Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 11 Kas 2010 19:58:10
işte gidiyorum

İşte gidiyorum...
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü!
İşte gidiyorum,
Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...

İşte gidiyorum... gurbet yorgunu gövdemi,
Çukura kim indirecek?
İşte gidiyorum,
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek?

Çürüdü gözlerim,
Çürüdü yüreğim, bu yağmurlu şehirde.
İşte gidiyorum,
Beni kaldırın, hicranım kalsın teneşirde.

Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türküyü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...

Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.

Nasıl sevmiştim hepinizi,
Nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü,
O benim gül-gülistan memleketim?

İşte gidiyorum,
Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız.
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.

İşte gidiyorum,
Penceresiz bir dünyanın bilinmez labirentine...
İşte gidiyorum,
''Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin anne! ''

Sonunda kaptırdım gönlümü
Ölüm denen o kaypak türküye.
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim; Türkiye!

Elbet benim de vardı,
Kendime ve yurduma dair umutlarım.
Belki bıraktığım yerden sürdürür;
Dostlarım, karım ve çocuklarım...

Çatladı yüreğim, çatladı sazım.
Demek ki böyleymiş yazım.
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım.

Bu nasıl hapis Tanrım
Sabah-sabah bu ne hikmet, bu ne sis?
Kalbime son mermiyi sıkmak
Sana mı düştü, ey güzel Paris?

İşte gidiyorum,
Kalmadı söyleyecek son bir sözüm.
Dediğiniz gibi olsun be!
Dediğiniz gibi olsun gözüm!

İşte gidiyorum,
Tükenmişti inancım, bu nankör hayata dair.
Belki benim için birkaç mısra döktürür
Hayaloğlu diye bir şair! ..

Yusuf Hayaloğlu

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Kas 2010 20:04:12
PUL PUL

Sağ gözü ağladı önce, durduğu yerde,
Ne acıdığından, ne de kederinden;
Zati ilk düşen damlada
Ne insanlar, ne kendisi vardı...

Koştular çırılçıplak,
Mağara duvarlarına çizilmiş ceylan gözleri,
Koştular, koştular sahile;
İlk düşen damlada deniz vardı...

Şaşırdılar, utandılar da birbirlerinden
Daldılar, daldılar derine
Nefesleri, nefesleri kesilinceye dek;
Işıklı bitkiler içinde
Işıklı balıklar gördüler,
Şaşırdılar, şaşırdılarda ...
Zati ilk düşen damlada güneş vardı...

CAN YÜCEL

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 11 Kas 2010 20:26:39
Bebeklerin Ulusu Yok
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu 
Bebeklerin ulusu yok 
Başlarını tutuşları aynı 
Bakarken gözlerinde aynı merak 
Ağlarken aynı seslerin tonu 

Bebekler çiçeği insanlığımızın 
Güllerin en hası, en goncası 
Sarışın bir ışık parçası kimi 
Kimi kapkara üzüm tanesi 

Babalar çıkarmayın onları akıldan 
Analar koruyun bebeklerinizi 
Susturun susturun söyletmeyin   
Savaştan yıkımdan söz ederse biri 

Bırakalım sevdayla büyüsünler 
Serpilip gelişsinler fidan gibi 
Senin benim hiç kimsenin değil 
Bütün bir yeryüzünündür onlar 
Bütün insanlığın gözbebeği 

lk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu 
Bebeklerin ulusu yok 
Bebekler, çiçeği insanlığımızın 
Ve geleceğimizin biricik umudu...


Ataol Behramoğlu

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Kas 2010 00:53:56
GÜLLERİN AĞLADIĞI SAAT 

 Güllerin ağladığı bir saat vardır hani,
Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin,
Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin,
Bir dev uzatır gökten o çirkin ellerini,
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani.

Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk,
Gitgide uzaklaşır batan güneşle sesin,
Bir bakarım ki benden en uzak çizgidesin,
Başlar geceye doğru upuzun bir yolculuk,
Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk.

Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa,
Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir,
Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir,
Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa,
Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa.

Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan,
Umulmadık bir anda bitiverir şarkılar,
Kapanır yüzümüze o mermer kapılar,
Özlemler ateş şimdi, anılar duman duman,
Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan.

Ak köpükler kararır, deniz görünmez olur,
Çağırır yaşamaya bizi tek-tük ışıklar,
Böylece üstümüze çöker de karanlıklar,
Camlar bir bir kapanır, odalar, evler uyur,
Ak köpükler kararır, deniz görünmez olur.

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani,
Cıvıl cıvıl bahçelerden el-ayak çekilir,
Yapraklar düşünceli, dallar hüzün kesilir,
Her akşam uzaklara alır götürür seni,
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 12 Kas 2010 15:31:27

h.n.a.

KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ`ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun...Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey... Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş`in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk`ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars`ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa...

Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;

Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan...
Tabutun: Cihan...

Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;
Ölümün:Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni...

Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine...

Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları...

Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun`u, Gök Türk`ü, Oğuz-Uygur`u, Kırgız`ı, Tatar`ı...

O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi...

Onların sanki başak canları... Durmaz, biçilir...
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi
Kür Şad`ın, Kül Tegin`in, Çağrı Beğ`in ok çekişi...

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 12 Kas 2010 19:56:08
Mutluluk ağacımda
sevinç çiçeğimdin bir zamanlar
bir zamanlar bütün dudaklarda şiir
bütün yüreklerde sevgi gülüydün

'umut nedir? ' diye sorma bana
umudum sende saklı
bak çiçek çiçek dağlar yine
sevda yudum yudum
umut bahar bahar

bilki, dağları bekleyen çoban benim
yaşlı kavalında inleyen ses
mezar başlarında ağlayan baba
Munzur yamacında yorgun derviş
su üstünde yüzen güz yaprağı benim
her gece özlemlerle yıkanan...

'umut nedir? ' diye sorma bana
umudum sende saklı
milyon kere çoğaltıp hüzünleri
sorma, ellerim niye yanar
sorma, gözlerim niye arar
tek mümkünüsün ömrümün
üşüyorum, umudumu bana geri ver

Yaralı, suskun bir kekliğim şimdi ben
hüznün rüzgarla öpüştüğü yerde
hep uzakları arar gözlerim
uçurumlar büyütür durmadan

ürkütülmüş,üzgün bir şiirim
kimsesiz bir kış ortasında
ince bir sızıda üşüyen

gel ey uçurum çiçeğim
ay beyazım
gülbeyazım
gel ey yoluna güller döktüğüm
ay koksun mutluluk yine dağlarda

sorma bana 'umut nedir? ' diye
umudum sensin
bulutum sen
yağmurum sen

ey güz bahçemin sevinci
gönlümün güvercini
gözlerime yağmur diye düşürdüğüm

acılarıma tipi, saçlarıma kar yağmadan
gel
gel, kırılmadan dudağımdaki son menenekşe

bu yürek sensiz yaralı
bu can sensiz ölü
bu ses sensiz bir ah!

gel
kırılmadan dal
solmadan yaprak
gönül haneme konuk ol
sorma 'umut nedir? ' diye
umutlarım sende saklı
gel/
Gün/ eş/ im
Ol....
eşim Ol....

kurusun gözlerimin pınarı........

(alıntı)

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Kas 2010 20:27:02
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM 

   Seni, anlatabilmek seni.
   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.

   Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
   Bir o yana
   Bir bu yana...

   Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

   Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...

 (AHMET ARİF)

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 12 Kas 2010 21:14:29
SEVGİLİM YALAN SÖYLERSEM
 
Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha
Nazım Hikmet

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Kas 2010 22:48:31
ONU BİR GÜN GÖRMEDİM 

Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı başımda aklar,
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını,
Ne bugün içki verdi ne bu gece dudaklar.

Sorma nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi,
Görür görmez kapında yere devrildiğimi,
Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar.

Gece, muzlim şeklini bana çizmese perde,
Sesin bir sırça gibi kırılmazsa içerde,
Beni bugün serilmiş gibi bulanlar orta yerde,
Yarın da bir çukurun dibinde bulacaklar...

Faruk Nafiz Çamlıbel

Çevrimdışı samurai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Kas 2010 23:24:17
Bir Acayip Duygu...

«Mürdüm eriği
çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra —

Sevgilim,
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
— fakat iyice ısınmadı daha —
çağlanın kabuğu
yemyeşil tüylüdür
henüz yumuşacık...
Bahtiyarız
yaşayabildiğimiz için.
Herhalde çoktan öldürülmüştük
sen Londra'da olsaydın
ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...

Sevgilim,
ellerini koy dizlerine
— bileklerin kalın ve beyaz —
sol avucunu çevir:
gün ışığı avucunun içindedir
kayısı gibi...

Dünkü hava akınında ölenlerin
yüz kadarı beş yaşından aşağı,
yirmi dördü emzikte...

Sevgilim,
nar tanesinin rengine bayılırım
— nar tanesi, nur tanesi —
kavunda ıtrı severim
mayhoşluğu erikte..........»

.......... yağmurlu bir gün
yemişlerden ve senden uzak
— daha bir tek ağaç bahar açmadı
kar yağması ihtimali bile var —
Bursa cezaevinde
acayip bir duyguya kapılarak
ve kahredici bir öfke içinde
inadıma yazıyorum bunları,
kendime ve sevgili insanlarıma inat.


7.2.1941

Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı umran45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 520
  • 1.833
  • 520
  • 1.833
# 13 Kas 2010 15:06:43
 BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 1

Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..

Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..

Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..

Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..

Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı...
 
 Abdurrahim KARAKOÇ
 
 

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 13 Kas 2010 15:28:21
Bayramdan Bayrama
Gurbeti mesken mi tuttun
Gittin beni de unuttun
Belki başka yar da buldun
Bir selam gönder bari
Bayramdan bayrama

Ne yazarsın ne çizersin
Yollar ırak der geçersin
Gel desem de gelemezsin
Cemalin göster bari
Bayramdan bayrama

Deyin vefasız yarime
Belki de çıkmam yarına
Arada gel mezarıma
Bir fatiha oku bari
Bayramdan bayrama

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 13 Kas 2010 17:31:03
HOŞ GELDİN
 

Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....

Nazım HİKMET

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 13 Kas 2010 18:58:37

          YORGUNUM DOSTLAR

Acilar içinde geçiyor  dertli ömrüm
Dayanacak  gücüm kalmadi yorgunum , yorgun
Ne yapsam ne etsem iki yakam  bi araya gelmiyor
Hırkam yırtık,papuç delik,yorgunum yorgun

Gözüm ne boyali söhrete  nede parada
Ben beni bileli ömrüm zararda
Mutluluk limanina varamadim bu deryada
Yelken yirtik , kürek kırık
BEN yorgunum yorgun

Ne can bildigim dostlardan  hayir var, nede yardan vefa
Deli etti beni haksiz yere çektigim çile,
Son bulsun acilarim  hiç olmasa bir defa
Belim bükük , yürek ezik
BEN yorgunum yorgun

Yillardir bir vefasizi beklemekten
Harman yerine  döndü yaraliyim yürekten
Dertleri birbirine  eklemekten
Yorgunum dostlar hemde çok yorgun

Güven kalmadi kimseye  dost düşmanim belli degil
Ömrüm dönmüs viraneye, başi sonu belli degil
Gönlümdeki aşktan başaka servetim yok
Başim darda  canim zordaaa
Yorgunum yorgum

Saçimi agartti  bu dünyadan göçüp gidenler
Gönlümü karartti  habersiz çekip gidenler
Sirtimdan vurdu yüzüme gülenler
Ömrüm harap  gönlüm ezik
BEN yorgunum yorgun

Bir yanimda yoksulluk bir yanimda ayrilik
Ne yana döneyim kanadim kırık
Bunca yükü bunca derdi taşiyamiyorum artik
Mertek çürük taban delik
BEN yorgunum yorgun

Bir tutam sevgi dilenmekten
Her sayfada elenmekten
Namerde  hedef olmaktan
 YORGUNUM DOSTLAR HEMDE ÇOK YORGUN

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 13 Kas 2010 19:02:26
Yikilma sakin

Kotu sey uzakta olmak
Dostlarindan, sevdigin kadindan
Yasaklanmak butun yasantilara
Seni tamamlayan, arindiran
Kapatildigin dort duvar arasinda
Saglikli, genc bir adam olarak

Neler gelmez ki insanin aklina
Sevincli, ozgur gunlere dair
Kalmistir yuzlerce yil uzakta
Onunla ilk kez opustugun sehir
Aci, zehir zemberek bir huzun
Kalbinden girtlagina dogru yukselir

Goruyorsun iste kucuk adamlari
Kohnemis silahlariyla saldiran sana
Kimi tutsak dusmus kendi dunyasina
Kimisi dupeduz halk dusmani
Diren oyleyse, diren, yilma
Yurut daha bir inatla kavgani

Babeuf´u hatirla, nazim hikmet´i
Bir umut atesi gibi parlayan zindanlarda
Hatirla danko´nun tutusan kalbini
Jkjaranliklari yirtmak arzusuyla
Ve fasizme karsi, zulme, zorbaliga
Dusun acilar icinde vurusan kardesleri

Elbette vardir bir diyecegi, bir haberi
Bir kacaga cay sunan kurt kadinlarinin
Daglar dilsizdir yalcindir
Ama gun gelir bir diyecegi olur onlarin da
Ve daglar, issiz tarlalar basladi mi konusmaya
Susmazlar bir daha, soz artik onlarindir

Kotu sey uzakta olmak
Dostlarindan, sevdigin kadindan
Yasaklanmak butun yasantilara
Seni tamamlayan, arindiran
Ama bir devrimciyi hakli kilan
Biraz da acilardir unutma

Yikilma sakin gecerken gunler
Yaralayarak gencligini
Onurlu, guzel geleceklerin
Biziz habercileri dusun ki
Ve halkin bagrinda bir inci gibi
Buyuyup gelismektedir zafer

    ATAOL BEHRAMOĞLU


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK