Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı parpali-eren

  • Uzman Üye
  • *****
  • 615
  • 3.243
  • 615
  • 3.243
# 21 Mar 2008 18:05:30
Lavinia
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsan ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal


Sana gitme demeyeceğim.
Genede sen bilirsin
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
incinirsin.

Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme,lavinia
Adını gizleyeceğim
sende bilme Lavinia

Çevrimdışı sel@pak

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 217
  • 90
  • 217
  • 90
# 21 Mar 2008 18:09:00
BABAM

Babam, uykunu böleceğim,
ama seninle konuşmak istiyorum.
Uyan baba, uyan! Bak sana neler anlatacağım.
Baş ucuna gelip, sana böyle haykırdığımda gözlerini açıyorsun,
Biliyorum
Beni dinliyor, belki de bana bir şeyler fısıldıyorsun,
Biliyorum.
Ama gücüm, ne toprağı yenip gözlerine ulaşmaya yetiyor.
Ne de fısıltılarını işitebiliyorum.
Yine de öğrettiğin gibi hissedebiliyorum.
Yarın 18 Şubat.
Sen gideli altı sene oldu.
Bize "elveda" demeden ilk gidişindi.
Bizleri öpmeden ilk kapıdan çıkışın,
Gelirken alayım; bir şey lazım mı diye sormayı ilk unutuşun
Kravatını bile takmamıştın bu sefer,
Nereye gittin ki, bu kadar önemsizleşti alışkanlıkların?
Soğuk mu baba oralar?
Güneş bir nebze olsun dokunur mu gözlerine?
Of of gözlerin beni çıldırtıyor.
En uzun, en anlamlı nutukları gözlerinden okudum hep.
Hala, evimizin duvarında bana neler anlatıyorlar neler...
Bir sen daha vardı gözlerinde senden öte
Bari biriniz kaldınız benimle, çok şükür.
Altı yıldır damarlarımda kaç tur attın kim bilir?
Sen damarlarımda dolaşıyorsun.
İkimiz bunu biliyoruz ya, bu da yeter.
Babam, buraları hiç merak etme.
Tanrının toprağın altındaki loşundan daha karanlık bu dünya
Bizim evde bir ben kaldım.
İki delikanlı da üniversiteyi bu yıl bitiriyorlar
Nasıl asiler, nasıl senin oğlun olduklarını anlatıyorlar
Her attıkları adımda, bilemezsin
Yarın üçümüz de geleceğiz başucuna.
Bir de, sakın telaşlanma, bu üç kardeş hep el ele
Ve tek yumruk.
Ne güzel dostların var babam,
Sana her geldiğimde, kimin koyduğunu bilmediğim çiçekler
Buluyorum küçük bahçende.
Bizi arayıp, soruyorlar, birbirleriyle tanıştırırken
"Yeğenim" diye hitap ediyorlar. "Sadığımın kızı",
seni anlatıyorlar sonra
Tam bir Ankara delikanlısıydı diyorlar.
Övüyorlar, övüyorlar,
Yine söylüyorum "Sen sağken de badem gözlüydün babam"
Yüksek dağlardaki uzak ağaç görüntülerine
Bulutların karmaşasına
Dalgalara, yakamozlara, gruplara,
Gece uzaklardan gelirken yol kenarındaki
Çalıların garip şekillenişlerine,
Minicik bir hareket eder mi diye, duvardaki resmine
Uyumak üzereyken gelen tıkırtıyla irkilip,
evin dört bir köşesine bakıyorum hep
Karşıma çıkarsın diye.
Lanet olsun, yoksun!
Bir gece rüyama gir baba!
Kucakla, ıslak ıslak bir öp be!
Çok özledim; çok özledim anlıyor musun?
Çok özledim...

Serdar ERKUL

Çevrimdışı sel@pak

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 217
  • 90
  • 217
  • 90
# 21 Mar 2008 18:12:03
KIRIK KİBRİT

Her kapı eşiğinde
çocuk mezarı diye takıldığınız
45 numara ayakkabılarımla
içinde etleri çürüyen
bir çocuk cesedi taşıdığımı
nasıl da bildiniz

Hiçbir bardakta
dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini
bile çok gördünüz
şekersiz içerek
çaylarınızı

Bakarak yürüdüm oysa balkonlara
göz göze
gelebilmek için
çamaşır ipinin arkasına astığı
iç çamaşırlarının
ıslaklığına sürünerek
kanaryasını güneşe çıkaran
bir kadınla

Yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde
ıssız bir adaya düşen
yalnız adamın
dumanı görülsün diye yaktığı
ateşiydi sizlere
uzattığım

Ve siz
her seferinizde
sigaranızı yaktınız
ama açıktan geçen gemiler gibi
yanınıza beni almadan
gittiniz! ..

Sunay AKIN

Çevrimdışı parpali-eren

  • Uzman Üye
  • *****
  • 615
  • 3.243
  • 615
  • 3.243
# 21 Mar 2008 18:12:51
susku
biz susuyoruz
sesizliği bozmamak için.

siz susuyorsunuz,
artık söylemişsiniz çünkü;
söylenecek ne varsa.

onlar susuyor.
su susuyor.
söyleyecekleri bir şey kalmamış ki

Haydin konuşalım,
uzun zamandan beri dilimize dolanmayan
meseleler hakında
haydin konuşalım
                     Kurpi YANON


Çevrimdışı sel@pak

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 217
  • 90
  • 217
  • 90
# 21 Mar 2008 18:13:37
EĞER

Eğer, iş işten geçtikten sonra kalbini, sinirlerini ve vücudunu tekrar tam faaliyetle seferber edebilip gayene ulaşmaya çalışabilirsen; ve sana "dayan!" diyen iradenden baska hiçbir şeyin kalmadığı zaman dişini sıkmasını bilirsen;

Eğer, halk tabakasıyla konuştuğun halde faziletlerini koruyabilirsen; yahut krallarla dolaştığın halde gururlanıp benliğinden kaybetmezsen;

Eğer, ne sevdiğin dostlarının, ne de düşmanlarının sözleri seni incitmezse;

Eğer, herkesi sayabiir fakat kimseye fazla bağlanmamayı bilirsen;

Eğer, her dakikanın altmış saniyesini doldurabilirsen;

İşte o zaman , işte o zaman
Dünyadaki içindeki herşey senindir. Hatta belkide daha fazlası;

İşte sen o zaman bir ADAMSIN oğlum.

Rudyard KIPLING

Çevrimdışı bursa2008

  • Uzman Üye
  • *****
  • 231
  • 144
  • 231
  • 144
# 21 Mar 2008 20:20:09
OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

Çevrimdışı bursa2008

  • Uzman Üye
  • *****
  • 231
  • 144
  • 231
  • 144
# 21 Mar 2008 20:21:28
SESSİZ GEMİ


Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

Çevrimdışı aydogmus

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
  • 1.387
  • 879
  • Müdür Yetkili
# 21 Mar 2008 20:55:20
çok güzel şiirler paylaşmışsınız sel@pak öğretmenim..sunay akın'a diyecek sözüm yok zaten :) ama özellikle "babam" şiirini okurken ağladım..teşekkürler !

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 22 Mar 2008 20:40:55
SENİ RENKLERLE ANLATACAĞIM......

kelimeler kifayetsiz
seni renklerle anlatacağım
paletimde sessiz
tualimde direngen renklerimle
ilki hüzün rengi olsun
anımsadığında
asırlarca süren bir jenossidin
güleç yüzünü solduran sancısı için
saçlarında çoğalan ak teller için
şiirlerde unutulmuş
geceleri uzun
0 güller ülkesinde
gölgenden bile ürkerek
sessiz ve kaçaamak yürüyüşlerin için

ardından
böyle candan
böyle başı dik
böyle onurlu
sımsıkı ve kolkola
dostluğun için bahar rengi
her birine bir tonunu seçtim
bin dilekle diktiğimiz
umutlarımız yeşersin diye.

biliyorum
yetmedi diyeceksin
şimdi
renklerin en seçkinini al yüreğimden
hakkındır
o renkki
delişmen sevdalımın çiğnediği al gül kadar taze
o renk ki
güneşin ilk ışıkları kadar sıcak
hayatın kendisi kadar gerçektir......

  Sevgili Tuncay  Şen  dostumun  şiiri...
 
 

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 23 Mar 2008 02:03:48
      ŞEHRİ İSTANBUL       Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Ben sevgimi yüreğine kazımışım bu şehrin
      Ayrılık bana komaz
      Hani duymasam
      Martı çığlığını ezan sesini
      Hani görmesem
      Kız kulesini çırpınan denizini
      Belki terk etmek kolay olurdu bu şehri
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Kolay mıdır yardan ayrılmak...

     
      Bu şehir minarelerini dikmiş yüreğime
      Kolay mı sanırsın yıkmak
      Gel vazgeç koparma gülü dalından
      Koma beni yurtsuzlar yurduna


      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bir yaz daha göreyim ölmeden
      Bir çay daha içeyim Büyükada da
      İlk baharında aşık olayım
      Son baharında yalnız kalayım
      Bir şiir daha yazayım n'olur
      Bana kalk gidelim deme bu şehirden
      Bırak da kara topragının tadına varayım...

Çevrimdışı jujuva

  • Uzman Üye
  • *****
  • 418
  • 131
  • 418
  • 131
# 23 Mar 2008 14:54:03
" Ne mutlu adı sanı bilinmeyene
İpeklere kürklere bürünmeyene,
Anka kuşu gibi iki dünyadan geçip,
Bu dünyada baykuşa dönmeyene..."
   
                                              ÖMER HAYYAM

Çevrimdışı jujuva

  • Uzman Üye
  • *****
  • 418
  • 131
  • 418
  • 131
# 23 Mar 2008 14:57:09
DENİZ
Bu akşam vakti deniz
O bütün hasretimiz.
Sanki gelmiş de dile,
Nedametin sesiyle
Çarparak kayalara
Yetmez mi, diyor deniz
Karada çektiğimiz....

                   CAHİT SITKI TARANCI

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 23 Mar 2008 17:36:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
SENİ RENKLERLE ANLATACAĞIM......

kelimeler kifayetsiz
seni renklerle anlatacağım
paletimde sessiz
tualimde direngen renklerimle
ilki hüzün rengi olsun
anımsadığında
asırlarca süren bir jenossidin
güleç yüzünü solduran sancısı için
saçlarında çoğalan ak teller için
şiirlerde unutulmuş
geceleri uzun
0 güller ülkesinde
gölgenden bile ürkerek
sessiz ve kaçaamak yürüyüşlerin için

ardından
böyle candan
böyle başı dik
böyle onurlu
sımsıkı ve kolkola
dostluğun için bahar rengi
her birine bir tonunu seçtim
bin dilekle diktiğimiz
umutlarımız yeşersin diye.

biliyorum
yetmedi diyeceksin
şimdi
renklerin en seçkinini al yüreğimden
hakkındır
o renkki
delişmen sevdalımın çiğnediği al gül kadar taze
o renk ki
güneşin ilk ışıkları kadar sıcak
hayatın kendisi kadar gerçektir......

  Sevgili Tuncay  Şen  dostumun  şiiri...
 
 

   Bu  şiire  yanıt  yazmamak  bana  yakışmaz...

  Sevgili  Tuncay  Şen'e

  Dün  pazardan  3  göl  balığı  aldım.
  Üçü de  tezgahta  kıpır  kıpırdı
  Capcanlıydı  tazeydi;
  Derken  poşete  koydu  balıkları  balıkçı.
  Eve  doğru  yürümeye  başladım  elimde  üç  balığın  bulunduğu  poşet...
  Adımları  attıkça  ileriye  doğru  sanki  balıklar  sağa  sola  doğru  yalpalıyordu...

 Eve  yaklaştığımda  kıpırdayan  balık  sayısı  1 e  düşmüştü..
  Hızlı  adımlarla  eve  girdim  hala  balık  kıpır  kıpırdı..
  Hemen  bir  kabın  içine  su  koymasını  istedim  Ayfer'den...
    Kabın  içindeki  suyun  içine  heyecanla  bıraktım  sağ  kalan  ve  sağ  kalmakta  direnen  balığı..
  Balık  yüzmeye  başladı  daracık  kapta..
 

  Karar  verdim  balığı  pişirmeyecektim...
 Hemen  bahçeye  yöneldim  bahçedeki  havuza  bıraktım  canlı  balığı ...
 
  Sevinerek  ve  yaşayacağına  inanarak  balığımın  koşar  adımlarla  paylaşmak  istedim  sevincimi  Ayfer'le..

  O  gece  duyduğum  heyecan  tarifsizdi...
 
  Yastığa  başımı  koyar  koymaz  uyudum,

  'Rüyamda  yüzümle  yüzleşen  havuzdaki  balığımı  gördüm;
  Birbirimize  bir  süre  bakıştık  iki  aşık  gibi,
Sanki  balığım  bana  bir  şeyler  söylemek  istiyor  bir  şeyler  emanet  etmek  istiyor  gibiydi'

  Sabah  olmuştu..
Heyecanla  koştum  havuza...
Baktım ki  yoktu  balığım  havuzda..
Korktum  neredesin  diye  bağırdım..
Sesime  ev  sahibem  dul  kadının  oğlu  ve  yanındaki  çocuklar  gülüşerek  yanıt  verdiler..
  Öldürmüşlerdi  balığımı...
  Öğrendim  çok  üzüldüm..
Balkona  çıktım  ve  baktım   (Gözlerimde     Balığın emaneti) yukarılara  doğru  baktım,    boş  bir  gök  vardı.  İleride  dağlar  alabildiğine   uzanıyordu...Aşağıda  okulumun  bahçesinde  yine  dalgalanıyordu  Hürriyet  Hürriyet  diyerek  TÜRK  Milletinin kalbimin bayrağı....
  Bende  bir  gün  çok  param  olursa  bu  duygularımın  ve  KALBİMİN  BAYRAĞININ  resmini  yapacağım...
   
  Saygı  ve  sevgilerimle...

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 23 Mar 2008 18:49:27
SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir toz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

 SEZAİ KARAKOÇ

eldem40

# 23 Mar 2008 19:00:17
DUR YOLCU

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK