mesele ağaç meselesi değil, memleket meselesidir. uzun süredir ardı arkası kesilmeyen yasaklamalara halkın tepkisidir. taksim bardağı taşıran damladır. 12 eylül darbe günlerinde bile bu kadar yasak yapılmamıştır. demokrasi ile seçilen bir iktidarın halkına kulaklarını tıkayıp polisini insanların üzerine saldığı, polis ile halkı karşı karşıya getirdiği de mi yalandır? onca insana ki içlerinde öğretmeni, akademisyeni, doktoru, üniversitelisi, avukatı, teyzesi annesi, amcası, çoluğu çocuğu, taraftarı, kürdü, ermenisi, lazı, çerkezi, erkeği, kadını, ressamı, sanatçısı, tiyatrocusu, müzisyeni, vb. de vardır, marjinal grup dendiği de mi yalan haberdir öğretmenim? bahsettiğiniz öğretmene çok üzüldüm, ama bir iki çapulcunun davranışını halk örgütlenmesine mal etmemiz doğru mudur peki? ya bugün taksimi ellerinde çöp poşetleri ile temizleyenlere ne demeli? onlar neden hiç bir kanalda yoklar da yurdumun trt si sürekli kırılan banka, atm, taş atan çocuk görüntüleri vermektedir?bilgi kirliliği dediğiniz doğrudur da, saydıklarınız devede kulak olarak kalmamış mı sizce? saygılarımla.
Öğretmenim haklısınız,haklı olduğunuz taraflar var,mesele ağaç meselesi değil diyorsunuz;gerçekten doğru,mesle ağaç meselesi değilmiş!öyle zannediyor ve sempatiyle bakıyorduk.'hassasiyetlerini de anlıyorum bu gurubun içki,şu bu derken 'yasakların'genişletileceği korkusuyla tepkililer Gerçekten iyi niyetle, bir takım kaygılarla hareket edenlere söyleyecek hiçbir şey yok. Onların duyarlılıkları, kaygıları, endişeleri dikkate alınmalı. Dikkate almak hepimizin boynumuzun borcudur..Olaya müdahale eden polisin basiretsizliğine de tamam.. Akıl alır gibi değil. İnsanları neredeyse isyana teşvik edecek uygulamalara girişti. İki gün boyunca göstericilere tepki gösterenlerin bile tepkisine neden olacak şekilde meydanları gaza boğdu.
Bu uygulama sorgulanmalı, bedeli neyse ödenmeli. Sorumlusu kimse hesabını vermeli.
Taksime toplanan insanların itirazları nasıl dikkate alınması gerekiyorsa polisin tavrı da ciddi biçimde sorgulanmaya muhtaç. Bütün bunları iyi değerlendirilip gerekli sonuçları çıkarmak medyanın da, siyasetin de sorumluluğunda.
gelelim asıl soruna bizler de bunu kullanıp TÜRK baharı yapmak isteyenlere karşıyız.Ama bunların ötesinde bir şeyler var. Bu duyarlılıklar üzerinden bir şeyler servis ediliyor.
Endişe ettiğimiz, korktuğumuz nokta bu gösterilerin toplumsal bölünme, ayrışma hatta çatışmaya doğru sürüklenmesidir. Gerçekten de bir adım sonrasında bunun istendiğine dair çok ciddi işaretler var.
Batı başkentlerinin açıklama üstüne açıklama yapması, dünya medyasının, haber ajanslarının iki gündür canlı yayın vermesi, olayları 'Türk Baharı' gibi kavramlarla servis etmesi dikkat çekici.
El Cezire yayınlarına bakanlar Türkiye'de Mısır Devrimi yaşanıyor, iç savaş yaşanıyor sanacak. Bir televizyon kanalı değil sanki, Tunus veya Libya'da olduğu gibi Türkiye'de de devrim yönetiyor pozisyonundaydı.
'Kürt Baharı'nı tutturamadık, çözüm/barış süreci bunun önüne geçti o zaman Türk Baharı yapalım, sokakları bölelim, toplumsal kırılma alanlarını çatışmaya dönüştürelim diyenler bence Taksim'de gösteri yapanlar değil.
Birileri Türkiye'deki muhalefet kanalları üzerinden büyük hesaplar yapıyor gibi. CHP'yi, Taksim'de toplananları da aşan bir hesap var gibi. Hatta Erdoğan düşmanlığının da ötesinde bir Türkiye tasavvuru var gibi.
Bunlar da benim endişem.Aslında ortak endişemiz olmalı...Saygılar öğretmenim...
-antiparantez taksimde gösteriye katılan yeğenim,o sırada polis olup gösteriye müdahele eden 2 gündür uykusuz olan da yeğenim...ne diyeyim faceden takip ediyorum ikisini de...hep diyorum sapı samanı karıştırıp tanesini aratırlar,iş bitince 'tane'neydi lannn'diyerek kalakalırız...