Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 30 Oca 2016 23:46:22
Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.
Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”
Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.
Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
Öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
Bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
Çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
İnanmazdım dosyalara sığacağına
Gittikçe ışıldardım dükkânlar kararırken
Hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı.
Benim adım bilinen cevapların üstüne mühürlenmiş
Ellerim tütsülenmiş
Evlerin yeni yıkanmış serin taşlıklarında
Dirgenler, bakraçlar, tornavidalar
Bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar
Ve içinden bir baş ağrısı gibi çınlamaktansa
Gövdem açık bir hedef kılındı belâlara.
Ve bu yüzden yakışıksız oluyor
İnsanları hummalı baharlar olarak tanımlamak
Ve bu yüzden göğsümde dakikalar
İnce parmaklar halinde geziniyor
Konvoylar geçiyor meşelikler arasından
Bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına
Ölümden anlayan, ciddi bir yaprak
Unutulacak diyorum, iyice unutulsun
Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.
- İsmet Özel

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 11:16:30
AH ÇOCUK

Ah çocuk
Vakitsiz açan
Bir çiçek tarlası gibi
Yüreğin

Beyaz kardelenler
Sarı papatyalar
Bükmüş boyunlarını
İpince boynundan
Güneşe bakıyorlar

Her iç çekişte
Dünyanın bütün çiçekleri
Kanamada
Bütün kuşları havalanmada

Umudun evi yok
Sevincin adresi
Ah neylersin çocuk

Ah çocuk
Vereceksen
Rüzgarlara ver sesini
Tomurcuklara ver
Baharı muştulasın yarınlara

Benim yıldızım yitik
Yıllarım yorgun
Ne yaşadıysam dünyada
İnce sızı yoksulluklar örter
İnce sızı dostluklar

Mümkünü yok artık
Gittiğim her yere
Soluk yüzünü taşıyacağım
Ve seni her düşündüğümde
Çağımın utancını yaşayacağım

Nuri Can

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 31 Oca 2016 14:32:49
Şiir düzenimi bozdu benim
Diyecektim,demedim

Seni öpmem gerekiyor,hasar tespiti için
Diyecektim,demedim

Bu kadar mezarın arasında ne büyür
Diyecektim,demedim

Kendini saraylı sanan ey benim keyfim
Diyecektim,demedim

Siperi yerinden edecek bir şey

Diyecektim,demedim…
Ben de buranın yabancısıyım

Diyecektim,demedim Açılır kapılar,elimiz açılırsa
Diyecektim ,demedim

Güneş girmeyen sektör dergilerinden
Sakınır gibi sakındım sizden
Diyecektim,demedim

Gözü üstümde bir dolu insan
Diyecektim,demedim

Senin yanında ömrüm uzuyor
Diyecektim,demedim

Diploman olmasa da severdim seni
Diyecektim,demedim

Şiirler yazdım zoruma gitsin diye
Diyecektim,demedim

Gıda reyonunda çalışanlar
Niçin bu kadar zayıflar
Diyecektim,demedim

İsmini bilmediğim insanlar
Dostlarımdan daha yakınlar bana
Diyecektim demedim


Bir ölüm kaldı özü sözü bir
Diyecektim,demedim

Sen böyle güzelken söz düşmez
Diyecektim,demedim

İşsiz kalmış sokaklar bile
Diyecektim,demedim

Uykumu aldım da geldim ben sana
Diyecektim,demedim

Hani nerde bu denizin dalgası
Diyecektim,demedim…

 İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 17:02:26
ZİGON SEHPA
Bu gün ordaydım?
Aynı yerde, aynı evde?
Aynı kapıdan girdim içeri.
Tesadüf bu ya aynı anahtar kalmış bende.
Sandalyede yeleğini unutmuşsun,
Masada kahkahanı,
Mutfakda bardağını.
Salonda duruşunu unutmuşsun.
Sonra yan odada hıçkırığını,
Koridorda gözyaşlarını.
Kapıda çarpıp çıkışını unutmuşsun.
Bir çiçeğin zehri düşmüş zigon sehpaya.
Bir rujunun rengi düşmüş oval aynaya.
O kavgadan arta kalan kırık bir vazoyla.
İkimizin kalbi düşmüş tozlu balkona?
Duvardaki resminde gülüşün kalmış.
Son içtiğin fincanda dudak izlerin.
Portmantonun yanında gidişin kalmış.
Kapıda bıraktığın ayak izleri.
Yastığının üstünde saçını buldum.
Posta kutusunda mektuplarını.
En son dinlediğin şarkını buldum?
O hicazda kalmış göz yaşlarını.
Yazan böyle yazmış demek şarkıyı.
Nasıl anlam buldu sen olmayınca
Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı?
İçinde salınan yar olmayınca?
Bedirhan Gökçe

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.823
  • 227.510
  • 28.823
  • 227.510
# 31 Oca 2016 19:19:17
GENÇ ARKADAŞIM
Bazen bir seraptır, görünür çölde,
Bazen bir nilüfer, batak bir gölde.
Daha ne tuzaklar, gizli bu yolda;
Hepsi seni bekler, genç arkadaşım...
Sahneleri gör ki; başsız ayaklar;
Türlü oyunlarla, nefsini yoklar..
Ekrandan atılan, zehirli oklar;
Seni hedef seçti, genç arkadaşım...
Kimi şarkılarda, düşer cinnete,
“Sürgün”ü eş koşar, Yüce Cennete...
Alkış denen, o esrarlı illete;
Kapılmak hüsrândır, genç arkadaşım...
Nefsine hükmeden, Hakk’a yönelir,
Vicdanı dinlemek, nefse zor gelir.
Her yanlış adımda, “sırat” incelir;
Bunu bil de yürü, genç arkadaşım...
Heybetle durdukça, İslâm neferi;
Durmaz, bu kudurmuş haçlı seferi.
Bosna’lı çocukta, o kavruk deri;
Tarihin tenidir, genç arkadaşım...
Güyâ, “uygar” denen, şer odakları;
Hepsinde maskedir, “insan hakları”..
Ceddin de tanırdı, bu alçakları,
Oyun, aynı oyun, genç arkadaşım...
Bu koşu, mukaddes vatan yarışı;
Îmân bedelidir, her bir karışı..
İblis kuklasının, sahte barışı;
Aldatmasın seni, genç arkadaşım...
Dünyayı kuşatan, bu kan kokusu;
Beşer tarihinin, temel dokusu..
Yine dünkü gibi, dört yanın pusu;
Sana uyku haram, genç arkadaşım..
Şimdi bu cephede, nöbet senindir,
Yüreğinde Kur’ân, bayrak tenindir,
Peygamber hırkası, çelik yenindir,
Allah seninledir, genç arkadaşım...
Cengiz Numanoğlu
(1992)

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 20:33:14

Hüküm Senindir / Ellerindeyim
 
Ellerimdeyim yine bu akşam
Hükmedişin bir başka yine
Kır dök anılarımı
Seni düşünmek için kendime ayırdığım yalnızlığı bile
Çok gör bana

Düşünce bir türkünün nağmeleri dilime
Düşlerimde uzak diyarları dolaşırım
İçerim tutuşur, yüreğim yanar
Oturur bir çocuk gibi ağlarım

Arttıkça artar
Arttıkça artar ahuzârım
Korkularım nükseder yeniden
Olmayacak hayaller kurarım
Umudumu kuşların kanadına bağlarım

Duaya durur ellerim
Sevdaya, sükûta, sabra dair
Yıldızlar yön verir bakışlarıma
Umutlarımı bir çaputa bağlar
Gecenin içine dalarım
 
İsmail Bingöl

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 20:58:48
Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.
Dokununca sen olan..
Dokununca ben olan…
Dokununca hüzün olan…
Dokununca hüsran olan…
Dokununca heder olan…
Diyeceklerimizi diyecek durumda değiliz şimdi.
Artık ne gül çaredir derdimize, ne de aşk…
Belki mısralardır bizi bize, bizi başkalarına anlatacak olan
Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.

Hep beyaz gecelerde, kış mehtabına karşı haykırdık acılarımızı…
Dondurucu zemherilerde yeşile, çiçeğe, güle, ağaca hasret büyüdük.
Gül büyütemedik koynumuzda, gül suyu yürümedi damarlarımızda…
Gül büyütmenin ne demek olduğunu bilemedik.

Gülden bir nefes alıp, güle bir nefes veremedik.
Gülü ötelerde hayal edip, uzakları düşündük hep.
Koparılmış bir gülün başında oturup, matemini çekemedik.
Gül büyütenlere özgü bir hâlle hâllenemedik.
Gülün kokusuyla sarhoş, gülün bakışıyla meyhoş olamadık.
Güle benzetsek de bazı şeyleri, tam anlamıyla gülün ne olduğunu bilemedik.
Sesimiz güle yetişmedi, elimiz güle ermedi,
Yüreğimizden kopup gelen hüzün meltemleri güle değmedi.
Sokaklar acıyı serpti yüreğimize,
Dağlarda yankılandı sesimiz, dağlar hüznümüzü katmerleştirdi.


İsmail Bingöl

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 31 Oca 2016 21:02:03
Sancağ-ı Şerif Huzurunda


Ey rayet-i Peygamber, ey ümmid-i ahiri
Milyonla kulubun;
Ey nefha-i gaybiye-i nusret, ki safiri
Vecd- aver olur ruhuna şarkın ve cenubun;
Kudsiyyet-i feyzinle açıl, rengini göster,
Varsın soluk olsun

Bir hahzacık ey seyf-i cihad, oyna kınından,
Aksın koyu kanlar;
Vadeyliyor Allah, olacaktır sana kurban
İslam’a ihanet düşünen can-ü cihanlar.

Gafil medeniyyet, seni en sonra muhakkak
Hüsran ile tetvic edecek akl-i tebahın

Allahına şükret:
Şükret ve maasine olup taib-ü nadim,
Haktan talep-i ecr-i cihad et... Ne saadet,
Rabbin ne saadet ki, bugün din uğrunda
Emvalimi verdim;
Rabbim ne saadet, ne saadet ki yolunda
Emvalimi, eşgalimi, amalimi verdim.

Artık yürürüm... avn-i Hüda meşal-i rahım,
Biazm-ü iradet;
Peygamberimin sancağı oldukça penahım.

Elbet benimdir ebedi savn-ü selamet
Artık yürürüm... Yıldırım insin beni yakmaz,
Boğmaz beni tufan;
Ben hıfz-ı melaikteyim, elbette bırakmaz
Onlar beni düşmanlara, yoktur buna imkan.
Gözler yumulu, sine açık, can müteselli,
Vicdansa pür-ümmid.

Ben Rabbime doğru
Her an müteveccih, mütevekkil ve saburum,
Ölsem de ne mutlu bana, kalsam da ne mutlu!

1915 (Son Şiiri)
 
Tevfik Fikret

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 31 Oca 2016 21:49:48
..

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 21:54:27
HARFLERİN AŞKI

Ayn, Sin ve Kaf
Harfler adını yazdı
Küfürden ve siyahtan sonra
Mürekkepten, hokkadan, fırçadan ve âhtan sonra
Sayfalarda görünen beyazdı
Kalem, coşuyordu nehirlerce
Kelâm, koşuyordu şiirlerce
Günlerce, gecelerce…
Anbean
İnleyen insan
Dinleyen Kur’ân
Râzı olursan rızânaydı
Rahlenin önünde saf tutuyor alfabe
Elifbe kanat kanat
Kat kat açılıyor aşk
Gül gibi…
Gül gibi lâleye dönüyor kâinat
Kol kola girsin artık noktalar
Yüzyılların sevdâsı bu
Duyuyor musun ey yâr!
Semaya yükselen harflerin sedâsı bu
Kitabim damla damla
Elif gibi, Lâm gibi
Vahdet boyundan, kesret saçından düştü
Dudağımın payına hiç yoktan Mim düştü
Gâlib’e pâre pâre gönül
Banaysa alev alev, kül kül
Elem düştü
Belî dendi ilkin, oysa dünyâ hep belâ
Sonra arza indi sayfalarca elifbâ
İllâ!
İllâ gözlere harfler dokunsun
Ezanlar okunsun
Ezanlar…
Mihrapta ebru niyetine
Mehtapta hilâl hürmetine
Râ’nin oklarına kurbanlar, dünyâlar kadar
Bırak Dal sûretinde iyice bükülsün beller
Bırak Vav sûretinde secdeye dökülsün eller
Ve seller…
Bırak Nun gemisi süzülsün hicran denizinde
Kur’an-ı Kerîm izinde
Adını harfler yazdı
Küfürden ve siyahtan sonra
Mürekkepten, hokkadan, fırçadan ve âhtan sonra
Sayfalarda görünen beyazdı
Ayn, Sin ve Kaf
Harfler adını yazdı
Aşk, Aşk, Aşk…
Senem Gezeroğlu

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2016 01:25:37
Bu yitik kelimeler mevsiminde en çok yalnizligim tekerrür ediyor
Ve münevvereden yüregime düsüyor nisan yagmurlari hadra hadra
Kekeme birakilmis kelamlarin ana dil'i gibi suretim
Simdi Ayri Yönlere Akan Iki Nehrin Kavusmasi Gibi Milyonda Bir Ölesim Var.
Mahzûn’luk vaktidir Diye En Mücrim Ezgileri Gelin Edesim Var Kendime .
serhâ , serhâ yarilasim ,
ve En Sadik Dua Ile Ellerinden Yüregine Emanet Edilesim Var.
Tekbir veren imamin arkasindan Kiyama Duran âh'imin Kalbine Yelken Açarken melek sûretiyle Hüznüm , bir hicret Deryasiyla agitlar yakan kölelere Satasim Var Akreple Yelkovani ..
ASK Hasatiyle beni tercüme eden bir yürekte demlenirken kalbim
Yakub’un Sabrina Züleyha Kelamlari Döküp Yusuf’u Ifsa Edesim Var.

Ah Yâr ..
Kiblesi Tavaf Edilen ASK’lari Yad Ederken Ben
Marazi Sözleri Mahkum Eder Güncem ve Sah Damarimdan Tutar Meryem …

Ey Ikbalimin Ebedine sakli Yazgim
Ben Bir Sana Aldandim.Bir Sana Yandim
Bu tekrari yasaklanmis ask’lari bir senle yakin ettim kendime
ruzi Ezel’den halvetime mana ettigim
Simdi Çorak Bir Mevsimde, Buldukca Aklimi Üsüyen Yanimla Caddeler Boyu Susasim var
Bir tutam Rest Cekip Hayata Pervasizca Gözlerinin amaligina kanayasim,
ömrüme serpistirdigim yüregine minareler misali düsesim var.
Ferisiler Çamur atarken Gönlüme Ve Kabiller Ezerken Basimi
Dilim Direnisin Ezgilerini Söyler Gözlerinde.

Ey Benim Sebebi Medden Giryan Oldugum Hemzem ..
Ey Benim Feryad-ü Figan Vaktim.
Ey Benim ASK’in Yürür Vaziyetteki Secde Halim.
Egri Sütunlardan Cümle Alame Iklab eyledigim .
Bilmez misin Görmez misin Halimi ..
Kelami Hadrimi Kiyamete Bürüyenim.
Rahman Askina
Kuran Askina
Muhammed Mustafa Askina Duy Beni..
Mekki Sure Gibi Yeminlerdeyim Inan..
Tefsiri Muhkem Edilenim.
Yar’im, Yar bildigim
Beseri Alemlerden Yüregime Naskseyledigim
Ey Leyl-i Lem- Ey Katre-i Dem.
Söyle Simdi Hangi Narin Firkati Yakacak Bu Sineyi Sensiz.
Hangi Kuyuya Yusuf Olacak Gönlüm ki züleyha Karsiliksiz sevecek Beni
Kim Ibrahim Diye Yakacak Sinemi.
Kim Beni Sen Gibi Hasretinde Yollara Davud edecek ..
ah yar Iste Bu Yüzden Ben Yine Bi'lâl Hükmünde,Bu Sefer Ben Degil, Minareler Benim Üstümde
Haydi Al kusak Takip Gel Hüznünle Geceme, Yüz Görümlügün Ömrümdür,
Tak Beni Boynuna Yar, Rahman ve Rahim Olan ALLAH’in Askiyla …


Kahraman Araz...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 01 Şub 2016 08:25:46
..Sen kış güneşi misin
Yakarsın ısıtmazsın
Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım
Bu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun
Sizin evin duvarları taştan
Dumanı da mı taştan
Seni kız arkadaşlarından
Sevinç gözyaşları içinde
Öpen olmayacak mı
Ezberlediğin şiir
Beklediğin adam…
Sezai Karakoç

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.823
  • 227.510
  • 28.823
  • 227.510
# 01 Şub 2016 14:00:18
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'
Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.

M.AKİF ERSOY

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 01 Şub 2016 14:02:08
" Geceyle dinlemeli genişleyen
Bir ağacın gövdesini

Üzerine yıldız sererken
Su vermeli gülün toprağına

Şiir geceyi sever çünkü
Aşk geceyle açıklar kimliğini "

 AHMET UYSAL

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2016 16:09:06
Kırılmış İşte

Zamansız ayrılıkların mahşerinde dörtnala koşan bir attır zaman
Deli rüzgârların önüne katıp savurduğu hayallerin bahçesinde
Baharlar balkonlarda ki saksılara sığdırılamaz artık
Sukut zehirden bir ok gibi deler geçer çığlıkların kalbini

Kaderin ıslak caddelerinde bir yaya geçididir sevda
Yollar tuzaklarla doludur her menzilde bir canavar
Apartman duvarlarının insafsız boşluğundan
Reklam tabelalarının kalpsiz hürriyetinde esir

Saatlerin denizinde saniyelerin gemisiyle taşınırken
Kaderin sularına gömülüyor kederden düşler
Kalbimin surları bu muhasarada bir bir aşınırken
Şakağıma dayanmış bir silah gibi geçiyor günler

Kendi kendime ağırlık yapıyorum kendi kendime
Hayatın resmini yapıyorum denizin fırçasıyla
İçimin çıkmaz sokaklarında üşürken çiçekler
Her dalgada yeniden yeniden doğuyorum sahile

Bir sakız gibi şişirirler ve patlatırlar gönlünü
Reklam arası tebessümlerine kanma dünyanın
Ateşten labirentler gerilir bilemezsin önüne
Gel de alevsiz ateşinde yanma dünyanın

Fırtınalı denizlerden sor beni batan gemilerden
Gidipte dönmeyen sevgililer ülkesinden
Gece bir ısırgan otu gibi değer kalbime
Zindan ki gözlerimin demir parmaklığındadır

Karaya vurmuş bir ceset gibi yalnızız hepimiz
Evlerin boyalı balkonlarında kalakalmışız
Ruhumuzun kumandası açmıyor gönülleri
Bir çamurdan hayalin ortasına dalakalmışız

Günah defterim kadar ağır bir sıkıntı var kalbimde
Bulutsuz yağmurların peşinde ağlarken gece vakti
Kırılmış işte neyleyim sabrımın asma kilidi
Evlerin kapısına dadanmış bir hırsız gibi sinsice

Cehennemi doğuranlar cenneti ayağında taşıyanlar
Bir yüz verin bana bir yüz verin çağların ötesinden
Düşünüyorum düşünüyorum çıkamıyorum bu denizden
Bir rüzgârın peşi sıra savruluyorum güneyden ve kuzeyden

Mehmet BAŞ

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK