Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ecrinh

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Kas 2010 19:30:48
ÖĞRETMENİN DÜŞÜ


Mavi bir ışık yandı gözlerimde,
Gökyüzü öyle yakın
Çocuklar doğacak çocuklarım
Ve öyle yağmut ki toprak, koklarsın
Ellerin bütün hayvanlar alemi,
Hangi ağacı çalsam açıyor
Uzaylar uslu,
Yönlerim yörük,
Sağduyularım sol duyu.



Mavi kalemlere yordum bu düşü,
Su resimleriyle öğrencilerin,
Göğerttik bozkırın sarı defterini,
Şu yoncalar yurttaşlık bilgisi.



Geçen gün okudum söğütlerin tarihini,
Bi çiğdem var onlar kadar yiğit,
Şu bey, şu eşek, şu yaban, şu işçi arı,
Biz beş sınıfta kaldırdık bütün sınıfları.



Korkuluklar ektiği kargaları biçsin,
Sevginin de kendi planları var,
Beş yılları, yıldızları, dokuz ayları,
İlerde yarım kalmış bir okulun duvarı,
Duvardı diyor, varım diyorum ben de,
Gitsin bütün okumuş filler Gülistana,
Ben Türk'üm bu bozkırda çalışmaya geldim...


Can YÜCEL

Çevrimdışı ecrinh

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 17 Kas 2010 19:34:47
SEBEPSİZ SEVMEKTİR AŞK

Sebepsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe.
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan..?
Güzelliği mi?Bilmez kimse bu soruların cevabını..
Kimi sever güzelini, kimi sever özelini...!!
 
CAN YÜCEL

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 18 Kas 2010 04:13:05
   DOSTLUK   ÜZERİNE

Dostluk, gereğince tanımlanamazlardandır ve ancak, yaşamakla anlaşılır.
Bu yüzden dostluk, şiir gibi, aşk gibi anlatılmaz yaşanır. Dahası bir ucu şiire düşer dostluğun bir ucu aşka.
Şiiri ve aşkı bilmeyen bilemez dostluğu, dost olmayınca da şiiri ve aşkı.
Ucuz arkadaşlıkları dost olmak sananlar, kandan öte can kardeşliği olarak gelen dostlukları anlayamaz.
Okkalı bir yürek taşımayan, o yüreği her dem dağıtıp, toplamayan tadamaz onu.
Çünkü şiirin ve aşkın barınmadığı yerde dostluk barınmaz. Ne dini ne dili ne cinsi ne de kavmiyeti vardır dostluğun.
Bir köprü gibi kurulur coğrafyalar arasına. Arzın bir ucunda yanan ateşte, yanar kavrulur öteki ucunda. Ayağa adım olur, dile söz olur, yaraya merhem, omuza dokunuş olur.
İki eli kanda da olsa.
Dost, saklayandır, sırtlanandır, paylaşandır. Dostluk iki dünyayı tutan bir yemin, sonuna kadar sadakat, sonuna kadar kefillik ve şahitliktir.
Dostluk gören ve gösteren bir aynadır. Her dostluk dilini kendi kurar,imtihanı ve icazeti kendindendir.
Dostluk aynı yerde durmak değildir belki. Daha çok, aynı yöne bakmak, aynı yöne yönelmek ve yürümektir. Bazen yollar dost kılar insanı, bazen dostluklar yola koyar. Dostluk bir yoldur. Gerçek dost yarı yolda koymaz, Nasıl yarı yolda koymazsa gerçek aşklar. Dost istenilmez, olunur.
Çünkü her kadının başka bir Leyla oluşu ve farklı bir okla vuruşu gibidir dostluk. Tarifesiz bir mektup gibi gelir.
Dostluk belli bir mahremiyetin eritilip aynı kaba dökülmesiyle oluşan ortak bir mahremiyettir. Her mahremiyet gibi dostluk da soruların, kelimelerin ve sözlerin bittiği yerdir.

Şiir gibi, aşk gibi....

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2010 10:11:16
Ben bu evi
Bu baba evini
Manolyalarıyla, fıstık ağaçlarıyla, gülibrişimleriyle
Ve televizyonun üstüne asılı O'nun resmiyle
Helasının işlemeyen sifonuyla
Kitaplarıyla ve rütubetiyle
Güler'le aşktan her zaman dağınık yatağıyla
Anılar değil, gelecek çocuklarımızın kokularıyla
Ben bu evi saksofon solosuyla yıkıyorum
Duvarların nasıl çökeceğini
Damının göğsüme nasıl ineceğini bile bile
Ben bu evi yıkıyorum Cemil Bey'in bir taksimiyle
Kardeşlerimle taksim edilemeyen bu evi
Yıkıyorum nihaventten bir taksimle
İzale etmek için bir izale-i şuyuyu
Yıldıldı mı bu ev toprağın, kayanın üstüne
Benim tamburumla borazanımla
Görünecek açılan damından
Gündüzleri güneş
Geceleri yıldızlar
Aşkı taksim edilmesin diye bu evin
Cemil Bey'in taksimiyle ben bu evi yıkıyorum
Yıktığımda da yıkıntısı altında değil
Üstümde Güler var
Altımda toprak
CAN YÜCEL

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 18 Kas 2010 11:06:13
                gözleri kadardı!
Unutulmuş bir sabaha doğdu güneş
sıvamadan balçıkla günü; gülümsedi
hafif bir reveransla selamladı evrenin yüzünü
iki elinde başak tarlası; bereket yüklü
toprağa ekti insanlığı - bekledi…

sonsuzlukla yazılmaya başladı hayat hikayeleri!

bir elmanın yarısıydı her dünya yazıtı
deniz tuzu saklı midyeydi; ruhlar
iki dudak arası söz yıldız kayması
güze suskunluğu öğretirken baharı konuşurdu her dimağ
yaşadığıyla savaşırken anılar
söze saklanırdı oysa g/izli anlar…

unuttuklarıyla;
hüznün kıyısına sürükledi safsatalı ömrü
geleceği bilmek neyi değiştirirdi
çünkü doğan her sabah bir geceyi öldürürdü…

...rüzgardan sağır, sağanaktan dilsizdi
her yaşanan birbirinin tekrarını getirdi
etten, düşten, paradan geçti eller
en olmadık rüyalardan seçti geleceği
en güzel renkleri doladı gökkuşağına
gördüğünde kaldı
çünkü gerçek inandığı kadardı…

boşluk doldukça büyür gözlerin pırıltıları
her sevda hüzün karası şarap tortusu
sıradan değildir insanın öyküsü
içtikçe yıllanır mahzende ten tutkusu.

canhıraş yazıldı sanata öykündü her çizgi
alnından silinmiyordu terlediği günlerin izi
gün geldi biçildi başak tarlası
insandı toprağa döküldü öyküsü…

sonsuz yaşanacak zannetti!
ki hiç bir şey sonsuz değildi…

gözlerindeki kadar yaşar insan
her çocuk umuda dalar
oysa; yaşayacakları
gözlerinde saklı hayatı kadar…
                     Neslihan YAZICILAR

Çevrimdışı cafern

  • Uzman Üye
  • *****
  • 708
  • 3.610
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 708
  • 3.610
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2010 16:15:37
Her Şey Sende Gizli

yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatların çırpındığı kadar hafif..
..........
..........

 
 
Can Yücel
 

Çevrimdışı wanted1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.442
  • 3.859
  • 3.442
  • 3.859
# 18 Kas 2010 22:41:12
Usta

Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum.
Sebebim, ustam, kocababam,
Sana yazıyorum ey gidi ihtiyar...
Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum.

Köylüydün belki ama onurlu, mağrur,
Bilirdin birçok şeyi birçok bilenden.
Sıcaklar altında orak sallayan, güneşten kavrulan teni bilirdin,
Kendini bilirdin kendini, Köylüydün belki ama...

Onaltı yaşındaydım, 'Birgün Türkiye tanıyacak' diyordum beni.
Rençberiydim vahşi ve çılgın zaferlerin.
Gülerdim benden ileri ve geri olanlara,
Dengesiydim her ikisininde.
Çocuksu, saf, masum gülerdim. Birazda erkekçe.
Onaltı yaşındaydım...

Kırıldım belki defalarca, bilki eğilmedim.
Utanmadım ruhuma çizilen resminin yırtılışından.
Bir gül dalıydım koparılan, çelik bir kol.
Her fırsatta kasırgalaşan yellerinde,
Yerlerinde yeller eser diyebilecek kadar büyümüştüm.
Kırıldım belki defalarca bilki eğilmedim.

Bu ezan hani selaya çıkar baba, nefesim acıyor.
Sözlerim gözde kaldı artık, kaşlarım sual.
Duymasın güzellerin gülü can birazdan giedeceğimi,
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar.
Bende yolculuk telaşı var, Bu ezan hangi selaya çıkar baba.

Vurgun yedim baba vurgun...
Oltu taşı tesbihim, tütün tabakam ve siyah çakmağım şahit,
Birde yüreğime çizdiğim resmin vardı yanımda.
Üç damla kan düştü geceye, üç damla baldıran zehri.
Vurgun yedim baba vurgun...

Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba,
Altından azgın suların geçtiği demir köprüde olacaktık, rakipte olacaktı,
İkimizin elinde iki ondörtlü ve gece,
Birbirimize sıkarak koşacaktık birbirimize,
Yıldızlar yağacaktı üzerime, beni sabaha götüren.
Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba.

Bir gece düşüme giren ihtiyar adam,
'Muradolsun söyleyim oğul' dedi.
'Zafer nerde gizlidir' dedim. Ömrüne ömür can güzelin yüreğinde,
'Peki, güneş nerde saklanır' dedim
'Yavuzun atının ak yelesindesindeki sırdır oğul' dedi, bir gece düşüme giren ihtiyar adam.

Burda insanların yalnız ağzı var.
Siyah beyaz bir fotoğrafın içindeyim muzdarip.
Düşüncelerim kurşuna dizildi sabaha karşı,
Esselatu hayrun minen nevm derken ezanlar, açıldı sonsuza giden yol.
Burda insanların yalnız ağzı var...

Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim...
Ve buyureyledi ötelerden o ihtiyar adam, Hoşgeldin oğlum Osman, hoşgeldin.
Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim.
 
Osman Öztunç
 
 

Çevrimdışı samurai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2010 22:41:32
Çokluk Senindir

özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

suya giden bir adam mesela omzunu eğri tutsa
güneş, su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

kararan dünya yeni bir güle bir ateş parçasıdır
bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir

bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
senin suyunun bıraktığı güçler artık senindir

çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir  
  
Turgut Uyar
 
  

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2010 23:11:33
Cebeci İstasyonu ve Sen

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun

Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun...

Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik

Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
İçimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.

Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun...

Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
İki yıldız gibi gözlerin
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun 
 
Yavuz Bülent Bakiler
 
 

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2010 23:46:22
Güzel dost

Yaradan şahidim olsun
Onda gönlüm var güzel dost.
Ben yandım o sefa bulsun
Koca dünyam dar güzel dost.

Bir defa gördüm cismini
Ruhuma çizdim resmini
Elden saklarım ismini
Dile düşmek ar güzel dost.

Sevdam uzak ele düştü
Yüreğime çile düştü
Gönül harlı güle düştü
Aşkın gözü kör güzel dost.

Dostum unut deme böyle
Sadık isen yardım eyle
Bir çıkar yol varsa söyle
Unutmak mı zor güzel dost.

Bu sevdadan dönsün diye
Umutlarım sönsün diye
Acılarım dinsin diye
Bana kardeş der güzel dost.

Hazan o deli esmese
Kırılıp bana küsmese
Birde selamın kesmese
Çoktan derdim yar güzel dost.

Erdogan Bektas
     

Çevrimdışı Mimoza12

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 191
  • 62
  • 191
# 19 Kas 2010 01:44:13
Memleket İsterim


Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
 

Cahit Sıtkı Tarancı 

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 19 Kas 2010 15:55:52
Hadi Bana Bir Şeyler Söyle Çocuk

Hadi bana bir şeyler söyle çocuk
İçinde yalnız güzellikler olsun
Öyle boş öyle mahsun bakma yüzüme
Hadi bana bir şeyler söyle çocuk
İçinde duyguların gizemi olsun

Bana masallar anlat, şarkılar söyle
Şarkılarında sevgiler, sevdalar
Masallarında dostluk, kardeşlik olsun
Hadi bana bir şarkı söyle çocuk
İçinde sevgileri yeşertecek,
Yaşama tutturacak nağmeler olsun

Hadi bana bir şeyler anlat çocuk
İçinde özlemler kavuşmalar olsun
Feryatlar, kavgalar, savaşlar
Zulümler, ölümler, gözyaşı olmasın
Başında sonunda barış olsun
Hadi bana masallar anlat çocuk
İçinde ayrılıklar ve hüzünler olmasın
Her satırında yeşersin umutlar
Başında sonunda yalnız sevgi
Her satırında sevinç olsun.

İdris Akmetin

Çevrimdışı Mimoza12

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 191
  • 62
  • 191
# 19 Kas 2010 15:57:34
ANLAR

Eger,yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım .
Yeniden başlayabilseydim eğer,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar...Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer ,hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM....

Arjantin-1985
 

- Jorge Luis Borges -
 
 

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 19 Kas 2010 17:19:16
         BU VATANA NASIL KIYDILAR
   

İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

 

Onu didik didik didiklediler,
Saçlarından tutup sürüklediler.
Götürüp kâfire : «Buyur...» dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

 

Eli kolu zincirlere vurulmuş,
Vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

 

Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
Günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

                           NAZIM HİKMET RAN(1959)

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 19 Kas 2010 18:57:25
Kader Sana Yakışmıyor

Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli

Böyle mahsun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahsun kederli değildin eskiden

Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karadı gözlerin
Bir zamanlar göz yaşını sevmezdin
Şimdi neden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar

Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.

VİCTOR HUGO

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK