Herkesin birbirinin aynı olması tek tip zihniyetçilikten kaynaklanıyor.
Sayın Turgut Kuzan Bey bir forum açmış ve forum girişine bu yazıyı koymuşsunuz.
Bu yazıya bu alıntıyı koyarak ne söylemek istediğiniz yeterince açık değil.
Bir kısım insanlar bunu benimsediğinizi diğer bir kısım insanlar ise benimsemediğinizi düşünebilir.
Bir yazı yazarken siz ne söylemek istediğinizi açıkça belirtmelisiniz.
bu alıntının sonuna da siz kendi fikirlerinizi ,bu fikirlere katıldığınız ve katılmadığınız konuları yazmalıydınız.
Fikriniz ne olursa olsun bunu söyleme hakkına sahipsiniz,ama fikrinizi kabul ettirmeye çalışmak ya da fikrinin tamamen doğru olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.
Hayırlı günler dilerim.
Zaman ayırıp, mesajlarıma ÖZENLE cevap yazdığınız için teşekkür ederim.
Altı yıldan fazla süredir bu sitenin üyesiyim ve ayrı kaldığım sürelere rağmen sitenin en aktif üyelerinden biriyim.
Bu nedenle forum arkadaşlarım DÜŞÜNCELERİM hakkında bilgi sahibidir.
Melih Arat bey alıntıladığım "Yeni Öğretmen Modeli" başlıklı yazısında TECRÜBELERİNE dayanarak olması gerektiğini düşündüğü öğretmen modelini belirtmiştir.
Belirttiği özellikler çok geniş bir alanı içinde barındırır. Bu alana giren kişileri "TEK TİP" şeklinde tanımlamak pek doğru olmasa gerek.
Farklı özelliklere sahip bir çok insan bu tanımın içinde yer alabilir. [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde yer alan blogumun sloganı şu şekildedir :
Doğru veya yanlış değil sadece FARKLI
Melih Arat beyin yazısını sadece FARKLI olduğu için alıntıladım. Yazıda katılmadığım bir görüş mevcut değil.
BUNUNLA BİRLİKTE, Melih Arat beyin görüşlerine katıldığımın önemli olduğunu düşünmediğim için, görüşleri benimsediğimi belirtmeye gerek görmedim.
Benim için önemli olan "Yeni Öğretmen modeli" hakkındaki FARKLI görüşlerdir. Konu FARKLI görüşleri öğrenmek için açılmıştır.
Yeni öğretmen modeli hakkındaki görüşlerimi muhtelif mesajlarımda açıkladığım için bu konuda tekrar etmeye gerek görmedim.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] gibi başlıklarda yer alan mesajlarımda detay bilgiler bulabilirsiniz.
Muhtelif mesajlarımda defalarca belirttiğim ve blogumda belirttiğim gibi düşüncelerimin tamamen doğru olduğu konusunda bir iddiam yok.
Sadece FARKLI bir şeyler söylemeye çalışıyorum. (TEK TİP olmamaya çalışıyorum
)
Ama bir öğretmen beynindeki bilgileri ANINDA öğrencinin beynine yetiştiremiyorsa bu eksikliği öğretmene bağlamak ve onu kötü öğretmen olarak görmek kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir.
Bu resimdeki hatayı bulabilir misiniz? başlığıyla açmış olduğum konuda bir karikatür yayınlamış ve karikatür ile ilgili şu açıklamayı yapmıştım.
(
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Karikatürde gözlemlediğim hata şudur:
- Olumsuz bir durumda hatalı olan HER ZAMAN BİZİM DIŞIMIZDAKİ BİR kişi, kurum veya yapıdır.
Bu hatayı hemen herkes yapmaktadır.
Halbuki olumsuz durumun sorumlusu hemen hemen hiç bir zaman BİR kişi, kurum veya yapının değildir.
Karikatürümüzü dikkate alacak olursak,
öğrencimizin derslerinin zayıf olmasında
- VELİNİN
- öğrencinin
- öğretmenin
- Eğitim sisteminin
- Okul idarecilerinin
- Bakanlığın
...
az veya çok payı vardır. Bu durum 1991 de de 2011 de de böyledir.
Karikatür bu durumu gözlerden kaçırarak bizi YÖNLENDİRMEKTEDİR.
Ben bunu ön yargılı bir yaklaşım olarak görüyorum. Çünkü adamın suratının asık olması onun işini kötü yaptığını göstermez.
Kızın da genç, sempatik ve güzel olması işini iyi yaptığını göstermez.
Siz erkeğin hizmetini görmeden onun yanından uzaklaştınız.
Belki çok iyi hizmet veren bir insan olabilir.
Sitenin sağ alt köşesinde sitenin sadece öğretmenlere ait olmadığı,veli,öğrenci,yayınevleri vs gibi katılımcıların olduğu belirtiliyor.
Bunu siteye giren tüm arkadaşlar okuduğu ve bildiği gibi hiçbirinin de bu katılımcılara kötü bir tavır aldığını veya yazdığına şahit olmadım.
Buna ne ne bizler ne de yönetim izin vermez. Uyarılır. Ayrıca o sözünü ettiğiniz şahısın o sözleri ve siteye üye olmaması sitenin kötü olduğunu göstermez.
Onun bunun sözüyle bize konuşmayın lütfen. Ne söyleyecekseniz doğrudan söyleyin. O bunu söylemiş ,bu bunu söylemiş.Herkes kendi söyleyeceğini söylesin.
Forumda mesajlarımı takip eden üyeler sık sık ÖN YARGI kelimesini büyük harflerle yazarak uyarılar yaptığımı bilirler.
ÖN YARGILAR konusunda çok hassasım, bununla birlikte farkında olmadığım ÖN YARGILARIM oluyor.
Verdiğim tezgahtar örneğinde bir ÖN YARGI söz konusu olsa bile, tezgahtarlığın
birinci ve en önemli kuralı olan güler yüzlü olmak kuralı ihmal edilmiş olduğu için çok iyi hizmet veriyor olsa bile makbul değildir. (Hoş karşılanmaz)
Web sitemizin herkese açık olduğunun bilincindeyim, BUNUNLA BİRLİKTE
öğretmen olmayan kişilerin bu sitede neden aktif olmadığını/olamadığını SORGULUYORUM.Öğretmen olmayan katılımcılara kötü bir tavır takınılmasına şahit olmak için mesajlarıma yazılan cevapları okumanız yeterli
Ya da Milli Eğitim Bakanı değişiklikleri ile ilgili açılan konulara yazılan mesajları da okuyabilirsiniz.
(Site yönetiminin silmek zorunda kaldığı mesajları, yasal işlem yapılan mesajları hesaba katmıyorum.)
Bu sitenin kötü olduğunu hiç bir zaman söylemedim, hatta ilk açıldığından beri gerek üyeler (in düşünce ve davranışları) olarak, gerek yönetim olarak çok büyük bir gelişme olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
BUNUNLA BİRLİKTE gelişmelerin YETERSİZ olduğunu düşünüyorum.
FARKLI görüşlere karşı OLUMSUZ tutumlar azalarak DEVAM etmektedir.
Öğretmenler,
öğretmen olmayanların gözüyle siteyi incelemedikleri/inceleyemedikleri için durumun FARKINA varamamaktadırlar.Site kuralları ile çelişen mesajlarım (doğal olarak) silinebiliyor.
Veya hakaret içerikli cevap mesajları yazılabiliyor.
Daha net söylemek gerekirse arzu ettiğimiz demokratik ortama ulaşmış değiliz.Bir öğretmen beynindeki bilgileri ANINDA öğrencinin beynine yerleştiremiyorsa eksikleri var demektir.
ifadesi bir forumdaşımın "Eğitimhanede bulunan öğretmenlerde ne gibi mesleki eksiklik gördünüz?" sorusuna cevap olarak yazılmıştır.
Öğretmenlerin her zaman mesleki eksiklikleri olacağı hususunu BELİRGİN olarak vurgulamak amacıyla kullanılmış bir cümledir.
Soru çok iddialı olduğu için cevabın keskin bir cümle olması hoş görüyle karşılanmalıdır.
"Öğretmenler akademisyenlerin açıklamalarına itibar etmiyor.Kaç tane öğretmen akademisyenlerin görüşlerine itibar ediyor." demişsiniz.
Yine haksızlık etmişsiniz.Eden de vardır etmeyen de .Ama bunu genele yaymak doğru olmaz diye düşünüyorum.
Ayrıca bir insanın akademisyen olması onun bütün düşüncelerinin doğru olacağı ve kabul edileceği anlamına gelmez.
Çünkü söyledikleri kendini bağlar.Ama söylediğini bilimsel verilerle,sonuçlarla ispatlarsa işte o zaman karşısında kimse duramaz.
Bu konuda karşılıklı olarak söylenecek çok söz var.
Söylemek istediklerimi yazacak zamanım gerçekten yok.
Forumumuzda bakanlığın öğretmen ve akademisyenlerin görüşlerini almadığı veya itibar etmediği yönünde o kadar çok mesaj yer alıyor ki, ister istemez tüm öğretmenlerin aynı düşünce de olduğu hissine kapılıyorum.
"Dervişin fikri ne ise zikri de o dur" veya "İnsan ne düşünüyorsa o dur" şeklinde vecizelendirilen bir durum vardır.
Bu durumu konumuza uyarlarsak, öğretmenlerin/akademisyenlerin görüşüne
itibar etmeyen kişiler, bakanlığın öğretmenlerin/akademisyenlerin görüşüne itibar etmediğini
düşünür ve söyler.Bakanlığın uygulamaya koyduğu projeler öğretmen/akademi kökenli kişiler tarafından geliştirilmekte ve pilot uygulamalar öğretmenler tarafından yapılmaktadır.Bu husus bilindiği halde bakanlığın öğretmen ve akademisyenlerinin görüşlerine itibar etmediği söylenebiliyorsa bu durumu başka nasıl açıklayabiliriz?
"Bilim, her an yanlışlığı ispatlanabilen değerler topluluğudur." tanımlamasını benimsemiş biri olarak özellikle sosyal bilimlerde ispat olarak sunulan bilgilere itibar etmem.
Bilirim ki, bir süre sonra ispat denilen o bilgilerin yanlış olduğu ispatlanacaktır
Doğru ve yanlışı belirlemede bilimsel verilerden farklı ölçüler kullanılabilir.
Lütfen birbirimizi eleştirirken kırıcı değil yapıcı olalım.Amacımız birbirimizi suçlamak veya bir günah keçisi aramak değil ,varolan problemler için ne gibi çözümler üretebiliriz olmalı.
Eleştirilerimde kişileri değil, davranışları dikkate almaya ÖZEN gösteriyorum.
Davranışları eleştirmenin kırıcı bir yönü olduğu kanaatinde değilim. Eğer kırılan kişiler varsa alınganlık yapıyor olabilirler.
Son cümlenizin altını çizerek canı gönülden katıldığımı belirtmek istiyorum.
Kendimiz dışındaki BİRini (Özellikle Bakanlığı) suçlamayı bırakalım ve var olan problemler için EGİTİMHANE ÜYELERİ OLARAK ne gibi çözümler üretebileceğimiz üzerine kafa yoralım.