Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 08 Mar 2010 17:46:48
Dersleri boş geçen öğrenciler valiliğe yürüdü

Hakkari’de, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İlköğretim Okulu öğrencileri, Fen Bilgisi öğretmenleri olmadığı için dersleri boş geçtiği gerekçesiyle Valiliğe yürüyerek, öğretmen açığının kapatılmasını istedi.

Biçer Mahallesi’nde bulunan TOBB İlköğretim Okulu 6, 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden oluşan 50 kişilik grup, ellerinde taşıdıkları "öğretmen istiyoruz", "boş geçen her ders kayıptır" pankartıyla Valiliğe kadar yürüdü.

İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kemal Tanyürek, Valilik önünde bekleyen öğrencilerle görüşerek, sorunun kısa sürede giderileceğini söyledi.

Öğrencileri ikna eden Tanyürek, daha sonra görevlendirdiği bir minibüsle öğrencileri okullarına gönderdi.

Öğrencilerden Halide Erdi, TOBB İlköğretim Okulu’nda öğrenim gördüğünü, öğretmenleri olmadığı için derslerinin boş geçtiğini belirtti.

Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) 3 ay kaldığını, bu sınavda diğer illerle yarışacaklarını belirten Erdi, "Ancak bizim öğretmenlerimiz yok. Derslerimizden geri kalıyoruz. Derslerimizin boş geçmesini istemiyoruz. Boş geçen diğer derslerimize Türkçe, Matematik ve benzeri branşlardaki öğretmenler giriyor. Ancak Fen Bilgisi dersimize kimse girmiyor. Fen bilgisi öğretmenimiz olmadığı için dersimiz boş geçiyor" dedi.

Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de sorunun kısa sürede giderileceğini ifade etti.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 08 Mar 2010 17:49:35
Depremi 2 hafta önceden bildi, yeni adres gösterdi

Elazığ depremini 2 hafta önce bilen Prof. Dr. Gürkan, Meclis'te söylediklerini tekrarladı: İstanbul'la eşit riske sahip iller var, bunlardan biri ortasından aktif fay geçen Bursa. Diğer riskli iller İzmir ve Antakya

Depremi 2 hafta önceden bildi, yeni adres gösterdi

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 08 Mar 2010 18:05:14
"Depremin ayak seslerini duyuyoruz" "Kandilli Resathanesi ve İstanbul Boğaziçi ve diğer Üniversiteler ile yaptığımız araştırmalar sonucunda çıkan verilere göre, 30 bin insanımız hayatını kaybecek. Hasarlı yapı sayısının 50 bin olacağı ortaya çıkıyor"

Kandilli'den Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik ise Elazığ'da meydana gelen depremin ardından yaptığı açıklamada yeni bir yırtılma beklediklerini vurguladı. İşte alarm niteliğinde açıklamadan satırbaşları:- Bu bölgede yoğun hareket görüyoruz. Doğu Anadolu fay hattında yeni yırtılma bekliyoruz.
- Bu durumda şaşırtıcı olan 5’ten büyük 3 tane deprem var.
- Tabi bu deprem aktivitesi takip edilmesi gereken bir konu. Hasarlı evlere girmemeleri gerekir. Bu tip binalara girmek çok tehlikeli olabilir.
- Bu depremde merkezde deprem 7 şiddetinde hissedildi. 7 şiddetinde deprem de kırsal kesimde yıkıcı olur.

Çevrimdışı matrix71

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.628
  • 6.810
  • Müdür Yetkili
  • 1.628
  • 6.810
  • Müdür Yetkili
# 08 Mar 2010 18:19:32
"YENİ YIRTILMA OLABİLİR"
KANDİLLİ'DEN ÜRKÜTEN AÇIKLAMA

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Mustafa Erdik, Elazığ'da meydana gelen depreme ilişkin düzenlediği basın toplantısında, "Bu şiddetteki depremler, diğer faylara fazla enerji transferi yapmaz" dedi. Prof.Dr. Erdik, Haiti ve Şili depremiyle Elazığ depremi arasında bir bağ olmadığını da söyledi.

Prof.Dr. Mustafa Erdik, Elazığ'da meydana gelen ve 51 kişinin ölümüyle sonuçlanan 6.0 şiddetindeki depreme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Depremin saat 04.30 sıralarında meydana geldiğini belirten Prof.Dr. Erdik, "Bu tip bir deprem, kırsal konut bölgesinin altına geldiği zaman hasar kaçınılmaz oluyor. Depremden sonra artçı şoklar rasathane tarafından takip edilmektedir. Ana sarsıntının ardından meydana gelen ve büyüklüğü 2.0 olan depremler binin üzerine varmıştır. 3'ün üzerinde ise 72 tane sarsıntı
kaydedilmiştir. Bu tip bir depremlerden sonra çok fazla karşılaşmadığımız 5.0'ten büyük 3 deprem var" dedi.

Prof.Dr. Erdik, bölgedeki halka hasarlı binalara girmemeleri çağrısında bulundu. Depremin takip edilmesi gereken bir konu olduğunun altını çizen Prof.Dr. Erdik, "Deprem bölgesinde bulunan insanların hasarlı evlere girmemeleri gerekir. Bu binalar en ufak bir şokta yıkılabilir" diye konuştu.
Prof.Dr. Mustafa Erdik, bölgede 1900'den sonra 6.0'nın üzerinde deprem olmadığını hatırlatarak, artçı şokların dağılımının Doğu Anadolu fayına paralellik gösterdiğini ve Doğu Anadolu'da fay hattında yeni yırtılma olabileceğini belirtti. 6.0 şiddetindeki bir depremin, Türkiye'nin her yerinde her zaman olabilecek bir deprem olduğunu ifade eden Prof.Dr. Erdik, "Bu şiddetteki depremler, diğer faylara fazla enerji transferi yapmaz" açıklamasında bulundu.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Mustafa Erdik basın mensuplarının soruları üzerine, Haiti ve Şili depremiyle Elazığ depremi arasında bir bağ olmadığını da söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Dr. Doğan Kalafat da, bölgenin Türkiye'de en fazla deprem aktivitesine neden olan bölge olduğunu ve iki fayın kesim noktasının koridoru olan bölgedeki fayın çok kırıklı olduğunu ifade etti.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 08 Mar 2010 19:42:52
İlk yardım teklifi İsrail'den

İsrail, Elazığ'da meydana gelen deprem nedeniyle üzüntüsünü dile getirerek, her türlü yardıma hazır olduğunu bildirdi.

İsrail'in Ankara Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, İsrail'in, Elazığ'da meydana gelen depremin ardından Türk halkı ve hükümetinin yanında olduğu ifade edilerek, depremde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilendi.

İsrail, ihtiyaç duyulan her türlü yardımı vermeye hazır olduğunu da kaydetti.

cnnturk.com

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 09 Mar 2010 12:48:28
Sözleşmeli okul, eğitimde kalite ve rekabeti artırır'     
Türkiye'de eğitim sistemi sürekli tartışılırken, Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği (USİDER)'nden dikkat çekici bir öneri geldi.

USİDER Genel Koordinatörü Mehmet Sedat Fırat, Amerika ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde uygulanan 'sözleşmeli okul' (Charter Schools) sisteminin Türkiye'de de uygulanabilir olduğunu söyledi. Yurt dışında sözleşmeli okulların kamu okullarından daha fazla sorumluluk üstlendiğini ve verimlilik sağladığını ifade eden Fırat, bu okulların, kamu okullarında seçenekleri artıracağını ve yarışmayı teşvik edeceğini belirtti.

Eğitim alanında her geçen gün artan sorunlar, eğitimcileri alternatif okul arayışlarına itiyor. Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarını da eğitim dünyasına çekmek için 'sözleşmeli okullar'ın (Charter Schools), Türkiye'de eğitime yeni bir boyut kazandıracağı düşünülüyor. Sözleşmeli okul hareketinin 1992 yılında Amerika'da başladığını dile getiren USİDER Genel Koordinatörü Mehmet Sedat Fırat, bu okulların otonomu ve sorumluluğu vurguladığını belirterek, bu yaklaşımın pazarlama ilkeleri ve demokratik değerlerle bütünleştiğini belirtti. Amerikan eğitim sistemine sözleşmeli okulların girmesinin ülkedeki eğitim politikasını ve okul reformu hareketini çarpıcı bir şekilde etkilediğini vurgulayan Fırat, bu okulların amacının birbiriyle yarışan devlet okulları oluşturmak ve kamu okul sistemini geliştirmek olduğunu söyledi.

Sözleşmeli okulların geleneksel kamu okullarından daha fazla sorumluluk üstlendiği ve verimlilik sağladığını ileri süren Fırat, "Bu okullar, kamu okullarında seçenekleri artırmanın ve yarışmayı teşvik etmenin bir yoludur. Sözleşmeli okullar, kamu eğitim sisteminin yeniden canlandırılması için bir araçtır. Külfetli düzenlemelerden ve yasalardan bağımsız olan bu okullar, geleneksel kamu okulları için başarı anlamında yenilikçi prototip okul olma özelliğindedir. Geleneksel kamu okullarını geliştirmek için çıkarılan zorlayıcı yasaların aksine sözleşmeli okullar, performansa dayalıdır ve kendi eğitim yaklaşımlarını seçmekte özgürdürler. Ancak yanlış yönetilirlerse öğrenci çekmekte ya da öğrenci beklentilerini karşılamayıp başarısız olabilirler. Bu durumda sözleşme feshediliyor." dedi.

Ekonomideki rekabetin verimi artıracağı varsayımının kamu okullarında sözleşmeli okul anlayışını ortaya çıkardığını dile getiren Fırat, bu okulların en büyük yararının ise rekabet olduğu takdirde mevcut kamu okullarının daha iyi olabileceğini belirtti. Piyasa ihtiyaçlarına cevap veremeyen okulların ya giderek zayıflayacağını ya da kapanacağının altını çizen Fırat, şöyle devam etti: "Yüzbinlerce aile, eğitimci ve sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren sözleşmeli okullar, Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen eğitim reformu ve okul seçimi tartışmalarının odak noktası olmuştur. Kamu eğitimin bir parçası olan bu okullar, kamu okullarında eğitimin niteliği tartışmalarına yeni bir boyut kazandırması, hem öğrencilere hem de ailelere farklı bir seçenek sunması noktasında önemlidir. Bu okullar sayesinde geleneksel kamu okulların

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 10 Mar 2010 12:58:04
F klavye mi Q klavye mi tartışması yeniden alevlendi. Türk Dili'ne uygun klavye standardını belirlemek için İhsan Sıtkı Yener'in çabalarıyla yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde 1955'te "Standart Türk Klavyesi" olarak onaylanan F klavyenin geleceği yine gündemde. Hükümet F klavyeyi yaygınlaştırmak için girişimlere başladı. Artık burada üretilen veya ithal edilen bilgisayarların F klavyeli alternatifi de satışa sunulmak zorunda olacak. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı, yeni neslin F klavyeye alışkın olarak yetişmesini sağlamak için projeler geliştirecek.

Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 11 Mar 2010 17:31:00
133 bin öğretmene ihtiyaç var
Daha önce Selahattin Demirtaş'ın soru önergesine 61 bin 551 ücretli öğretmen çalışıyor diyen MEB, İç denetim raporuna göre: 133 bin öğretmene ihtiyaç var
Milli Eğitim Bakanlığı, kendi iç denetim mekanizmasını kullanarak kurumsal eksikliklerini rapor haline getirdi. Öğretmen istihdamı başta olmak üzere bir çok konuda kendisine kırık not verdi. Rapora göre Türkiye'de 133 bin öğretmen açığı var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2009 yılı iç denetim faaliyet raporunda en dikkat çeken bölüm öğretmen açığı.

