Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 24.108
  • 5.123
  • 24.108
# 06 Şub 2015 21:08:14
SULARI ISLATAMADIM..

Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım bu ne haldir

Birgün silah çatamadım
Suları ıslatamadım

Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan

Birgün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım

Ne payem oldu ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem

Alan yoktur satamadım
Suları ıslatamadım

Yolum yokuş, izim ayrı
Dilim yağsız, sözüm ayrı
Bedenimden özüm ayrı

Biri bire katamadım
Suları ıslatamadım

Talipli yoktur sevgiye
Anlamadım, neden? Niye?
Canlar gücenmesin diye

Can attım gül atamadım
Suları ıslatamadım

____Abdurrahim KARAKOÇ

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 06 Şub 2015 21:39:43
Sessizliği  dinlesemde
Gülüşün çıkıyor karşıma
İkide bir..

Gamzene kondurduğum şu kuş
Gitmek istese gönlümden
Günde bir....

Vazgeçmiyor mavisi göğün
En koyusu akıyor gözlerimden
Sen de bil..

Durmuyor şu  senli esen rüzgar
Reyhan kokutmadan  dağları
Kokla bil.

Tutuyorum acının ellerini
Titriyor dizlerim ağustos akşamı
soğuk bir.

Eylül ardı sıra ekim  diliyorum
Yar yarası  ektim biliyorum
Gözde bir.

Vazgeçemiyor insan küstüğü dağdan
Tavşanın yüreğini  ahhhh
Görde bil..

Damağında kalmış  mutluluk tadı
Kursağa dizmeyi
Dizde bil

Bir bilmek bilmişim
Bilmeyi  bir ...
Gitmek  dilemişse yürek
Birde bir
Binde bir...

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.386
  • 4.415
  • 27.386
# 06 Şub 2015 21:48:50
Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
 
Erdem Bayazıt

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.167
  • 229.933
  • 29.167
  • 229.933
# 06 Şub 2015 22:54:02
YAKALA BENİ

Önüme düşen bakışlarımdan yakala beni..
Sana takılıp yırtılan bir yüreğin gönüllü hamalıyım...
Kesilince dünyanın sesi, yalnızlığım guruldar içimde,
Aklıma düşersin en beyaz halinle…

Sana gelmek istiyorum ey yâr..!
Sen, meleklerin öpücükleri arasında nazlı nazlı uyurken,
Ankara Otogarına düşer ayaklarım bir gece vakti..
Sabah ezanına doğru ulaşırım caddelerin en gül kokulusuna...
Çalarsam kalbini, konuk olmak istersem yüreğine; korkma..
Aç gözlerini usulca..
En yakın mesafede, seninle duaya durmaya geldim..
Sen, minare karşısı evinizde duaya açınca ellerini,
Avuçlarına düşen gözlerinle yakala beni..!

Ve ben gözlerine selamet... Ve ben Allah'a emanet...
..........

Kadim Dolunay

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 24.108
  • 5.123
  • 24.108
# 06 Şub 2015 23:33:02
KİMSESİZ MEHMEDLERE

Sen tozlu yolların garip yolcusu
Kaderin gayene uymaz Mehmed'im.
Yaşamak uğrunda ekmek kaygusu
Dizlerin de derman koymaz Mehmed'im.

Gurbetten, yokluktan, kederden yana,
Yaradan hepsini bol vermiş sana.
Kolların durmadan çalışır amma
Ellerin bol para saymaz Mehmed'im.

Mahzun gözlerinde biriken yaşlar,
Sılayı andıkça akmaya başlar.
Yatağın topraktır, yastığın taşlar..
Gözlerin uykuya doymaz Mehmed'im.

Ardıçlı dağlardan sökerken şafak,
Nasıl ki dalından düşer bir yaprak
Senin de son göçün öyle olacak...
Ölürsen kimseler duymaz Mehmed'im

________Abdurrahim KARAKOÇ

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 24.108
  • 5.123
  • 24.108
# 07 Şub 2015 09:43:00
ANLAMAK

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum,
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün!

Boş yere üzülmekte mana yok, anlıyorum.
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün.

Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün,
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.

_______________Cahit Sıtkı TARANCI

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.167
  • 229.933
  • 29.167
  • 229.933
# 07 Şub 2015 10:32:35
MEVL’DIR HEP
Gönül Mecnûn gibi dil beste ol Leylâ’ya da şükret.
Çün seni kendine Leylâ ile çeken Mevlâ’dır hep.
Sahrâlara düşüren “Aşk” olduktan sonra gamlanma!
Çölün de aşkın da Rabbi, bilmez misin Mevlâ’dır hep.
Sanma ki gayrıdır Leylâ, ayrıdır Yâr – i Mutlak’tan!
Aç perdeyi, bak ardına gör ki Leylâ, Mevlâ’dır hep.
Mevlâ’dır hep, Mevlâ’dır hep, derd-ü derman Mevlâ’dır hep!
Dön sîneni, bak aynaya, gör ki Mecnûn Mevlâ’dır hep.

Çevrimdışı C_70

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.126
  • 37.398
  • 4.126
  • 37.398
# 08 Şub 2015 00:34:03
Güzel bir kaside

YA İLAHİ
Ya ilahi sana açtım elimi
Bu firkat ile bükme benim belimi
Kolaylaştır dosta giden yolumu
Arşı tutan meleklerin aşkına

Gülant ile görmez oldu gözlerim
Anlaşılmaz oldu gayri sözlerim
Benzat ile vutlat geldin özlerim
Sen kavuştur Cebrail’in aşkına

Ret etmezsin haşa sana geleni
Ağlatmazsın bu dert ile güleni
Mahrum koyma şad edersin bileni
Gel buluştur Mikail’in aşkına

Bitsin artık bu ayrılık bu çile
Gevamıdır düşsün tek bir aşk ile
Nimetini verdin kafire bile
Barul aşkı İsrafil’in aşkına

Aşkı derki penahımsın ilahi
Gül cihanda ferahımsın ilahi
Sen rabbimsin Allahımsın ilahi
Olgunlaştır Azrail’in aşkına

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 08 Şub 2015 13:38:17
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.



Behçet Aysan

Çevrimdışı yaar23

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.393
  • 37.810
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.393
  • 37.810
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Şub 2015 14:33:36
ADIMI UNUTTUM

adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyu
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden

adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak






Asaf Halet ÇELEBİ

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Şub 2015 15:08:13
Ey, benim iyimser hallerim
Çabuk aldanışlarım
Hep inanışlarım
Alttan alışlarım
Hatayı hep kendimde buluşlarım
Değmeyecekleri kafama takışlarım
Yoktan yere, akıp giden gözyaşlarım
Herkesi, insan yerine koyuşlarım
Hepinize elveda
Artık ben kimsenin,
Hiç kimsesi olmayacağım..

Nazım Hikmet..

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.167
  • 229.933
  • 29.167
  • 229.933
# 08 Şub 2015 17:42:28
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
 Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
 Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
 Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
 N F K...

Çevrimiçi seliali

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.869
  • 31.330
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.869
  • 31.330
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Şub 2015 17:51:56
Dünyanın bütün çiçekleri ' nin sahibinden ,pek de bilinmeyen ama her okuyuşumda içimi sızlatan bir şiir...

KIZAMUK AĞIDI

Ben, gamlı, donuk kış güneşi,
Çıplak dallarda, sessiz dinleniyordum.
Köyleri, yolları, dağı taşı
Isıtıyor, avutuyordum.

Bir köy gördüm tâ uzaktan,
Dağlar ardında kalmış, bilmezsiniz,
Kar örtmüş, göremezsiniz karanlıktan,
Yalnızlıkta üşür üşür de çaresiz,

Ben gördüm bu köyü, damlarının altında,
Çocukları kızamuk döküyor,
Gözleri, göğüsleri, yüzleri, ah bırakılmış tarla,
Gelincikler arasından öyle masum bakıyor.

Habersiz hepsi, kızamuktan ve ölümden,
Kirli yüzlerinde açan ölümden habersiz,
Ve, düşmüş bir gül oluyorlar birden,
Bebekler ölüyor, ölümden habersiz.

Ali'lerin kızı Emine'yi gördüm,
Öldü... Yusufların Kadir öldü, emmisinin Durdu öldü,
İkindiye doğru, evlerine vardım,
Gördüm, Döne öldü, Ali öldü, Dudu öldü.

Bir bir saydım, yirmi üç çocuk,
Ah, güllü Gülizar öldü,
Gördü kış güneşi, gamlı ve donuk,
Daldı oğlanlar, çiçekti kızlar, öldü.

Gamlı türkümle tepeden aşağı bıraktım,
Bıraktım kendimi düşesiye, ölesiye,
Bu acıdan sonra nasıl doğacaktım,
Nasıl dönecektim aynı köye?

İniyor ve karaltında örtüyordum,
Bu çocukları, bu habersiz çocukları,
Görmediniz, anlatamam, ürperiyorum.
Bir şey demek için açılmıştı dudakları.

Ah, ben bir gün tepelerden, tepelerden
Varıp önünüze, önünüze dikilip duracağım,
Aydınlardan, hekimlerden, öğretmenlerden,
Bir gün soracağım, bu çocukları soracağım.

O çaresiz, o yalnız, o karanlık günde,
Siz neredeydiniz diyeceğim, neredeydiniz?
Ben perişan, utanmış...bu köyün üstünde,
Kahrolurken, siz beyciğim neredeydiniz?

Ben, bir günde yirmi üç küçük ölünün,
Gömüldüğünü gördüm bu köyde kızamuktan,
Ya siz ne gördünüz, söyleyin, söyleyin,
Bir şey söyleyin, bir şey söyleyin uzaktan.

Ah, ben gamlı kış güneşi, aydınlığın
Bütün suçlarını kalbimde taşırım,
Görerek ah, görerek, bilerek bir yığın
Karanlık gündüzün üstünde yaşarım.

Her mevsim dolanıp geldiğinde bu köye
Gücük ayda, kar örtülü bu ovada,
Utancımdan, hıncımdan yaş dökerek böyle,
Gamlı ve perişan asılı duracağım havada.

İkindiye doğru bırakıp kendimi
Bu küçük mezarların üstüne.
Bilmeyeceksiniz, perişan, çaresiz halimi,
Gül diyeceğim, gül dereceğim gül üstüne.
Yol kıyısında yirmi üç çocuğun mezarı,
Ah diyeceğim, ah dökeceğim yol üstüne

Ceyhun Atuf KANSU

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.167
  • 229.933
  • 29.167
  • 229.933
# 08 Şub 2015 21:25:02
Anne, zannetme ki günler geçti de
Değişti evvelki hissim gitgide!
Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum;
Seneler geçse de ben yine buyum!
Senden umuyorum teselli yine!
Bugün şefkatine, muhabbetine
Zanneder misin ki yok ihtiyacım?
Belki eskisinden daha muhtacım!
Dünyanın tükenmez kederlerinden
Kalbim kırılsa da böyle derinden,
Hayatım büsbütün ye'se kapılmaz.
Teselli bulurum içimde biraz
O derin sevgini hatırlarım da!
Her gece hıçkıran dudaklarımda
Hasretle anılan senin adın var.
Anne, hayatımda bir tek kadın var.
..............

Orhan Seyfi ORHON

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.167
  • 229.933
  • 29.167
  • 229.933
# 08 Şub 2015 21:28:10
Artık görünmüyor mevsimde hüzün
Bulutlar bir garip rüyaya dalmış
Ufukta güneşi ağlatan yüzün
Bir mülteci gibi tenhada kalmış
Toprak yandı gülüm; çeşmeler zehir
Şimdi bilsen de bir, bilmesen de bir

Kaç kere çağırdım seni öteden
Turnalar uçurdum gittiğin yere
Bin parça eyledin kalbimi neden
Ruhum bir başına düştü göklere
Bana tebessümle bakıyor kabir
Şimdi gülsen de bir, gülmesen de bir.

Derdimin yangını sardı gölgeni
Bir mahkûm kanıyla aktı izlerin
Deniz ölesiye severken seni
Neden gemileri yaktı gözlerin
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir
Şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir

Yağmurun inceden yağdığı yerde
Açan gül acıyı damıtır solar
Ağustos böceği düşünce derde
İçine kuşların sevdası dolar
Ölü bir mahzene gömüldü kibir
Artık sevsen de bir, sevmesen de bir.

Çatladı en kavi yerinden tohum
Kıvılcım düşürdü sulara gonca
Her akşam ölümü koklayan ruhum
Seni de kuşanır hakan olunca
Bu yerde bilinir destan-ı kebir
Şimdi kalsan da bir, kalmasan da bir

Zaman ki, ardımda pervane şimdi
Mekân defineler döktü yoluma
Fırtınadan umut bekleyen kimdi
Söyle, deniz neden gömüldü kuma
Zindan çöktü gülüm; kırıldı zincir
Benim olsan da bir, olmasan da bir

NURULLAH GENÇ

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK