Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı deniz_24

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 351
  • 974
  • 351
  • 974
# 11 May 2011 14:27:15
Sevgiye On Kala Ölüme Beş

Ya zamanindan erken gelirim;
Dünyaya geldigim gibi,
Ya zamanindan çok geç;
Seni bu yaşta sevdigim gibi.
Mutluluga hep geç kalirim;
Hep erken giderim mutsuzluğa.
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbir şey başlamamiş.
Öyle bir zamanina geldimki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç.
Yine gecikmişim bagışla sevgilim;
Sevgiye on kala, ölüme beş...
aziz nesin

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 15:44:39
İNADIN GÜZELİ
Kuzguncukta nenemin evi
Nazarlığı yumurtadan çiçekler
Telaş toplardı nenemin elleri
Şeftali yemiş kardeşim
Ağzı pembe bulaşık
Ben daha oynayacağım derdi.

Bazen insanın aklına gelmiyor değil
Hani gidip de şöyle
Gül fesliğen olup dönmek diyorum
Yok öyle yağma şey
Güzelim umutlar içindeyim bu dünyada
Yaşayacağım diyorum.

Müştak ERENUS

Çevrimdışı yiğidoğ

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 43
  • 363
  • 43
  • 363
# 11 May 2011 16:30:28
SEVDİN Mİ
Sarmaşıklar gibi sarılacaksın.
Yok öyle
Bakmaya kıyamam,
Korkarım dokunmaya tarzında;
Sadaka sevgilerle,
Uyarı levhalarıyla sevişme.
Kapıyı çalmadan girip içeri;
Sarıldınmı,
Kırılacak beli,
Nefessiz kalacak sevgili.

Güz yaprakları gibi olmayacak birlikteliğin
Bakışlarınla çiçeğe duracak
Yârin yanağı.
‘’Sevgilim!
Sevdalım!
Kara eriğim, kiraz dalım!
Yayla balım! ’’ diyeceksin;
Kan oturacak dudağına hayatın.

Giydirilmiş üniformaları çıkarıp,
Kovacaksın öğretilmiş korkuları.
Bozacaksın ezberleri,
Ters yüz edeceksin.
Özgür ve sana özgü;
Anadan üryan,
Çırılçıplak kalacak sevgin.

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 11 May 2011 17:24:00
Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Şehre simsiyah bir kar yağar 
Yollar kalbimle örtülür 
Parmaklarımın arasından   
Gecenin geldiğini görürüm 

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Çocuklar sinemaya gider 
Yüzümü bir çiçeğe gömüp 
Ağlamak gibi isterim 
Derinden bir tren geçer 

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Alıp başımı gitmek isterim 
Bir akşam bir kente girerim 
Kayısı ağaçları arasından 
Gidip denize bakarım 
Bir tiyatro seyrederim 

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Uzaktan bir bulut geçer 
Karanlık bir çocukluk bulutu 
Gerçeküstücü bir ressam 
Dünyayı değiştirmeye başlar 
Kuş sesleri, haykırışlar 
Denizin ve kırların 
Rengi birbirine karışır 

Sana bir şiir getiririm 
Sözler rüyamdan fışkırır 
Dünya bölümlere ayrılır 
Birinde bir pazar sabahı 
Birinde bir gökyüzü 
Birinde sararmış yapraklar 
Birinde bir adam 
Her şeye yeniden başlar


Ataol Behramoğlu

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 17:47:50
 
ACI SALKIM

Vakit yaklaşıyor toparlan ahbap
Yarın bir gün bu meydanda talan var
Nasıl olsa görülecek şu hesap,
Sanma bu dünyada baki kalan var!

Nic'oldu ticaret,hani karımız?
Yağmaya gidiyor bütün varımız
Görmesek,şahittir kulaklarımız
Duymasak da kapımızı çalan var

Haramdan bir eksik tartıp helalı
Dengeye getirdik zehirle balı
Has diye yutturduk en sahte malı
Sanki kendimizden başka alan var.

Ne haklı iş tuttuk ne doğru sanat
Ayağa baş dedik,kuyruğa kanat
Komaz yakamızı şol meşhur inat
Ağızda gem,arkamızda palan var.

Bir kuru mantıkla kalmışız yayan
Menzile varır mı yerinde sayan
Bu dünyada ab-ı hayat tatmayan
Beklesin,ahrette kevser falan var.

Bekir Sıtkı'm kalem banıp özüne
Uykuları haram ettin gözüne...
Oysa kim aldanır şair sözüne
Sende dokuz köyden dönmüş yalan var!...

 BEKİR SITKI ERDOĞAN

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 11 May 2011 17:58:41
ÖZLEDİĞİN GİDİP GÖREMEDİĞİNDİR

Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin

Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen

Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin

Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen


Oruç ARUOBA
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 18:19:46
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Bak işte notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik, ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım, sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman



Bahaettin Karakoç

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 18:22:47
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor

Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgar bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye?
Destanını yapmış, kasideye kanmış.
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa, temiz değilse ayaklarımız.
Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler.
Geri gitsin alkışlar, geri,
Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!
Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,
Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!
Söyledi söyleyenler demin,
Gel süngülü yiğit, alkışlasınlar
Şimdi sen söyle söz senin.
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak için;
Rüzgar bekliyor!
Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin;
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye?..

Arif Nihat Asya

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.273
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.273
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 20:55:38
OLVİDO

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar...

Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kâğıtlarda yarım bırakılmış şiir;
İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı
Hatırlar bir gün bir camı açtığını,
Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu,
Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...
Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.

Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla
Halay çeken kızlar misali kolkola.
Ya sizler! Ey geçmiş zaman etekleri,
İhtiyar ağaçlı, kuytu bahçelerden
Ayışığı gibi sürüklenip giden;
Geceye bırakıp yorgun erkekleri
Salınan etekler fısıltıyla, nazla.

Ebedi âşığın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.

Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.

Ey unutuş! Kapat artık pencereni,
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
Çıkmaz artık sular altından o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
Amansız gecenle yayıl dört yanıma
Ey unutuş! Kurtar bu gamlardan beni.

Ahmet Muhip Dranas..

Çevrimdışı banu2011

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
# 11 May 2011 21:29:42
İyi Değilim Bu Aralar….

Ruhumun parçalı bulutları;

Beynimin kılcallarına dokundukça;

Kalbimin acısını hissediyorum…

Dedim ya; iyi değilim bu aralar…

Ne sen sor ne ben anlatayım,

Anlatsamda anlaşılamam zaten
Maskemde;sahte bir tebessüm

İyi değilim bu aralar…

Yüzümdeki buruk bir gülümsemenin
Göz diplerimdeki acısını hissediyorum…

Sonrada yüzüme değen ıslaklığını…

Sakın sorma sebebini
Dedim ya;iyi değilim bu aralar

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.396
  • 6.345
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.396
  • 6.345
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 21:35:10
Değişik

başka türlü bir şey benim istediğim:
ne ağaca benzer, ne de buluta.
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim?
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..

Can Yücel

Çevrimdışı ayas42

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 156
  • 1.076
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 22:30:25
Her sabah her sabah suya giderken
Yar yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam

Uğrunu uğrunu giderken yola
Nice dilsizleri getirir dile
Gövel ördek gibi inerken göle
Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam

Veysel ördek olsun sen de göl yarim
Yeter artık kerem eyle gel yarim
Lale sümbül mor menekşe gül yarim
Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam

AŞIK VEYSEL

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 11 May 2011 22:41:39
Kocakarı ile Ömer

Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?..
O sahabiyi dinleyin, şimdi:

"Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça oldu iyan,
Zulmetin sînesinde ukde gibi,
Ansızın bir müheykel a'râbî!
Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,
Geliyor muttasıl mehîb mehîb.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan karşıdan selâmlaştık.
Düşünürken selâm alan sesini,
O heyûlâ uzandı tuttu beni:
Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?
- Yâ Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
- Şu mahallâtı devre çıkmıştım...
Gel beraber, benimle, üç beş adım.
***
Ne sadâ var, ne bir yürür bîdâr;
Uhrevî bir sükûn içinde civâr.
Ömer olmuş gezer, sıyânet-i Hak...
Şu yatan beldenin huzûruna bak!
O semâlar kadar yücelmiş alın,
Çakarak sînesinden âfâkın,
Bir zaman sönmeyen nigâhıyle,
Necm-i sâhirde sanki bir hâle!
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyor bî-haber içerdekiler
Geçmedik en harâb bir yapıyı,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
Geldik artık Medîne hâricine;
Bir çadır gördü, durdu kaldı yine.

***
Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.
"Açız! Açız!" diye feryâd eden çocuklarının,
Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini;
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
-Durunda yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...
Selamı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri.
Selamı aldı kadın pek beşuş bir yüzle.
-Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?
-Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...
-O halde, neden
Biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi? Çömleği sen,
Tirit mi zannediyorsun? İçinde sâde su var
Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
-Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...
Tek erkeğin de mi yok?
-Hepsi öldü... Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarım.
-Ne de çok!
Adam emîre gidip söylemez mi hâlini?
Ah!
Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!
Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...
Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!
-Ne yaptı, teyze, Ömer, böyle inkisâr edecek?
-Ya ben yetim avuturken emîr uyur mu gerek?
Raiyyetiz, ona bizler vedîatu'llâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın, yalnız,
Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez.
-Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?
Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?
Zavallının işi çokmuş!... Nedir, muhârebe mi?
İşitme sen de civârında inleyen elemi,
Medâne halkını üryan bırak, Mısır'da dolaş...
Gaza! Gaza! diye git, soy cihânı, gel paylaş!

Çocukların bu sefer yükselince feryâdı,
Kadın, tehevvürü artık cünûna vardırdı;
- Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,
Ömer! Savâik-i tel'in olur, iner tepene!
Yetîmin âhını yağmur duâsı zannetme:
O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe!
"Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver... "
"Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!"
Gidip de söyliyeyim hâ?.. Dilencilik yapamam!
Ömer de kim? Benim ondan kerîm adamdı babam,
Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..
Ömer vuruldu bu son sözle...
- Haklısın, teyze!
Avut çocukları, ben şimdicek gider gelirim.
***
Halîfe önde, bitik suçlu, münfa'il, nâdim;
Ben arkasında, perîşan, çadırdan ayrıldık.
Sabâha karşı biraz başlamıştı aydınlık.
Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor,
Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!
Medîne'nin dalarak münhanî sokaklarına;
Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.
Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri, bir mum yakıp ale'l-acele.
- Şu tek Çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;
Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.
Çuval Halîfe'de, yağ bende, çıktık anbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
- Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?
- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer'in
Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!
Bir ihtiyar kan bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!
Yetîmin, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!
Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
Ömer halife iken başka kim çıkar mes'ûl?
Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!
Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?

- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,
İdâre eyliyecek düştüğün bu ma'rekeyi?
Evet, adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer,
Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!
Beşer, adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,
Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.
Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir emîr-i zalûm...
Fakat elinde ne var? Fıtraten beşer mazlûm!
Görür bürûc-i semânın bütün sitâreleri,
Zalâm içinde, yük altında inleyen Ömer'i!
Huzûr-i Hakk'a çıkarken bu unlu cebhenle,
Değil zemîni, getir şâhid âsümânı bile!
- Uzak mı yol? Daha çok var mı?
- Ancak üç beş adım.
Mecâli kalmamış artık zavallının... Baktım:
Olanca azmini cebr eyleyip, nefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
Sokuldu haymeye, indirdi arkasından unu:
- Bırak da testiyi yerleştirin kenâra şunu.
Hemen çakılları çömlekten indirip attı,
Uzandı testiye, yağ koydıı, sonra un kattı.
Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki: Ocak
Hemen sönüp gidecek...
- Teyze, yok mu hiç yakacak?
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
Ocak tüter, Ömer üfler zefir-i hârıyle;
Zemîni lihye-i beyzâ yı târumârıyle,
Sücûd tavr-ı huşû'unda, muttasıl süpürür;
İçinde rûhu yanar, cebhesinde ter köpürür!
Döner muhît-i nigâhında tûde tûde duman;
Bulut geçer gibi necmin hıyat-ı nurundan!

Ocak tutuştu, yemek pişti;
- Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap, alın.
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!
Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerekl
Kesildi haymede mâtem, uyandı rûh-i süıûr;
Çocuklar oynaşıyorlar, kadın ferîh ü fahûr.
Ömer bu âlemi gördükçe gaşy içindeydi...
Dedim:
- Sabâh oluyor kalkalım...
- Evet, haydi!
Yarın Emâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;
Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.
***
Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,
Biz de çıktık vedâ edip artık
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doğru indik Halife'nin evine.
"Şimdi nerdeysegün doğar, kalıver."
Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.
Etti az sonra subh-i velveledar
Uyuyan şehri kamilen bidar
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
-Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
Şimdi affeyledin değil mi beni?
-Böyle göster fakat adaletini.

Mehmet Akif Ersoy

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 11 May 2011 22:59:37
SENİ SAKLAYACAĞIM - Özdemir ASAF

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmiyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen Günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir Gün, tam anlatmaya
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım
Anlayacaksın.


Çevrimdışı nevin07

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 May 2011 23:04:42
Güzelliğin On Par'Etmez

Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana aşık olmasa.
 
Aşık Veysel
 
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK