Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2016 00:03:18
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden
İçimden
Terkediyorum

Kahraman Tazeoğlu

Çevrimdışı yoncalodi

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
# 20 Haz 2016 00:20:32
Çocuk Ve Hüzün


I
Ne zaman bir çocuk ölse
gözü evlerinde
annesinin kavurduğu
helvada
kalır

II
Yoksul bir çocuk görsem
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse
içimden

III
Her akşamüstü oyuncakçı
camekanından
çocuk ellerinin
izlerini
siler
 
Sunay Akın

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.477
  • 28.818
  • 227.477
# 20 Haz 2016 08:39:26
Ne kağıt yeter ne kalem,
Mesut sanmam için kendimi,
Bunların hepsi... hepsi fasafiso.
Ne takayım, ne tekneyim.
Öyle bir yerde olmalıyım,
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne karpuz kabuğu gibi,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi...
İnsan gibi...

Orhan Veli

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 20 Haz 2016 10:45:43
Sevmeyi özledim biliyor musunuz ?
Kayıtsız şartsız bir gülüşü
Bir doğruya sevinmekten çok,
Bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü
”Nerde kaldın” ayazını değil, ”hoş geldin” iyiliğini
Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını

Şükrü Erbaş

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 20 Haz 2016 12:16:15
G Ü L
Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak
Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak;
Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka,
Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka,
Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye
İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle...

Ardından ağlanacak ne varsa ömrümüzde,
Tekrar doğuşun sırrı gülümseyen bir yüzde,
Uykusuz geceleri içten kemiren hüzün,
Bin azabın çarkında gerilmiş ağaran gün;
Öpüşler, gözyaşları, vaitler ve hicranlar;
O derin sükutların aydınlattığı anlar
Bir sonsuz uçurumda uyanmış gibi birden
Sazlar sustuktan sonra duyulan nağmelerden;
Doldurur hiç durmadan uzattığı bu tası,
Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası!
  'Ahmet Hamdi Tanpınar

Çevrimdışı yoncalodi

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
  • 10.084
  • 18.384
  • Müdür Yetkili
# 20 Haz 2016 15:25:39
HAN DUVARLARI
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,     
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.     
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!     
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,     
...

Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,     
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken     
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;     
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa     
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;     

    "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan     
      Baba ocağından yar kucağından     
      Bir çiçek dermeden sevgi bağından     
      Huduttan hududa atılmışım ben"     
...

Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;

    "Gönlümü çekse de yârin hayali     
      Aşmaya kudretim yetmez cibali     
      Yolcuyum bir kuru yaprak misali     
      Rüzgârın önüne katılmışım ben"   
 
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde     
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

    "Garibim namıma Kerem diyorlar     
      Aslı'mı el almış haram diyorlar     
      Hastayım derdime verem diyorlar     
      Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"     

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..
...

Aradan yıllar geçti işte o günden beri     
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,     
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..     


        Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 20 Haz 2016 22:50:46
Senin o sulu sepken gözlerin varya
Sanki bir alev topu, yakar hayallerimi
Her ikindi sonrası ruhumun toprağına
Garip tohumlar gibi atarım ellerini
Sana mahsun bir umut, desem mi bilmiyorum
Sana çılgın bir bulut, desem mi bilmiyorum
Derin bir uçurumda arıyorum kalbini
Ya gel, ya beni unut, desem mi bilmiyorum
Ey yıllardır içimde beslediğim kanarya
Senin o sulu sepken yeşil gözlerin varya
Rüyalarımı çaldı
Sevda ırmağında sular alçaldı
Son bahar uğradı yüreğimize
Sararttı gülleri, yaseminleri
Bana özlemin kaldı

Nurullah Genç

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.477
  • 28.818
  • 227.477
# 21 Haz 2016 08:06:09
Elif
İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi...

Elif’in uğru nakışlı,
Yavrı balaban bakışlı,
Yayla çiçeği kokuşlu,
Kokar Elif, Elif deyi...

Elif kaşlarını çatar,
Gamzesi sineme batar.
Ak elleri kalem tutar,
Yazar Elif, Elif deyi...

Evlerinin önü çardak,
Elif'in elinde bardak,
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif, Elif deyi...

Karac'oğlan eğmelerin,
Gönül sevmez değmelerin,
İliklemiş düğmelerin,
Çözer Elif, Elif deyi...
 
Karacaoğlan

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 21 Haz 2016 08:12:00
KİM İZİN VERECEK RÜZGARA?
Sen Mem u Zin'i
Ben Ferhat ile Şirin'i
Sen Cigerhun'u, Otuzüç Kurşunu
Ben Nazım'ı, Cihat'ı, Turgut'u
Sen gözleri deprem kızını kara çadırın
Ben Sürmeli Bey ağıdını
Sen Dicle'yi durgun ve nazlı
Ben Kızılırmak'ı, mağrur ve geniş
Sen Siverekli öfkeyi Fransız önünde
Ben dağların onuru Kamalı Efeyi
Sen Cudi'yi uçurum ve doruk
Ben Konya ovasını beyaz ve tenha
Sen düşmanını ağırlayan konukluğu
Ben son lokmasını konuğa sunan saygıyı
Sen karın türküsünü dağlardan dağlara
Ben köpük köpük büyüsünü denizlerin
Sen değirmen taşı bir zamanı boynunda
Ben göğsümde kadranı paramparça bir saati
Sen ancak benimle onaracağın acıyı
Ben yalnız seninle sileceğim utancı
Sınırların ardına çekebilir miyiz
Sınırların ardına neden çekelim ki
Sınırların ardında yalnızlık bitecek mi
Sınırların ardında yoksulluk daha mı az
Sınırların ardında ateş yakmaz su boğmaz mı
Sınırların ardında ölüm vakitli mi gelir
Sınırların ardında ay hilal ufuk hayal değil midir
Sınırların ardında aşk acı akşam hüzün vermez mi?
Ya nasıl ayırırız yıldızları
Kim geçiş izni verecek rüzgara
Bu tarifsiz ayrılığı güneşe kim
Yağmura kim kuşlara kim öğretecek?...
'Şükrü Erbaş

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.818
  • 227.477
  • 28.818
  • 227.477
# 21 Haz 2016 08:12:37
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
 
Karacaoğlan

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 21 Haz 2016 09:46:33
Küstürmeyin insanları hayata.
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar.
Yaşamaktan güzel olan her şeyden
Bir odada yalnızlığı
Bir dağ başında kalmayı,
Bir adada mahsur kalmayı.
Nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar.
Küstürmeyin işte bazı insanları.

N. Hikmet RAN

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Haz 2016 12:37:31
Tükenmekte cevaplarım her insan gibi
Tek düzeliğe düşerken
Sözlerin yavanlığından değil
Bilincimin ayık kalma çabasındayım
Düşlerimin sahteliğinde değilim
Sanı ve tanıların içinde tükenmekteyim

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 21 Haz 2016 15:09:41
aşkları da yaktım, yalnızlığı da!
dumanına gel dedim, ateşine git!
sözlerin külü kaldı elimde
bir de gül, bir kibrit!

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 21 Haz 2016 15:19:13


         h.n.a.


SONA DOĞRU

Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim:
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkese bir özleyişle yaşar…
Ben de öylece Altaylar’ın ve Tanrıdağ’ın çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim…

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.470
  • Müdür Yardımcısı
# 21 Haz 2016 17:17:19
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
O'ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.
O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK