Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı OZLM41

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 210
  • 151
  • 210
  • 151
# 21 Şub 2008 16:42:27
PARAMPARÇA

Ağaç bütün
Işık bütün
Meyve bütün
Benim dünyam paramparça.

Büyük bir ayna kırılmış
Kırılıp yere dökülmüş
Kainat içine düşmüş
Düşmüş amma paramparça.

Yaprak yaprak yapıştırdım
Diyar diyar dolaştırdım
Bir alevdir tutuşturdum
Yandım amma paramparça.

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

Çevrimdışı duygubahar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 387
  • 142
  • 387
  • 142
# 21 Şub 2008 22:39:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Dış Yüzüm Böyle Ağardıkça Ağarmakta
fakat Sormayın İç Yüzümün Rengini Yüzler Karası
beni Kendimden Utandırdı Hakikat Şimdi
bana Hiç Benzemeyen Suratımın Manzarası.

mehmet Akif Ersoy
ve Atilla İlhan In Ben Sana Mecburum

süper bir dörtlük...

Çevrimdışı tamerr

  • Uzman Üye
  • *****
  • 363
  • 60
  • 363
  • 60
# 21 Şub 2008 22:49:55
SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir toz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

 SEZAİ KARAKOÇ

Çevrimdışı ajda35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.680
  • 33.292
  • 7.680
  • 33.292
# 22 Şub 2008 00:09:03
ÖNDEN GİDEN ATLILAR                                 
Issız sıcak çölleri
Karşı karlı dağları
Çoktan aşıp gittiler
Kayboldular uzakta
Önden giden atlılar
Ben burada kaldım böyle

İşleri aceledir
Çok uzundur yolları
Bense geride kaldım
Yetişemedim size
Önden giden atlılar

Gittiler hep gittiler
Aştılar kızgın çölü
Toprak tükendi bir gün
Denize ulaştılar

Çektiler dizginleri
Kendileri dursa da
Atlar duramadılar
Çaresiz kalıp birden
At sürdüler denize
Önden giden atlılar

Önlerinde okyanus
Kızgın bir çöl arkada
Asıl içlerindedir
Zaptedilmez bir deniz
Önden giden atlılar

Teknik değişti diye
Bıraktılar atları
Atlarsa bu kıyıda
Sanki sevgili gibi
Onları beklediler
Günlerce beklediler

Yeri yırtar ayaklar
Göğe fırlar başları
Nerden çıktı bu deniz
Bizi ayıracaklar
Önden giden atlardan

Sevgiliden daha zor
Ayrılmak bu atlardan
Buğulanmış gözlerle
Geri dönüp onları
Gemilere aldılar
Önden giden atlılar

Üç gün duramadılar
Yaptıkları gemide
Karşı kıyıda yeni
Güzel atlar buldular
Yaktılar gemileri
Önden giden atlılar

Vardılar Kurtuba’ya
İnmediler atından
Gülle karşılandılar
Ne güzel atlar bunlar
Bunca yol çiğnediler
Çiçek çiğnemediler
Önden giden atlılar

Önden giden bu atlar
Seni gördüler kalbim
Sahabe atlar bunlar
Dünyanın beklediği
Önden giden atlılar
Önden giden atlılar
       OSMAN SARI

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 22 Şub 2008 00:35:28
(ISRARLA......)

ŞEHRİ İSTANBUL

      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Ben sevgimi yüreğine kazımışım bu şehrin
      Ayrılık bana komaz
      Hani duymasam
      Martı çığlığını ezan sesini
      Hani görmesem
      Kız kulesini çırpınan denizini
      Belki terk etmek kolay olurdu bu şehri
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Kolay mıdır yardan ayrılmak...

     
      Bu şehir minarelerini dikmiş yüreğime
      Kolay mı sanırsın yıkmak
      Gel vazgeç koparma gülü dalından
      Koma beni yurtsuzlar yurduna


      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bir yaz daha göreyim ölmeden
      Bir çay daha içeyim Büyükada da
      İlk baharında aşık olayım
      Son baharında yalnız kalayım

      Bir şiir daha yazayım n'olur
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bırak da kara topragının tadına varayım...

Çevrimdışı şule27

  • Uzman Üye
  • *****
  • 870
  • 478
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 870
  • 478
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2008 02:16:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
(ISRARLA......)

ŞEHRİ İSTANBUL

      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Ben sevgimi yüreğine kazımışım bu şehrin
      Ayrılık bana komaz
      Hani duymasam
      Martı çığlığını ezan sesini
      Hani görmesem
      Kız kulesini çırpınan denizini
      Belki terk etmek kolay olurdu bu şehri
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Kolay mıdır yardan ayrılmak...

     
      Bu şehir minarelerini dikmiş yüreğime
      Kolay mı sanırsın yıkmak
      Gel vazgeç koparma gülü dalından
      Koma beni yurtsuzlar yurduna


      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bir yaz daha göreyim ölmeden
      Bir çay daha içeyim Büyükada da
      İlk baharında aşık olayım
      Son baharında yalnız kalayım

      Bir şiir daha yazayım n'olur
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bırak da kara topragının tadına varayım...


Kahraman Tazeoğlu' ya ait bildiğim kadarıyla. Bu şiiri yaklaşık dört sene önce Radyo 7'de Kahraman Tazeoğlu ve ismini hatırlayamadığım birinin yorumuyla dinlemiştim. O günün ses kaydı bile vardır bende. Hatırlattığınız için teşekkürler...

Çevrimdışı tamerr

  • Uzman Üye
  • *****
  • 363
  • 60
  • 363
  • 60
# 22 Şub 2008 17:06:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
YAĞMUR

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

                               Nurullah GENC

--SÜPER BİR ESER




Bu şiirin son kıtası sanki şiirde gelinen son nokta.

Çevrimdışı denizx

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.099
  • 2.211
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 2.099
  • 2.211
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2008 17:38:32

umarım daha önce yazılmamıştır ...çok sevdiğim şiirlerden birisi...


BİR KAYISI AĞACI


Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in dinekbağı'ndan.
Küçücük bir ev önünde yaşarım yapayalnız.
Yılda bir çiçek açar,
Yılda bir kayısı veririm,
Avuç içi kadar.

Yaz olur,
Bir kadın silkeler dallarımı,
Bir çocuk yerde bağırır, güler,
Bense hoşnut olurum.
Hem, zaten benim
Ne söğütler gibi nezaketim vardır,
Ne kavaklar gibi gururum.

Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in dinekbağı'ndan.
Dinekbağı'nda üç insan severim,
Bir çocuk,
Bir genç kadın,
Bir genç adam,
Benim kadar sessiz sedasız,
Benim kadar halim selim.

En güzel ay nisan ayı,
Toprak yumuşak yumuşak,
En güzel ay nisan ayı.

Yağmur yağdı, çiçek açtı,
Bir hoş oldu içerim,
En güzel ay nisan ayı.
Kavaklar uzakta upuzun,
Bir sağa, bir sola,
Başı döner kavakların.
Ben bir kayısı ağacı,
Başımda çiçeklerim.

Ben bir kayısı ağacı,
Üç insan severim:
Bir çocuk,
Bir genç kadın,
Bir genç adam.
Çocuğun adı ahmet,
Kadının adı fatma,
Adamın adı ibrahim.
Ahmet küçük ve sarı,
Fatma tombul ve beyaz,
İbrahim uzun ve narin.
Bir tek toprak odaları var üçünün,
Toprak odanın penceresi.

Ben bir kayısı ağacı,
Bazan eğilir bakarım odaya,
Yerde eski bir yatakla yorgan görürüm,
Duvarda bir eski kırık ayna,
Yerde bir eski kilim,
Bir eski hasır.

Bir kayısı ağacı,
Bazan eğilir bakar odaya,
Çiçeklerinden utanır.

Dün gece gaz yakmadılar,
Ayışığında gördüm üçünü.
Üçünün suratı asık.
Önce durup
Zeytin ekmek, taze soğan yediler,
Sonra baktılar birbirlerinin gözüne,
Sonra esnediler.

Gökyüzü bembeyazdı.
Gökyüzü çiçeklerimin renginde.
Gökyüzünde kavaklar.

Fatma uzandı ibrahim'in yanına,
Sağa döndü.
Tombul, beyaz yüzü pencerede,
Gözleri açık durdu sabaha kadar.

Çiçeği en önce kayısı döker.
Ben bir kayısı ağacıyım, döküyorum çiçeklerimi.
Yer beyaz beyaz, başım yeşil yeşil,
Kayısılarım memede.

Haziran gelecek,
Güneş yakacaktır tepemi,
Kayısılarım balla, şekerle dolacaktır.
Ben bir kayısı ağacıyım,
Haziran gelecek,
Avuç içi kadar kayısılarım
Ahmet'in ekmeğine katık olacaktır.

Ben bir kayısı ağacıyım.
Kötü bir düşüncedir almış beni.
Geçti bağları budama zamanı, dedim,
Dedim, İbrahim gene boşta,
Kesildi, dedim,
İbrahim'in yevmiye iki lirası,
Dedim, çarşıda dört döner İbrahim,
Dedim, ekmek parası,
Zeytin parası,
Gaz parası.

Dedim, insanlar
Neden yaşatılmıyor
Ağaçlar kadar olsun?

Ben bir kayısı ağacı.
Fatma'nın, İbrahim'in, Ahmet'in
Yumurtası, şekeri, eti.
Gittikçe artmakta kederim.
Günlerden pazartesi.
Gene geldi, elinde çanta, o şişman adam.
Şişman adam bir düşman gibi beni seyreder,
Ben şişman adamı bir düşman gibi seyrederim.
Durmuş İbrahim kapıda,
Yüzü dalgın ve sinirli,
Bakıyor eli çantalı şişman adama.
Şişman adam uzattı gövdeme elini,
Pencereden korkmuş kuzular gibi baktı Ahmet,
Büktü boynunu kuzular gibi.

Ben bir kayısı ağacı,
Gövdemde sarı kâğıt.

Yol parasını verememiş İbrahim,
Verilmiş haciz kararı.
Yapmayın, dedim,
Yılda bir çiçek açarım, dedim.
Etmeyin, dedim,
Ekmeğe katık oluyor kayısılarım, dedim.

Bir öğle vakti baktım,
Kavaklar uzakta upuzun,
Bir sağa, bir sola.

Ben kışlık odun,
Altı lira...
A.Kadir Bilgin

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 23 Şub 2008 00:37:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kahraman Tazeoğlu' ya ait bildiğim kadarıyla. Bu şiiri yaklaşık dört sene önce Radyo 7'de Kahraman Tazeoğlu ve ismini hatırlayamadığım birinin yorumuyla dinlemiştim. O günün ses kaydı bile vardır bende. Hatırlattığınız için teşekkürler...

Evet kaptanın kendi şiiri..Bende de ses kayıtları var...Defalarca tekrar tekrar dınlıyorum..

Çevrimdışı duygubahar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 387
  • 142
  • 387
  • 142
# 23 Şub 2008 10:42:42
Korkmuyorum Seni Sevmekten


 Kaçmaya çalıştığın gerçek,
 Birgün karşına çıkacak.
 Ve işte o gün Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum Sana ulaşamadığım dakikalarda.
 Seni duymayı Seni özlemeyi
Hiç görmesem
bile seninle olmayı seviyorum. Hiç
korkmuyorum seni sevmekten. Senin
gülüşünü seviyorum. Her bana
bakışında Gözlerinede okuduğum o
duyguyu Gözlerindeki gözlerimi
seviyorum. Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum
seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
 En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen Ayrılığını seviyorum,
En çok yalnız kaldığımda Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana
olan Sevgini seviyorum. İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem Özlemek geçiyor
içimden seni Sevmek geçiyor. İçimden sana
doğru giden Bin bir türlü yol
geçiyor. İçimden sen mutlu olacaksan
Ölmek bile geçiyor gülüm. Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
 Ben yalnızca seni
seviyorum, Ne o muhteşem güzelliğin
 Ne kalbimdeki özelliğin Ne de sevdiğim için
değil, Seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için Kalbin için Aklın ve sevgin
için seviyorum seni. Ben seni en çok
kendim için seviyorum Belki de ilk
defa bencil oluşumu Sana borçlu
olduğum için. Seni her şey için
seviyorum. Ve sahip olmadığım
Hiçbir şey için. Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
 Her dakika seninle olmayı
seviyorum. Gözlerimi her açtığımda
Aklıma gelişini seviyorum. Her gece uyumadan
önce Seni sevdiğim aklıma gelince Sensiz uyumayı bile seviyorum
Uyumadan önce
seni düşününce.
 Ben seni en çok Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
 Ben seni bu şehirde olduğun için değil
Benimle aynı toprağa ayak bastığın
için Benimle aynı gökyüzünü
paylaştığın için seviyorum. Geceleri
benim yüzüme vuran ay ışığı Senin de
gözlerine vurduğu için seviyorum.
 Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi Sana da
sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
 Beş bin yaşındaki bu dünyada Benimle aynı
zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum
Beni hiç terketmediğin için.
Ellerini seviyorum tanrıya
açıldığında Kalbini seviyorum
kapıları açıldığında Ve gözlerini
seviyorum Her karşımda kapanıp
açıldığında. Bana baktığında
İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum
seni sevmekten.
 Her kibrit çaktığımda Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
 Her  sigara yaktığımda Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
 Yalnızca sen olduğun
için hayatımda Kendimi bile seviyorum
 Sen olunca aklımda.
Kalbimi seviyorum seni
seviyor diye Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna
Bu kadar yakın diye.
 Varlığımı seviyorum, Sırf sana borçlu olduğum için
Mutluğumu seviyorum
. Gülümsememi seviyorum seni düşününce
 Ayakta kalışımı
seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan
Kalemimi seviyorum. Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
Sana olan sevgime benzettiğim
Her sevgiyi seviyorum.
 Bana seni hatırlatan herşeyi Sana giden yolları
seviyorum. O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile, İçinde
yalnızca, sen olduğun için
 Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için
seviyorum. Yine de korkmuyorum seni
sevmekten. Yine de korkmuyorum seni
sevmekten. Seni seviyorum

Talha Bora Öge

Çevrimdışı a.badem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.502
  • 19.448
  • 8.502
  • 19.448
# 23 Şub 2008 11:29:44
          İSTANBUL AĞLIYOR

Yıldız avlarım göğün mavisinde
Her dem bakışlarına
Gözlerinin deryasında
Pusu duran ellerimi sana tuzaklarım
Her tetik düşürdüğünde gözlerin
Ölüme az kalırım
Yalnız gördü ya
Gelir bende kalır yalnızlık
Uzar gecelerim
İstanbul’a yağmur yağar karla karışık
Karı ayıklar yağmur kokularını alırım koynuma
Ot koyarım göz ucuma
Anlarım
Yine yangın, yine hasret yıkanan İstanbul’dan düşen payıma
Bi de yüzünün giderkenki ıslaklığı…

                                                                     Şahrud

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.393
  • 882
  • Müdür Yetkili
  • 1.393
  • 882
  • Müdür Yetkili
# 23 Şub 2008 15:33:08
BEN SENDEN ÖNCE

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,
        beni yaktırırsın,
        odanda ocağın
        üstüne korsun
                içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
        şeffaf,
                beyaz camdan olsun
                        ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
        senin yanında kalabilmek için.
        Ve toz oluyorum
        yaşıyorum yanında senin.
        Sonra, sende ölünce
        kavanozuma gelirsin.
        Ve orada beraber yaşarız
        külümün içinde külün
        ta ki bir savruk gelin
        yahut vefasız bir torun
        bizi ordan atana kadar...
        Ama
        biz
        o zamana kadar
        o kadar karışacağız ki birbirimize,
        atıldığımız çöplükte bile
        zerrelerimiz
        yan yana düşecek.
        Toprağa beraber dalacağız.
        Ve bir gün yabani bir çiçek
        bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
        sapında muhakkak iki çiçek açacak :
        biri
                sen
        biri de
                ben.
Ben
daha olumlu düşünüyorum
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
                ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
        bizim cenaze şeklini.
        Ben ölünceye kadar da
        Bu düzelir herhalde.
        Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
        İçimden bir şey :
        belki diyor.
 
                      (18 Şubat 1945)

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 24 Şub 2008 13:25:36
Fani Dünya

İlk günden alıştığımız emektar aydınlık,
Anne yüzünde, dost yüzünde, evlat yüzünde;
Her sabah başlayan şeye doymadık,
Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.
Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
Başımız darda kalınca el açtığımız yer;
Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.

Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz;
Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,
Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz


Cahit Sıtkı Tarancı

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.393
  • 882
  • Müdür Yetkili
  • 1.393
  • 882
  • Müdür Yetkili
# 24 Şub 2008 13:42:00
"kırılgan bir çocuğum ben
yüreğim cam kırığı
bütün duygulardan önce
öğrendim ayrılığı
saldırgan diyorlar bana
oysa kırılganım ben
gözyaşlarım mücevher
saklıyorum herkesten
ürküyorlar gözümdeki ateşten
ürküyorlar dilimdeki zehirden
ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
diyorlar: bir yanı sarp bir uçurum
bir yanı çılgın dağ doruğu
oysa böyle yapmasam ben
nasıl korurum içimdeki çocuğu
bir yanım çılgın nar ağacı
bir yanım buz sarayı.."

MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı ali.yildirim

  • Yeni Üye
  • 16
  • 24
  • 16
  • 24
# 24 Şub 2008 13:53:14
bencede güzel olur benim şiirim nasıl  ???
aşk ve sevgi
aşk bir yıl sürer
sevgi bir ömür
aşk gözünde büyütür
sevgi razı olur
aşk aldatır
sevgi ikna eder
aşk gider(isteyince)
sevgi  kalır(isteyerek)
aşk senin için bir hedeftir.
sevgi ikinizde aynı hedefe koşan oklarsınız.


nasıl ama ben çok beğendim işallah sizlerden beğenirsiniz... :) :) :) ;D ;D

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK