Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı karakuş27

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 63
  • 156
  • 63
  • 156
# 18 Tem 2010 22:12:57
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza, siyah güller, ak güller

Ulur Aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek

Zeytin Ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 18 Tem 2010 22:17:07
             ACI  ÇEKEN  HERKESE

Bana ait olduğunu hissedebilseydim keşke ..
O zaman böyle sinirlenmez
İçim içimi yemez
Böyle ağlamaz
Böyle isyan etmezdim...
Bana ait olduğunu hissedebilseydim
Kavga ederdim seninle sabahlara kadar susmadan
Hesap sorma hakkı bulurdum kendimde
Cesaretim olurdu ne yapıyorsun demeye ..
Sana ne oldu deme şansı bile vermeden söylerdim  
  herşeyi
Şimdi sadece susabiliyorum
O kadar uzaksın ki bana
Tanıyamıyorum seni bazen
O sözleri veren o kadar çabalayan insan
Bu derece umursamaz olamaz
Hiç kavga etmedik biz ..
Ben hep sustum
Hiç kırmadım o güzel kalbini
Sebebi düşündüğün gibi değil aslında
Bu kadar iyi bir insan değilim ..
Karşı çıkacağım o kadar çok şey var ki hayatında ..
Korkuyorum herşeyinden
O kadar uzaksın ki bana ..
Bana ait hissetseydim seni
Herşeyi anlatır .. herşeyi sorar .. herşeyi konuşur
   paylaşırdım ..
Karşı çıkardım bazı düşüncelerine
İtiraz ederdim söylediklerine
Ve şimdi yaptığım gibi
Hoşuma gitmeyen şeyler söylediğinde ya da
  yaptığında susmazdım ..
Ben de senin hoşuna gitmeyecek şeyler söylerdim
Benim olduğunu hissedebilseydim eğer
Çekip gitme hakkı verirdim kendime
Hep senin kullandığın o hakkı ben de bir kez olsun
  kullanabilmek isterdim ..
Belki de bir tokat atar ve sonra canını acıttığım için
  üzülürdüm ..
Ama sen hiç üzülmedin canımı acıtırken
Buna rağmen
Ben senden hiç gidemedim
Günkü sen hiç bana ait olmadın ..
Sevdiğini hissedebilseydim eğer ..
Hiç kimse rakibim
Hiç kimse rakibin olamazdı
Korkmazdım hiç birşeyden .. hiç kimseden ..
Oysa şimdi o kadar çok korkuyorum ki ağzımı açıp Tek bir kelime etmekten söylediğim her sözü
Yaptığım her hareketi o kadar yanlış anlıyorsun ki
Ben her seferinde bir kere daha kırılıyorum
Zaten artık büyük parçalarım kalmadı
Ufaldım en büyük parçam sendin
Sen de küçülmek için elinden geleni yaptın ...
İçimdeki seni kırdın ...
Geriye baktığımda görüyorum...
O kadar beklemiş, o kadar özlemiş
Öyle zor günler geçirmişim ki
Yemek yememişim .. uyumamışım ..
Gözlerim şişene kadar ağlamışım .. sarhoş olana
   kadar içmişim
Sabahlara kadar kıvranmışım .. herşeye isyan
   etmişim ..
Yanmışım .. yazmışım ..
Sana olan hırsımı başkalarından almışım
Ama seni hiç kırmamışım .......
Bir tek kötü söz çıkmamış ağzımdan
Hiç bir şey gibi gelen bir sürü şey yapmışım ben
  sana
Ömrümden ömür gitmiş ..
Sen yıllanmışsın içimde
Yıllandıkça büyümüşsün
Ve mükafatım sadece bir selam olmuş ..
Bazen de bir teşekkür

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 18 Tem 2010 22:30:06
              BİR GÜN BAŞINI  ALIP GİTMEK İSTERSEN
                                      GEL YANIMA

Bir gün başını alıp gitmek istersen, gel yanıma.
Gel de gör gitmenin beni nereye götürdüğünü… Nargile sefalarının olmadığı, sigaranın çok zor
   bulunduğu,
Yakınlarda bir köyde, sessizlikle sohbet edersin. Kendini kasabaya atacağın üç-beş kuruşluk bir
   araban, ufak bir evin vardır.
Birde gönlünde bir isim.
O isim ki seni oralara sürükleyen zalimdir.
Seni, sessizlikle sohbet ettiren yârindir.
Telefonun var ama çekmez, telefon çekse ellerin
   gitmez.
İlk zamanlar epeyi zorlanacaksın.
Canın sıkılacak, için daralacak.
Kaçıp gitmek isteyeceksin ama hep bir adımın seni
   durduracak.
Geriye saracaksın yaşadıklarını, bir film karesi ya da
   kaseti geriye sarar gibi…
Hatıraları çam ağaçlarının gölgesinde Canlandırırken, yere düşen kozalaklar, yanlışlarını
   bir bir vuracak başına.
Mis gibi kestane kokusu düşecek ensene.
Ne kadar hüzünlensen de,
Hayatın hep bir tarafından tutulur ve yaşanır
   olduğunu fark edeceksin.
Dünya ile irtibatını sağlayan tek alet olanb.sayar  
Zaman geçtikçe çekiciliğini ve ‘Albeni’sini
   kaybedecek.
Ne Messenger yazışmaları, ne forward mailler
   dikkatini çekecek.
Yalnızlık çepçevre sarmaya başlıyor seni.
Hüzünlü bir bulut, çiseleyen yağmur damlaları gibi. Ya da rahmetle yağan kar tanelerinin narinliği gibi. İncitmeden dökülecek üstüne, canın yanmayacak Ama üşüyeceksin tir tir…
Sen üşüdükçe rahmet saracak dört bir yanını…
Sonra belki İstanbul düşer aklına.
Şehrin, memleketin olan İstanbul.
Hani Sultanahmet’ten ezan sesi yükselen kutlu  
   şehir var ya, işte orası.
Aklına düşerse sakın umursama ve özleme.
Zalim yârini teslim ettiğin İstanbul, ona en yaraşır
   şekilde bakacaktır.
Hiç şüphen olmasın.
Mevsimler değişecek ve yavaş yavaş üşümemeyi
   öğreneceksin.
Bu elbet zaman alacak.
Ama zaten sen sabırlı bir insan değil misin? Beklemeyi seven, bekledikçe özlemini büyüten
   sensin!
Dert küpü sokakları ve yorgun yollarıyla dolu İstanbul, sevdiğini çepeçevre sarmış dünyanın Bütün adiliklerine karşı onu korumayı
   benimsemiştir.
Yeditepe’de yedi ayrı melek,
Her biri milyona bedel kuvvetle, var gücüyle
   sevdiğinin koruyor,
Meraklanma sen.
Çözmeye çalış doğayı.
Ağacın yeşilini yaprağın damarlarını bir bir incele. Rabbine ulaşmaya bak dualarla.
Secdelerde ağla, dinsin yangınlar ve silinsin
   günahlar.
Kutlu bir yolculuktaki bedevi misali.
Cahilliğini üzerinden atmaya bak.
Hz. Ali’nin kılıcı gibi keskin olan günahların,
İsyanın eşiğinde ve hidayetin hemen bitişiğinde.
O çizgiyi bulana dek ayrılma o yalnız ve sessiz
   köyden.
‘Hoşça kal’ bile demeden bıraktığın güzele, güzel
   bir ‘’ demek için var gücünle çabala.
Kısa ve zor bu hayatta, geçen imtihanlarını önemse
   ve umursa!
Vazgeçme! Bilirsin; delikanlı adama, yani bize Vazgeçmek asla yakışmaz.
Bize yakışan, her acıyı bilmek, yaşamak ve ibret
   almaktır.
Boşuna mı demişler,
‘Bir musibet bin nasihatten iyidir.’
Nasihatleri önemse, başına bir musibet gelirse, Mutlulukların geldiği yerden olduğunu unutma. Allah seni düşünmeyecek olsaydı yaratır mıydı hiç!


=====alıntıdır====

Çevrimdışı deva35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.396
  • 11.766
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Tem 2010 22:34:50
AKSA öğretmenim harika bir yazı,çok etkilendim,teşekkürler...

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 18 Tem 2010 23:06:56
aksa öğretmenim,24 saat engeline inat 24 kere teşekkürler...

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 19 Tem 2010 00:44:11

İyi Oldu Gelmediğin



" Sende sevgisizliği sevdim.

İyi oldu gelmediğin".



Bu yol korkaklar için değildir

iyi oldu gelmediğin

Bu sulardan her babayiğit içemez,

Bu köprüden her benim diyen geçemez,

iyi oldu gelmediğin

Yumuşacık yürek gerek,

sevgi kadar derin gözler,

inançlı bir bilek gerek

iyi oldu gelmediğin.



Sen, bilindik kıyıların sığ sularından açılmadan yaşarsın

Sen,okyanus mavisine uzaklardan bakarsın,



Biz,

yürüyemeyeceğin kadar uzak,

düşleyemeyeceğin kadar renkli,

ve berrak bir ülkeye birlikte gidemezdik.





Sen, açık denizlerden habersiz bir balık,

yalçın tepelerden uzak bir martısın.

Sen, benim için korkak,

herkes için heryerdeki insansın.

İyi oldu gelmediğin.



Alınmanı istemem,

darılman üzer beni,

sana yalan söyleyemem.

Tabi, hep sevdim seni,

sende sığ suları, sende martıları,

açık denizden habersiz balıkları,

sıradan insanları.

Geçemeyeceğin köprüleri,

düşleyemeyeceğin mavileri

sende korkaklığı sevdim.



Sende sevgisizliği sevdim.

İyi oldu gelmediğin...



Korhan Abay

Çevrimdışı ertugrul43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.318
  • 2.536
  • 1.318
  • 2.536
# 19 Tem 2010 00:52:01
YALAN (83296 Hit)

hadi gidiyorsun
yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun
herşey gidiyor
gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor
solgun bir gül oluyor insan
bir demet kır çiçeği ölüyor sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay
bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle
ben kanıyorum sen üşüyorsun

kolay değil bir yalan bu
yaralayan kanayan koca bir yalan
yalan işte
sevdiğim yalan
şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu
ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi
yumuşak sıcak bir yalan
ıslak gözlerimle geçiyorum
yaralı bir ceylanın kalbinden
ceplerimde kül var
bir yangından arta kalan

sorduğum adreslerde kimse olmuyor
ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman
her şey bir yalan gibi yandığı zaman
yalnız olduğunu anlıyor insan
anladım ve geçtim
yaralı bir ceylanın kalbinden

aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım
nasıl da acımasızdım tafralarıma karşı
nasıl da umarsız

su gördüm düşümde
karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu
ceplerimde kül vardı ve yanıyordu
sonra sabah oluyor
ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu

hayır diyordu bir dağ köylüsü
hiçbir şey için geç değil
ve geç değil bir şey için hiçbir şey
bişey vardı öyleyse bişey
beni çeken
gecenin duldasından uzağa
kocaman çayırlara çeken bişey
gümrah ırmaklara
sonra sıcağa sonra acıya
sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan
bişey

tutsana beni,bırakmasana
olsun yaralasana
olsun,ağrısa da
yalan da olsa,kalsana

dağ köylüsü
aşkın olduğu yerde ben varım
sen olmasan da ben varım
yağmur yağar saçlarım filizlenir
bir yıldız düşer omuzlarıma
ıslık çalar ıslanır şarkılarımı söyler geçerim kapından
camların buğusundan ve yağmurun kokusundan
tanırlar beni
bilirler
en iyi yalanlarını ben alırım onların
adresler sorarım kimseler oturmaz orda
ve kimseler olmaz ben sordukça

dağ köylüsü
şimdi gidersen
şimdi git
kalırsan şimdi

 İBRAHİM SADRİ

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 19 Tem 2010 01:11:41
              SANA  BEN.....!!!!!!

Bakma sen benim cümle ordusunu arkama
     alıp savaş halime
Ben bu savaştan yaralı çıktım,
İki kelimeyi bir ben edemedim,
Bazen namlu ağzından düşüremediğim
      kelimeler geri teper
Saçmalıklara dönüşür yaralar bendeki seni,
Sen benzetmelerim can alıcıdır,
Vurur beni kalp atışlarımdan,
Bakma yüzüm güler ama sen aldanma,
Maske taşırım,
Bugün yüzümü evde unuttum,
Ondandır ağlamaklı hallerim.
Şimdi rüyalarım nasıl uykusuz bir bilsen,
Bilemezsin!
Sen taşıyorum sol yanımda,
Yüzün düşüyor beynime,
İntihar komandoları oluyor gözlerim.
Şimdi benden gidersen,
Başka yüzlerde ararım seni,
Avuturum kendimi başka gözlerin İnançsızlığında,
Ertelerim varlığımı yarınlara.
Yarınları olmayan yollara saparım,
Adın düşer dudaklarıma,
Yaz gecelerine asarım kendimi,
Vuruldum kendimde ölüm bile bana ağlamaz. !!!
 

Çevrimdışı Mimoza12

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 191
  • 62
  • 191
# 19 Tem 2010 01:38:53
Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan ev..


Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 19 Tem 2010 02:00:24
               B U       G E C E

Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde,
Bu gece yine için için yanıyorum,
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum,
Seni, gidişini, sevişini, herşeyini...
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim,
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor...
Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde...
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum,
Onları sana benzetiyorum,
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali...
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece,
Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü,
Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu,
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve birgün ansızın bırakıp gidişini...
Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını,
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum,
Bir daha çıkamasın diye...
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin,
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin?
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı,
Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı...
Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım...
Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım,
Uzaklara gittin, belki birdaha asla geri dönmemecesine,
Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala...
Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz,
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz...
Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm,
Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm,
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna,
Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna,
Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin,
Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı,
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna,
Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin...
Bir daha unutuldun, sevdanla başbaşa bırakıldın,
Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin...
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün,
Ve ardına bakmadan gittin...
Beni benle başbaşa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım...
Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz,
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil...
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç?
Parça parça edilmiş, yıkık ve virane,
Bir o kadarda vefasız...
Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım...
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm...
Unuttum dedim, unutacağım dedim,
Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim...
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden,
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde,
Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin...
Şiirlerini getirdiler bana,
Beni öldüren şiirlerini...
Vefasız dediğini duydum, yıkıldım,
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma,
Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi,
Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım...
3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim...
Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım heryerde...
Belki birgün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce,
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım,
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım...
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye,
Olurda içinde görürler beni diye...
Benim kalbimide istediler, ama vermedim kimseye,
Olurda içinde seni görürler diye...
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,
Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın,
Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce,
Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle...
Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum,
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde...
Düşmüyor adın hiç dilimden,
Öleceğim gülüm bir gün ben,
Senin sevginden, senin derdinden...
Bir gün göreceğim yine belki seni,
Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni...
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım,
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım...
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye,
Ve heryerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi;
Seni unutmam için öldürseler bile,
Karşılık olarak dünyayı verseler bile,
Darağacı kurup idam etseler bile,
Senden başkasını asla sevmeyeceğim..







Çevrimdışı ikinoktaüstüste

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 104
  • 166
  • 104
  • 166
# 19 Tem 2010 02:02:47
Kim o deme boşuna
Benim ben
Öyle bir ben ki gelen kapına
Baştan başa sen

Ö.Asaf

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 19 Tem 2010 02:08:08
Arif Nihat Asya ne diyor...

Kazayı,belayı,eceli;
Habil'i Kabil'i
Melek olduğuna güç inandığım
Azrail'i affettim.
Beddualarıyla dili,
Sonu gelmeyecek olan masallarıyla
Başı,ayağı,eli
Affettim.

Açarken yapraklar,açarken güller
Gölgemin gölgesi kara haber
Takdir,mukadderat,kader
Seni de affettim.

Ey sesi yollarda kalmış
Sözü dillerde kalmış
Hayatım çocuk seni de
Seni de affettim.
Bahçemi beğenmeyen çiçekleri de
Soframı gören yemekleri de
Gelmişleri de gelecekleri de
AFFETTİM.
        
        

Çevrimdışı Mimoza12

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 191
  • 62
  • 191
# 19 Tem 2010 02:09:30
Annem Derdi Ki;

Annem derdi ki: Terli terli su içme.
İçten içe kızardım ona
Oyunun en tatlı yerinde
Bu müdahale de niye?
Hastalanınca anlardım ki!
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Sakın geç kalma.Meraklanırmış sonra
İçten içe hayıflanırdım ona
Gidenin dönmesini beklerken anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Odanı dağıtma.İçten içe karşı gelirdim ona
Toparlamayı erteleyip dururken
Hayatımı dağıttığım anlarımda anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Öfkende fakir ol, sevginde zengin.
İçten içe önemsemezdim bakışlarımla
Kırdığım kalpleri telafi edemediğimde anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Tek kişilik yaşama.Diğer türlüsü bencillik olur
Sevilmezmişim sonra
İçten içe güler geçerdim bu kelâma
Yalnızlık ağır gelmeye başlayınca anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Doğal ol, yapmacık olma.
İçten içe burun kıvırırdım ona
Ezberlediğim yaşam biçiminin tatsızlığını fark edip
Rollerimi karıştırmaya başlayınca anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Gençliğinin kıymetini bil, geri gelmez bir daha.
İçten içe sitemkâr davranırdım ona
Yüzümdeki çizgiler
Saçımdaki beyazlar zafer kazandıkça anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Bir dilek tut, gerçek olana kadar çabala.
İçten içe söylemesi kolay, yapması zor derdim ona
Hayatımı sorgulamaya başlayıp
Sürekli yapamadıklarım aklıma geldiğinde anladım ki !
Annem haklıymış.

Annem derdi ki: Bu sözlerimi kullan, yabana atma.
Şimdi içten içe teşekkür ediyorum ona
Çünkü;
Ben de bir anneyim...
Bana miras kalan bu cümleleri sarf ederken bileceğim ki !
Ben haklıyım...


- alıntı -

Çevrimdışı f_001

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 120
  • 127
  • 120
  • 127
# 19 Tem 2010 02:14:08
Çok sevdiğim iki şairin konuşması; gerçekten ikisininde usta olduğu belli oluyor,

Edebiyat alanında en çekişmeli kavganın onlar arasında olduğu söylenir,iki muhteşem şair, iki onurlu dava adamı, belki de birbirlerini en iyi onlar anladı. ..

Necip Fazıl, Nazım Hikmet'i hapishanede ziyarete geldiğinde şöyle bir konuşma geçer aralarında:

Necip Fazıl: "Nazım, benim rejimim olsa seni asardım. Fakat bu hiçlik rejiminde fikirsiz ve imansız insanların seni sürdürmesinden müteessirim. Onun için seni ziyarete geldim."

Nazım Hikmet: "Benim rejimim olsa ben de seni asardım. Sonra da darağacının başında ağlardım. Bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım.."

Nazım Hikmet - Vatan haini

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Necip Fazıl kısakürek - Kaldırımlar


Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 19 Tem 2010 02:36:21
harika bir paylaşım f-001 öğretmenim...ellerinize sağlık...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK