Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 23 Ara 2007 21:23:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
bayrak şiirine bayılıyorum
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
o şiiri kim sevmez ki bayrak
ben 1.sınıflarıma bile ezberletmek isterim.biraz okumaya geçsinler bi.

ARKADAŞLAR BEN BAYILMAK NE KELİME YOLUNA ÖLÜYORUM BU ŞİİR İÇİN TÜM OKULA EZBER İÇN ÇALIŞIYORUM..

Çevrimdışı alpercan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 551
  • 95
  • 551
  • 95
# 23 Ara 2007 22:12:15
İlk kez okurcasına okudum şimdi..

Verdiğim emeğin yükü, suskun

Çevrimdışı aycan konak

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Ara 2007 22:19:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Beklenen
ne hasta bekler sabahi
ne taze ölüyü mezar
ne de seytan bir günahi
seni bekledigim kadar
geçti istemem gelmeni
yoklugunda buldum seni
birak vehmimde gölgeni
gelme, artik neye yarar

NECIP FAZIL KISAKUREK


bu da benim favori şiirim msnimde bile bu yazar paylaşlaşımlar için çok teşekkür ederim

Çevrimdışı golge

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 230
  • 73
  • Müdür Yetkili
  • 230
  • 73
  • Müdür Yetkili
# 23 Ara 2007 23:07:09
YIKIK

 

Bugün yıkığım biliyor musun?

Ezginim, çaresizim, umutsuzum

Sancılıyım bırakma beni, insanlar kötü

Bırakma beni korkuyorum.

 

Bir deli otlar büyüyor içimde

Sancılıyım, yorgunum, kederliyim

Bu halini sevdim gitme kal

Çamurlar çirkefler içindeyim

 

Bir dayak yemiş adamım şimdi

Bezginim, kararsızım, yılgınım

Al götür beni o kayıp gecelere

Yeter ikimize yalnızlığım

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Çevrimdışı sule75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 442
  • 239
  • 442
  • 239
# 26 Ara 2007 12:26:48

ŞAFAK TÜRKÜSÜ

1
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama

Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice

2
Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun
Yüreğin avcunda
ısırırken
çırpıntı gözlerini
(ah verebilseydim keşke
yüreği avcunda koşan
herbir anneye
tepeden tırnağa oğula
ve kıza kesmiş
bir ülkeyi armağan
koşma anne
birdenbire batacak olan
düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
oysa benim için gece
ışık hızıyla koşan
kısa ve soğuk bir zamandır
bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
uykusuz
yorgun
ve korkak

3
sanırım baytardı
yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
boşver hipokrat amca
üzülme ne olur
sen de anne
sen de üzülme
hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
korkak kahraman gecelerimi
düşlerimle sınırsız
diretmişliğimle genç
şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
usulca açılıverdi
yanağımda tomurcuk

pir sultan'ı düşün anne
şeyh bedrettin'i
börklüce'yi
torlak kemal'i düşün anne
hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
deniz'i düşün anne
her mayıs şafağında uzun
uzun döverken darağaçlarını
ve o şafaktan doğma
onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
insanları düşün anne
düşün ki yüreğin sallansın
düşün ki o an
güneşli güzel günlere inanan
mutlu bir yusufçuk havalansın

4
sıcak omuzlar değerken omzuma
buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
bayraklar ve türkülerle
kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

kurşunlar sıktılar alnıma
açık alanlarda ağır
kartalların konup kalktığı
yalçın kayalardan biriydim
ölüp dirildim yeniden
güneşli güneşsiz akşamlarda

mutlu yarınlar adına
özgürlük adına ekmek adına
üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
dirilip dönmesin diye hiroşimalar
tahtadan atların boynuna çıplak
ölümlerle yatmasın diye çocuklar
aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
kardeşlik adına
havadaki kuş denizdeki balık adına
yürüdüm yıllar boyu

dönüp bakmadım arkama
ıraktı gözlerim çok ırak
izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
kalsa da silinir gider
yalnızca bir ağıt gibi çakılır
ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

5
tören adımlarıyla ölmek
ne garip şey anne
kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
bütün gözler üstümde

sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
masa üstünde üşüyen bir sigara
yanında küçücük bir cam bardak
içinde rengi bu gecenin
cılız titrek bir kibrit
kağıt kalem
sandalye
geride flu
yağlı
büküm büküm bir ip
ve çingene kuralına uygun
değişmez dekoru mudur
idam mahkumunun

6
kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
oysa birazdan boynumu kıracaklar
pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün

ben ölümü asıl az ötede titreyen
çingenenin kara killi ellerinde gördüm
anladım ki küllenen sigaradır
soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

yani benim güzel annem
alacaşafağında ülkemin
yıldız uçurmak varken
oturup yıldızlar içinde
kendi buruk kanımı içtim

7
ne garip duygu şu ölmek
öptüğüm kızlar geliyor aklıma
bir açıklaması vardır elbet
giderken darağacına

8
geride
masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
bağışla beni güzel annem
oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
elleri değsin istemedim
gözleri değsin istemedim
ağlayıp koklayacaktın
belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

usul adımlarla yürüdüm ömrümü
karşımda kurum kurum-laşan darağacı
(tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
ökse de olsa dört bir yanı)
birdenbire acıdı boynum
gelecekler var birbiri ardınca genç
yakışıklı

ne olur işçi kadınım
az yumuşak dik
şu kefenin yakasını

9
yaşamak ağrısı asıldı boynuma
oysa türkü tadında yaşamak isterdim
çiçekleri kokmak ırmakları akmak
yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
su başlarında aylak sektirmek kavalımı
sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
o güzel günleri görenler arasında
bir soluk ben de yaşamak isterdim
bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
öperken siya-u jakond'u tebessümünden
işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

ölmek ne garip şey anne
bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
sedef kakmalı bir kutu içinde
vermek isterdim çocukların ellerine
sonra
sonra benim güzel annem
damdan düşer gibi
vurulmak isterdim bir kıza

10
künyemi okudular
suçumuz malum

gecenin kıyısında durmuşum
kefenin cebi yok
koynuma yıldız doldurmuşum
koşun çocuklar çocuklar koşun
sabah üstüme
üstüme geliyor
yanlış mı duydum yoksa
erkenci bir horoz mu ötüyor
keskin bir acı bilenmiş
gitgide yaklaşıyor sonum

iri sözlerim yoktu söyleyecek
usulca baktım yüzlerine
bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
göçtü ayaklarının dibine

korkutamadılar beni anne
avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
darağacı
bir zaman rüzgarda
saçını tarayan telli kavak değil mi
boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
söyle anne
o çingene
bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
sevmedi mi çılgınca

11
kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
işkenceler zindanlar hücreler
savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
mideme karşı
kısacası
bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
gülmek umut etmek özlemek
ya da mektup beklemek
gözleri yatırıp ıraklara

ölmek ne garip şey anne
artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
baba olamayacağım örneğin
toprak olmak ne garip şey anne
ceplerimde el yerine balyoz taşırken
korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
ve yüreğimin ırmakları taştı
taşacakken
ölmek ne garip şey anne

uçurumlar ki sende büyür
dağdır ki sende göçer
ben yaprak derim çiçek derim
çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
gül yanaklı çocuğa benzer
yine de
oğlunu yitirmek kimbilir
ne garip şey anne

12
beni burada arama anne
kapıda adımı sorma
saçlarına yıldız düşmüş
koparma anne
ağlama
kırıldıysa düş evinin kapısı
bütün kırık kapıların çağrılışıyım
kızların yanaklarında çukurlaşan
biten başlayan aşkların ortasındayım
her kavgada ölen benim
bayrak tutan çarpışan
her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
özlem benim kavga benim aşk benim
bekle beni anne
bir sabah çıkagelirim

bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
öylece kalkar uykudan şalterler
dişleyip tükürmeden sigaralarını
türkü tadında giyinirken işçiler

bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
adı başka sesi başka nice yaşıtım
koynunda çiçekler
çiçekler içinde bir ülke getirirler
başlarını koymak için yorgun dizine
sen hazır tut dizini anne
o mükemmel güne
         Nevzat ÇELİK

Çevrimdışı sule75

  • Uzman Üye
  • *****
  • 442
  • 239
  • 442
  • 239
# 26 Ara 2007 12:34:51
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalinsin balolarinda
Diye yapilmis
Gri
Sisli
Binalar...

Alninin ortasinda
Ciddi bir devlet asabiyeti.

Çok kötü günlermis gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmis sevmek
Bir halki sevmekse ask o zaman sevmekmis!
(biz bir seyi delicesine severiz Ama tanrim neyi?)

Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemigine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Ögrenciler

Bir daha asla yasayamayacagi
Asklari teget geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabaliklara kaçarak
Karisarak toplumcu gerçekçi yalnizliklara,
Yüksek rakimlarda çatlamis dudaklarini
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardes olacak degiliz ya, Yasasin halklarin sevgililîgî!)

Soyut bir sevdaya
Besik kertilmis olan
Dagda çoban,
Sehirde sark çibani sayilan,
Firat'in büyük elleri
Ararat'in kiz yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okun
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmis

Anadolu çocuklari,
Ankara' ya
Öyle yakisirdi ki kar
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar

Belki balkona Kar seyretmeye çikar diye
Sevdigimiz kizlar
Çok dibimiz donmustur
Ve çogu zaman
Bu kar mevzuu
Kizlara yeterince ilginç gelmemistir

Hiçbir sey
Kapali bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat
Yasanmayacak mi duygusu çöker bütün bozkira.

Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
O kadar fiyakali olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sinif lokantadakinin
Tadini vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturrnadim sofraya
Ankara'ya

Öyle yakisirdi ki kar
Çok yabanci bir soluk duyulur bazi
Bilinmez bir dilin isligindan
Anla ki sikildi bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme Ankara'yi sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanin neden Ankara'yi sevdigini anlamadan

Ankara'da yasamak
Yollarina hep sevdigimiz insanlarin
Adlarini vermediler ama
Biz her duvara
Bilvesile onlarin adini yazarak yasadik
Kül ve betondan mürekkep
Yasadikça yasanilasi gelen
O tuhaf bozkir kokusunda.

Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar.
Asfaltlar isildar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir sey yapan

Hiçbir sey alip hiçbir sey sunan
Rakiyi bol sulu içen
Dokunmasin için degi!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakisi,
Hep kagitlara bakarak,

Hep kagitlardan bakarak
Hem Neset Ertas' i hem Bülent Ersoy' u
Ayni anda sevmeyi basararak,
Karisinin bayat ekmeklerden yaptigi tatliyi
Çok begenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kidemli bir atkinin içinde sakliyken
Hep bir seylere birilerine küsmüs gibi
Yürüyen...

Memurlar.......
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...

Biz,
Simdi kapali birr kuruyemisçi

Dükkaninin
-ki bütün plan kar altinda
Tuzsuz ay çekirdegi çitieyip
Yani sira bafra içmektir-

Kötü isiklandirilmis vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,

Kimligi gereginden fazla sorgulanmis,
Merhabadan çok çikar ulan kimligini denmis,

-yani sistem kendi verdigi kimligi
Zirt pirt geri istemektedir-
Dogdugu yer yüzünden
Dogustan kavgaci zannedilen ama
Pek çogu kavgadan nefret eden

Kavgaci
Esmer
Cesur

Korkak
Çogu kürt
Çogu türk
Çocuklardik...
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar....
Ha sonra

Belki Ahmed Arif'in aklina
Hiçbir sairin aklina gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yi

O'nun kadar sevemeyecek
-bir siir islenir:

Kar altindadir varoslar
Hasretim,nazlidir ankara.....

Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralikta bir sair ölmüsse
Iste o,en netameli aydir bence.

Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar...
Asfaltlar isildar...
Yalanlar...

Simdi ve sonra
Ne zaman Ankara'ya kar yagsa
Elim gönlüm,
Çocuklugum buz tutar.

            Yılmaz ERDOĞAN

Çevrimdışı EminKAYA

  • Yeni Üye
  • 3
  • 0
  • 3
  • 0
# 26 Ara 2007 13:17:20
MERHABA OĞUL
Yüreğimin kanayan yarası merhaba!
Sen gideli kaç yıldız, kaç ay doğdu geceme,
Kaç güneşi sarattım gündüzlerde, kaç şafakta alnını öptüm kapımın önünden geçen çocukların.
Kaç çocuğun göbeğini kestim toprak damlı evlerin odasında.
Ama sen yoktun oğul sen yoktun.
Anlamadım önce ışığı kırıldı gözlerimin
Masanda öyle bıraktığın gibi kaldı kitapların
Lanet okudum okuma bilmeyen dilime
Sen gittikten sonra oğul kaç bahar eskitti saçlarım.
Güneş kaç kez kırıldı sarkıtların gizeminde
Kaç ekin kaldırıldı sarı sıcak yazın yüzünden
Ve de
Kaç sonbaharın hüznünde döküldü bahçemdeki ağaçların yaprakları.
Sen gittikten sonra oğul anlamadım kırıldı ömrümün köle zincirleri.
Türküler birikti dudaklarımda ve kulağına fısıldadığım ninnilerin hüznünde bıraktım ,
Çocukluğunu oğul.
Vatanımın bekçisi
Resmin oğul resmin öylece her şeyi anlatıyordu.
Güvendeyim güvendeyiz oğul.
Sözüm sanadır ey oğul;
Toprak toprak kokan ellerim,susuz yaz çatlağı dudaklarımla öperken yanağını
Seni düşündüm oğul seni
İçtiğim su
Yediğim ekmek
Soluduğum havaydın sen oğul.
Geçip giderken ömrümden anlımda volkan sıcağı öpüşün
“Bir gün ana bir gün kapın çalınıp ta ay yıldızlı bayrağı getirirlerse öp ve al ağlama
Ve o zaman anlayacaksın ki neden coşkulu neden böyle umutlu neden böyle sevdalı gittiğimi ”
Anladım oğul anladım.
Vatan sizinle var oğul sizinle.
Şimdi gözlerimde güneş ellerimde toprak ellerimde sen ve uçuşan saçların
Gitme demedim oğul burkuldu yüreğim,göz yaşı doldu gözlerim ama gitme demedim.
Anayım ben
Dokuz ay sancılarını bekledim gün saydım senden yana
Haykırışlarla öptüm ilk ağlayışını yaşam pınarımdan besledim seni.
Kaç uykusuz gecemde ninniler söyledim öyküler anlattım sana
Ama gitme demedim.
Benim ak saçlı anam bir şey bilmez deme haa…
Bilirim oğul bilirim düşman zalim kan içer gecelerde
İsyan günlerden geriye kalmış çizgilerdir anlımdaki oğul.
Bahar ellerimde
Bahar saçlarımda
Bahar dudaklarımda açarken ve ömrüm deli bir tayken gördüm oğul vatanıma el uzatanları.
Bilirim oğul bilmez deme…
Güneşim oğul;
İyi bak toprağa,yaprağa,kuşa,ağaca,suya ve vatana oğul.
Umudumuz sensin oğul sıkıca bas toprağa
Bırak dağılsın saçların rüzgarda,kelebekler konsun ellerine,yağmur düşse de alnına,çamurda bulaşsa ellerine,
Yürü git oğul yürü git
Sütüm helaldir sana yiğidim.
Vatan senden vazife bekler.
                                                                                                  Emin KAYA
                                                                                                 Balıkhisar İlköğretim Okulu Müdürü

Alıntı
[/center]

Çevrimdışı gülnihalcetin

  • Uzman Üye
  • *****
  • 534
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 534
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Ara 2007 14:10:44
Ben bugün beden kafesinde mahpusum;
Yol olma özlemiyle sarhoş olmuşum;
Varlığın ayıbından kurtarırsa beni
Yoksulluğun kulu, kölesi olurum
        *    *     *    *    *
 Yel eser, umutlar savrulur gider;
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

 *    *     *    *    *

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?


 *    *     *    *    *

Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!

                           ÖMER HAYYAM

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 14 Oca 2008 03:14:39
SERSERİ

Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...

Şairler Sultanı Üstad Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı gökçen 09

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 94
  • 14
  • 94
  • 14
# 15 Oca 2008 15:04:12
zindandan memede mektup-nfk

Çevrimdışı belgins

  • Aktif Üye
  • **
  • 39
  • 19
  • 39
  • 19
# 15 Oca 2008 15:17:15
gülümse doğan güne,neler saklar için de
bazen neşe bazen keder
güneşle yagmur bir arada,
titreten ne esen mi hissedilenmi
esintiyle gelen sen mi
Bensem bile görüntüdeki , aslı gene sen
*BEN SEN OLMUŞUM SEN DE BEN
zamana bazen isyan beni ben yapanlari karşima çikariş zamnima belki.....genede sen
BELKI YAŞADIKLARIMA BELKI YAŞAYAMADIKLARIMA ISYAN BELKI PIMANLIKLARIMA BELKI...SENLI SENSIZLIGE
seni sensiz yaşarken tutundugum hayalleri bazen bir telefon sesinde bazen çalan bir kapi sesinde yitiriyorum...o kadar hasretimki senleyken sessizlige
SENLEYKEN SENI ÖZLEMEK, YANINDAYKEN DOYAMAMAK, SENI SENSIZ YAŞAMAK HASRETIM SENLI SENSIZLIGE
belki dokunsam sana büyü bozulacak diye korkuyorum  o kadar alıştım ki içmeye seni ,sensizliğinin şerefine
YAKTIGIN HER SIGARAYLA SENI NEFES GIBI DUMAN GIBI IÇIME ÇEKMEYE ÖYLE ALIŞTIM KI ...
beliren hayaline uzanan ellerimin iki yana boşluga düşmesine bilee ööle aliştim kii.
bazen beliren ekran daki resmine dokunmaya ..
MEGER SENMIŞSIN KOLUM KANADIM HALYALIM TEK DAYANAGIM
bazen maksatim
bazen takadim
*BAZEN UMUDUM
*BAZEN UMUTSUZLUGUM
*GECE YILDIZIM GÜNDÜZ GÜNEŞIM
*KALBIMDE ATEŞIM MEGER SENMIŞSIN
nasil anlatilir suda yüzerken susuzlugum
güneş varken üşümek
yagmur yagarken kupkuru gezinmek
kar yagarken terlemek
AYDINKLIKTAYKEN KARANLIKTA KALMIŞ BIR ÇOCUK GIBI ÇARESIZ KORKMAK
Korkulari silmek isterken
sildim tüm geçmişimi
bi tek sen kaldin
korkumu saatleri saniye kivaminda
yillari gün....
ZAMAN KAVRAMI YOK ARTIK ZAMANIN ADI SEN
tel tel akmiş saçlarindan ihanet ve ben
NEYDI YAŞANANLAR NIYEYDI
belkide    yanliş.......
ama ben yanlişimi sevdim
ben yanlişimda yaşama meydan okumayi sevdim...
YALNIŞIMDA SEN VARDIN BILE BILE YANLIŞI
*BIR TEL SENI SEVDIM...
BIR TEK SENI SEVDIM ...
SENSIZDE OLSA SENI YAŞAMAYI SEVDIM
*UZAKLIGINDA YAKINLIGINI,
*SENIN BEN OLMANI SEN OLMAYI SEVDIM
dokunamadigim hayalini..
öptüğüm resmini......
duydugum civil civil sesini.....
ben senin yüregime dokunan ellerini .......
ben senin o engin yüregini sevdim

BELGİN..

Ustaların şiirleri kadar güzel olamaz ama belki beğenirsiniz.

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 15 Oca 2008 15:21:46
İyi bir düzenleme ile orta düzey nesir olabilir.

Çevrimdışı belgins

  • Aktif Üye
  • **
  • 39
  • 19
  • 39
  • 19
# 15 Oca 2008 15:23:26
Kötünün iyisi yani : )

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 15 Oca 2008 15:25:20
Yok, şu an ki haliyle sadece kötü :) Ama kötünün iyisi olmaya aday :)

Alınmıyorsunuz ya inşaallah ?

Çevrimdışı belgins

  • Aktif Üye
  • **
  • 39
  • 19
  • 39
  • 19
# 15 Oca 2008 15:26:44
Alınmıyorum Ama Bu Beni Hırslandırabilir.
peki Bir Tane Daha..

bir Yer Olmalı,

göz Yaşının Ayrılığın Olmadığı,
mutlulukla Örülmüş Duvarları Olan,
bir Yer Olmalı,
bir Annenin Sevgisini,
bir Babanın Şevkatini,
bir Dostun Yakınlığını,
bir Çocuğun Saf Kalbini,
kaybetmeden Yaşayabileceğimiz,
bir Yer Olmalı,
sevgi Ve Dostlık Fidanları Yetişen,
kötülüğün Bilinmediği Nefretin Hiç Olmadığı,
yalancı Baharların Yaşanmadığı,
bir Yer Olmalı.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK