Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 16:31:22
FOTOĞRAF

Resmine baktığım güzel kız, genç kız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni
Eski bir albümde durursun yalnız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni

İki harf, bir imza, bir tarih; garip
Besbelli üçü de mutsuz muzdarip
Aklımı zorlama karşımda durup
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni

Bilemem aradan geçti kaç sene
Memleketin nere, kimsin adın ne ?
"Hatırla" diyerek bakma yüzüme
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni.

 ABDURRAHİM KARAKOÇ

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 09 May 2011 16:36:23
 

AŞK 

Aşk kaçmaktan çok kovalamayı sever,
Görmekten çok özlemeyi,
Dokunmaktan çok düşlemeyi,
Ve aşk öyle haindir ki,
Nerde imkansız varsa onu sever...

Özdemir Asaf

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 09 May 2011 16:53:25
BİR AŞK YARA

“Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
Kalbimi suyla yudular o gece vakti
Öldüğümü bile söylemediler…”
-A. Erhan-

Ben şu kısa boylu hayatta
uzun boylu kederlerle acırım.
Yorar beni şu telaş, şu karmaşa.
Bir sığınak aranırken şu uğultuda,
bir aşk gelir, bir yara.
Bir yara…
Bir yara daha!

Eski bir aşk,
yeni bir ayrılıktır her zaman.
Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır.
Kimse bilmez be canım,
bir yara bir ömrü nasıl kanatır…


Ben seni hep ayrılıkla anmışım
Titreyen ellerimle günlerin buğusuna adını…
Hep adını yazmışım.
Bir aşk gelmiş bir yara.
Bir yara…Bir yara daha!

Eski bir aşk,
yeni bir ayrılıktır her zaman.
Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır;
kimse bilmez be canım
bir yara bir ömrü nasıl kanatır…

Yılmaz Odabaşı

Çevrimdışı ayas42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 17:48:48
Devir Beni

Sen deli rüzgarım ben kuru yaprak
Savur beni savur düşene kadar
Doğ da güneşim ol ben kuru toprak
Kavur beni kavur pişene kadar

Sapladığın okun gerdiği yayım
Sensin benliğimde en büyük payım
Etrafımda devir daim halkayım
Çevir beni çevir şaşana kadar

Hayat sensizlikse ölmeye değer
Ömrü bir kalemde silmeye değer
Bana gelmen için engelsem eğer
Devir beni devir aşana kadar

Uğur Işılak

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 17:57:29
VAZGEÇMELER USTASI

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice.
Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Ya sizinki?
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Reddedemem önerinizi,
Paylaşalım elbette:
Lekeniz sizde kalsın,
Ben aşk’ı alırım sadece.

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki iki soluk arasında
Gelip geçen zaman.
Hangisi ölüm hangisi yaşam?
Ya sizinki?
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Yaşadığınız bir ömür değil mi?
Seçimi siz yapsanız, istediğiniz sahneyi seçseniz:
İster ilkincisi olsun ister sonuncusu fark etmez ki,
- Başarımızı arttıracaktır provalardaki performansınız -
Artanıyla yetinirim zaten ben, ilk gösteri için
Siz önden buyrunuz lütfen!

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki korkusuz ve kuşkusuz bir aşk,
Başdöndürücü ve anısız,
Fısıldaşmaları dalgınlıklara takılı.
Ya sizinki?
Hala anlamadınız mı?
Demiştim:
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Aşk’ı bana terk etmiştiniz zaten,
Üstü kalabilir sizde...

Tuğrul Asi Balkar

Çevrimdışı adatepe1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.185
  • 1.818
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.185
  • 1.818
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 18:11:37
ESKİCİ

Eskiden yeterdim kendime,
Artardım bile,
Şimdi ne yapsam nafile!
Ve
Kim demiş 'can eskimez' diye?
Bu can tedirgin tende,
Can da eskimiş
Ben de…

    Bedri Rahmi Eyüboğlu

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 18:30:27
Dua

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
 
Arif Nihat Asya
 
 
 

Çevrimdışı ayas42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 19:58:32
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor!

Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzğar bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye?
Destanını yapmış,kasideye kanmış.
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
Rüzğarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar,kasideler.
Geri gitsin alkışlar geri,
Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!
Ona oğullardan,analardan dilekler yeter,
Yazın sarı,kışın beyaz çiçekler yeter! Söyledi söyleyenler demin,
Gel süngülü yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen söyle söz senin.
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için;
Rüzğar bekliyor!
Destanı öksüz,sükutu derin meçhul askerin;
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye? ...
 
Arif Nihat Asya
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 20:40:34
Akşam Yine Toplandı Derinde

Canan gülüyor eski yerinde
Canan ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havuz üzerinde,

Mehtab, kemer taze belinde
Üstünde sema, gizli bir örtü
Yıldızlar, onun gülüdür elinde...
  
Ahmet Haşim
 
 

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.396
  • 6.345
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.396
  • 6.345
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 20:58:07
Sana Bakmak

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah’a inanmaktır

Yılmaz Erdoğan

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 22:43:32
Bayrak Altında

Bu gün genç, ihtiyar, kadın, kız, kızan,
Uzanıp yatsak da çardak altında,
Boruyu çalınca yarın borazan,
Hemen toplanırız bayrak altında.

Bizi hiç tasalı görmez bu yerler;
Yiğitler, ölürken bile gülerler,
Yeter ki yaşayan er oğlu erler,
Bizi çiğnetmesin ayak altında.

Kalbimiz çırpınır yurdu andıkça,
Gözlerde zaferin nuru yandıkça;
Üstünde bu bayrak dalgalandıkça,
Gönlümüz rahattır toprak altında.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.084
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.084
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 09 May 2011 22:55:26
Yenilgi Yenilgi Büyüyen Bir Zafer Vardır..!

Ülkendeki kuşlardan ne haber, vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aş...k celladından ne çıkar madem ki yâr vardır

Yoktan da vardan da öte bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili!

Sezai KARAKOÇ

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 May 2011 00:19:58
Han Duvarları 

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek
Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...
Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
 Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol...
Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.
Bir sarsıntı...
Uyandım uzun süren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;
"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben"
Altında da bir tarih:
Sekiz mart otuz yedi...
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı...
Buz tutuyor her soluk.
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!"
Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.
Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;
"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben"
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!
"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"
Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
"Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi: "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"
Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.
Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!...
Faruk Nafiz Çamlıbel



 Faruk Nafiz Çamlıbel
 

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.107
  • 23.936
  • 5.107
  • 23.936
# 10 May 2011 00:44:54
AYŞEN     

İklimler çileme çare bulmuyor.
Mevsimler halimi sormuyor Ayşen...
Sakiler derdime derman olmuyor.
ŞarkIlar yaramI sarmIyor Ayşen...

İlkbahar, yaz derken hazanım soldu.
Murada ermeden miyadIm doldu.
Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu.
Senden başkasını görmüyor Ayşen...

Hasretin tüketti bütün varımı,
Seraba döndürdü hülyalarımı,
Ne kadar süslesen rüyalarımı,
Sabahlar hayıra yormuyor Ayşen...

Ağlarsan, matemin yağar geceme,
Gülersen, mehtabın doğar geceme, ;
Lale devri geldi gönül bahçeme,
Senden gayri çicek girmiyor Ayşen...

Kapattın gönlümün sevinç yönünü,
Ümidim görmüyor sensiz önünü,
Takvimler bilmiyor dönüş gününü,
Saatler vuslatI vurmuyor, Ayşen...

Feleğe isyanım arttı gitgide,
Gençliğim su gibi aktı gitti de,
Ömrümü ellere sebil etti de,
Bana bir damlanı vermiyor Ayşen...

Ardından çilemem, çağlamam diye,
Yas tutup karalar bağlamam diye,
Kaç kez and içtiler ağlamam diye,
Gözlerim sözünde durmuyor Ayşen...

Ey alev yanaklım, volkan dudaklım,
Ne bir yalanım var, ne gizlim, ne de saklım,
Her şeye erdi de zavallı aklım,
Seni unutmaya ermiyor Ayşen...

Dostlarım namıma Ferhat dese de,
Ruhum aşk elinden imdat dese de,
Kör şeytan resmini yırt at dese de,
Ellerim bir türlü varmıyor Ayşen
                              CEMAL SAFİ

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 May 2011 08:40:22
DADAŞ

Dediler; “davranma,düştün kapana,
Ya çek bıçağını,ya gel amana!”
Dedim ki; “Dadaşı doğuran ana,
Taşır mı karnında eğilecek baş?”

Bilmem ki öldü mü?, kaldı mı diri?
Kanla temizlendi elimin kiri.
Koyu karanlıkta haykırdı biri,
Dedi ki; “ben ettim, sen etmem Dadaş!”

Yerine gelmişti Dadaşın andı,
Kamayı parlattım yüreğim yandı,
Kurtulan, kancıkça pusu kurandı,
Elimde ölene döküyorum yaş

Kemalettin Kamu

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK