Hayırlı günler dilerim.
Turgut bey, referans noktanız yanlış zira Melih bey referans olarak ya yurtdışını vermektedir ya da özel okulları.
Avrupa birliği üyesi adayı bir ülke olmamız ve yakın zamanda tüm okulların ÖZELLEŞECEĞİNİ göz önünde bulundurursak Melih beyin referanslarının hatalı olduğunu söylemek yanlış olmaz mı?
Hedef dünya ile ENTEGRE bir eğitim/öğretim sistemi ise, ENTEGRE olunacak özelliklerin referans alınması gerekmez mi?
Sayın başbakanın dershaneleri kapatma girişimi tamamen bir tez konusu olup konumuzun dışındadır ki benim bu konudaki görüşüm "yaptım oldu yaklaşımı." olduğudur.
Dershanelerin kapatılması, okulların özelleştirilmesi için atılan bir adımdır.
Okulların özelleştirilmesi "Yeni öğretmen modelini" belirleyecek temel unsurlardan biridir.Bu yönüyle konumuzun esas noktalarından biridir.
Yeri gelmişken "Yaptım oldu" söylemi hakkında da bir şeyler söylemeyi uygun görüyorum.
Tarihimizde (veya dünya tarihinde) istisnasız her dönemde "Yaptım oldu" yaklaşımı geçerli olmamış mıdır? Yapılmış ve olmuştur (veya oldurulmuştur).Atatürk'te, İnönü'de, Menderes'de, Ulusu'da, Demirel'de, Özal'da, Ecevit'de vs. hep "Yaptım oldu" yaklaşımı ile hareket etmişlerdir.
Günümüzde de bu yaklaşımın uygulanması normal değil midir? Bu durumun yadırganmasını anladığımı söyleyemem.
Nedense bu ülkede eğitim alanında işin uzmanlarına en son söz düşmektedir.
1) Toplumların yapısı insan vücuduna benzer. Her organın yaratılma amacına uygun görevleri vardır.
Karacigerin, böbreklere neyi nasıl yapacağını söylemesi mümkün değildir. Fakat beyin tüm organları yönetir.
Kimin ne yaptığından haberdardır ve gerekli gördüğünde birinin daha fazla çalışmasını sağlayarak diğerlerine yardımcı olmasını sağlayabilir.
Ama hiç bir zaman ayaklara nereye gitmek istiyorsun diye sormaz. Gitmek istediği yere beyin karar verir, ayaklar oraya gitmek için harekete geçer.
2) Bir öğrenci grubu size gelse dese ki :
- Öğrenen biziz, neyi, nasıl öğreneceğimizi, neleri öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu daha iyi biliriz.
Siz bize şunları, şu şekilde öğreteceksiniz, öğrenmek için şunlara ihtiyacımız var bunları karşılayacaksınız derse durum karşısındaki tavrınız ne olur?
3) Eğitim alanında bir karar alınmasında süreç nasıl işlemektedir? Başbakan veya bakan bir sabah kalkıp, rüyamda şöyle bir eğitim sitemi gördüm, haydi bu eğitim sistemini uygulayalım mı demektedir?
Yoksa alanında uzman kişilerinin getirdiği öneriler arasında değerlendirmeler yapılarak hangi sistemin uygulamaya konulacağına mı karar verilmektedir?
Resmi eğitim kurumları yazdıklarınızın çok gerisinde kalmışlardır. Bunun temel sebebi de maalesef bakanlıktır.
Benim sizden beklentim, günümüzde herkesin yaptığı gibi öğretmenler üzerine görüşler belirtmeden önce sistem üzerine araştırmalar ve tahlihler yapmanızdır. Zira temel yapıdaki eksikliklere çözüm üretmeden sistemin kullanıcılarına ait yeterlilkleri belirlemek sağlıklı olmayacaktır.
Geride kalan bakanlık mıdır yoksa bakanlığın uygulamalarına adapte olmakta zorlanan uygulayıcılar mıdır?
Benim gözlemlerime göre bakanlık sistemini iyileştirmek, çağın koşullarına uydurmak için çalışmalar yapmaktadır.
Bakanlığın kararlarını uygulaması gereken kişiler ise iyileştirmelere karşı çıkmakta, uygulamada ayak diremektedir.
Gözlemlerimiz arasında oldukça fark olduğu ortada
"Günümüz eğitim sistemi ve MEB'de neler yanlıştır?" gibi bir soru sorulsa...
Cevabım, "Ben doğruları söyleyeyim. Gerisini siz anlayın." olur...
Doğruları söyleyeyim, gerisini siz anlayın dedikten sonra hiç bir doğru şeyi söylemediğinize göre MEB'de doğru olan bir şey olmadığını düşünüyorsunuz.
Körler ülkesinde görmek kusur sayılır. Bu durumda kusur sizde olabilir.
Eğitimde teknolojinin kullanımı konusunda çalışma yapan biri olarak bu konudaki tartışmaları yersiz bulmaktayım. Asıl sorun bu teknolojik entegrasyonun nasıl yapıldığıdır. Sınıfında "Akıllı tahta" bulunan ama fotokopi kağıdı alamayan, tuvaletlerini temizletemeyen okullara ihtiycımız olmadığı açıktır.
Karikatürle anlatmak istediğim husus budur. Neye ihtiyaç olduğu önemli değildir, önemli olan ortada ne olduğudur.
Fotokopinin, temizliğin bir eksiklik olduğunu kabul etsek ve bu eksiklikler giderilse bile her zaman bir şeyler eksik olacaktır.
Her şeyin dört dörtlük olmasını istemek, mükemmel olması BEKLENTİSİNDE olmak akıntının tersine yüzmektir.Elimizde ne varsa onları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Zaman içinde bugünkü eksiklikler ortadan kalkacak, başka eksiklikler ortaya çıkacaktır.
Hiç bir zaman mükemmellik olmayacaktır.
Sayın başbakanın belirttiği gibi ortada bir mali kaynak var. Ancak "Biz kaynak veriyoruz. Yönetim becerisi eksik!" ifadesindeki "yönetim" kimdir acaba?
Akıntıya karşı yüzmeyi tercih eden biri olarak, saygılarımı sunarım.
Fethullah Gülen Beyefendinin Dershanelerin kapatılması ile ilgili cemaatine yaptığı açıklamayı duydunuzmu bilmiyorum.
Açıklamadan ilgili bölümü aşağıya alıntılıyorum.
*****
"Hareketi, hamleyi, gayreti durdurmadan, Allah'ın izni ve inâyetiyle alternatif yollar, yöntemler oluşturarak yola devam etmeli..
Onlarla uğraşmaya kalkarsanız, bir yerde takılır kalırsınız.. Zamanı israf etmiş olursunuz.
Hiç uğraşmadan, alternatif yollar ve yöntemler oluşturarak yolunuza devam edeceksiniz. Evinizi kapattıkları zaman yurt açacaksınız.
Yurtlarınızı kapattıkları zaman ev yapacaksınız. Okulunuzu kapattıkları zaman üniversite yapacaksınız.
Üniversitenizi kapattıkları zaman on tane okul açacaksınız. Hiç durmadan yürüyeceksiniz.
Hafizanallah, durup başkalarıyla meşgul olmaya kalktığınız zaman, zamanı beyhude kullanmış, israf etmiş olursunuz. Zamanı israf etmenin hesabını da Allah sorar. "
*****
Başbakanın veya bakanların vs. söylediklerine dikkat ederek zamanınızı israf etmeyin.
Yapılanlara bakarak akıntının yönünü belirleyin. Akıntının yönünü belirledikten sonra hangi yönde hareket edeceğiniz size kalmıştır.
Suyun denizle buluştuğu noktada buluşabilmek dileğiyle saygılarımı sunarım.