Hayırlı günler dilerim.
Yazdıklarımız oldukça konunun dışına çıktı.
Bu husus beni rahatsız etmemekle birlikte moderatörlerimizin bu durumu hoş karşılamadığını biliyorum.
Sizde uygun görürseniz tkuzan@gmail.com
e-posta adresimden tartışmaya devam edebiliriz.Mesajınıza cevap yazmadan önce cevabımda değineceğim bir husus için bir örnek vermek istiyorum.
Yeni öğretmen olduğunuzu ve görev yerinize gidip işe başladığınızı düşünelim.
Fakat öğrenci başarısının sınavla değerlendirilmesini doğru bulmadığınızı bu nedenle öğrencileri sınav yapmadığınızı varsayalım.
Faydalı olmadığına inandığınız için zümre toplatılarına katılmadığınızı varsayalım.
Ders sürelerinin sizin anlatım şekline uymadığını, süreleri kendinize göre belirlediğinizi varsayalım.
vs.
Bu şekilde öğretmenlik yapmanız mümkün mü?
Bu şekilde davranırsanız bakanlık yaptırımda bulunmaz mı?
Bu şekilde davranan birine öğretmen denilebilir mi?Neden "senin dinin sana benim dinim banadır" cümlesini seçmediniz.
Kâfirûn suresi 6. ayet meali:
'Sizin dininiz size, benim dinim bana.'
Bir MÜSLÜMAN olarak Kur'an'ın tüm ayetlerini tasdik ediyorum.Fakat bu ayet genellikle yanlış anlaşılıyor.
Mesajımın başında verdiğim örnekten anlaşılacağı gibi öğretmen sıfatını kullanabilmek için bakanlık tarafından belirlenmiş kurallara uymak gerekiyor.
Aynı şekilde MÜSLÜMAN sıfatını kullanabilmek içinde İSLAM dininin tüm kurallarına eksiksiz uymak gerekir.
Ben Cuma namazına gidiyorum, diğer farz namazları kılmıyorum.
Zekat, hac, oruç ibadetlerini yapmıyorum diyemezsiniz.
Müslüman iseniz bunların hepsini yapmak zorundasınız. Yapmadığınız takdirde de yaptırım uygulanması gerekir.
Müslüman olmadığını İKRAR eden kişiye namaz kılmadığı, oruç tutmadığı, zekat vermediği, hacca gitmediği için yaptırım uygulanamaz.
Ayette vurgulanan husus budur.
HOŞGÖRÜLÜ bir müslüman olarak müslüman olmayan kişilere namaz kılmadığı, oruç tutmadığı, zekat vermediği, hacca gitmediği için yaptırım uygulanmasını tasvip etmiyorum.
Cemaatler için somut örnek mi? Hangi ülkede yaşıyorsunuz? diye sormam gerek size.
Türkiye'de yaşıyorum ve sorumu tekrarlıyorum.
Kişileri çatışmaya sürükleyen hangi cemaattir?
Tüm cemaatler birbirinin dostudur, birbirlerinin dedikodusunu, gıybetini yapmazlar, siz cemaatlerin arasını açmak için İFTİRA atıyorsunuz.
Sizin yorumunuzda da olduğu gibi "mazlum edebiyatı" yaparak propaganda yapmam.
Bu cümleyi nasıl değerlendireceğimi bilemedim.
Eğer iyi bir edebiyatçı olduğumu ifade etmeye çalışıyorsanız sizinle aynı kanaatte olmama rağmen iltifatınız için teşekkür ederim.
Bir çok şeyi kolay anladığım kanaatindeyim ama halen neyin/nasıl propagandasını yaptığımı anlayabilmiş değilim.
Sanıyorum başkaların anladığı şeylerle benim anladıklarım farklı oluyor.
Türkçe de dolaylı anlatım vardır bilirsiniz, sizde yazdıklarınızla açıkça belirtmesiniz de, bu yazdıklarınıza yansır.
Bu örnekte olduğu gibi:Diğer dinleri kötülüyorsunuz. Oysa ki hiç bir din "temiz" olmayın demez.
Kendimi tanıyorum programında kullanılan bir cümle var:
- Kendimizi niyetlerimizle, başkalarını davranışlarıyla yargılarız.Maşallah niyetimin ne olduğunu bilerek beni yargılıyorsunuz
Dolaylı anlatım her zaman için yanlış anlaşılmaya müsaittir.
Önyargıların yıkılmasını ve hoşgörünün hakim olmasını örneklendirmek için yaptığım bir alıntıdan yola çıkarak diğer dinleri kötülediğimi ifade ediyorsunuz.Yazıyı dikkatli okursanız,
Unesco temsilcisi olan (muhtemelen Hristiyan olan bir) Doktor tarafından Fransa'daki en yetkili Kardinallere ve Hahambaşı'na müracaat ederek, dinlerinin bu konulara dair görüşlerini araştırdığını, fakat, hiçbirinden sağlık ve temizlik konusunda ciddi bir bilgi alamadığı belirtilmiş.
Yine doktorun Hristiyanlığın bu konuda getirdiği kayda değer bir fikir olmadığı belirtilmiş.
Bu cümlelerden her hangi bir dinin "temiz" olmayın dediği anlamı nasıl çıkarılabilir?
Ama bir din temiz olun telkininde bulunmuyorsa o dine inananlarında temizlik hususuna dikkat etmemesi normaldir.
Bana ait olmayan cümleleri delil göstererek, sahip olmadığım bir niyetim olduğu ÖNYARGISINDAN hareket ederek diğer dinleri kötülediğimi iddia ediyorsunuz.
Rica etsem biraz daha insaflı davranabilir misiniz?
Cemaat üyeliğinin belli bir kaydı olması gerekmez.
Alıntılarınızdan cemaate yakın durduğunuz fikirlerini benimsediğiniz belli oluyor zaten.
Gidip kayıt olmanıza gerek yok.
İSLAM cemaatinin fikirlerine yakın duruyorum ve fikirlerini benimsiyorum.
Ve bu cemaatte kaydımda var. (Nüfus cüzdanımda yazılı)
Eğer bu bir suç teşkil ediyorsa bu suçu kabulleniyorum.
Sözlerimde/yazdıklarımda İSLAM cemaatinin kurallarına aykırı en ufak bir husus varsa bu konuda beni AÇIKÇA uyarmanız beni memnun eder.
İSLAM dininin kurallarına uymayan hiç bir şeyle beni yargılamayınız.
İnsanlar türban takamayınca "özgürlük" denilen cümleler "oruç tutmadığı için öldürülen ya da dayak yiyen biri" olduğunda orada neden yemek yenmişe dönüyor.
Zorla din eğitimi verilmesine rağmen sanki hep engel konulmuş gibi davranılıyor. Madem özgürlüklere açıksınız "neden zorunlu". Neden aleviliğe yer yok. Sadece sünniler mi var bu ülkede? Yezdiler, ermeniler bu ülkede vergi vermiyor mu? Diyanet işleri bu vergilerle sadece Sünniliği öğretiyor.
Örtünmek, oruç tutmak, ilmihal bilgilerine sahip olmak İslam dininin emirleridir.
Bu emirlere uymayanlar İslam devleti hukukuna göre cezalandırılırlar.
Hiç kimse başkasını cezalandırmaya yetkili değildir.İslam hukukunun uygulanmamasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle bir yargılamada bulunmak haksızlık olur.
Müslüman olduğu halde örtünme, oruç tutma, namaz kılma gibi emirlere uymayanları kınıyorum.
Aynı şekilde yetkili olmadığı halde yaptırım uygulayanları da kınıyorum.Kınamaktan fazlasını yapmak gerekir şeklindeki düşünceniz konusunda bir şey söyleyemeceğim.
Çünkü daha fazlasının getirisi ve götürüsü ne olur bu konuda NET bir düşüncem yok.
Sağlıklı bir değerlendirme yapmadan,
arkasında duramayacağım girişimlerde bulunmak bana akıllıca gelmiyor.Zorla din eğitimi verilmesine rağmen sanki hep engel konulmuş gibi davranılıyor.
Madem özgürlüklere açıksınız "neden zorunlu". Neden aleviliğe yer yok. Sadece sünniler mi var bu ülkede?
Yezdiler, ermeniler bu ülkede vergi vermiyor mu? Diyanet işleri bu vergilerle sadece Sünniliği öğretiyor. Yazıktır.
Müslüman olduğunu ikrar eden herkesin ilmihal (bulunduğu halin ilmi) bilgilerine sahip olması zorunludur.
Devletin koyduğu bir zorunluluk olmasa bile her müslüman bunları öğrenmek zorundadır.
İlmihal bilgilerinin TAMAMININ öğretilmesi konusunda engeller vardır.
İlmihal bilgilerinin büyük bir kısmı tüm mezheplerde aynıdır.
Fakat
farklılık olan hususlarda öğretilmelidir. Aslında bu farklılıklar da öğretilmektedir.
Fakat yeterli olmaktan çok uzaktır.
Son zamanlarda bu konuda bazı çalışmalar yapılıyor ama hengi aşamada olduğu konusunda bilgi sahibi değilim.
Diyanet işlerinin varlığı zaten başlı başına bir problem teşkil ediyor.
Bir Ermeni öldürüldüğünde "zil çalıp oynanmadığı kalıyor.
Almanlar " Hepimiz Türküz" dediğinde alkış tutanlar ( Bakınız Dünya Türk Olsun!!!)
Bir Ermeni öldürüldüğünde Hepimiz Ermeniyiz diyenlere piç muamelesi yapıyor. Kimse kimseyi kandırmasın.
Bu garabeti ben de anlayamadım. Bu soruyu o cümleleri kullananlara sormalısınız.
Ben hiç bir zaman bu tür cümleler kullanmadım.
12 Eylül cemaatlerin ve dinin siyasileşmesinden en büyük rolü oynadı.
Toplumun yumuşak karnından vuruyorlar.
Oysa kadın cinayetleri %1400 artmışken, tecavüz kurbanları doğursun devlet bakar "kürtaj günahtır" deniyor.
Devlet tecavüzü engellesin. Caydırıcı yasalar çıkarılsın denmiyor.
Puşi taktığı için 35 yıl yiyen genç hapse girerken tecavüzcüler serbest bırakılıyor. Türban özgürlük ama içki zina.
12 Eylül'ün sonuçlarının ne olduğu çok çeşitli yorumlanıyor.
Tüm yorumlarda haklı olunan yönler var.
Haklı olan yönleri dikkate alıp, diğer yönleri dikkate almamak yanlış sonuçlara ulaşmaya neden olur.
Kadın cinayetleri konusundaki istatistiklerin sağlıklı olduğunu söylemek zor.
Bir dönem ülkede işlenen cinayetlerin kayıtları bile tutulmadı.
Bu nedenle bu tür istatistiklere itibar etmiyorum.
Yanlış hatırlamıyorumsam tecavüz konusunda yakın zamanda bir yasa çıkarıldı.
Bu yasa çerçevesinde hadım edilme tartışmalarıda yapılmıştı.
Kanunun son şekli hakkında bilgim yok.
Hadım edilme dışında caydırıcı bir önlemin olduğunu sanmıyorum.
Puşi taktığı için 35 yıl ceza aldığı SÖYLENEN gencin mahkeme kararına ulaşamadım.
Hangi kanun maddesine göre bu cezayı almış bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Cinayet dahil hiç bir konuda bu kadar yüksek ceza verilen bir kanun maddesi bilmiyorum.
35 yıl gibi uzun süreli cezalar aynı suçun birden fazla işlenmesi veya birden fazla suç işlenmesi durumunda verilmektir.
Puşi takılmasını yasaklayan kanunu çok merak ettim.Hukukta tutuksuz yargılanma olarak ifade edilen bir kural vardır.
Haberlerde söylenen serbest bırakıldı cümlesi genellikle tutuksuz yargılanacak anlamındadır.
Ama halkımız bilinçli olmadığı için yargılanıp, ceza almayacak şeklinde algılamaktadır.
Tecavüz davaları çeşitli sebeplerle sonuçsuz kalabilmektedir.
Bu konuda caydırıcı tek özellik hadım edilme olur.
Bunun dışında tecavüzü önleyici tedbirler alınması gerekir ki bu durum laiklik ilkesi ile çelişir
Bilgilerim nasıl mı taze... İnternet alıntılarını değil, kitap ve dergileri okuyorum. Tartışıyorum.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] gibi başlıklarda okuduğum kitaplardan alıntılar yaparak, düşüncelerimi açıklıyorum.
Benzer şekilde sizde okuduğunuz kitaplarla ilgili düşüncelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.
Birde bir kitap tavsiyesinde bulunmak istiyorum.
Risale-i Nur külliyatı olarak bilinen eser yaklaşık 6500 sayfadır.
Zengin bir dil hazinesi olduğu için okunması biraz zordur.
Okuyup bitirmek 18 ayımı almıştı ama değdiğine inanıyorum.
Oldukça faydalandığım bir eserdir.
Öğretmenlerin gerçekten "laik" olması gerekir. Öğretmen din, din, ırk ayrımı yapamaz. Ama yapılıyor, yapılacakta.
Buna karşı duracakmıyız? Sabit bir durum işte burada: "Kesinlikle"
İslam dininin bazı kuralları ile ülkemizde uygulanmakta olan kurallar çelişmektedir.
Çelişki oluşan durumlarda hangi kurala uymalıyız?Yaratanın koyduğu kurala mı yoksa devletin koyduğu kurala mı?
Laik bir ülkede devletin koyduğu bir kurala uymamak olur mu?
Peki bir insan devletin koyduğu kurala değil yaratanın koyduğu kurala uymak isterse ne olacak?
Devlet ben sana karışamam sen yaratanın koyduğu kurala uy mu diyecektir?
Yoksa benim kurallarıma uymayacaksan git yaratanın kurallarına uyulabilen bir ülkede yaşa mı diyecektir?
Dünyanın hangi ülkesinde yaratanın kuralları uygulanmaktadır?
Hangi ülkeye gitmemi tavsiye edersiniz?
Devletin kurallarına uyanlarla - yaratanın kurallarına uyanlar arasında ayrım yapmayın, çelişkelere çözüm üretin.
Bugüne kadar hiç kimsenin başaramadığı bir şeyi başarabildiğiniz için sizi tebrik edeyim.
Ayrıma karşı durun ama çelişkiler için çözümünüz olsun.
İnsanları ÇÖZÜMSÜZ BIRAKMAYIN.