turan oldu öz bağımız!


Oğuz Han’dan beri mühmel,
Kalmış idi büyük emel.
Yüce dilek uzattı el.
Ele geçti arağımız!


Gökten yüce yıldızımız!
Bir devr açtı her hızımız!
Atilla bir Kırgız’ımız!
Timurleng bir Kazak’ımız!


Fatih aldı İstanbul’u.
Babür, Hind’e eğdi yolu.
Nadir sarstı sağı solu…
Oldu bir son taslağımız!


Bundan sonra talih döndü,
Yıldızımız yine söndü,
Karşımızda Rus göründü…
Kesildi yurt otağımız!


Kırım, Kazan heder oldu!
Tuna, Kafkas beter oldu!
Türkistan’da neler oldu?
İşitmedi kulağımız!


Yurt girince yâd eline,
Ergenekon oldu yine!
Çıkmaz mı bir Börteçine?
Nurlanmaz mı çerağımız…

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 12 Kas 2014 16:20:57
      h.n.a.



YAKARIŞ - 1

Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.

Aşık nasıl bulursa iç açan bir serin su
Sevdiği bir güzelin som yalaz dudağında,
Sönecektir bizim de gönlümüzün tamusu
Tanrıların gezdiği yüce Tanrı Dağında.

Tanrı Dağı! Tanrılar, tanrılaşanlar Dağı!
Orda on üç asırdır bizi bir gözleyen var.
Savaş türküleriyle aylı kızıl bayrağı,
Kefensiz ölülerin ruhunu özleyen var.

Ulu Tanrı! Kür Şad’ın yenilmeyen ruhunu
Yüce Tanrı Dağında biraz daha barındır!
Geleceğiz yakında! Yarın bütün oralar
Demir bileklerdeki çelik kılıçlarındır.

Tasa mıdır yakarsa bir kurşun kalbimizi?
Ne çıkar süngülerle delinirse bağrımız?
Bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi,
Belki diner onlarla ezeli kalp ağrımız.

Gözümüzde bir hasret parlayarak düşünce,
Toprak ana elbette bize açar kolunu.
Onun kadar düşünmez bizi hiçbir düşünce,
Kendi koynunda saklar can veren her oğlunu.

Yurt ve şeref uğrunda sen seril de toprağa
Varsın hiçbir dudakta anılmasın er adın!
Kan sızarak göğsünden huzuruna varınca
Iztırabı dinecek belki o gün Kür Şad’ın.

Gam mı ceylan gözlüler bizlere yar olmasa?
Yeter ki kılıçlarla süngüler yar olmalı,
Rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa?
Savaş ve er meydanı bize mezar olmalı.

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Kas 2014 20:36:57
o bir çay istemişti, trenin içinde
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin

o bir dile sığınmıştı, sözü içinde
yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde
ben eski kalmıştım, senin içinde
oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni!

düşü geçtik, kendine bakabilirsin

o bir bende kırılmıştı, hayli içimde
ıssız otağ kurulmuştu, canım içinde
oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni!

kimi geçtik, kimseye sorabilirsin..

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.189
  • 230.086
  • 29.189
  • 230.086
# 12 Kas 2014 20:43:45
Zambaklar en ıssız yerlerde açar,
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr,
Işıksız ruhumu sallar da durur,
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak:
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
S.KARAKOÇ

Çevrimdışı sessizsinema

  • Uzman Üye
  • *****
  • 982
  • 2.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 982
  • 2.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Kas 2014 01:21:42
DİLENCİ

Sen, hergün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insan.

İnan yok farkımız birbirimizden.
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.

Ama ben, tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim,
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.
 
Victor Hugo

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 13 Kas 2014 08:17:31
Seni düşünürüm
anamın kokusu gelir burnuma
dünya güzeli anamın.

Binmişin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur
bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü.

Sebebi ne
seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
sen böyle uzakken senin sesini duyup
yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
ellerine dokunmak isterim
dokunamam
arkasındasın camın.
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
alacakaranlığımda oynadığım dramın.


NAZIM HİKMET

Çevrimdışı nisan öğretmen

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 199
  • 1.426
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 199
  • 1.426
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 13 Kas 2014 14:26:09
BİR SEVDA TÜRKÜSÜ

Akşam soğan kavrulan evlerde
Yoksul bir çorbayı ateşe koymadan önce
Son geleni bekler gibi seni beklemek
Bir yudum alır gibi bir kadeh buzlu rakıdan
Çocuk annesine güvenir gibi
Sonu belirsiz bir yolculuğa çıkar gibi
Hiçbir şey olmuyormuş gibi sevmek seni
Hiçbir yalanda hiçbir kandırmada payı olmamak
Hiçbir kaygının peşinde küçültmemek kendini
Bir yaz sabahında balkondan nasıl bakarsa
Dışarıya salınmamış çocuklar
Biraz özlemle ve biraz sevinçle
Nasıl bakarsa o çocuklar sokağa
Senin yolunu hiç yılmadan gözlemek
Benim için ölümsüzlükle birdir
Hep yüzünde kalmalı bu gülüş
Bu seni çağlara direnecek bir yontuya
Döndüren bu sevinç pırıltısı hep kalmalı yüzünde
Hep bu kadar büyük ve bu kadar güzel olmalısın
Bu kadar ölümsüz ve bu kadar olağan...

Afsar Timuçin

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.189
  • 230.086
  • 29.189
  • 230.086
# 13 Kas 2014 15:29:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.189
  • 230.086
  • 29.189
  • 230.086
# 13 Kas 2014 15:36:11

GELDİM
Ne olur kapından çevirme bugün,
Hasreti sırtıma sarıp da geldim,
Eskimiş suçları devşirme bugün,
Yılların izini sürüp de geldim...
Bugün sitemlerden buket derleyip,
Kor ateş yaktığın gönülle geldim...

Bitmedi bülbülün güle çağrısı,
Hasret inanılmaz gönül ağrısı,
Beni benden götürmüşsün doğrusu
Sensiz yaşanmıyor sezip de geldim...
Bugün deste deste şiirle değil,
Gönlümü maziye dizip de geldim.

Ahmet Günbay Yıldız

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK