h.n.a.YOLLARIN SONU
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden,
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden,
İtler bile gülecek kimsesizliğimize.
Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların…
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gelen tanıdıkların,
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin,
Değişilir topu da bir sokak kaltağına.
İster düşün… Kendini ister hayale kaptır…
Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır,
Sevimli bir hayale açılırken kolların.
Ey doğunun alnımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları,
Düştüğü yer uzakta dilek adlı bir saray.
O sarayda bulunca Tanrı’laşan erleri,
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür Şad” uzatarak elini:
“Hoş geldin oğlu ATSIZ, kutlu olsun” diyecek.