Rapora göre 717 bin 824 olması gereken öğretmen sayısı 584 bin 507. 133 bin 317 olarak tespit edilen açık ağırlıklı olarak okul önecesi eğitimde hissediliyor. Bunu İngilizce ve Bilişim Teknolojileri Öğretmenliği takip ediyor.

Kadrolu öğretmen açığı nedeniyle 73 bin 950 sözleşmeli öğretmen istihdam ediliyor. Ancak, bu öğretmenlerle ilgili istihdam politikaları da hedefe uygun bulunmuyor. Rapora göre yer değiştirme, görev süresi ve ücretler gibi konularda yeni çalışma yapılması gerekiyor.
Çarpıcı bir konu da eğitimde bölgeler ve okullar düzeyinde yaşanan dengesizlikler. Rapora göre bazı okullarda branşta öğretmen fazlası olmasına rağmen ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Güneydoğu'ya atanan öğretmenler de çeşitli mazeretlerle görev yerini değiştirmek istiyor. Rapordaki örnek dikkat çekici. Şırnak'a son beş yıl içinde atanan öğretmenlerin yüzde 90'ı çeşitli mazeretlerle görev yerinden ayrıldı.

Mevzuatta da çok fazla sıkıntı yaşanıyor. Örneğin, yöneticilik görevleri hakkında sık sık yapılan yönetmelik değişiklikleri nedeniyle eğitim kurumlarının yaklaşık yüzde 50'si vekillerle yönetiliyor. Asli müdür oranı Ankara'da yüzde 65, İstanbul ve İzmir'de yüzde 58 olarak tespit edilirken, Şırnak'ta oran yüzde 5'e kadar düşüyor.

İç denetim raporunda okullarda ciddi oranda yaşanan yardımcı personel sıkıntısı da "Eğitim kurumları kendi kaderlerine terk edilmiştir" sözleri ile yer buluyor.


Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 12 Mar 2010 12:12:52
ARDAHAN’ın Göle İlçesi'ne 20 gün önce atanan Merkez Anaokulu öğretmeni 24 yaşındaki Saadet Ulus, kendisine aşık olan muhasebeci 42 yaşındaki Yalçın Algan tarafından evinin önünde satırla öldürüldü. Bir başka cinayet suçundan da aranan Algan'ın aşkına karşılık vermeyen Saadet öğretmenin izini sürüp bir gün önce İstanbul'dan Göle'ye geldiği belirlendi. Yalçın Algan polise verdiği ifadede, “Onu çok seviyordum. Bana yüz vermediği ve terslediği için öldürdüm” dedi.

Çevrimdışı S.OZKAN

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.699
  • 7.305
  • 2.699
  • 7.305
# 12 Mar 2010 12:19:51
Kantininde AYRAN satılan okul, 'BESLENME DOSTU' ilan edilecek
Kantinlerinde kızartma, gazlı ve kolalı içecek yerine süt, ayran, yoğurt, taze sıkılmış meyve suyu ve tane ile sebze ve meyve satılan okullara 'Beslenme Dostu Okul' sertifikası verilecek.

Kantinlerinde yetersiz ve dengesiz beslenmeye neden olan kızartma, gazlı ve kolalı içecek yerine süt, ayran, yoğurt, taze sıkılmış meyve suyu ve tane ile sebze ve meyve satılan okullara ''Beslenme Dostu Okul'' sertifikası verilecek.

Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yürütülen ''Beslenme Dostu Okul Programı'' ile ilgili bilgi veren Sağlık Bakanlığı yetkilileri, çocuğun kişiliğinin özellikle okul çağlarında şekillendiğini, yetişkinlik çağındaki davranışlar üzerinde etkili olacak alışkanlıkların bu yıllarda edinildiğine dikkati çekti.

Okulda sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın teşviki için yürütülen uygulama ve faaliyetlerle eğitim kadrosunun sergilediği örnek davranışların, çocuk ve gençlerin sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmalarında temel rol oynadığını anlatan yetkililer, hızlı büyüme ve gelişme nedeniyle okul çocuklarının pek çok besin öğesine ihtiyacının hayatın diğer dönemlerine oranla daha fazla olduğunu vurguladı.

Öğrenciler zamanlarının büyük bir kısmını okulda geçirdikleri için Avrupa ülkelerinde olduğu gibi okul beslenme programları geliştirilmesi, öğrenci, öğretmen ve velilerin bilgilendirilmesi, kantinlerde sağlıklı besinler satılması ve hareketli yaşamın teşvikine yönelik çalışmalarının önemine işaret eden yetkililer, koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında ''Beslenme Dostu Okul Projesi''nin hayata geçirileceğini bildirdi.

Proje kapsamında, okulların sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam konusunda teşvik edilmesi, okullarda sağlıklı beslenme, obezitenin önlenmesi ve hareketli yaşam konularında duyarlılığın artırılması ve bu konuda yapılan iyi uygulamaların desteklenmesi hedefleniyor.

Bu projede yer almak isteyen okullar, belirlenen kriterler doğrultusunda ''Beslenme Dostu Okullar Değerlendirme Formu'' ile denetlenecek. 100 üzerinden 90 ve üzeri puan alan okullar ''Beslenme Dostu Okul'' sertifikası ile ödüllendirilecek.


Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 14 Mar 2010 13:04:08
Kayıp tarih öğretmeni, ormanlık alanda ölü bulundu     
Denizli'de, 25 Ocaktan bu yana kayıp olan Acıpayam Anadolu Ticaret Lisesi Tarih Öğretmeni Nuh Sevinç (45), ormanlık alanda ölü bulundu.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 14 Mar 2010 13:19:42
Japonya'nın kuzeyinde 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

ABD Jeolojik İnceleme Merkezi ile bir Japon ajansı tarafından yapılan açıklamada, ilk ölçümlere göre 6.6 büyüklüğünde olduğu belirlenen depremin yerel saatle 17.08'de (TSİ 10.08) meydana geldiği belirtildi.

Başkent Tokyo'da binaların sallanmasına yol açan deprem nedeniyle can ve mal kaybı olup olmadığına ilişkin açıklamada bulunulmadı.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.152
  • 12.558
  • 30.152
# 14 Mar 2010 13:20:46
Dünya sallanıyor     
Endonezya açıklarında TSİ 03.00 sularında 7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Çevrimiçi imgesel150

  • Uzman Üye
  • *****
  • 718
  • 2.900
  • 718
  • 2.900
# 16 Mar 2010 14:41:58
Anayasa reformunun kabulüyle işçi-memur kavramları gidecek yerine çalışan kavramı gelecek. Ayrımın kaldırılmasıyla ücret ve statü adaletsizliğinin giderilmesi amaçlanırken sendikalar kavrama çekinceli bakıyor
İşçi ve memur statülerini 'çalışan' kavramında birleştirmeyi içeren ve bir dizi değişikliği öngören Anayasa reformu paketinin bir süre sonra Meclis'te görüşülmesi bekleniyor. 'Çalışan' kavramının gelmesiyle birlikte memur ve işçiler için ayrı ayrı düzenlenen çalışma yasaları da yenilenerek tek çatı altında birleştirilecek. Mevcut yasalara göre, memur statüsünde çalışanların 'iş güvencesi' bulunmasına karşın, işçilerin kapı önüne konulma ihtimali var. İşçilere tanınan 'toplu görüşme ve grev' hakkına da memurlar sahip değil. Hükümetin amacı ise; ücret ve statü adaletsizliğini gidererek, 'eşit işe eşit ücret' prensibinin benimsenmesi ve personel rejiminde bütünlük sağlanması.

Memurluk statüsünü kaldıracak radikal değişim, aynı zamanda memurlarda iş güvencelerinin kaybolacağı endişesine de yol açıyor. Bu çerçevede, memur konfederasyonları iş güvencesinin tartışmaya açılmasına dahi karşı çıkarken işçi cephesinde ise herhangi bir kayıp korkusu yok. Sendika başkanları konuyu AKŞAM'a değerlendirerek şu görüşleri dile getirdiler:

Ayrım doğru değil

Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu: Emek ve ekmek mücadelesinde ayrım yapılmasını doğru bulmuyoruz. Bu ayrım yerine hepsini kapsayacak şekilde çalışanlar ifadesi kullanılmalı. Ayrıca, demokratik bir ülke ve katılımcı demokrasi için memurlara siyaset yapma yasağının kaldırılması gerekli. Baktığınızda işçiye, esnafa herkese serbest ama Türkiye'nin okumuş kesimine siyaset yasak. Ancak burada, gözden kaçırılmaması gereken husus; işçi-memur ayrımı kaldırılsa bile; memurların iş güvencesinin tartışılması, tartışılmaya açılmasına karşıyız. Yani, memurların iş güvencesi şimdiki haliyle kalmak şartıyla çalışanlar ifadesine geçilebilir.

Güvenceli Grev örneği yok

Hak-İş Başkanı Salim

Uslu: Biz öteden beri işçi memur ayrımının kaldırılması gerektiğini memur tanımanın yeni baştan yapılması gerekliliğini ifade ediyoruz. Kamuda çalışıyor olmasına rağmen işçilik yapan ama memur statüsünde olan bir sürü insan var. Memurluk kamu yetkisini kullanan imza yetkisi olan kişilerle sınırlı olmalı. Müdür, Genel müdür, Müsteşar gibi onun dışındakiler zaten kamu çalışanıdır. Ancak memur arkadaşlar hem iş güvencemiz kalsın hem de işçi hareketinin sahip olduğu toplu sözleşme grev hakkı gibi haklara sahip olalım diyorlar dünyada bunun örneği yok. Bu nedenle iş güvencesinin İLO standartlarına getirilmesi gerekiyor. O zaman memur arkadaşların bazı kaygıları ortadan kalkmış olacak diye düşünüyorum.

Avrupa'da var diye

Kesk Başkanı Sami Evren: Çalışanların işçi memur şeklinde ayrılması zaten doğru değil. Burada memur kavramının yeniden düzenlenmesi lazım. Memur devlet adına oradaki erki, iradeyi kullanan kişidir. Kamu çalışanı ise kamuda hizmet üreten kişidir. Memur bürokratları kapsamalı. Ancak hükümet Avrupa'da var bizde de olsun diye bunu istiyor ama memurla işçi aynı olsun derken kamuda çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırmak istiyorlar. Bunu kabul etmek istemiyoruz. İş güvencemize dokunmazlarsa, örgütlenme özgürlüğü ve grev ve toplu sözleşme önündeki engelleri kaldırırlarsa 'çalışan' olmayı kabul ederiz.

Başbakan Erdoğan avantaj peşinde

Bask Başkanı Resul Akay: Hükümet, memurların iş güvencesinin kaldırılması halinde grev ve toplu sözleşme hakkını vermek istiyor. İşçi-memur kavramlarını ortaklaştırmada da asıl amaç bu. Böyle bir şeyi kesinlikle desteklemeyiz. Grev hakkı için memurun iş güvencesini kaldırmak doğru değil. İş güvencesi kalkan memur, siyasilerin oyuncağı haline gelir. Başbakan Erdoğan, kendine yakın sendikalara bu konjonktürde avantaj sağlamak istiyor. Yoksa emeğin birleşmesi, hükümete karşı emekçilerin ortak hareketi hükümetlerin öngördüğü şeyler olamaz.

Ayrıntılara ihtiyaç var

Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız : İşçi-memur birleşsin derken memurların iş güvencesini işçilere de mi sağlayacaklar yoksa memurların iş güvencesini alarak mı işçiye yaklaştıracaklar, bu bir soru işareti. Netleştirilmediği sürece bu konuda çok fazla söylenecek bir şey yok. Karşımıza bir taslakta gelmedi. Ama hiçbir şekilde iş güvencesini yok ederek toplu sözleşme ve grev hakkı veririz gibi bir dayatmaya razı değiliz.(AKŞAM)
 ???


Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 18 Mar 2010 17:33:11
Cola artık okullarda yasak
Dünyanın ikinci en büyük alkolsüz içecek üreticisi okullarda satılmama kararı aldı
Dünyanın ikinci en büyük alkolsüz içecek üreticisi obezite ile mücadele programına uyarak okullarda satılmama kararı aldı...Dünyanın ikinci en büyük alkolsüz içecek üreticisi Pepsi, ABD'de de başkan Obama'nın da destek verdiği obezite ile mücadele programına uyarak şekerli içeceklerinin okullarda satılmasını engelleyecek
PepsiCo ABD'nin ülke çapında sürdürdüğü bu projeyi 2012 yılı sonuna kadar 200 ülkede yaygınlaştırmayı planlıyor.

Dünya Kalp Federasyonu ve meşrubat üreticileri daha önce yaptıkları görüşmelerde şekerli ürünlerin çocuklarda başta şeker hastalığı, kalp hastalıkları gibi hastalıklar yanında obeziteyi tetiklediği gerekçesi ile okullarda şekerli içeceklerin satışının yapılmaması konusunda görüş birliğine varmışlardı.

Dünya Kalp Hastalıkları Federasyonu Başkanı Pekka Puska, 18 yaş altı çocukları etkileyen bu hastalıkların önlenmesi için PepsiCo'nun aldığı kararın diğer üreticiler içinde baskı unsuru olmasını umut ettiklerini söyledi.

COCA-COLA DA OKULLARDAN ÇIKACAK

Coca-Cola'da bu ay tüm dünyada uyguladığı satış politikasında değişikliğe giderek ilköğretim okullarında okul yönetimleri ve ailelerin talebi olmadığı sürece okullarda şekerli içeceklerinin satılmasına izin vermeyeceklerini açıkladı.

CocaCola'nın Atlanta merkezli açıklamasında bu kararın ortaöğretim okullarında geçerli olmadığı hatırlatılarak bu kararın yine okullar tarafından verileceğini okulların çocuklar için alacakları kararın en doğrusu olacağı ve alınan karara uyacakları belirtildi.

Okulların alkolsüz meşrubatlar için eşsiz bir pazar olduğu kuşkusuz. Ancak şirketler tüm dünyada okullardaki satış rakamları hakkında açıklayıcı rakamlar vermiyorlar. Sadece, bu rakamın sanıldığı kadar yüksek olmadığını söylemekle yetiniyorlar.

PepsiCo, aldığı karar gereği ürünlerinden ilköğretim okullarında sadece su, az yağlı süt ve şekersiz içecek, ortaöğretim kurumlarında ise diet pepsi ve düşük kalorili içeceklerinin satılmasını sağlayacak.

Amerikan İçecek Derneği, 2004-2009 yılları arasında okullarda tam kalorili içecek satışlarının yüzde 95 oranında düştüğü dair bir rapor yayınladı. 2006 yılında eski Başkan Bill Clinton'un kurduğu vakıf ve American Kalp Federasyonu işbirliği ile başlatılan çalışmalarla şekerli meşrubat üreten şirketler biraraya gelmiş ve sorunun çözümü noktasında önemli kararlar alınmıştı.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK