Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2011 21:33:49
Afranur'a

ölümü paylaştıran bir rüyada gülerken
biliyorum, senin de gözlerin sulusepken
hercai resimlere meftûn olurken asır
bir garip uyku gibi sarsıyor kubbeyi sır
baygın kalabalıklar içinde tek başına
giriyorsun hüzünle bu meydan savaşına
kuşan artık sabırlı günlerin kılıcını
pervâsız şimşeklerin evine göm acını
mağara duvarında görünür ruhun yüzü
kafesini kıracak kuşun mavidir gözü
bir rebâbın sesinde uçuşan mestaneler
semâzen bir akşamın insiyâkıyla döner
arzın intiharından uzaklaşır 'hû' ile
binlerce vâha ile, binlerce âhû ile
 
Nurullah Genç
 

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 13 May 2011 21:38:26
LİMAN

Sıralanmış saksılar vardı
limana bakan
penceremizin önünde
ve çiçekler arasında
ekmek kırıntıları serpen
martı yüzlü
bir anne...

Terasta toplanan kadınlar
limandaki beyaz geminini
ışıkları yanınca
dedikodusunu yapmayı unuturlardı ,
tam o saatlerde sokaktan geçen
yazlık sinemadak
biletçi kızın....

Annesinin dizlerinin dibinden
hiç ayrılmayan
uslu bir çocuk gibidir
limandaki deniz ,
ama sokağa çıkıp
dalga olmak geçer
yüreğinden ....

Sunay AKIN

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 13 May 2011 21:42:54
GÜN OLUR




 Gün olur, alır başımı giderim,
 Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
 Şu ada senin, bu ada benim,
 Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

 Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
 Çiçekler gürültüyle açar;
 Gürültüyle çıkar duman topraktan.

 Hele martılar, hele martılar,
 Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

 Gün olur, başıma kadar mavi;
 Gün olur başıma kadar güneş;
 Gün olur, deli gibi...


Orhan Veli KANIK

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2011 22:05:19
ONAR MISRA

Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.

Gözlerine yavaşça doldu akşam.
Ufuktaki lambanın fitilini kısarak
Benim içimde yaktı sanki grubu akşam,
Tutuşan bağrım için ne serin bir su akşam.
Gündüzden, gürültüden ve kâinattan ırak
Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak.
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.

 Yaşar Nabi Nayır

Çevrimdışı sessizsinema

  • Uzman Üye
  • *****
  • 978
  • 2.512
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 978
  • 2.512
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2011 22:11:15
Sabır Eyle

Deli gönül isyan etme boşuna,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.
Kul olanın her şey gelir başına,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Düşün düşün hayal bitti düş bitti,
Ağla ağla gözümdeki yaş bitti,
‘Amentü’ ye iman ettim iş bitti,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Her dara düştüğün yerde Allah’tan,
Hakkında hayırı ver de Allah’tan
Hayır da Allah’tan şer de Allah’tan
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Bazı zamanlarda bazı yerlerde,
İnanırım derde derman derler de,
Çünkü hayır varmış bazı şerlerde
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Mevla çekirdeğe orman gizlemiş,
Tahıl tanesine harman gizlemiş,
Yılanın zehrine derman gizlemiş,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Gönül bizi bilmeyen var bilen var,
Halimize ağlayan var gülen var,
Bizden daha büyük derdi olan var,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Gönül korkma; çok çok sürgün ölürsün
Ne açıkta ne de düzde kalırsın,
Bir mezarı nerde olsa bulursun,
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.

Zalim zulmediyorsa koy etsin,
Duy ARİF’i çile bitsin dert bitsin.
‘Tevvekeltü taalallah’ de gitsin.
Sabır eyle, Şükür eyle, Dua et.
 
Ozan Arif
 
 
 

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.860
  • 1.093
  • 11.860
# 13 May 2011 22:24:27

h.n.a.

SELAM

İçim yine sevinçle dolup yanıyor;
Sanki deniz olmuş, dalgalanıyor.

Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden;
Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden;

Zafer,ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer bir çok gönüllülerin birleşmesidir.

Gönülleri birleşenler ölse de bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.

Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!

Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
Selam sana ey yılları heba olan genç!

İstikbalim gitti diye yaslanma sakın!
İstikbalin değil, ruhun Tanrı`ya yakın!

O yalancı istikbale bir perde indir!
“Gerçek yarın” unutma ki bir gün senindir!

Selam sana yavrusundan ayrılan kadın!
Kimbilir sen gizli gizli nasıl ağladın!

Ne bir damla gözyaşı dök, ne yasla dövün;
Sen yaşarken öksüz kalan yavrunla övün!

Gür sütünle aşladığın erlik cevheri
Yapacaktır onu yaman bir çeri...

Tek bir kadın değilsin sen...Sen bir ocaksın!
Madem ki bir adın Atsız, katlanacaksın!

Kafkasya’da can veren bir şehidin kızı
Bir çeliktir... Yüreğinde erir her sızı...

Varsın,bağrın firkatiyle yavrunun yansın...
Yansın,dayan! Çünkü sen de bir kahramansın!

Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere!
Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere!

Kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
Ocakları dağıtılan ülkü devleri!

Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!

Ey ciğeri parçalanan kahpe veremden
Ne beklersin dünyadaki sahte keremden?

Ciğerlerin sönüyorken Tanrı`yı andın;
Tasa etme,gerçekleşir mukaddes andın.

Hepinize sevgilerle coşkun selamlar!
Şehitlerimiz bile sizi belki selamlar

İçtiğiniz ıstıraplar size kımızdır.
Bu acılar mazimize selamımızdır.

En tatlı bir hayalimdir bu selam benim
Kırk derece sıcaklıkta erirken tenim...

Çekiyoruz bunalarak fakat ne çıkar?
Ulu Tanrı bir gün elbet bizi yargılar.

Bütün dünya sağırlaşsa o bizi dinler
O`nun rahmet denizinde ruhlar serinler.

Ey hırçın genç,ey güzel kız!Bırakın yası...
Yeter temiz gönüllerin bizi anması...

Toprak ana uyuturken koynunda bizi
Yarinkiler biçecektir ektiğimizi,

Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır,
İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır!

Selam şanlı mazimize!Selam yarına!
Selam zafer ordusunun silahlarına!

Ey geçmişin yiğitleri!Selam sizlere
Ey yarının şehitleri!Selam sizlere!

Siz tarihe yazıyorken şanlı bir satır
Aranızda bulunacak güleçtir.

Atsız oğlu Yağmur denen bu yağız çeri
Atılarak hepinizden daha ileri,

Güldürecek babasının yanık ruhunu;
Ruh ve yürek sağırları anlamaz bunu.

Karışınca gövdem yurdun topraklarına,
Ruhum uçar ırkımızın bayraklarına.

Varlığın sevgisi onlara taşır;
Kendisi de ay-yıldıza belki karışır.

Bir gün gelip ırkımızın gürbüz erleri,
Adım adım dolaşırken kutlu yerleri,

Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş;
Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?

Haydi artık dinsin bütün ıztırapların;
Ufuklardan şanlı bir gün doğacak yarın .

Güzellikle sıcaklıkla ve ihtişamla...
Kumandasız hazır olup onu selamla!

Gönlündeki yaraların kanını dindir...
Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir...

Çevrimdışı nevin07

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2011 23:26:23
KARA TOPRAK      
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
 
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.

Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bir dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.

Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.
 AŞIK VEYSEL

Çevrimdışı handsome

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.263
  • 3.457
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.263
  • 3.457
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2011 23:37:17
İÇİM YANIYOR

Dünyaya dargınım gittin gideli
Kalbim yara şimdi seni kanıyor
Deli bir volkanın küsmesi gibi
Dilim sustu ama içim yanıyor
 
Kendine saklanmış bir kaçağım şimdi
Kendine saplanmış kör bıçağım şimdi
Soğukla dağlanmış kor sıcağım şimdi
Dilim sustu dilim sustu ama içim yanıyor

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 14 May 2011 01:13:45
O'na de ki;

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koy desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya ...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 May 2011 01:38:57
Çoban Çeşmesi

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.

"Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi..."

O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
Kerem'in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül ararda,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

Ne şair yaş döker ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude cağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...

Faruk Nafiz Çamlıbel

Çevrimdışı mihri zeynep

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 2.346
  • 203
  • 2.346
# 14 May 2011 02:18:17
Zor Zamanda Yaşananlar

 Şiirin anlatamadığı yürek sürgünü;
Nice beyin depreminde sustuk;lâl yaşadık.
Kelepçelerle doğdu güneş bir eylül günü;
Yargısız infazda onulmaz bir hâl yaşadık.
Eylüller gördük baharda,ihtilâl yaşadık.

Dokuz yerden doğdu şafak vakti gün ışığı,
"Doğ" deyip bağrını açtı sehpanın eşiği,
Daldırdık nurdan ölüme çelikten kaşığı,
Zindanlarda "sözüm ona" izmihlâl yaşadık;
Bir kutlu ölümle bin bâki ikbâl yaşadık.

Yunus’la balık karnında Yusuf’la kuyuda,
Tanıştık tanışalı kıskandırdık suyu da,
Ey sahte kahraman sen biraz daha uyu da
Sen kavgadan "kaçarken Hubeyb-Bilal" yaşadık,
Satmadık davayı – satmadık dostları,
Bu ömrü helal yaşadık.

İki yüzlü çağ suskun,suçsuz vebal yaşadık.
Eylül’de yas,Mayıs’ta kan,ihtilâl yaşadık…

Ömer Koca
 

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.534
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 14 May 2011 08:51:11
İÇTİM

Yakılacak yara bu
Yandırır diye içtim
Dudakların şarabı
Andırır diye içtim

Kahroldum gidişine
İçtim peşi peşine
Gönlüm senin işine
Son verir diye içtim

Vurduğun günden beri
Sormadın derbederi
Ateş ettiğin yeri
Söndürür diye içtim

Ne hal bildin ne hatır
Yazmadın tek bir satır
Senin gibi aldatır
Kandırır diye içtim

Saki'ye sor sancımı
O bilir ilacımı
İflah olmaz acımı
Dindirir diye içtim

Yokluğun hışım gibi
Bastırdı kışım gibi
Seni de başım gibi
Döndürür diye içtim

İçtim sensiz yarına
İçtim intiharına
Selviler diyarına
Gönderir diye içtim

 CEMAL SAFİ

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 14 May 2011 10:02:20
Seni Seviyordum /İclal AYDIN

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri

Seni seviyordum ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte.

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı.

Ne güzeldiler sen bilmiyordun.

Ben Seni Seviyordum..

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalıyordu

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk.

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller

Ben seni seviyordum sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yagmurlar yağdı serin haziran aksamlarına

Derken bir gün uzaktan gördüm seni

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zaman ki gibi

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi..


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.703
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 May 2011 10:47:32
İLK YAZ

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
Sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
Fındıklarımızı basıyor
Neyleriz kararan tomurcukları
Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
Tecimenlere yalvarıyoruz:
Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
Bir banka az çiziniz bir yalvarma
Bizden size ve sizden dışardakilere
Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
-Evet efendim-
Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
Yazların motorlu çingeneleri
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Baba evleri,
ilk kez girilen ırmağa dönüş
Toprağa tutku, kendinden dolayı
Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
-Bilmiyoruz neden kavga.
Sonra kasabanın cezaevinde
Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
Günlerimiz iterek genişletiyoruz
Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye

Durup ince şeyleri anlatmaya
Kimselerin vakti olmasa da
Okulların kadın öğretmencikleri
Tatil günlerini çoğaltsalar da
Kutsal nemiz varsa onun adına
Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
Açmaya ilkyaz çiçekleri
Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz

GÜLTEN AKIN

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 14 May 2011 13:06:37
KİTABE-İ SENG-İ MEZAR
 I


 Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
 Nasırdan çektiği 'kadar;
 Hatta çirkin yaratıldığından bile
 O kadar müteessir değildi;
 Kundurası vurmadığı zamanlarda
 Anmazdı ama Allahın adını,
 Günahkar da sayılmazdı.

 Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.





KİTABE-İ SENG-İ MEZAR

 II

 Mesele falan değildi öyle,
 To be or not to be kendisi için;
 Bir akşam uyudu;
 Uyanmayıverdi.
 Aldılar, götürdüler.
 Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
 Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
 Haklarını helâl ederler elbet.
 Alacağına gelince ...
 Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.





KlTABE-İ SENG-İ MEZAR
 III


 Tüfeğini deppoya koydular,
 Esvabını başkasına verdiler.
 Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
 Ne matrasında dudaklarının izi;
 Öyle bir rûzigâr ki,
 Kendi gitti,
 İsmi bile kalmadı yadigâr.
 Yalnız şu beyit kaldı,
 Kahve ocağında, el yazısıyle
«Ölüm Allahın emri,
 Ayrılık olmasaydı.»


DERDİM BAŞKA



 Sanma ki derdim güneşten ötürü
 Ne çıkar bahar geldiyse?
 Bademler çiçek açtıysa?
 Ucunda ölüm' yok' ya.
 Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
 Güneşle gelecek ölümden?
 Ben ki her Nisan bir yaş daha genç,
 Her bahar biraz daha aşığım;
 Korkar mıyım:?
 Ah, dostum, derdim başka…




?

 N eden liman deyince
 Hatırıma direkler gelir
 Ve açık deniz deyince yelken?

 Mart deyince kedi,
 Hak deyince işçi
 Ve neden ihtiyar değirmenci
 Allaha inanır düşünmeden?

 Ve rüzgarlı havalarda
 Yağmur iri yağar?

Orhan Veli Kanık

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK