Sevdiğiniz Şiirler

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 18 Ağu 2008 01:10:18
Sen Bana Niye Kızdın Ki?

Ne yani sahiden böyle mi gidiyorsun?
Ama ben hazır değilim ki sensizliğe
Beslediğim kuşlara ne derim?
Gitmesen ben belki bekleyemem
Özlediğim iç çekişleri,
Beklediğim cevapsız telefonları
Ve dünden ağır bugünleri
Yalnız yalnızlıklarla nasıl taşırım ben?
Sigaramdan duman çıkmazsa bir gün
Ben dünden de üzgünüm...
Bilme diye bulutlara aşık gibi bakıyorum gökyüzüne

Sen sev diye nerde başka sevda görsem
Elimle kapatıyorum yüzümü
Sen hiç sormuyorsun hüznümü
Seni seviyorum hep sen bilmiyorsun
Güneş varken ısınmaz her sevginin içi
Soğukta ayırırsın gülümseyişimi
Hüzünden gözleri yağmur rengi bu aşkın
Ağladığında görünmez bu yüzden
Anlamıştım zaten, durmazdın baktığım yerde
Biliyorum olmazdı, kirpiklerin yüzüme değmezdi!
Bile bile sevdim heyecanlanmayı
Güzeldi, sevgim çok güzeldi
Yüreğimin seni sevmesini sevdim
Sen bana niye kızdın ki?
  Ceyhun YILMAZ

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 18 Ağu 2008 13:52:34

** Doğru yere koyulmazsa virgül, anlatılmak istenileni doğruca anlamaz ki gönül...**

AŞK'IN İMLASI..

Her şey ? ile başladı..
Bir " açıldı kalbe..
: nın ardından döküldü sevgiler birbirlerine
Adı aşk kondu..

Mutluydu cümleler
Sonunda gülen yüzler vardı..

Sonra bir gün öyle bir şey dedi ki adam,
bir ! çıka geldi cümle sonuna ..
Kadın,suçlamadı adamı ama yakıştıramadı da kendine..
O uzun çubuğu yıkıp tek bir nokta bırakmakta sinmedi içine..
; yerleşmişti aşkın sonuna
Adam zaman istedi...

Tuhaf bir güven duyuyordu ki kadın
Emindi ; aşılacaktı mesafeler..

Ve beklenen cümleyi yazdı adam nihayet,
Kadın elindeki noktayı bir hışımla atıp yere,
Virgülü olmasını istediği yere yerleştirdi..

Şaşkındı
Belki çok sonra anlayacaktı yaptığı yanlışı,
Ama daha kullanılmamış işaretleri vardı kalbinin ne yapsaydı...

Gönlünün güzelliğine inanmayı seçti adamın
Bir yanı kırıktı evet ama
Yine de dökülen güzel cümlelerine muhtaçtı dudaklarının ..

Üstelik gülümseyen yüzler daha da artmaya başladıkça zamanla,
İçinde aşkın büyüdüğünü hissediyordu kadın..

Ve " kapanıyordu sanki iki isimle..
Mutluydu-lar- sanıyordu..

Ve en son,
Bir akşamüstüydü gülen yüzünü yerleştirdiğinde sevdiği.
El salladı kadın..Görüşmek üzere temennisiyle..
Ama adamın ... koyduğunu günler sonra anlayacaktı..

Vardır bir bildiği dedi sustu kadın saygıyla birkaç gün..
Mağarasında yalnız kalmak istediğini düşündü üzgün üzgün..

Zaman geçti yeni bir işaret gelmedi adamdan..
Umudu kırıldı kadının,
Yan yana iki'ye düştü aşkın noktaları..

İçinde tuhaf bir his, arkana dönüp gitme diyor,
Ama aklı sebebsiz yalnız bırakılışına kabul de gösteremiyordu..
Bir işaret aradı halini vaktini anlatır..
bulamadı...
Ve çok sonra
Öyle bir şey daha öğrendi ki kadın..
Bu kez gururu kırıldı..
......................Kayan gözyaşında bir nokta daha kayboldu................

Evet belliydi ve aşka nokta konmuştu artık..
Aşk sandığı engelle-n-mişti..ne yazık ki..
Ve kadın bir daha kimseye güvenmemesi gerektiğini anladı..

Şimdilerde,
Yalnız geçen akşamüstülerde,
Kırık bir kalp ile bakarken penceresinden,
Bir soru işareti takılsa da aklına(!)
"neden" ? diye sorsa da sürekli(!)
Başladıkları noktada bulsa da kendini (!)
Bir açıklama, bir konuşma - si beklentisi yaralasa da durmadan yüreğini(!)
Bir daha aynı yanlışı yapmayacağına dair söz vermişti bir kere kadın,
Sımsıkı yumduğu avuçlarını açtı usulca,
Kalbindeki tüm ; leri gözyaşına saldı...

....................çünkü anlamıştı ki ,aşkta ; lerin yeri yoktu.........
 
 

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 18 Ağu 2008 13:55:27
MALZEMELER:  
Bir Adet Lekesiz Gönül
1 Adet Açık Yürek
500 Gram Güler Yüz
250 Gram Tatlı Dil
100 Gram Hürmet
1 Çorba Kaşığı Sevgi
1 Çay Kaşığı Hoşgörü
1 Su Bardağı İyi Niyet
1 Ölçek Dürüstlük
Göz Kararı Saygı

HAZIRLANIŞI:  

Gönül'ü duygu tasına atıp, güler yüzle karıştır.yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken, sevgi ve saygıyı ince ince üzerine ekle… Hürmet, iyi niyet ve hoşgörüden meydana gelen şurubu buna kat. Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek, dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle… Kalbinde pişirdiğin bu SEVGİ TATLISINI, karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE…

ALINTI

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 18 Ağu 2008 13:57:37
AyrıLık..3 Hece 7 Harf.. (çok güzel )

 
Aslında yazması söylemekten çok daha kolaydır herzaman.
Çoğu zaman telaffuz etmeye dahi çekinirsin ama birgün gelir kullanmak zorunda kalırsın.

Aslında nekadar da istesen dilin varmaz söyleyemezsin, kırmaktan mı korkarsın
karşındakini yoksa suçluluk duygusumu sarar içini bilinmez ama nedense hep
imalarla gereksiz kelimelerle kamufle edersin, konuyu uzattıkça uzatır
paragraflar yaratırsın yüzlerce kelimelik ama o 3 hece 7 harfi yine de söyleyemezsin.

Sen konuştukça, karşındaki anlar senin ne demek istediğini, gözlerinin içine bakmak
ister yakalayabilmek için gerçeği oysa sen kaçırırsın gözlerini suçluymuş gibi.
Sebeplerin bahanelerin arkası kesilmez sıraladıkça sıralanırlar ama
sen yine de toplayıp da cesaretini söyleyemezsin o 3 hece 7 harfi.

Nihayet tükenince kelimeler araya korkunç bir sessizlik girer.
Ne sen konuşabilirsin ne de o.Kaçınılmaza doğru sürüklenirsiniz birlikte.

Dakikalarca süren o sessizliği bozar nihayet karşındaki
‘Ayrılmak istiyorsun yani?’ der sessizce gözlerine bakarak
ve sen derin bir nefes alarak evet diyebilirsin sadece.

Üstünden kalkan yükün hafiflettiği bedeninle koşar adım karışırsın hayata,
‘O’ ise kalmıştır bir başına ‘Ayrılık’ la

3 hece 7 harfti hepsi oysa…

alıntı

Çevrimiçi erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 18 Ağu 2008 14:03:09
Gurbet çekilmiyor annem dizlerinden uzakta
Gavurun ekmeği tutmuyor annem senin o ana kokan mis yemeklerni
Doyurmuyor gavurun ekmeği
Değmeyince o öpülesi mübarek elin
YÜreği cevher anam, yarası gizli anam
Buram buram emek kokan anam
Babam hala gözlüyor mu yolumu
Pencerenin önünde tüttürerek sigasını
Bakıyor mu dededen kalma köstekli saatine gözlemek için geçmeyen zamanı
Ağlama sakın annem ağlama...
Dimdik dur memleketimin dağları gibi
Merhem ol ailemizin yaralarına
Koyverme cennet bahçelerinin gonca gülü o canım yüreğini
Çünkü; ondan gayrı sığınacak yerim yok bu gavurun elinde
Birgün gelecek annem birgün gelecek
Kalkmayacağım vatanım gibi hasret kokan dizlerinden
Ve çekmeyeceğim ellerimi babamın ağarmış saçlarından
Doyasıya yiyeceğim senin o ana kokan mis yemekerinden
Ve annem...
Ölüm kapımı çaldığında
Ayrılmadan karşılayacağım mübarek kucağında
O mübarek ellerin gezinirken ağarmış saçlarımda
Azrail çekinecek canımı almaya
Yine üstümü babam örtecek
Tıpkı bebekken açındığım zamanlarda örttüğü gibi...
Bu sefer öpülesi elleri kara toprak tutacak
Battaniye yerine kara toprak atacak üstüme annem
Kara toprak atacak...

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 18 Ağu 2008 14:29:09
Nasılsın Bugün?


Bir haber alamadım gittin gideli
Mutlu mu, mutsuz mu, nasılsın bugün?
Hayli zaman oldu görüşmeyeli
Nasılsın birtanem, nasılsın bugün?

Gönül defterini karıştırdın mı?
Kalbini hasrete alıştırdın mı?
Ayrılığı bize yakıştırdın mı?
Nasılsın sevgilim, nasılsın bugün?

Bilmem ki beni hiç anar mısın?
Unuttun mu yoksa, hatırlar mısın?
Söyle; eskisinden bahtiyar mısın?
Nasılsın birtanem, nasılsın bugün?

Seninle doluyken aldığım nefes
Bitirdi bu aşkı sendeki heves
'Çekinme, sor' diyor içimden bir ses
Nasılsın sevgilim, nasılsın bugün?
Ahmet Selçuk ilkan

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 20 Ağu 2008 16:24:02
Sahip olduğu tek güç diliydi. Diliyle ülkesini var etti. Çünkü şairler insanın gerçek yurdunun söz olduğunu bilirler. Sonsuz ülke odur çünkü. Bu yüzden belki de, 'Filistin'in yıldızı artık yok' diyen bir devlet başkanının samimi acısından dünyaya yansıyan Filistin'in yalnızlığı değildir sadece. Filistinli olmak bilincini taçlandırmış dizelerin kalbi durduğunda, olan Arapçanın göğe yükselmesiydi. Çünkü bir şair öldüğünde bir dil gökyüzüne yükselir... Duyduğumuz harflerin yükselişidir, yas ve keder olan gönüllerde...
                                       

AHMED ZAATAR

Kekikten ve karamış taştan
O eller için
Bu çığlık
Unutulmuş ve yapayalnız
Ahmed için.
Gelip geçen bulutlar
Yurtsuz ve yabancı koydu beni
Ve yalnız dağlar cesaret ediyor
Beni bağrına basmaya
Kıraç bir toprakta.
Doğuyorum yine o eski yaralardan
Sokuluyorum toprağa
Bütün ayrıntılarını görünceye dek
Doğuyorum yine
Denizin taştığı yıl
Kül olmuş kentlerden
Kendimi yapayalnız bulduğum.

Ahmed'di o deniz
Kurşunlar arasından köpük köpük
Bir kamptı öfkeyle büyüyen
Yağan kekikti üstümüze
Ve savaşçılara
Ellerine ayaklarına baktı Ahmed
Unutulmuş trenlerin
Anılarıyla büyüyen
Kimsenin karşılamadığı
Kimsenin el sallamadığı
Yaseminlerle.
Ayakta dikildi yapayalnız
Kendini dinlediği gecelerde
Hakkın hasretini çekerek
Yirmi yıl
Yirmi yıl o yer senin bu yer benim
Dolaştı bir kimliği sora sora
Yalnız yanardağların yanıtladığı.

Ben Arap Ahmet'im
Dedi
Ben kurşunlar
Ben portakallar
Ve düşler.
Benim çadırımdır Tel Zaatar
Anayurt benim
Sürüp giden o yolculuk anayurda
Doğu'dan ta Batı'ya
Bilendi bütün kılıçlar
Ahmed tanımaya başlarken
Ellerini ayaklarını
Süzülen bir yıldız gibi
Bakıp bakıp Hayfa' ya.
Ahmed'di seçilen kurban
Kentler asfalt organlarını
Bırakıp arkalarında
Düştüler peşine Ahmed'in
Öldürmek için.
Doğu'dan ta Batı'ya
Cenaze törenini hazırlıyorlardı.
Giyotinlerden giyotin beğenip.

Ben Arap Ahmed
Gelsin kuşatmacılar!
Benim kal'am gövdem
Gelsin kuşatmacılar!
Ateş hattıyım ben
Kuşatacağım onları
Çünkü göğsüm
Sığınaktır halkıma
Gelsin kuşatma!

Uzanmış suyun karşısına
Küçük ayrıntılar arasında geziniyorum
Derken dağılmaya başlıyorlar
Akşamla birlikte
Yitiyorum
Uzaklardan gelen
Çıngırak seslerinin içinde.
Kanayan yerlerimden
Anlıyorum yaşadığımı.

Ayak bastığım her yol
Kaçınıyor benden
Kaçıyor
Gönül verdiğim her kent
Ceketimi fırlatıyor bana.

Şiirlere sığınıyorum
Düşlere
Anlıyorum çok geçmeden
Düşlerime kadar girmiş bıçaklar.
Bir mum yakıyorum
Kapanmayan yaramdan.
Bu gece
Bütün çakıl taşları soluyor

Ve damarlı.
Uzaklardaki güzel karım
Sessizliğin senin
Eritti bu ölgün geceyi
Banklar ve ağaçlar
Donup kaldı gölgende.
Hatırla beni
Kendimi unutmadan önce.
O kayalar mektubumdur
Yeryüzüne.
Yükseleceğim
Meyve küfelerinden
Denizden
Yükseleceğim yoksulun şarkısından
Onların şarkısından:
Yaşayacağız!
Yaşayacağız! diyen.

Kekikten ve taştan Ahmed
Yükseleceksin
Hayır! diyerek
Derinden esvap yapacak
Kırlardan gelen köylüler
Zalimleri ortadan kaldırmaya.
Bir çiçek olacak yumruğun
Bir bomba
Her gün hayır! demek için kalkan.
Kılıçlardan kesik kesik gövden
Yeniden yapılacak
Doğacak güneşlerden
Ve dalgalarla nikâhlanacak
Giyotin altında
Hayır! diyeceksin
Hayır!

Akan kanımda öleceksen
Yeniden doğmak için
Un çuvallarından.
Geleceğiz ses vermek için sesine
Bizi çağırdığın zaman
Ve ölümün çehresi
Yitip gidecek sözlerimizden.
Eli ölümün
Savurup atacak bizi
Yalın bir yurda doğru
Yasemin bir düşün beklediği.

Kuşlar bana bıraktı şarkılarını
Ve ben koştum
Yürek atışına tarlaların.
Kanımın derinliklerine in
Derinliklerine in
Derinliklerine ekmeğin
Yalın bir yurdumuz olsun
Yasemin bir düşün beklediği.
Her günkü Ahmed
Saf ve Basit Ahmed
Nasıl kaldırdın ayrılıkları
Meyveyle taş arasında
Kurşunla geyik?
Arap Ahmed, diren!
Kuşatma altında gezeceğiz
Ulaşıncaya dek kıyısına
Ekmeğin ve dalgaların.
Öleceğiz düşü uğruna
Bir yurdun
Ve bekleyen yaseminlerin.

Onda Güz'ün eğrileri var.
Kandaki şiirdir Ahmed.
Dağlar gibi kırışık yüzü
Yankısı çağıran seslerin
Birleşen gövdelerin.
Ey tanınmayan Ahmed
Nasıl yaşadın aramızda
Tam yirmi yıl
Hâlâ belli belirsiz yüzün
Hep çizgilerinde dolaştığımız
Tanınmayan yüzün
Ey ormanlar
Alevler kadar gizli Ahmed
Bize yüzünü tanıt
Söyle son sözünü
Dağılacağız sessizlikte
Geri adım atacağız
İşitsin diye ölüler sözlerini
Yaşayanlar
Belki tanır diye çizgilerini.
Ahmed
Ahmed kardeşim
Kahramanca ölümünü bekliyoruz
Ne zaman?
Ne zaman?
Ne zaman?



   Mahmud DERVİŞ

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 23 Ağu 2008 00:45:48
Bir Gece Mezarlıkta Çözülen Bilmece Gibi Masalım

 

                                                                  “ fakat ey derviş sözlü şairler

                                                                   çoğunuz unuttunuz dönemeci

                                                                   yanıldınız!”

 

Ölüm bir bilmeceydi hep çocuksu düşlerimi yoran

bir dönemeçtir derdi rahmetli dedem

yolumuzun üstünde bizi habersiz bekleyen

 

neden tüccar kesilirdi mezarlıkta imamlar

neden hep alıngandı suratlar

merasim sonu telkinleri sordukça

neden ilgisiz kalmazdım

dâvûdî makâmıyla arkaya atılana

inadına

ve neden ölüler, fatihalar dilenirdi dirilerden

neden ?

 

söyleyin bana ey derviş sözlü şairler

ölüm bana ne kadar uzak

ve ne kadar yakın bana ölüm

 

Derken

günler ve geceler hep böyle sürerken

bir kovalamaca noktalandı, bir gece mezarlıkta

korktum ilk kez ölümden

hangisini seçsem acaba, şu mezarlardan hangisine

yatsam, oracıkta donakalsam upuzun

fark etmez hepsi birbirinden felaket!..

Kaçsam, nereye kaçsam?

bu sûr öncesi sessizlik yakalar boğar beni

oysa bir zamanlar sultan değil miydi

şimdi burada yatan bendegân...

 

zaman inadına akışkandır mezarlıkta

bir geriye akar, bir ileriye

meğer gurbetteymişim ben

mezara girmeden önce

isyankâr bedenim yavaş yavaş bükülür

anladım ki

işte bilmece böyle çözülür:

 

Şiirdeki mısra gibidir mezarlar

Ardı sıra gelen, birbirini bütünleyen

anlama anlam katan

anlamı çoğaltan

virgülse eğer, mezar taşları ölümün

şu selviler de ünlem işareti

hayat? hayat zaten üç noktadan ibaret

 

Beyhude deli gönlüm

beyhude debelenme

ramak kaldı artık hazırlan

bir tesadüf değil bu

bir lütuftur sana sunulan...

 

safra atıyorum artık nefsime, geçmişime gülerken

yapmalıyım artık bîr yığınak

ve boş kalmamalı bu sığınak

fakat ey bağışlaması bol olan

dinsin artık bu sağanak

dinsin.




   
Sevgili  Dr. Tuncay Şen  dostumun şiiri...

Çevrimdışı ercan-37

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 17
  • 0
  • 17
  • 0
# 23 Ağu 2008 11:06:25
BEN SANA MECBURUM BİLEMEZSİN
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Ölmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Atilla İlhan

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.099
  • 23.866
  • 5.099
  • 23.866
# 23 Ağu 2008 14:29:30
ÖLÜLERE İHTAR...

Ey eski ölüler kalkın mezardan
Dünyayı bir daha görün de gidin.
O günler mi berbat yoksa bugün mü?
Biz değil... siz karar verin de gidin.


Abdurrahim Karakoç   

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 24 Ağu 2008 15:15:56
BİLSEYDİ EĞER
Bir şiir bir geceye değer,
Bir şiir bir uykuya değer,
Bir şiir bir uyanmaya değer,
Bir şiir bir sigaraya değer,
Bir şiir bir rakıya değer,
Bir şiir bir şarkıya değer,
Bir şiir bir türküye değer,
Bir şiir bir ağrıya değer,
Diye-diye..
Meğer.

 ÖZDEMİR ASAF

ÖZET

Seni büyük buldum,anladım,
Seni güzel buldum,korudum,
Seni küçük buldum,uyardım,
Seni yakın buldum,uyudum,
Biri yanlış idi unuttum.

  ÖZDEMİR ASAF
DÜN SABAHA KARŞI

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

 ÖZDEMİR ASAF

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 25 Ağu 2008 15:30:06

  ADSIZ -II
Aglama,
Aglamak
Biraz öteye kaçmaktir.

Aglamak,
Hüzünle anlaşmak,
Ve kucaklaşmaktir.

Aglamak
Siginmaktir ne olsa,
Avuç açmaktir

Uzak da olsa, yakin da olsa
Biraz onu öteye itmektir.

Kişinin en kolay mutsuzlugu
Aglamaktir, geçiştirir umutsuzlugu.

Daha zoru var, susmak zor
Susmak bir agaç, dallarinda,
Susmak, aglamalari da tutuyor..
Özdemir Asaf

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 25 Ağu 2008 16:32:40
     BİRLİK

  Kaşlarımız  ayrılırsa 
 Tam  ortadan  ikiye
 Gözlerimiz  hüznün  çiçekleri  uğruna
  Yaşlanırsa  mecalsiz
   İşte
  O zaman
  Kaçınılmaz  olur  kudretimiz
  Bilinir  birliğimiz

  Bir  sevgili  gibidir
  Sıfat_ı  suretimiz
   Savaş
  Barış  demek
  Barışsa
   Savaş  demektir
   Gerçeğimiz

  Alınteri  helalidir
  Yediğimiz  ekmek
   İçtiğimiz  Su

   Sırf 
   Kendimiz  uğruna  bilmeyiz
   Varlık  için
    Var  olmak  gerekir
     Biliriz
      Ve
  Figanlardan  büyüttüğümüz
   Ormanlar yetiştiririz
  Alabildiğine  yeşil 
   Alabildiğine  gür  Ormanlar....

  Not:  1993  yılında  yazdığım  bu  şiirsel  yazıyı  paylaşmak  istedim.
   Saygı  ve  sevgilerimle... 
 

serdar52

# 25 Ağu 2008 17:32:09
harika bi şiir, bayıldım. devamını bekleriz

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 26 Ağu 2008 12:21:11
Seni Yagmurdan Sonra Sevecegim


Simdi git..
Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik.. Say ki, gece mektuplarini, en güzel ask siirlerini beraber ezberlemedik..
Say ki, sevda trenini kaçirdigim durakta bir süre beraber beklemedik..
Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yagmurlarini bekle..

Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Saçlarima ak düsmemis halimle..
Sen yaslardayken..
Onsekizimde, yirmimde..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kaldirimlarin islak ve temiz haliyle..
Yasli yüzüm delikanli yüregimle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Asksiz geçen onca yili yakacagim..
Sevda alevinde kendi ellerimle...

Simdi git..
Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..
Say ki, oturup konustugun yasli ve yabanci bir adamdi..
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki, hiç gülmedik..
Ayni seyleri sevmedik..
Ve yagmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyecegim..
Yagmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkusaginin altindan geçecegim..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve seni sevdigimi kimseye söylemeyecegim..
Belki bu dünya gözüyle gördügüm son yagmur olacak..
Islak kaldirimlarda sirilsiklam yürüyecegim..
Ben seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde ölecegim.....


Ugur Arslan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK