Yorumlu Haberler

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 25 Tem 2011 14:07:46



Anadolu hoşgörülüdür..

İspanya'da iki ayda bir yayımlanan önemli seyahat yayınlarından Altair Dergisi, temmuz-ağustos sayısının tamamını Türkiye'ye ayırdı
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, İspanya Kültür ve Tanıtma Müşavirliği halkla ilişkiler faaliyetlerini yürüten 'Pasion Turca'nın çalışması ile hazırlanan Altair Dergisi'nin yeni sayısında, önemli Türk ressamların eserleri, İstanbul'da yapılan müzikler ile Anadolu Medeniyetleri ve şehirlerine kadar birçok konu, bölge halkı hakkında ayrıntılı yazı ve makaleler yer aldı.

Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre gibi Türk düşünürlerine de yer verilerek Anadolu'nun hoşgörü anlayışına vurgu yapılan yazıda, Anadolu'nun Akdeniz, Asya, Afrika'ya ait fikir, sanat ve yerleşimlerin kaynaştığı bir yarımada olduğu ifade edildi.

Dergide ayrıca Doğu Karadeniz, İzmir, İstanbul ve Kapadokya da birçok yönü ile anlatıldı.

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 26 Tem 2011 09:48:07
Matematik projesiyle TÜBİTAK'ın yarışmasına katılan lise öğrencisi Barış Paksoy "Sen bunu yapmış olamazsın" denilerek reddedildi.

Çalışmasına güvenen ve yarışmadan iyi bir derece almayı uman Barış, 24 Şubat’ta TÜBİTAK İstanbul Bölgesi Koordinatörü Prof. Dr. Ulvi Avcıata tarafından gönderilen ve “Seviye üstü çalışma olduğundan projeniz reddedildi” şeklindeki e-postayı görünce şok yaşadı.

BİLİRKİŞİ HEYETİ BEKLENİYOR

Bu yanıt ‘Projeyi senin tek başına yaptığına inanmıyoruz’ anlamına geliyordu. Radikal'in haberine göre; Barış Paksoy jüri önünde savunma yapmak ve projenin kendisine ait olduğunu kanıtlamak istedi, ancak bu talebi de kabul görmedi. Bunun üzerine 19 Nisan’da yürütmeyi durdurma, maddi tazminat ve projeler arasında yapılan seçimin iptal edilmesi talebiyle dava açtı.

TÜBİTAK SEVİYE ALTI’

Ünlü matematikçi ve Barış’ın da Nesin Matematik Köyü’nden öğretmeni Ali Nesin, asıl olarak TÜBİTAK’ın raporunun seviye altı olduğunu söylüyor. ‘Seviye üstü çalışma’ ibaresinin çalıntı anlamına geldiğini ifade eden Nesin, “Herhangi bir açıklama yapmadan, sadece çalışmanın seviye üstü olduğunu söylemek insana kara çalmaktan başka bir şey değildir. Asıl TÜBİTAK’ın raporu seviye altıdır. Bir bilim kurumu, genç yaştaki parlak bir çocuğun moralini bozuyor, mahkeme kapılarında uğraşmasına neden oluyor. Bir öldürmedikleri kalmış” diyor.


Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 26 Tem 2011 11:32:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Matematik projesiyle TÜBİTAK'ın yarışmasına katılan lise öğrencisi Barış Paksoy "Sen bunu yapmış olamazsın" denilerek reddedildi.


teşekkürler paylaşım için. (24 ;) )

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 26 Tem 2011 11:43:45
İnsan - hayvan arası embriyoya tepki

İngİltere’nİn en önemli üniversitelerinden College London, Newcastle ve Warwick’in son üç yıldır toplamda 155 adet insan-hayvan karışımı embriyo ürettiği ortaya çıktı.

İngiltere İnsan Kısırlık ve Embriyoloji Birliği tarafından verilen izinle insan hayvan melezi embriyoların üretildiği tek ülke olan İngiltere’nin bu uygulaması tepki çekti. İngiliz bilim adamları, yapılan deneylerin insan ve hayvan türlerinde istenmeyen değişikliklere yol açabileceği konusunda uyardı. Embriyolar insan sperminin hayvan yumurtasıyla döllenmesiyle oluşturuluyor. Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara çare bulmak için üretilen insan hayvan karışımı embriyolar yüzde 99.9 insan, yüzde 0.1 hayvan bileşiminden oluşuyor.

MİLLİYET

ahlak olmadıkça insanlık
etik olmadıkça bilim olmaz, olmamalı!

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 26 Tem 2011 23:19:56
Zeytin Müzesi

Yüzyıllardır insanlığa güzellik, sağlık ve lezzet pınarı olarak hizmet veren zeytinyağının müzesi açıldı.
 
Yüzyıllardır insanlığa güzellik, sağlık ve lezzet pınarı olarak hizmet veren zeytinyağının müzesi açıldı. Kuşadası'nda turizmci Hasan- Gürsel Tonbul çifti, 30 yıllık tutkularını ortaya koydukları müzede zeytinyağının 2 bin 500 yıllık tarihini, üretim şeklini, kullanım alanlarını bir zaman tünelinde sergiliyor. Müzenin en önemli özelliği, binlerce yıl önce zeytin sıkılarak yağ elde edilen sistemlerin hala çalışıyor olması. Tonbullar yılda 70 tonluk üretimleri için zeytini müzedeki makinelerde sıkıyor.

Türkiye'ye en çok turist getiren şirketlerden Diana Turizm'de eşi Hasan Tonbul'la birlikte çalışan Gürsel Tonbul, zeytin ve zeytinyağına olan tutkularını müzeyle ortaya koydu. Turizmden kazandıklarını zeytine yatıran çift, geleneksel yöntemlerle yılda 70 tonluk butik üretim yapıyor. Üretimin de üçte birini şişeleyerek, 'andız', 'ada', ve 'ania' markalarıyla satıyor. Doğal yaşama gönül veren Tonbullar, Kuşadası'nda kendi işlettikleri Değirmen Restoran'ın içinde zeytinyağı müzesi açtı. Adı, "Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Sergi Alanı" olan müzede 3 bin metrekarelik alanda zeytinyağının 2 bin 500 yıllık tarihi, üretim şekli, kullanım alanları gerçek ebatlardaki cansız mankenler ve yüzlerce obje ile bir zaman tünelindeymiş gibi anlatılıyor. Müzede İon, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemindeki zeytin sıkma yöntemleri, buharlı ve dizel makineler ve elektrikli dönemin makineleri yer alıyor. Zeytinyağının gece aydınlatmasında, sağlık, güzellik, temizlik ve bakım ürünü olarak kullanıldığını gösteren Roma hamamı, müzenin en ilgi çeken bölümlerinden biri olarak göze çarpıyor.

Gürsel Tonbul, müzede zeytin sıkma sistemlerinin çalışır durumda olduğunu belirterek, "Hurda niteliğinde sayılabilecek birtakım geleneksel üretim aletlerini çalışır hale getirdik ve müzeye koyduk. 30 yıllık bir birikimin, toplayıcılığın sonucu bu. Kendi zeytinimizi bu makinelerle sıkıyoruz. Tüm reyonlarda zeytin sıkımı yaptık. O nedenle müzenin zemini fabrika ortamı gibi oluşturuldu. Bu tür makineler genelde müzelerde cam altında sergilenir, ancak burası çalışan, yaşayan, interaktif bir müze. Ziyaretçiler bundan çok etkileniyor" dedi.


Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 27 Tem 2011 11:07:27
 TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması

"Gerek jüri gerekse de danışman görüşleri, birbirine paralel şekilde, öğrencinin projesinin bölge sergisine katılmasının uygun olmadığı doğrultusundadır

TÜBİTAK’dan yapılan açıklamada, Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması’nda bir öğrencinin projesinin yarışmada elenmesiyle ilgili olarak, "Gerek jüri gerekse de danışman görüşleri, birbirine paralel şekilde, öğrencinin projesinin bölge sergisine katılmasının uygun olmadığı doğrultusundadır" denildi.

TÜBİTAK İletişim Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde yazılı ve görsel medyada bir öğrencinin projesinin TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması’nda elenmiş olmasına dair haberlerle ilgili olarak bir açıklama yapma gereği duyulduğu belirtildi.

TÜBİTAK tarafından, ortaöğretime devam etmekte olan öğrencileri temel ve uygulamalı bilimler alanlarında araştırmaya teşvik etmek, onların yaratıcı yönlerini ortaya çıkartmak ve bilimsel gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla 1969 yılından bu yana "TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması" düzenlendiği anımsatılan açıklamada, yarışmaya 2011 yılında 9 dalda 5 bin 111 proje başvurusunun yapıldığını, 1 bin 96 projenin sergilenmeye değer bulunarak 29-31 Mart 2011 tarihlerinde 12 bölge merkezinde sergilendiği ve 4 bin 15 projenin ise ilk aşamada elendiği bildirildi.

Bölge sergileri sonunda yapılan değerlendirmelerde de 182 projenin final sergisinde sergilenmesine karar verildiği, bu projelerin 12-17 Mayıs 2011 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen final yarışmasında sergilendiği ve sergi sonunda yapılan değerlendirme sonucunda 82 projenin ödül almaya değer bulunarak ödüllendirildiği hatırlatılan açıklamada, matematik alanında 573 proje başvurusundan 131’inin bölge sergilerine katılmaya değer bulunduğu, finalde ise 19 projenin yarıştığı ifade edildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi: "Bu yarışma Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projesi Yarışmasıdır ve ortaöğretim müfredatını kapsamaktadır. Proje başvurularının değerlendirilmesinde, ortaöğretim müfredatında yer alan konular esas alınmaktadır. Bu husus, TÜBİTAK 2011 Proje Yarışmaları Kitapçığının ’Matematik – Matematik Projelerinde Dikkate Alınması Gereken Hususlar’ başlıklı bölümünde 35. sayfasında "ortaöğretim düzeyinde yapılacak bir proje çalışması" denilerek açıkça belirtilmiştir. Öte yandan yine aynı kitapçıkta, çalışmanın ’özgün’ olması gerektiği belirtilerek bu özgünlükten ne anlaşılması gerektiği örneklemelerle açıklanmıştır.

Önemle vurgulanması gerekmektedir ki, Proje Yarışmaları Üniversitelerimizde oluşturulan bölge koordinatörlükleri tarafından koordine edilmekte ve projeler alanında uzman üç bilim insanından her dal için ayrı ayrı oluşturulan Jüri tarafından değerlendirilmektedir.

Yapılan haberlerde adı geçen öğrencinin başvurusu İstanbul Avrupa bölgesine yapılmış olup, projesi Yıldız Teknik Üniversitesinde görevli öğretim üyelerinin yer aldığı Jüri tarafından değerlendirilmiştir. Ayrıca ilgilinin itirazları üzerine Ankara Üniversitesinde görevli ve matematik alanında uzman bir bilim insanından da danışman sıfatıyla görüşleri alınmıştır. Gerek jüri gerekse de danışman görüşleri, birbirine paralel şekilde, öğrencinin projesinin bölge sergisine katılmasının uygun olmadığı doğrultusundadır.

Bahse konu görüşler, Ankara 15. İdare Mahkemesinde halen görülmekte olan davaya Kurumumuz tarafından verilen cevapla birlikte Mahkemeye sunulmuş olup, Mahkemece söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına yönelik bir karar da verilmemiştir. Dava süreci devam eden bir konuda daha fazla açıklama yapmanın uygun olmayacağı kanaatiyle kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız."



Çevrimdışı muallim024

  • Uzman Üye
  • *****
  • 492
  • 824
  • 492
  • 824
# 27 Tem 2011 11:22:31
LYS 1.'sinin inanılmaz başarı hikayesi

Dershane parası bulamadı, emanet kitapla sınava hazırlandı. Bir de görme engelli annesine bakan Menekşe, başarı ışığı saçtı. 18 yaşındaki genç kız, Türkiye birincisi olarak üniversiteyi kazandı

Pahalı hayallere gebe olan hayat, film gibi bir öyküyü de bağrına bastı. Yürekleri dağlayan ancak herkese örnek olan hikayenin kahramanı ise 18 yaşındaki Menekşe'ydi. Menekşe, Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. Osman-Naciye Okyay çiftinin tek çocukları olan Menekşe, maddi imkansızlıklar nedeniyle dershaneye gidemedi. Hatta sınava hazırlanacak test kitabı bile bulamadı. Genç kız, arkadaşlarından aldığı ödünç kitaplarla üniversiteye hazırlandı. Ancak bu sırada şeker hastası olan annesinin 2 gözü de görme yeteneğini yitirdi.

DÜNYASI KARARDI

Annesiyle birlikte Menekşe'nin de dünyası karardı. Tüm olumsuzluklara rağmen yılmayan genç kız, bir yandan annesine baktı, ev işlerini yaptı, bir yandan da sınava çalıştı. Tüm bu fedakarlıklarının karşılığını alan Menekşe, önce okulunu birincilikle bitirdi. LYS sınavında da 1 milyon 691 bin adayı geride bırakarak Y-TS-2 yerleştirme türünde, 579.815 puanla Türkiye birincisi oldu. Bu puanla Türkiye'nin en iyi üniversitelerine girmeye hak kazanan Menekşe, yine herkese örnek olacak bir karara imza attı. Annesine bakmak zorunda olan genç kız, Balıkesir Üniversitesi'ni tercih etti.

'EĞİTİMİM İÇİN BURS GEREKLİ'

Öyküsüyle yürekleri delen Menekşe, şunları söyledi: "Bilgisayarım olmadığı için sonuçlara bile internet kafede baktım. Annemin rahatsızlığı nedeniyle öğrenimime sadece ailemin yanında devam edebilirim. Çünkü anneme bakmam lazım. Bu nedenle Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü yazacağım. Eğitimime devam etmem için de mutlaka burs bulmam gerekiyor. Eğer burs alamazsam, tüm hayallerim suya düşecek." Emekli öğretmen olan baba Osman Okyay ise eşinin tedavisi için bankalardan kredi çektiğini belirtti. Okyay, "Emekli maaşımdan elime sadece 400 lira kalıyor. Evimin kirasını bile 3 aydır ödeyemedim. Kızımız bize mutlulukların en büyüğünün tattırdı inşallah burs da kazanır ve eğitimini sürdürür" dedi. Anne Naciye Okyay ise "Kızım benim elim ayağım her şeyim" diyerek gözyaşı döktü.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 27 Tem 2011 18:29:55
Konya'da 5 büyüklüğünde deprem

Konya'nın Ilgın ilçesinde 5 şiddetinde deprem meydana geldi. Can ve mal kaybının olmadığı depremde panik yapan 8 kişi yaralandı.

     

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre bugün saat 12.58'te, merkez üssü Konya'nın Ilgın ilçesi olan 5 büyüklüğünde deprem kaydedildi.

Yerin 5 kilometre altında meydana gelen deprem, özellikle ilçe merkezinde paniğe neden oldu.

Birçok kişi kendini sokağa attı. Sarsıntı Konya kent merkezinde de hissedildi.

Konya valisi: 3 hafif yaralı var

Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Ilgın ilçesinde meydana gelen depremde hasar rapor edilmediğini bildirdi.

Vali Doğan, yaptığı yazılı açıklamada, Ilgın ilçesinde bugün saat 12.58'de Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün tespitlerine göre
5 kilometre derinlikte ve 5,0 büyüklüğünde deprem yaşandığını anımsattı.

Yapılan ilk tespit ve değerlendirmelere göre hasar rapor edilmediğini belirten Doğan, açıklamada şunları kaydetti: "Paniğe bağlı olarak 3 vatandaşımız hayati tehlike arz etmeyecek sıyrık tarzında yaralanmış yine aynı nedenle 8 adet panik atağa bağlı hastaneye müracaat olmuştur. Ilgın ilçesi ve çevre köylerde İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri koordineli bir biçimde çalışmalara devam etmektedir."

Yaralı vatandaşlarımıza ve Konyadaki ögretmen arkadaşlarımıza çok geçmiş olsun.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 29 Tem 2011 14:46:11
30 Yıllık otobüs anaokulu oldu

Sivas’ta, Avrupa Birliği (AB) destekli hayata geçirilen "Minik Adımlar Projesi’ kapsamında gezici ana okuluna dönüştürülen 30 yıllık otobüste okul öncesi eğitim veriliyor.

Sivas Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü tarafından hazırlanan projeyle kentte okul öncesi eğitimi geliştirmek ve okul öncesi eğitim oranını artırmak hedefleniyor.

Proje asistanı Ümit Biçen, Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’nün Avrupa Birliği Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Hibe Programı kapsamında oluşturduğu gezici ana okuluyla, Sivas’ta okul öncesi eğitim hizmeti bulunmayan bölgelerde, farklı modelle okul öncesi eğitim oranını artırmayı amaçladıklarını söyledi.

Özellikle dezavantajlı bölgelerde başta dezavantajlı çocuklar olmak üzere okul öncesinden faydalanan çocuk sayısının artırılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını ifade eden Biçen, proje kapsamında Sivas Belediyesi’nden 1981 model bir otobüs kiraladıklarını belirtti.

Otobüsün iç ve dış dizaynını yaparak eğitim verilebilir bir seviyeye getirdiklerini anlatan Biçen, gerekli malzeme ve ekipmanların alınmasının ardından okul öncesi eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına başladıklarını, gezici ana okulunu okul öncesi eğitim imkanı olmayan çocuklarla buluşturmaya başladıklarını kaydetti.

Projede okul öncesi öğretmenleri Sevilay Yazarlı ve Sema Gülinay’ın eğitim verdiğini, projenin koordinatörlüğünü ise Sevilay Kepenek’in yaptığını belirten Biçen, projenin hedef grubunun kent merkezindeki Tuzlugöl, Karşıyaka, Fatih, Alibaba, Uzuntepe mahalleleri ile Şarkışla, Altınyayla, Gemerek, Gürün ilçeleri ve Yeniçubuk beldesinde yaşayan, okul öncesi eğitime gönderilmeyen çocuklar ve aileleri olduğunu dile getirdi.

Biçen, gezici ana okulunun gittiği bölgelerde 2 hafta boyunca eğitimler verdiğini, böylece çocukların okul öncesi eğitimle tanıştıklarını, ebeveynlerin ise okul öncesi eğitimin önemini kavradığını söyledi.

Eğitim gören çocukların tüm malzemelerini de karşıladıklarını ifade eden Biçen, eğitim sonunda çocuklar ve ailelerde ileri düzeyde ilerleme gördüklerini, eğitime başladıklarında çekingen olan çocukların artık kendilerini daha iyi anlatabilme özelliğine sahip olduklarını aktardı.

Tuzlugöl Mahallesi’ndeki Şehit Hamit Kandur İlköğretim Okulu’nun bahçesine çekilen gezici ana okulunda eğitim alan minik öğrenciler, sabah erken saatlerde aileleri tarafından otobüse getiriliyor.

Her gün yaklaşık 2 saat burada eğitim alan çocuklara yönelik çeşitli faaliyetler yapılıyor.




Çevrimdışı demetm

  • Uzman Üye
  • *****
  • 791
  • 1.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 791
  • 1.513
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Tem 2011 15:33:24
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarında da başarılı olamayan öğrencilere 4 dersten ek sınav hakkı tanıdı.

MEB'den yapılan açıklamada, ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarında da başarı gösteremeyen öğrencilere 4 dersten ek sınav hakkı tanındığı bildirildi.

Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği gereğince ders kesimini takiben yapılan Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınavları'nın tamamlandığı belirtilerek, konuyla ilgili yapılan değerlendirmede az da olsa bir kısım öğrencinin sınavlarda istenilen başarıyı gösteremediğinin tespit edildiği kaydedildi.

Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in genelge yayınlayarak bu öğrencilerin 2010-2011 eğitim ve öğretim yılına mahsus olmak üzere başarısız oldukları 4 dersten sınava alınabileceklerinin duyurulduğu belirtildi.

GENELGE

Genelgeye göre, Eylül ayında yapılacak olan sorumluluk sınavı döneminde, önceki yıllardan sorumlu olunan dersler ile alan değişikliğinden dolayı sorumlu tutuldukları derslerin yanı sıra, ders kesiminde gerçekleştirilen ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibariyle sınıf geçip geçmediklerine bakılmaksızın öğrenciler bu öğretim yılında öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava alınacak.

Sınava girilecek dersler, 15-23 Ağustos 2011 tarihleri arasında öğrenci velileri tarafından dilekçe ile okul müdürlüklerine bildirilecek.

İkinci defa sınıf tekrarı durumuna düşmesi sebebiyle, 2010-2011 eğitim-öğretim yılı ders kesimi veya ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibariyle okulla ilişiği kesilen öğrencilerden, bu genelge kapsamında yapılacak sınavlardan yararlanmak isteyenlerin de başvuru tarihlerinde tekrar eski okullarına kayıt olarak sınava girecekleri derslere ait müracaatlarını yapmaları gerekiyor.

Sınav takvimi hazırlanırken 2011 ÖSYS'de herhangi bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan ve bu genelge kapsamında sınava girecek öğrencilerin durumları da dikkate alınacak.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 01 Ağu 2011 13:57:34
İstemediği bölümde okuyan çöküyor!
Meslek seçme arifesinde olan gençleri, zorlu bir süreç bekliyor. Prof. Dr. Gülden Güvenç, "İstediği bölüme giremeyen öğrenci anne-baba zorlamasıyla seçeceği bir okula giderse vücut direnci çöker" diyor
Puanı istediği bölüme yetmediği için veya aile baskısıyla istemediği bölümde okumak zorunda olan gençlerin, bağışıklık sistemi zayıfladığı için hem psikolojik hem de fiziksel sorunları kartopu gibi büyüyor. Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülden Güvenç, LYS tercihleri öncesinde gençlerin üniversite seçimlerini nelere göre yapmaları gerektiği konusunda sorularımızı yanıtladı:

SAĞLIKLARI BOZULABİLİR
Öğrencinin puanı istediği bölüme yetmiyorsa, sadece açıkta kalmamak için tercih yapmak ileride psikolojisini nasıl etkiler?
Bir kişinin işinde başarılı olabilmesi için dikkatini çalıştığı konuya vermesi, zaman ayırması, işini özenli bir biçimde yapması önem taşır. Böyle psikolojik özellikler içeren bir çalışma tarzı; kişinin uğraştığı konuya motive olmasına, bir başka deyişle severek, ilgi duyarak çalışmasına bağlıdır. Dolayısıyla, gönülsüz olduğu bir alanda okumaya gayret eden bir kişi derslerine çalışırken, ödevlerini yaparken aşırı strese girebilir. Bu da başarısının düşmesine, psikolojik, hatta fiziksel sağlığının bozulmasına yol açabilir.

YAKIN BÖLÜM SEÇEBİLİR
Puanı istediği bölüme yetmiyorsa, açıkta kalmamak için neler yapılabilir?
İstediği bölüme en yakın konularda eğitim veren bir bölüme kaydolabilir. Artık disiplinler arası program sayılarının arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Mesela; psikoloji bölümünde okumak isteyen bir öğrenci, psikolojik danışma ve rehberlik bölümüne, eğitim fakültelerine veya insan ve toplum bilimleri alanında eğitim veren bölümlere kaydolabilir. Belki, yazıldığı bölümün programını daha ilginç bulup orada devam etmeyi tercih edecektir. Notlarını yüksek tutarsa bir yıl sonra istediği bir bölüme yatay geçiş yapma imkanı da olabilecektir. Ancak, tabii ki bu tercihlerin o kişi için 'iyi' bir karar olup olmadığını zaman gösterecektir.

KAYGI VE STRES ARTIYOR
İstemediği bir bölümde okumak kişiyi nasıl etkiler?
Öğrenci istemediği bir bölümde okurken, çevresine ısınamıyor ve eğitim programı ilgisini çekmiyorsa; isteksizlik düzeyine bağlı olarak kaygı ve stresi artar. Bu da psikolojik ve fiziksel yaşamında baskı yaratarak, kişisel-sosyal sorunlarının tırmanmasına neden olabilir. Kendisi için büyük önem taşıyan bir yaşam alanında, yani eğitiminde mutsuz ise, bağışıklık sistemi zayıflayacak, hastalıklarla baş etmesi güçleşecektir. Yakınlarıyla ilişkilerinde sorunlar artacak, bunların birikmesi kartopu etkisi yaratacak, böylece psikolojik sağlığı da bozulabilecektir.

KİŞİLİKLE İLİŞKİSİ YOK
 Hangi kişilik yapısındaki genç, hangi mesleklerde başarılı olur ya da olamaz?
'Kişilik yapısının' ne olduğu, farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Ancak, hiçbir kuramda hangi kişilik özelliklerinin hangi mesleklere uygun olduğu konusunda bir tespit yapılmamıştır. Mesleki başarı, insan psikolojisini etkileyen biyolojik-kalıtımsal, sosyal niteliği olan çok çeşitli etkenlerin birikimine bağlıdır.

İSTEK BAŞARI GETİRİR
 İstediği bir bölümü kazanan ve istediği bölümü kazanamayan iki öğrenci arasında nasıl bir fark olur? Bu ilerideki meslek hayatlarına nasıl yansır?
İstediği bölümde okuyan bir öğrenci, yaşamında onu mutsuz edecek başka nedenler yoksa kendinden daha hoşnut olacak, yaşamımızın doğal bir parçası olan stresi daha iyi yönetecek, derslerini başarmaya güdülenecektir. Böylece daha fazla çalışacak, işlerini özenli biçimde yapacak ve büyük bir olasılıkla daha başarılı olacaktır. Buna karşın, istemediği bir bölümde okumak zorunda olduğunu hisseden bir öğrenci ise sözünü ettiğim duyguların tersini yaşayacak, stresle baş edemediği zaman ise fiziksel-psikolojik sorunları artacaktır.

SADECE MERAK DUYMAK YETMEZ
Üniversite seçmek, meslek seçmek demektir. Gençler bu tercihi yaparken neleri göz önünde bulundurmalı?
Üniversite seçmek, mutlaka meslek seçmek anlamına gelmeyebilir. Tıp okuduktan sonra ticarete atılan veya psikoloji okuduktan sonra sinemayla uğraşan kişiler vardır. Ancak, gençlerin hangi üniversiteye gideceklerine karar verirken, nelere ilgi duyduklarını bilmeleri önemli. Seçtikleri konuya yatkın olmaları da kararlarını kolaylaştırır. 'Müzik kulağı' olmayan bir kişinin, müzikle uğraşmayı istese bile başarılı olmasını beklemek pek gerçekçi olmayacaktır.

DOĞRULARINIZI EMPOZE ETMEYİN
Aileler çocuklarının tercihine karışmalı, onları yönlendirmeli mi?
Aileler, içinde yaşadığımız sosyoekonomik koşulların artan baskısı ve üniversite eğitiminin sağladığı sosyal prestijin önemi dolayısıyla çocuklarının geleceğine ilişkin artan bir endişe yaşamaktadır. Bu duyguların doğal olduğunu düşünüyorum. Ancak, kendi endişelerini çocuklarına yansıtmamaya özen göstermeleri, onlara fikir vererek yardımcı olmaları, fakat kendi doğrularını empoze etmemeleri daha iyi olacaktır. Önemli olan, çocuklarının istedikleri alanda, severek çalışmasıdır.

ŞEHİR DIŞINA ÇIKAN GENÇLER UYUM SÜRECİNDEN GEÇECEK
Şehir hayatının içinde olmak mı, yoksa şehirden uzak bir kampüs hayatı yaşamak mı öğrenci için daha başarılı bir üniversite dönemi sağlar?
Bence, her iki ortamın da olumluolumsuz yönlerinden söz edilebilir. Kampüs ortamı; çalışmaya odaklanmayı, okumayı, spor yapmayı destekleyen daha sakin bir alan yaratır. Bazı öğrenciler sakin bir ortamda daha verimli çalışırken, bazıları da canlı-enerjik denebilecek bir ortamda olmaya gereksinim duyar.

KİŞİLİKLERİ GELİŞECEKTİR
Eğer gençler ailelerinden uzakta yeni bir hayata başlayacaklarsa, onlara neler tavsiye edersiniz?
Üniversite çağına kadar ailelerinin yanında yaşayan gençler için yeni bir çevreye uyum sağlamak pek kolay olmaz. Kendilerine ait olan, alıştıkları özel bir alandan, başkalarıyla paylaşacakları özel olmayan, hatta kamusal denebilecek bir alana geçiş yapacaklardır. Bu durum, anne-babalarından bağımsız olmak isteyen gençler için bile stresi ve endişeyi besleyecek bir durumdur. Her şeyden önce, yeni çevreye ve yeni insanlara alışmanın belli bir zaman alacağının farkında olmak ve bunu kabul etmek uyum için ilk adımdır. Kampüsteki yaşamın, onların kişilik gelişimine katkıda bulunacağına, ileride karşılaşacakları güçlüklere göğüs germe yeteneklerini artıracağına güvenmeleri uyum sürecini kolaylaştırır.

RİSK ALIP BİR YIL BEKLEYEBİLİRLER
Puanı istediği yeri kazanması için yeterli olmayan bir genç, bir sene daha hazırlanmaya devam mı etmeli?
Temkinli hareket etmeyi seçen kişi, ilgi duyduğu konuya yakın eğitim veren başka bir bölüme gidebilir. İstediği bölümü kazanmak için bir yıl daha hazırlanmaya da karar verebilir. Kişinin eğitim programını ve mesleğini seçerken alacağı karar, kendi yaşamına yön vermesine de etkili olacaktır. Bu da stresini artıracaktır.



Puanı istediği bölüme yetmediği için veya aile baskısıyla istemediği bölümde okumak zorunda olan gençlerin, bağışıklık sistemi zayıfladığı için hem psikolojik hem de fiziksel sorunları kartopu gibi büyüyor. Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülden Güvenç, LYS tercihleri öncesinde gençlerin üniversite seçimlerini nelere göre yapmaları gerektiği konusunda sorularımızı yanıtladı:

SAĞLIKLARI BOZULABİLİR
Öğrencinin puanı istediği bölüme yetmiyorsa, sadece açıkta kalmamak için tercih yapmak ileride psikolojisini nasıl etkiler?
Bir kişinin işinde başarılı olabilmesi için dikkatini çalıştığı konuya vermesi, zaman ayırması, işini özenli bir biçimde yapması önem taşır. Böyle psikolojik özellikler içeren bir çalışma tarzı; kişinin uğraştığı konuya motive olmasına, bir başka deyişle severek, ilgi duyarak çalışmasına bağlıdır. Dolayısıyla, gönülsüz olduğu bir alanda okumaya gayret eden bir kişi derslerine çalışırken, ödevlerini yaparken aşırı strese girebilir. Bu da başarısının düşmesine, psikolojik, hatta fiziksel sağlığının bozulmasına yol açabilir.

YAKIN BÖLÜM SEÇEBİLİR
Puanı istediği bölüme yetmiyorsa, açıkta kalmamak için neler yapılabilir?
İstediği bölüme en yakın konularda eğitim veren bir bölüme kaydolabilir. Artık disiplinler arası program sayılarının arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Mesela; psikoloji bölümünde okumak isteyen bir öğrenci, psikolojik danışma ve rehberlik bölümüne, eğitim fakültelerine veya insan ve toplum bilimleri alanında eğitim veren bölümlere kaydolabilir. Belki, yazıldığı bölümün programını daha ilginç bulup orada devam etmeyi tercih edecektir. Notlarını yüksek tutarsa bir yıl sonra istediği bir bölüme yatay geçiş yapma imkanı da olabilecektir. Ancak, tabii ki bu tercihlerin o kişi için 'iyi' bir karar olup olmadığını zaman gösterecektir.

KAYGI VE STRES ARTIYOR
İstemediği bir bölümde okumak kişiyi nasıl etkiler?
Öğrenci istemediği bir bölümde okurken, çevresine ısınamıyor ve eğitim programı ilgisini çekmiyorsa; isteksizlik düzeyine bağlı olarak kaygı ve stresi artar. Bu da psikolojik ve fiziksel yaşamında baskı yaratarak, kişisel-sosyal sorunlarının tırmanmasına neden olabilir. Kendisi için büyük önem taşıyan bir yaşam alanında, yani eğitiminde mutsuz ise, bağışıklık sistemi zayıflayacak, hastalıklarla baş etmesi güçleşecektir. Yakınlarıyla ilişkilerinde sorunlar artacak, bunların birikmesi kartopu etkisi yaratacak, böylece psikolojik sağlığı da bozulabilecektir.


Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.530
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.530
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Ağu 2011 13:40:24

ÖĞRETMEN ADAYLARINA SEVİNDİRİCİ HABER

Milli Eğitim Bakanlığı'nda yapılan açıklamada, Ağustos ayında 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapacak.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ağustos ayında 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapacak.MEB'den yapılan açıklamada, bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacını karşılamak için Maliye Bakanlığınca MEB'e 2011 yılı için kullanım izni verilen 40 bin kadro için, 2009 ve 2010 KPSS sonuçlarına göre 6 Temmuz 2011 tarihinde 28 bin 456 öğretmen adayanının atamasının yapıldığı anımsatıldı.

Açıklamaya göre, 2011 yılı Ağustos döneminde 2010 ve 2011 KPSS sonuçlarına göre 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapılacak.

Atama kılavuzu, 9 Ağustos 2011 tarihinde yayımlanacak. Başvurular ise 18-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında alınacak.

Atamaların yapılması ve sonuçların basın ve internet yoluyla duyurulması da 26 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilecek. Atanan öğretmen adayları, 5 Eylül 2011 tarihinden itibaren göreve başlayacak



Çevrimdışı herakless07

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 93
  • 49
  • 93
  • 49
# 02 Ağu 2011 13:42:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ÖĞRETMEN ADAYLARINA SEVİNDİRİCİ HABER

Milli Eğitim Bakanlığı'nda yapılan açıklamada, Ağustos ayında 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapacak.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ağustos ayında 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapacak.MEB'den yapılan açıklamada, bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacını karşılamak için Maliye Bakanlığınca MEB'e 2011 yılı için kullanım izni verilen 40 bin kadro için, 2009 ve 2010 KPSS sonuçlarına göre 6 Temmuz 2011 tarihinde 28 bin 456 öğretmen adayanının atamasının yapıldığı anımsatıldı.

Açıklamaya göre, 2011 yılı Ağustos döneminde 2010 ve 2011 KPSS sonuçlarına göre 11 bin 544 kadrolu öğretmen ataması yapılacak.

Atama kılavuzu, 9 Ağustos 2011 tarihinde yayımlanacak. Başvurular ise 18-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında alınacak.

Atamaların yapılması ve sonuçların basın ve internet yoluyla duyurulması da 26 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilecek. Atanan öğretmen adayları, 5 Eylül 2011 tarihinden itibaren göreve başlayacak




ÖĞRETMEN ADAYLARINA HAYIRLI OLSUN

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 05 Ağu 2011 13:04:43
7. Sınıf  SBS sonuçları açıklandı.

İlköğretim 7. sınıflar için son kez düzenlenen SBS sonuçları Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) internet sitesinde açıklandı.

İlköğretim 7. sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarına göre, tüm soruları doğru yapan öğrenci sayısı 503, sınıf puanı 500 tam puan olan öğrenci sayısı ise 355 olarak belirlendi.

İlköğretim 7. sınıflar için son kez düzenlenen SBS sonuçları Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) internet sitesinde açıklandı. Sonuçlar, " [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] " ve "https://e­-okul.meb.gov.tr" internet adresinden öğrenilebilecek.

MEB’den yapılan açıklamada, bu sınavlarda öğrencilere yıl boyunca öğrenme, öğretme sürecinde elde ettikleri kazanımların seviyesini ve bu kazanımların günlük hayatta kullanılması becerisine dönüştürülmesini ölçmek için akademisyenlerden oluşan komisyonlar nezaretinde geliştirilen, Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil alanlarında toplam 90 test sorusu yöneltildiği ifade edildi.

Bu soruların sınav sonrası akademisyenlerin de yer aldığı bilim kurulları tarafından incelendiği ifade edilen açıklamada, incelemelerin bilimsel doğruluk, ölçme tekniğine uygunluk, dil anlatımı, öğretim programlarının kazanımları doğrultusunda yapıldığı vurgulandı.

Bu kapsamda incelemeyi yapan kurul ve komisyonlar tarafından iptali gerektiren herhangi bir sorunun tespit edilmediği bildirildi.

Seviye Belirleme Sınavları’nın bir sıralama sınavı olmadığının altı çizilerek, bu sınavlarla öğrencilerin okulda elde ettikleri kazanımların ölçülmesinin hedeflendiği belirtildi. Bu sebeple bu sınavların sonucuna göre öğrenci, okul, il ve ilçe sıralaması yapılmasının uygun görülmediği kaydedildi.

Sonuç belgelerinde SBS puanı ve sınıf puanlarının (SP) yer aldığı ifade edilerek, SP’nin SBS puanı ile Yılsonu Başarı Puanlarının (YBP) Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Yönergesi hükümleri çerçevesinde hesaplanmasıyla elde edilen puan olduğu, öğrencinin 8. sınıf sonunda ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmesinde kullanılan Ortaöğretime Yerleştirme Puanı (OYP) hesaplamasının ana unsurunu oluşturduğu ifade edildi.

Bu sebeple SBS puanlarının öğrencilerin yeni öğretim yılında başarısının artırılmasında önemli bir veri olarak kullanılmasının ötesinde tek başına bir anlamın söz konusu olmadığı belirtildi.

-SAYISAL VERİLER-
Açıklamaya göre, sınava başvuran öğrenci sayısı 1 milyon 98 bin 203 olurken, sınava 1 milyon 83 bin 750 öğrenci girdi. SBS’ye özel okullardan 36 bin 567, devlet okullarından 1 milyon 47 bin 183 aday sınava girdi.

Devlet okullarından 4’ü kız, 3’ü erkek olmak üzere toplam 7 öğrencinin sınavı iptal edildi.

Bu yıl yapılan 7. sınıflar SBS’de tüm soruları doğru yapan öğrenci sayısı 503, sınıf puanı 500 tam puan olan öğrenci sayısı ise 355 olarak belirlendi.

Tüm soruları doğru yapan öğrenci sayısı özel okullarda 291, devlet okullarında ise 212 olarak belirlendi. Kız öğrencilerden 244’ü, erkek öğrencilerden ise 259’u tüm soruları doğru yanıtladı.

2010 yılında düzenlenen ilköğretim 6. sınıf SBS’de ve 2011 yılında düzenlenen ilköğretim 7. sınıf SBS’de tüm soruları doğru yapan aday sayısı ise 84 olarak tespit edildi.

Sınıf puanı 500 puan olan öğrenci sayısı 355 olarak belirlenirken, ilköğretim 6. sınıf SBS ve ilköğretim 7. sınıf SBS’de sınıf puanı 500 puan olan öğrenci sayısı 60 olarak belirlendi.

Kopya taraması sonucu bazı test ya da testleri ikili kopya nedeniyle iptal edilen öğrenci sayısı 155 olurken, kopya taraması sonucu ikili kopya nedeniyle iptal edilen test sayısı 184 oldu.

Veli, öğretmen ve öğrencilerin konuyla ilgili her türlü talep ve şikayetleri için Alo Eğitim (444 83 83) hattını arayabilecekleri belirtildi.


Sınava giren tüm ögrencilerimizi kutlar başarılar dileriz.

Çevrimdışı fatihcan8402

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 416
  • 597
  • Müdür Yetkili
  • 416
  • 597
  • Müdür Yetkili
# 05 Ağu 2011 13:20:33
tum öğrenncilere basarilar

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK