Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 08 Şub 2010 20:22:18
Uyan Baba

Hadi uyan baba...
Sabah olmadan çık balığa
Oltan hasret kaldı sana
Çaparin paslanacak dura dura
Hem tam balığa çıkılacak hava
Hadi uyan baba!

Hadi uyan baba...
Tıraş takımların banyoda
Aynanın önünde durmakta
Hepsi bıraktığın yerde
Uzamıştır sakalların tıraş olsana
Hadi uyan baba!

Hadi uyan baba...
Bak palton eskidi dolapta
Güz geldi geçti,kış kapıda
Paltonu giy baba,hastalanma
Bu soğuk havada,ayazda
Hadi uyan baba!

Hadi baba uyansana...
Uyansana baba!
Üzerinde yeşiller var
Sen yeşili sevmezsin ki baba
Baba?
Sıkılırsın orada
O daracık dört duvar arasında
Baba hadi uyansana
Uyan baba uyansana
Uyansana...

(hadi uyanabildiğiniz her günün tadını çıkarın! çıkın balığa...atın oltanızı derin sulara doya doya... çıkın sokağa...kurumuş yapraklar üzerinde dolaşmanın zevkini,kartopu savaşı yapmanın çocukluğunu tadın... hadi uyanın...)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 08 Şub 2010 20:32:49
AŞK

Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...

Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi...


ATAOL BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2010 09:34:36
HAYAL HANIM

Yeşil imgeli kız! İlkyazım!
hangi harf gül, hangi dal dize?
Bu büyük ağaçtan her ikimize
kalan hangimizdik...
ey hayal hanım?

Yeşil imgeli kız! Biz size
yazılı sevdalar sunduktu
ve döne döne uçurumlar
gibi şiirler...

Şiirlerle örselenmiş yüzü
ve kalbi güllere belenmiş
biriydim ben... ve hangimize
doğru akar suydum,
ey hayal hanım?

Yeşil imgeli kız! ilkyazım!
hangi harf gül, hangi dal dize?
Bu derin ağaçtan her ikimize
kalan hangimizdik...
ey hayal hanım?

HİLMİ YAVUZ

Çevrimdışı bureyde

  • Uzman Üye
  • *****
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 462
  • 1.176
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2010 09:36:02
SEVİYORUM SENİ

Seviyorum seni ekmeği tuza batırıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık,
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni. 'Yaşıyoruz çok şükür' der gibi.


Nazım Hikmet

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 09 Şub 2010 17:21:30
GÖNLÜM BANA SORMADAN SEVDİ..

İsmini haykırır, sevdalı gönlüm,
Tenezzül edipte, bakmazsın bana.
Hasretin yüreğimde, onmayan yara,
Yarama merhemdir, dönüp bakışın.

Yıllardır dinmiyor, özlemim sana,
Bir nazarına hasretim, inan ki bana.
Sevdi gönlüm seni, sormadan bana,
Yarama merhemdir, dönüp bakışın.

Ayyuka çıkıyor feryadım, elimde değil,
Sana sevgim yüreğimde, dilimde değil.
Feryadım boşuna, yerim gönlünde değil,
Yalvarsam da dönüp, bakmazsın bana.

Sevdiğim zalimmiş, yüreğinde sevgi yok,
Bilseki hayat sevince güzel, haberi yok.
Artık çok geç yoruldum, ümit etmekten,
Baksa da benim, sevecek mecalim yok,

OSMAN ATA ;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 09 Şub 2010 17:47:00
İTİBAR VE KARAKTER
İtibarı, içinde yasadığın ortam belirler
Karakteri, inandığın doğrular...
İtibar, sandığın şeydir;
karakter olduğun şey...
İtibar fotoğraftır;
karakter ise yüz..
İtibar dışardan gelir;
karakter içerden..
İtibar, yeni bir topluluğa girdiğinde sahip olduğundur;
Karakter giderken elinde olan..
İtibarın bir anda ol...ur;
karakterin , ömür boyunca..
İtibarin bir saatte öğrenilir;
karakterin bir yılda açığa çıkmaz..
İtibar mantar gibi büyür;
karakter sonsuza kadar sürer
İtibar zengin veya fakir yapar;
karakterse mutlu ya da mutsuz..
İtibar insanların mezar taşına kazıdıklarıdır;
karakter meleklerin Tanrı huzurunda senin için söyledikleri..
William Hersey Davis.

Çevrimdışı gurbuz00

  • B Grubu
  • 910
  • 541
  • 910
  • 541
# 09 Şub 2010 17:53:58
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana

Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana

Sihr ü efsûn ile dolmuşdur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana

Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana

Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana

Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül n’oldun ne hal olmuş sana

Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
Lâ’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana

Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 09 Şub 2010 17:58:37
Sitem

Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim
Yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yar yar... Seni karasaplı bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım
Yar yar... Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var

Çevrimdışı gurbuz00

  • B Grubu
  • 910
  • 541
  • 910
  • 541
# 09 Şub 2010 18:03:05
Ötüken toprağından yaratılmış bedenim,
Zalime karşı,mazluma kol kanat gerenim.
Sevdam Hürriyeti Tanrı dağlarına yazan ,
Altaydan at sırtında rüzğar gibi geçenim.

Ezelden Türk’üm Yafes’in soyundan gelirim.
Tevrat’ta adım geçer,Nuh’u Ata’m bilirim.
Adalet ve yiğitlik damarımda dolaşır,
Medeniyet deyince dünya’ya ders veririm.

Altayların yücesinden gür sularım akar,
Ötüken ormanında av hayvanlarım koşar.
Cennetsi çeşit çeşit meyve ağaçlarımı,
Tanrı dağlarının güçlü yağmurları sular.

Kımız dolu deri belimde,çanaç elimde,
Kurtbaşlı Tuğ’lar dalgalanır Türk’ün il’inde.
Ekmek ve tuz ikramdır ilk gelen misafire,
Manas destanı söylenir komuzun telinde.

Çevrimdışı gurbuz00

  • B Grubu
  • 910
  • 541
  • 910
  • 541
# 09 Şub 2010 18:05:51
Her an şirin kucağında
Doyulur mu,sana Mersin?
Temmuzunda,Ocağında
Doyulur mu,sana Mersin?

Zümrüt zümrüt bahçelerin,
Köpük köpük sahillerin;
Sanki cennet,her bir yerin
Doyulur mu,sana Mersin?

Toroslar'a yaslanmışsın,
Portakalla beslenmişsin,
Akdeniz'le süslenmişsin
Doyulur mu,sana Mersin?

Yüzyıl önce, bir köy iken,
Örnek bir kent,oldun erken;
Dev adımla,gelişirken
Doyulur mu,sana Mersin?

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 10 Şub 2010 15:30:04
h.n.a.

DAVETİYE

Ey benito musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beg'le Tuğrul Beg'in kurduğu devlet
İtalyalı melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla'dan beri cermeni,
Farklı mıdır prusyali yahut ermeni?
Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz,
Bir gün yine bec önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,
GökTürklerle Romalılar karşılaşmalı!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmaya görsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavudu yendim diye kendini avut,
Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı "Türk Budun"
Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,
İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnerayı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
Biz güleriz facyoların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin danteniz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
"General"ler "Paşa" larla atamaz aşık!..
Ey İtalyan başvekili! Ey musolini!
İki ırkın kabarmalı asırlık kini...
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların!
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir... İlkönce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.
Olma böyle sinsi çakal, yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek!
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilla'nın ateşi var içimizde!
Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadır Plevne'nin kırk bir askeri!
Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 10 Şub 2010 15:51:17
SENDENDİR EFKARLARIM

Tutmadın ellerimi
Yangındır baharlarım
Sormadın hallerimi
Bundandır efkarlarım

Günler gelip geçiyor
Her günüm dert açıyor
Kalbim nasıl acıyor
Sendendir efkarlarım

Gözlerim bulut bulut
Sil de gözyaşım kurut
Ya tam sev ya da unut
Ondandır efkarlarım

Varlığımda hep sendin
Hangi hayale kandın
Yeni mi oldu sandın
Çoktandır efkarlarım

Tutmadın ellerimi
Yangındır baharlarım
Sormadın hallerimi
Bundandır efkarlarım
 
NUH KENİŞ ;)

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 10 Şub 2010 15:52:27

GÜN OLDU...

Ne yaptın diyerek sorguya çekme;
Gün oldu saçımı yoldum sevdiğim...
Sevda toprağına ayrılık ekme;
Gün oldu elinde soldum sevdiğim...

Geceyi güldürsem küstü güneşim;
Bulunmaz dünyada kahırda eşim;
Çatılmaz sen gibi hasrete kaşım;
Gün oldu gözlere doldum sevdiğim...

Yalandan sözlere kanmaya geldim;
Kabülüm seninle yanmaya geldim;
Az deme bir ömür anmaya geldim;
Gün oldu kırılan daldım sevdiğim...

Çağrıma ses verip gelebilseydin;
Deryadır yanakta, silebilseydin;
Halimi sormadan bilebilseydin;
Gün oldu çaresiz kaldım sevdiğim...

Kimi gün bir ateş kimi gün kordum;
Beyhude çaresiz kalemi yordum;
Çaresiz çıkmayan fallara sordum;
Gün oldu arayıp buldum sevdiğim...

ALİ ALTINLI ;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 10 Şub 2010 16:54:14
çok sevdiğim süperr bir şiir belki paylaşılmıştır daha önce affınıza sığınarak ben de paylaşmak istiyorumm;
Sakarya Türküsü

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
 
Necip Fazıl Kısakürek 

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.435
  • 177.444
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2010 20:39:00
UNUTMA Kİ

Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
Gelmeyince
Seni aramayınca
Ölesiye ağladın mı
Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı

Sen günden güne erimeyi bilir misin
Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
Bir teselli aramayı
Issız parklarda, tenha sokaklarda
Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
Deli divane yollara düşüp
Yaşlanmış bir köpek gibi
Eskimiş bir gömlek gibi
Atılmışlığını hissettiğin oldu mu
Sevmekten
Günler geceler boyunca yürümekten
Elin ayağın yoruldu mu

Sen yalnızlığın acısını bilir misin
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
Bütün gururunu çiğneyip
Sevdiğinin geçtiği yollarda
Bastığı toprakları eğilip öptün mü
Sen çaresizlik nedir bilir misin
Sen yokluk nedir gördün mü
Yanan başını
Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden
Sen her gün bin defa öldün mü

Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma
Unutma ki
Her seven isimsiz bir kahramandır
Unutma ki
İnsan; sevebildiği kadar insandır.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK