Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı ağcan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.678
  • 3.335
  • 1.678
  • 3.335
# 19 Oca 2008 17:06:01
HAYAT,
Çetele tutmak değildir,
Seni kaç kişinin aradığı,kiminle çıktığın,
Çıkıyor olduğun veya çıkacağın demekde değildir.
Hayat ayakkabıların,saçın,rengin değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin değildir,
Aslında hayat notlar,para,giysiler,
Girmeyi başardığın yada başarmadığın okullarda değildir.
HAYAT,
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir,
Kendin için neler hissettiğindir,
Güven ,mutluluk,şefkattir,
Arkadaşlarına destek olmak,
Aileni sınırsız sevebilmektir,
Hayat önmsemeyi öğrenmek,sevdiklerini önemsemektir,
Ne dediğin ne demek istediğindir,
İnsanların sahip oldukları değil,
Kendilerini olduğu gibi görmektir,
Herşeyden önemlisi hayatı başkalarının hayatını
Olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
Hayat sevdiklerinle paylaşmaktır....

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 20 Oca 2008 04:08:08
Yer çalışsın, gök çalışsın, sen sıkılmazsan otur!

Bunların hakkında bilmem bir bahanen var mı?

Dur!

Mâsivâ bir şey midir, boş durmuyor Hâlık bile,

Bak tecelli eyliyor bin şe'n-i günâgûn ile.

Ey bütün dünya ve mâfihâ ayaktayken, yatan!

Leş misin, davranmıyorsun? Bari Allah'tan utan!


Mehmed Akif Ersoy

Çevrimdışı math2007

  • Uzman Üye
  • *****
  • 911
  • 977
  • 911
  • 977
# 20 Oca 2008 10:45:46
 
 
 
Karda İzler

Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni ki dünya
Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten

Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün

Adımı yazıyorum kar üstüne ve ıslığını çığlık
Gibi incelterek yetişiyor ardımdaki tipi bana
Siliyor adımı bir dal kırarak çam ormanından

Geçmişim kar sessizliğiyle özetleniyor artık
Anılarım buz tutmuştur aşklarım kar yangını
Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi

Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün

Kar yağıyorken milyon bekerel hüzün yağıyordur
Derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir
Yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak

Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni,vursunlar
Bir kahkahayla çekip giderim karlı ovalardan

Şairler vurulmalıdır,hayat yakışmıyor onlara
 
Ahmet Telli
 
 

Çevrimdışı qripin

  • Yeni Üye
  • 1
  • 0
  • 1
  • 0
# 20 Oca 2008 16:22:21
İSYANLI SÜKUT
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı,
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini... vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

 ABDURRAHİM KARAKOÇ

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
# 20 Oca 2008 17:21:02
Demedim mi?

Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?

Mevlana Celaleddin Rumi

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
# 20 Oca 2008 17:23:50
İsyan Etmişim

Aya öfkelenmişim ben,
işte böyle kapkaranlık bir gece olmuşum.
Padişaha kızmışım,
çırılçıplak bir yoksul olmuşum.

Güzeller sultanı gel demiş,
evine çağırmış beni.
Ben bir yolunu bulmuşum,
yola baş kaldırmışım.

Sevgilim baş çeker, naz ederse,
gamlara atar, kararsız korsa beni,
bir kez olsun ah demem, inad için.
Ah'a da kızmışım ben.

Bir bakarsın altınla aldatırlar beni o.
Bir bakarsın şanla şerefle aldatırlar beni.
Oysa altın falan istemiş değilim ondan,
şanla şerefe hele çoktan boş vermişim.

Ben bir demirim,
mıknatıstan kaçıyorum.
Bir saman çöpüyüm ben,
mıknatıslara yan çizmişim.

Ben öyle bir zerreyim ki,
bütün âleme isyan etmişim.
Havaya, toprağa isyan etmişim,
Ateşe, suya isyan etmişim.
Altı yöne isyan etmişim.
Beş duyuya isyan etmişim.

Hava, toprak, ateş, su da neymiş ki,
altı yön de neymiş,
beş duyu da ne
benim için hiç bir şey umurumda değil.

Mevlana Celaleddin Rumi

Çevrimdışı math2007

  • Uzman Üye
  • *****
  • 911
  • 977
  • 911
  • 977
# 20 Oca 2008 17:33:43
BEN SANA MECBURUM !



Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin...


Attila İLHAN

Çevrimdışı güneşİM84

  • Uzman Üye
  • *****
  • 836
  • 711
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 836
  • 711
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Oca 2008 21:11:48
Desem ki / Cahit Sıtkı Tarancı

Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Çevrimdışı aysegoceri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.553
  • 1.920
  • 3.553
  • 1.920
# 20 Oca 2008 21:15:01
YAK GİTSİN
Gümüş renkli sabahlara uyandığında ince bir hasret uçuşmuyorsa gözlerinde, bu kendimdir diye bakabileceğin bir yüz yoksa aynalarda
ayaklarından cesaret, yüreğinden merhamet akmıyorsa yürüdüğün yollara
ve ne olmuşsa bir şekilde bir yerlerinde hayatın yaşadım dediğin ne varsa
unut gitsin!
Sen bir kalbe sığamazken
sığmayacaksa dünya sana
sat gitsin benim dediğin ne varsa!
Her yenilenişte eksiliyorsa adres defterinde isimler
o defteri yırt gitsin!
Yık gitsin,
yaptığın her kapı gün gelip kapanıyorsa yüzüne
sırıtkan bir duruşun olsun şehrin karşısında
unutma Ebu Zer’i, Selman’ı , Bilal’i ve Umeyr’i
unutma..!
hiçbir şehrin paçalar sıvanmadan geçilmeyeceğini
varsın kopuğun biri desinler sana
varsın vaadkar bulmasın seni yarınlarına leylalar
şehri kanalizasyonlara Leyla’yı kendi yalnızlığına göm gitsin!
Aşklarını satarak, yeminlerini yiyerek
büyüyenlerce kovulup dokuz köyden
sana asla Taif olmayacak onuncuya itildiysen
aşka ihanet etmeyen Neron’un hatrına onuncu köyü yak gitsin!

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
# 04 Şub 2008 11:38:47
Beni Yanlışsız Sakla

Saate baktım yirmibeş yaşındayım
Geç kalmadım tanrım yeniden inanmaya
Aşka geç kalmadım

Ardında yıkık şehirler ve leylaklar bırakan
Bir cümle dudaklarımı geçip beni ihlâl etti
Saate baktım müthiş bir yenilme vaktindeyim
Sevgilim
Ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım
Ve en güzel cümlen sensin

Saate baktım buzlar ve çiçekler arasındayım
Gömleğim asyaya düşerken
Beni yanlışsız sakla bu son görünüşüm

Mevlana İdris



ellerimizin büyük boşluğu

burası dünya ve biz artık çok sıkıldık
alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
sana gelmek orada kalmak istiyoruz
çok unuttuk hatırlamak istiyoruz
başımızın okşanmasını
gözyaşımızın silinmesini
kolumuza girilmesini istiyoruz
yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
rüzgarın sesini,ırmağın sesini
dağların dağ denizlerin deniz
kadınların kadın çocukların çocuk
erkeklerin erkek
ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı
yeniden isterken seni istiyoruz aslında
bunu söyleyemiyoruz
her yer gece çok gece
ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
çok yenildik yetmez mi
bir bankanın önünde
bir koltuğun altında
bir ziyafetin ortasında
bir günahın tenhasında
büyütüp durduk siyahı
gece gece gece
her yağmur tanesini
bir melek indirirken yeryüzüne
her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi bilmiyoruz
çünkü bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek
ve gülümsemekle meşgulüz şu an
sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları
Yusuf'u düşüneceğiz,Yakup'u,Musa'yı,İsa'yı düşüneceğiz,
Nuh' u ve öbürlerini
ve efendimizi,efendimizi
kuyular,kuyular,kuyular kazdık
bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık
kestik kendimizi,deldik,yaktık
sonra sana değil dünyaya aktık
dünya ki mescitmiş biz onu otel yapmışız
kalktık ki yenilmişiz,değişmişiz,azmışız
bir sızı kalmış içimizde başka şey yok
bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız
bir çocuk oyuncağını alamamış
bir kız sevdiğini saramamış
bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu
bir adam paramparça, bir çift göz için
biri ekmek götürememiş evine birisi aşk
birimiz dünyayı kurtaracak birimiz yarını
birimizin aklı tutuşmuş yanıyor
birimiz bomboş kalbine bakıp birini arıyor
birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor
birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor
birimiz çekip gitmiş yeryüzünden
ellerini hala açık sanıyor
geldik işte bunlar ellerimiz
açılmış bak, bilirsin ne diye
ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik
burası dünya şu biziz,bunlarda ellerimiz
öyle açık, öyle acemi, öyle boş
öyle mahçup öyle dalgın öyle boş öyle boş
senin değil miyiz hepimiz
senin değil mi herşey
alırsın kime ne,verirsin kime ne
ve bu açtığımız eller senin değil mi
senin değil miyiz hepimiz Rabbim
bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar
kimsesiziz kime gidelim,
yaralarımız var kime,
sıcak bir şey arıyoruz kime,
merhamet istiyoruz kime,
bağışlanmak istiyoruz kime gidelim
sorumuz ve cevabımız sen değil misin
yorgunuz kaybetmişiz dalgınız kırgınız küsmüşüz
bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde
kime gidelim
çok yürüdük yollar kayboldu
yol olduk sana geldik
ne getirdin deme bize
senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur
geldik işte bunlar ellerimiz
bunlar da ellerimizin büyük boşluğu
beş duygum harap,altı yönüm harap
on parmağımda on acı Ya Rab
denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya
fırlattın beni dünyaya,
yeniden al kucağına
çağır beni yeniden
bu saman çöpünü kasırgada bırakma
büyük bir kapının önünde
bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor
kapı açılacak yoksa niye var
rahmet örtecek günahı
geride kalacak gazabın adımları
duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları
sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz
görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz
görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz
başımız yerde, açtık elimizi sevgilinle birlikte
bize bak çekip çıkalım uçurumlardan
bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından
parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım
yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım
elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz
sevdiklerin aşkına
sevenlerin aşkına
inşirah inşirah inşirah
ayetin değil miyiz senin Ya Allah

mevlana idris

Çevrimdışı rmzn_321

  • Aktif Üye
  • **
  • 74
  • 13
  • 74
  • 13
# 05 Şub 2008 00:40:47
Umut Yaprakları
Öyle bir ilk yaz ol ki,korkut yaprakları.
Öyle bir son yaz ol ki,tut yaprakları.
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar,unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı,hüzünlerinde onlar;
Seninle yeşerdiler,seninle soldular.
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Çevrimdışı Munzevi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 478
  • 74
  • 478
  • 74
# 05 Şub 2008 00:52:25
Hayret

Kuyruğu etrafında dönen kedi hayrette;
Alim ki, hayreti yok, ne boş yere gayrette!

Üstad

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 06 Şub 2008 10:24:05
TAHİR İLE ZÜHRE 

Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta 
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
yani yürekte....
Mesela bir barikatta döğüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil..



Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istersen dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil...

 Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı rmzn_321

  • Aktif Üye
  • **
  • 74
  • 13
  • 74
  • 13
# 06 Şub 2008 12:16:37
O an
Taş merdivenler gibi,aşınmış ayaklardan;
Secde yerine çarpa çarpa alnım aşınsa.
Göklerin kamçısıyla yediğim dayaklardan
Erisem de, tabutum boşmuş gibi taşınsa.

Bir garip insan olsam,benzemez hiç kimseye;
Tek hece bilmez, tek renk görmez, tek ses işitmez
Karanlığı yoğursam nura döndüresiye;
Tırmansam o ana ki, yekparedir ve bitmez.

N.F.K

Çevrimdışı cemdirlik

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 38
  • 129
  • 38
  • 129
# 06 Şub 2008 13:16:47
Sizin İçin

Sizin için insan kardeşlerim,
Her şey sizin için;
Gece de sizin için, gündüz de;
Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;
Ay ışığında yapraklar;
Yapraklarda merak;
Yapraklarda akıl;
Gün ışığında binbir yeşil;
Sarılar da sizin için, pembeler de;
Tenin avuca değişi,
Sıcaklığı,
Yumuşaklığı;
Yatıştaki rahatlık;
Merhabalar sizin için;
Sizin için limanda sallanan direkler;
Günlerin isimleri,
Ayların isimleri,
Kayıkların boyaları sizin için;
Sizin için postacının ayağı,
Testicinin eli;
Alınlardan akan ter,
Cephelerde harcanan kurşun;
Sizin için mezarlar, mezar taşları,
Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;
Sizin için;
Her şey sizin için.

          Orhan Veli Kanık 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK