Anlamlı Yazılar

Çevrimdışı TEACHER-man

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.262
  • 7.416
  • 1.262
  • 7.416
# 08 Ara 2020 22:45:31
Kadırga
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde… ve belki de
birbirine aktardığım defterlerin hepsinde
bu şiir vardı:
Senelerce, senelerce evveldi;
Biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık

uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde
bir Kadırgada iki korsan
tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında
birbirimizi yaralarından tanıdık
dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık
konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında
duruyordu aramızda
oysa konuşsak yada dokunsak birbirimize
çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık
batık gemilerin deniz diplerini saran
umutsuzluğu vurmuştu yüzümüze
birbirimizden ve aşkın keşfedilmemiş gizlerinden
ürküyorduk
bir definenin ikiye paylaştırılmış haritasında
bilmeden
birbirimize doğru ilerliyorduk.

Çevrimdışı literary

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.671
  • 7.219
  • 2.671
  • 7.219
# 08 Ara 2020 23:16:22
"İnsan sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara.Kirip dökmemeli,damla damla soylemeli.Hz Mevlana

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.404
  • 69.744
  • 3.404
  • 69.744
# 09 Ara 2020 00:44:41
Sen insanı ne sandın dedi meczup.
Dağların sırtında taşıyamadığı yükü o kalbinde taşıyor.

Gökhan Özcan

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.987
  • 28.889
  • 227.987
# 09 Ara 2020 18:28:52
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabb'im...

Sen çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm.
Ezan okununca, sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum.Vakit girince, içim "cız" etti hep....

Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi; öylece namaza durdum.
Ayak diredim, "az sonra kılsam da olur!" dedim."Az sonra"larim "çok sonralar"a döndü, geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım.

Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna.
Pazarlığımı vaktin daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm.
Kaçıyordu namaz ya; o yüzden çabucak kıldım, selam verdim, hemen kalktım, rahatladım.Oysa rahatlığı Sana borçluyum.
Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana.
Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet borçluyum Sana.
Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana.

Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.
Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim saatlerin hepsi Senin.
Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin.

Gün oldu; usandım.Sabrımı tükettim; tükendim.Kendimi yontmaya heveslendim.Benden istediğin zamanı çok gördüm.
Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum.
Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım.
Günümüdelik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı,hayatımın ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm.
"Beni banabırak!"larla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mihli kaldım.

Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana!
Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni.
Korkulu bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini takdir edebilirdin.
Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan arabalar kadar genişlik borçluyum Sana.

İçten pazarlıktı benimkisi.
Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm.
Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim.
Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim.
Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.
Bütün benliğimle aşağı inemedim.
İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım.
Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım.
Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.

İtirafımdır:Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim.
Bedenim eğilirken huzurunda, "emrolunduğum gibi dosdoğru olma"nın ağırlığını sırtıma almayı erteledim.

"Sırası değil!"di; "hele dur; sonra da olur!"du.
En Sevgili'ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.
Sendileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce, ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin.

Dileseydin,yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin.

İçten pazarlık mı denir buna?Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.
Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte.


Fısıldaması bile acı veriyor ya...
Meselâ,uzayınca Fatiha, uzayınca sûre, heceler sanki özgürlüğe giden yolu taşlar gibi kestikçe, "bitmez şimdi bu namaz!" dediğim çok oldu.
Ama içimden.Kimseler duymadı.
Bir Sen duydun beni ey Rabb'im.
Sırrımı bir Sen bildin.
Kendimi lüzumsuz hissederken seccadenın üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim kelimeler için oynarken,Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun, söyleyemedigimi de, dile getiremediğimi de bildin.
Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni, yakınlığında tuttun.

İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı...

"Aradan çıkarmaya çalıştığım" oldu namazı.Geçiştirdim namazı.
Bir "sorun"du çözdüm, hallettim.
Selam verip sonra yaşamaya başladım...
Yaşamayı namazın içinde aramalıydım.Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa.Bilemedim.
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.
Her secdede rahmetinle okşadın alnımı.
Her rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme.
Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu.
Yüzüme vurmadın.
Azarlamadın.
Aşağılamadın.
Hepten umut kesmedin benden.Yok saymadın.Utandırmadın.
Pazarlık ettiğimi Seninle, bir Sen bildin ey Rabb'im.
Kimselere söylemedin.
Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam.

Ben işte böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabındayım.Başka kime söyleyeyim?
Başka kimin anlayışından medet umayım?


