Düşündüm.
Hayata bir başlık atmadım…
Ben ve hayat iki iyi arkadaşız.
Düşündüm…
Hayata hep bir düşün değil;, binlerce düşün penceresinden bakıp gerçeğe hangisinin daha yakın olduğunu görmek gerekir…
Hayat gözlerimi açabildiğim kadar açıp en son noktaya kadar bakmak, sonrada yumup hiçbir şey görememek kadar kısa, hayat kısadan da kısa.
Hayat kendimize yazdığımız mektupların genel adıdır. Gönderen kısmında ismimiz, alıcı kısmında adresimiz yazar.
Aslında zaman, okyanusları besleyen su kaynaklarından bile çok daha hızlı akıyor.
Düşündüm…
Aslında hayat, ölümün hep unutulduğu bir yaşama uğraşıdır.
Aslında hayat, uyku ile uyanıklık, düş ile gerçek, yalan ile doğru arasında az sonra uyanacağımız anlık bir rüyadır.
Aslında hayat, gözlerim kapalıyken bile görebileceğim bir suret, kulaklarım kapalıyken bile duyabileceğim bir ses ve her aynaya bakışımda bana bakan bir yüzdür.
Düşündüm…
Aslında kimse düşlerinin terkine uğramadı. Hayat zaten bir düş! Bir gün düşeceğiz toprağa ve hayat denen bu düşten ilk kez uyanmış olacağız.
Hayatıma iyi bakmalıyım. Çünkü o kendine küsse, kimse bana yeni bir hayat hediye etmeyecek.
Düşündüm…
Ölümün gözlerine yaşarken bakarsak oda bize anlamı olan sonsuz bir hayatla bakar.
Ölüm sırası gelmeden kimse sıranın kendisinde olduğunu anlayamıyor.
Ölüm isimlerimizin başındaki beylik sıfatları tanımıyor..
Aslında ölüm, cevabı hep bilinen bir sorudur.
Aslında ölüm, sevgilinin bize gönderdiği bir mektuptur.
Bilmek kadar insana acı veren başka bir karmaşa yoktur.
Kolay anlatılıyor acılar, kolay yazılıyor kolay yaşanmıyor oysa.
Düşündüm..
Aynalara her bakışta yüzümdeki maskelerden gerçek yüzümü seçemiyorum.
Ben yoksam kimse yoktur.
Ben aşkı seslerden bir ses değil, bütün sesleri susturan bir çığlık yapmak için arıyorum.
Aslında ses sessizlikte anlam buluyor. Sessizlik her yerde konuşabilen ses oluyor.
Düşündüm…
Aslında ben büyümekten değil, içimdeki sesi yitirmekten korkmalıyım.
Ellerim kaleme, düşüncelerim kelimelere tutundukça yazmaktan ve okumaktan asla vazgeçmemeliyim.
Renklerin mavisini seviyorum diye siyahlardan nefret etmemeliyim.
En değerli an içerisinde bulunduğum andır. Çünkü az sonrasının olup olmayacağı bilinmezdir.
Özgürlük bedeli gerçekten çok ağır olan bir mücevherdir. O yüzden herkeste bulun(a)maz.
Düşündüm…
Boş vermek hiçbir şeydir. Hiçbir şey boş vermek kadar anlamsız değildir.
Kalplerini yormayanlar düşüncelerimi çiğnediler. Cümlelerimin canı yandı.
Umut Kafdağı’nın ardında da olsa beklenmeye değer..