~SENAİ DEMİRCİ~


Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.987
  • 28.889
  • 227.987
# 09 Ara 2020 23:06:36
Şah İsmail'e

Şahım sen herkesi sadık yar sanma.
Sen herkesi dost mu sandın? Belki o, düşman olur.
Sadık ol, belki o alemde komutan olur.
Yar olur, düşman olur, komutan olur, sevgili olur.

Yavuz Sultan Selim

Çevrimdışı nevin74

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 822
  • 5.014
  • 822
  • 5.014
# 10 Ara 2020 09:08:37
* Şems-i Tebrîzî der ki;*

* Eğer hala KIZIYORSAN* Kendin ile olan kavgan bitmemiş

*Eğer hala KIRILIYORSAN* Gönül evinin tuğlaları pekişmemiş

*Eğer hala KINIYORSAN*
Af makamına ulaşmamışsın; öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor

*Eğer hala ”BEN” demekten vazgeçmiyorsan*
dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun

*Eğer hala musibetlere üzülüyorsan*
gerçeği bilmiyorsun

*Eğer hala şikayet ediyorsan*
hakikatı göremiyorsun..

Çevrimdışı Meryem Başkut

  • Üye
  • *
  • 11
  • 16
  • 11
  • 16
# 10 Ara 2020 15:17:25
"Gerçekle yaralanmak bir yalanla oyalanmaktan iyidir."

"Ne için gittiğini bilmiyorsan, nereye gittiğinin bir önemi yoktur."

"Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir."

"Beni gerçekle incitmen, yalanla oyalamandan daha mutlu eder."     
😏😇 Bunlar da benden olsun...

Çevrimdışı dark city

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.044
  • 63.033
  • 10.044
  • 63.033
# 10 Ara 2020 15:38:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
"Gerçekle yaralanmak bir yalanla oyalanmaktan iyidir."

"Ne için gittiğini bilmiyorsan, nereye gittiğinin bir önemi yoktur."

"Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir."

"Beni gerçekle incitmen, yalanla oyalamandan daha mutlu eder."     
😏😇 Bunlar da benden olsun...

özellikle son söz çok anlamlı. Teşekkürler sayın hocam.  Sevdiğim bir söz de benden olsun

"Görmek, duymak ya da anlamak değildir."

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.987
  • 28.889
  • 227.987
# 10 Ara 2020 18:41:43
"Namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar."

Kur’an-ı Kerim Ankebut,45

Çevrimdışı TEACHER-man

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.262
  • 7.416
  • 1.262
  • 7.416
# 11 Ara 2020 09:03:30
Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur.
Farklı olan yürek ve niyettir. .

Bir Çift Yürek, Marlo Morgan

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.099
  • 23.866
  • 5.099
  • 23.866
# 12 Ara 2020 13:32:14
BİR ANADOLU HİKAYESİ...

Telefonum çaldı açtım tanımadığım bir bayan. Necdet bey sizi medyadan takip ediyorum benim bir hikayem var anlatsam bunu kaleme alır mısın? Dedi ve hıçkırıklarla ağlayarak anlattı. Gözlerim yaşlı dinledim ve anlattığı gibi kaleme alıyorum.. .
" Adım Züleyha. Boluluyum fakir bir ailenin kızı olarak zor şartlarda okudum öğretmen oldum. İlk tayinim Malatya Pütürge'ye çıktı. Üç yıl dağ köyünde görev yaptım. Beni hayatımda görmediğim ve göremeyeceğim ilgi, alaka ve şefkatle bağırlarına bastılar. Okulun küçük bir tek odalı lojmanına yerleştim ama bir gün bile orada yatmadım. Köyün merhamet meleği immihan teyze ve yaşlı kocası Derviş amca bizde kalacaksın. Seni asla yalnız bırakmayız dediler. Evlatları oldum. Evin kızı oldum. Bildiğiniz bir evin kızı nasılsa aynen ben de öyleydim. Yedirdiler, içirdiler, hastalandılar, ağladılar güldüler bunların hepsini beraber yaşadık. Onlar yarım Türkçe ile bana ana baba oldular. Ben de yarım Kürtçe ile onlara sırdaş oldum yoldaş oldum....
Üç yılın sonunda tayinim memleketime Bolu'ya çıktı. Ayrılığımız ağıtlarla, gözyaşlarıyla oldu. Bolu'ya yuva kurdum evlendim. İmmihan anama davetiye gönderdim. Davetiyeye çeyrek altını bantlamış bana gönderdi. Ailem şok oldu. Bu nasıl vefa. Bizim buralarda pek görmediğimiz şey dediler. Çok ama çok duygulandım. Bir zaman sonra oğluma hamile kaldım. İmmihan anaya telefon açtım söyledim. Havalara uçtu zılgıt çekti. Torunum olacak dedi. Söz ver torunumun 40 ı çıkar çıkmaz Pütürge ye geleceksin tamam mı dedi söz dedim.
Bir gün aradı benim kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyecem o da sana mesaj atacak. Dedi tamam dedim.
Hamileliğim süresince yazdım çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok. Sürekli yazdım hep güzel cevaplar aldım. Oğlum doğdu. 20 günlük oldu. Adını Bolulu babam Ahmet ile Pütürgeli  Derviş babamın adı olan Ahmet Derviş koydum...
Bu kez görüntülü arayayım İmmihan  annesine torununu göstereyim dedim. Görüntüde genç bir kadın. İmmihan ana dedim. Kaybettik dedi. Yıkıldım. Nasıl, ne zaman dedim 4 ay oldu dedi. Ben aylardır kiminle yazmıştım peki dedim. Kızı "Anam dedi Züleyha hamile, hastalığımı, perişan olduğumu sakın söylemeyin. Üzülür hamileliğine çocuğuna zarar gelir. Ben yazıyormuş gibi yapın. Ölürsem de doğum yapana kadar gizleyin.
Bir gün buraya gelirse mezarımın taşına elindeki tebeşirle ben geldim yazsın yeter.
Ya Rabbim. Bu nasıl bir metanet, bu nasıl bir şefkat bu nasıl bir azamet..
Pütürge'nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul rıfat olan topraklar senin memleketin. Acılar, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge..
Bu insanlar yürekte iz bırakır.. Gönülde söz bırakır. Ardından köz bırakır...
İşte böyle bir yaşam hikayesi dostlar..
Bir ay önce kaleme alayım dedim. Züleyha öğretmen evladına süt veriyor belki üzülür zarar verir dedim. Boşluğuma geldi telefonunu kaydetmedim kayboldu.
Eğer bu satırları okur irtibata geçerse İmmihan ananın mezarına ben de gideceğim...
Ana karnında bir bebeğe zarar gelmesin diye, hastalığını, acısını ve ölümünü bile gizleyip bağrına basan toprağımın tüm analarının ayaklarından öpüyorum....

Necdet Akboğa
Araştırmacı/Gazeteci /Yazar
Malatya

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.987
  • 28.889
  • 227.987
# 12 Ara 2020 14:02:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
BİR ANADOLU HİKAYESİ...

Telefonum çaldı açtım tanımadığım bir bayan. Necdet bey sizi medyadan takip ediyorum benim bir hikayem var anlatsam bunu kaleme alır mısın? Dedi ve hıçkırıklarla ağlayarak anlattı. Gözlerim yaşlı dinledim ve anlattığı gibi kaleme alıyorum.. .
" Adım Züleyha. Boluluyum fakir bir ailenin kızı olarak zor şartlarda okudum öğretmen oldum. İlk tayinim Malatya Pütürge'ye çıktı. Üç yıl dağ köyünde görev yaptım. Beni hayatımda görmediğim ve göremeyeceğim ilgi, alaka ve şefkatle bağırlarına bastılar. Okulun küçük bir tek odalı lojmanına yerleştim ama bir gün bile orada yatmadım. Köyün merhamet meleği immihan teyze ve yaşlı kocası Derviş amca bizde kalacaksın. Seni asla yalnız bırakmayız dediler. Evlatları oldum. Evin kızı oldum. Bildiğiniz bir evin kızı nasılsa aynen ben de öyleydim. Yedirdiler, içirdiler, hastalandılar, ağladılar güldüler bunların hepsini beraber yaşadık. Onlar yarım Türkçe ile bana ana baba oldular. Ben de yarım Kürtçe ile onlara sırdaş oldum yoldaş oldum....
Üç yılın sonunda tayinim memleketime Bolu'ya çıktı. Ayrılığımız ağıtlarla, gözyaşlarıyla oldu. Bolu'ya yuva kurdum evlendim. İmmihan anama davetiye gönderdim. Davetiyeye çeyrek altını bantlamış bana gönderdi. Ailem şok oldu. Bu nasıl vefa. Bizim buralarda pek görmediğimiz şey dediler. Çok ama çok duygulandım. Bir zaman sonra oğluma hamile kaldım. İmmihan anaya telefon açtım söyledim. Havalara uçtu zılgıt çekti. Torunum olacak dedi. Söz ver torunumun 40 ı çıkar çıkmaz Pütürge ye geleceksin tamam mı dedi söz dedim.
Bir gün aradı benim kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyecem o da sana mesaj atacak. Dedi tamam dedim.
Hamileliğim süresince yazdım çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok. Sürekli yazdım hep güzel cevaplar aldım. Oğlum doğdu. 20 günlük oldu. Adını Bolulu babam Ahmet ile Pütürgeli  Derviş babamın adı olan Ahmet Derviş koydum...
Bu kez görüntülü arayayım İmmihan  annesine torununu göstereyim dedim. Görüntüde genç bir kadın. İmmihan ana dedim. Kaybettik dedi. Yıkıldım. Nasıl, ne zaman dedim 4 ay oldu dedi. Ben aylardır kiminle yazmıştım peki dedim. Kızı "Anam dedi Züleyha hamile, hastalığımı, perişan olduğumu sakın söylemeyin. Üzülür hamileliğine çocuğuna zarar gelir. Ben yazıyormuş gibi yapın. Ölürsem de doğum yapana kadar gizleyin.
Bir gün buraya gelirse mezarımın taşına elindeki tebeşirle ben geldim yazsın yeter.
Ya Rabbim. Bu nasıl bir metanet, bu nasıl bir şefkat bu nasıl bir azamet..
Pütürge'nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul rıfat olan topraklar senin memleketin. Acılar, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge..
Bu insanlar yürekte iz bırakır.. Gönülde söz bırakır. Ardından köz bırakır...
İşte böyle bir yaşam hikayesi dostlar..
Bir ay önce kaleme alayım dedim. Züleyha öğretmen evladına süt veriyor belki üzülür zarar verir dedim. Boşluğuma geldi telefonunu kaydetmedim kayboldu.
Eğer bu satırları okur irtibata geçerse İmmihan ananın mezarına ben de gideceğim...
Ana karnında bir bebeğe zarar gelmesin diye, hastalığını, acısını ve ölümünü bile gizleyip bağrına basan toprağımın tüm analarının ayaklarından öpüyorum....

Necdet Akboğa
Araştırmacı/Gazeteci /Yazar
Malatya

😢😢😢👐👐👐

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.889
  • 227.987
  • 28.889
  • 227.987
# 13 Ara 2020 21:10:57
Musibetler ve felaketler bir insan için birer imtihandır ve Allah’ın onu sevdiğinin işaretidir. Çünkü bu ilaç gibidir, tadı acı da olsa ilacı sevdiğinize sunarsınız ve dozu en yüksek olan sevgi de Allah’ın sevgisidir.
Sahih bir hadise göre,
“Şüphesiz, büyük mükâfat büyük belalardadır. ALLAH bir topluluğu severse onları sıkıntılarla imtihan eder. Rıza gösteren rıza bulur. Hoşnutsuzluk gösteren de hoşnutsuzluk bulur”. (Tirmizi)
Müminin başına gelen musibetler ahirette onu bekleyen cezalardan daha iyidir. Başka türlü nasıl derecesini yükseltebilir ve kötü amelleri silinebilirdi? Peygamberimiz diyor ki
“Allah, iyiliğini dilediği kulunun cezasını dünyada verir. Fenalığını dilediği kulunun cezasını da kıyamet günü günahını yüklenip gelsin diye, dünyada vermez.” (Tirmizî, Zühd)
Alimler bunu musibetler ve belalardan uzak olanları münafıklar olarak açıklamışlardır çünkü Allah cezalarını bu dünyada vermez ve hesap gününde tüm günahlarıyla karşısına getirir.
Ey Allahım! Bizi sevdiklerinin arasına kat.
Eğer Allah seni severse, elde edeceğin mükafatı veya kazanacağın iyiliği hesap etme..Allah’ın sevdiği olduğunu bilmen yeterli..Allah sevgisinin meyveleri ise SAYILAMAYACAK KADARDIR.

Çevrimdışı Aslan1905

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 144
  • 1.701
  • 144
  • 1.701
# 13 Ara 2020 21:21:09
Dua, acziyetin, zayıflığın ve ihtiyâcın değil,
Tanrı’dan başka bir güce boyun eğmemenin,
yaşamda dik durmanın,
kısaca onurun bir ifâdesidir..

Çevrimdışı dark city

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.044
  • 63.033
  • 10.044
  • 63.033
# 14 Ara 2020 10:10:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Dua, acziyetin, zayıflığın ve ihtiyâcın değil,
Tanrı’dan başka bir güce boyun eğmemenin,
yaşamda dik durmanın,
kısaca onurun bir ifâdesidir..
Yetenekleri ve aklı sınırlı bir varlık olarak evrenin hakimine kafa tutar tarzda yaşaması ve düşünmesi mantığa aykırı degil mi zaten sayın hocam. Hakkısınız.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK